Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1156 E. 2023/617 K. 05.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1156 Esas
KARAR NO: 2023/617
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/01/2021
NUMARASI: 2017/658 E. – 2021/1 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 05/04/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; müvekkili şirketin 1968 yılında inşaat sektöründe ticari faaliyetine başladığını, “…” markasını 1968 yılından beri kesintisiz olarak kullandığını, yine “…” markasını 1994 yılından beri kesintisiz olarak kullandığını, … numaralı “…” ibareli marka ile … numaralı “…” ibareli markanın müvekkiline adına TPMK nezdinde tescilli olduğunu, www…com.tr alan adının da 2001 yılından beri müvekkili adına kayıtlı bulunduğunu, davalı şirketin ise … numaralı “…” ibareli markanın sahibi olduğunu, ayrıca … numaralı “…” markasının da yine davalı adına tescil edildiğini, ancak … numaralı markasının sadece 37.sınıfta yer alan “asansör tamiri ve bakımı hizmetleri” emtiasında tescil edilmesine ve inşaat hizmetleri sınıfındaki tescil başvurusunun reddedilmesine rağmen davalının bu markayı inşaat sektöründe haksız ve hukuka aykırı şekilde kullandığını, yine davalının http://www…com alan adlı internet sitesinde “…” şeklinde marka kullanımı bulunduğunu, davalının ticari unvanının … şeklinde olduğunu buna rağmen markasını “…” şeklinde kullanmak yerine “…” şeklinde kullanarak müvekkilinin marka hakkına tecavüzde bulunduğunu, davalının internet sitesinde ayrıca … Sitesi, … Sitesi, … Sitesi, …, … Sitesi şeklinde markasal kullanımların da yer aldığını, bu kullanımların hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin marka hakkına tecavüz oluşturduğu gibi haksız rekabet de teşkil ettiğini, bu durumun müvekkili maddi zarara uğrattığını, bu sebeplerle meydana gelen tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına ve önlenmesine, davalının internet ortamı dahil inşaat hizmetlerinde “…” ibaresini tek başına markasal olarak kullanmasının yasaklanmasına, tecavüz teşkil eden tabela, katalog ve tüm tanıtım malzemelerine el konulmasına, karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınmak suretiyle imha edilmelerine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili 27.11.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile; maddi tazminat olarak 261.760,70 TL’ye hükmedilmesini talep ederek, ıslah tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesini ve bu miktar üzerinden de vekalet ücretine hükmedilmesini istediklerini beyan etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle müvekkili şirketin ortaklarından olan …’un “…” sülalesine mensup olduğunu, ailesinin “…” koluna mensubiyeti sebebiyle yıllardan beri “…” şeklinde tanındığını, …’un daha sonra … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi unvanı ile bir şirket kurduğunu ve bilahare unvan değişikliğine gidilerek … A.Ş. halini aldığını, müvekkili şirketin konut sektöründe faaliyet gösterdiğini, “…” markasını yıllardan beri kullandığını ve bu marka ile meşhur olduğunu, en az 25 projede 4 binden fazla konut üretip sattığını, müvekkilinin hiç bir zaman tek başına “…” ibaresini kullanma ve bu marka üzerinden meşhur olma amacı gütmediğini, davacı tarafın … markasını 2001 yılından itibaren kendi adına tescilli olduğunu iddia etmekte ise de, aslında bu markanın … Sanayi A.Ş.’ne ait bir marka olduğunu ve davacı tarafından muhtemelen 2017 yılında devralındığını, davacının delil olarak sunduğu müvekkiline ait 4 adet konut sitesinde bulunan tabeladaki ibarelerin 6-7 yıl öncesine ait olduğunu, davacı tarafın ağırlıklı olarak otomotiv sektöründe faaliyet gösterdiğini, konut sektörü ile ilgili faaliyetin 10 adedi geçmediğini, müvekkili şirketin dava dilekçesinin tebliğini müteakiben “…” ibaresini internet sitesinde ve içinde en az 5-10 yıldır ikamet edilmekte olan bazı site tabelalarında proje ismi ile yan yana olan “…” ibaresini kaldırarak “…” şeklinde düzelttiğini, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 12.01.2021 tarih ve 2017/658 Esas – 2021/1 Karar sayılı kararıyla; “Somut olay incelendiğinde, her iki tarafın markalarında da “…” ibaresinin mevcut olduğu, her iki tarafın da markalarının inşaat hizmetleri alanında tescilli oldukları, davacının 2017 yılından itibaren inşaat hizmetleri sektöründe de faaliyette bulunduğu, davalının markası “…” olmasına rağmen gerek internet sitesinde, gerekse kendileri tarafından yapılıp satışa sunulan konut projelerinin tabelalarında ve tanıtımlarında “…” ibaresi yerine tek başına “…” markasını kullandıklarının bilirkişi incelemeleri ile tespit edildiği, bu kullanımın tarafların markalarının hitap ettiği ortalama tüketici tarafından davacının “…” ve “…” markaları ile karıştırılma ihtimali bulunduğu, tüketicilerin her iki marka arasında aynı şirkete ait olduğunu düşünerek ilişki kurabilecekleri, her ne kadar davacı tarafından 2017 yılından önce inşaat faaliyetinde bulunulduğu tespit edilememişse de, … numaralı “…” markasının 36, 37 ve 42.sınıflarda 21.09.2016 tarihinde tescil edildiği, tescil tarihinden dava tarihine kadar 5 yıllık sürenin dolmadığı, davalının eylemlerinin SMK’nun 29. maddesi uyarınca marka hakkına tecavüz ve TTK’nun 55. maddesi uyarınca haksız rekabet niteliğinde olduğu, davacının marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesini ve durdurulmasını, maddi tazminat ve kararın ilan yoluyla kamuya duyurulmasını talep edebileceği kanaatine varılmıştır. Davacı tarafça SMK’nun 151/2-c maddesi uyarınca lisans bedeline göre tazminat hesaplanması talep edildiğinden, her iki tarafın inşaat faaliyetleriyle ilgili cirosuna, markanın değerine ve satışlara yapabileceği etkiye göre lisans bedelinin belirlenmesi gerektiği, alınan bilirkişi raporu ile davacının yalnızca 2017 yılında inşaat sektöründe faaliyette bulunduğu ve 802.186,55 TL net gelir elde ettiği, davalının cirosunun ise yıllık ortalama 261.760,70 TL olduğu, davalının tespit edilen ilk kullanımının 29 Mart 2014 olduğu, buna göre İTO’nun bildirdiği %15 lisans oranı dikkate alınarak davalının marka tecavüzüne başladığı tarihten dava tarihine kadar olan yaklaşık üç yıllık dönem için davacının elde ettiği net gelirin %15’i olan 120.328,00 TL’nin lisans bedeli olarak davacıya ödenmesinin uygun olacağı anlaşılmış, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, davacının talebi gibi 1.000,00 TL için dava tarihinden itibaren reeskont faizine, ıslah ile artırılan 119.328,00 TL için ıslah tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; “”Davacı ile davalı markaları arasında iltibas bulunmadığını; bilirkişi raporunda, müvekkil firmaya ait …COM internet sitesinde davacı … markasının öne çıkartılarak kullanıldığı belirtildiğinden mahkemece ortalama tüketici tarafından davacı ile davalı markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunduğu yönünde hatalı karar oluşturulduğunu, Müvekkil firmanın 24 adet konut projesi yapmış ve 4 bin konut sayısı ile davacı tarafın çok çok üstünde faaliyeti bulunduğunu, davacıdan çok daha fazla tanınmış bir firmanın davacıyı neden taklit etmek isteyeceği hususunun gerekçeli kararda belirtilmediğini, Ortalama tüketici kavramının somut olayda yanlış değerlendirildiğini; Yargıtay, davalı ve davacı tarafların iştigal konusunu teşkil eden 37. sınıf ile ilgili olarak tüketicilerin daha dikkatli ve araştırmacı olduğunu kabul ettiğini, konut satın alma ile markette aynı raftan isimleri birbirlerine yakın peynirleri satın almak arasında dağlar kadar fark bulunduğunu,Davacı tarafın internet ve sosyal medya siteleri sessizlik içerisinde dururken müvekkil firmaya ait internet sitesi ve sosyal medya hesaplarının sürekli ziyaret edildiğini, Özellikli hizmetlerden biri olan konut alımında tüketiciler çok daha araştıran ve inceleyen konumda olduğunu, davalının internet sitesi bütünsel olarak incelendiğinde her bir yanında kendi firma ismi ve logosu olduğu açık ve net bir şekilde görüleceğini, Somut olayda konut sektöründeki tüketiciler nezdinde davalı ile davacı markalarının karıştırılma imkan ve ihtimali bulunmadığından davanın reddi gerekirken aleyhe hüküm kurulmasının usule aykırı olduğunu,Hükmedilen tazminatın fahiş olduğunu ve hakkaniyete uygun olmadığını; müvekkilin sürekli bir şekilde konut üretmeye devam eden tanınmış bir firma olduğunu, buna karşılık davacının mahkemenin de kabul ettiği üzere sadece 2017 yılında inşaat sektöründe faaliyette bulunduğunu, buna rağmen sanki yasal bir kural imiş gibi % 15 lisans oranı üzerinden tazminata hükmedilmesinin somut olayın içeriğine uygun olmadığını, mahkemenin somut olayı dikkate alarak daha uygun bir tazminat oranına hükmetmesinin mümkün olduğunu, Davacı tarafın asıl faaliyet alanının otomotiv sektörü olduğu bilirkişi raporundan da anlaşılmasına rağmen sanki inşaat sektöründe zarara uğramışcasına davalı müvekkilin fahiş bir tazminata hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, durdurulması ve maddi tazminat istemlerine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, Davalının internet ortamında ve yaptığı inşaat projelerinin tabelalarında ve tanıtımlarında adına tescilli … tescil numaralı “…” markasını inşaat hizmetlerinde tescilli olduğu şekilden farklı olarak “…” ibaresini tek başına markasal olarak kullanmak suretiyle davacının MARKA HAKLARINA TECAVÜZ ETTİĞİNİN VE HAKSIZ REKABETTE BULUNDUĞUNUN TESPİTİNE, Marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabet teşkil eden fiillerin durdurulmasına ve önlenmesine, Davalının internet ortamı da dahil inşaat hizmetlerinde “…” ibaresini tek başına markasal olarak kullanmasının yasaklanmzsına, Tecavüz teşkil eden tabela, katalog ve tüm tanıtım malzemelerine el konulmasına, karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınmak suretiyle imha edilmelerine, 120.328,00 TL maddi tazminatın 1.000,00 TL’si için dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile, 119.328,00 TL’si için 27.11.2020 ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınmak suretiyle hüküm özetinin Türkiye’de yayın yapan bir gazetede bir kez ilanına, Davacının fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE, ” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı, adına tescilli “…” ve “…” ibareli markalarını davalı tarafından izinsiz ve marka hakkını ihlal ile haksız rakebet yaratacak şekilde kullanıldığını iddia ederek; markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, durdurulması ve maddi tazminat isteminde bulunmuş; davalı ise, davacı markalarına tecavüz veya haksız rekabet sayılabilecek bir kullanımının olmadığını, dava dilekçesini tebliğ ile birlikte “…” kullanımlarının kaldırılarak “…” olarak düzeltildiğini beyanla davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece aldırılan ve denetime elverişli bulunan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı ile; her iki tarafın markalarında da “…” ibaresinin mevcut olduğu, her iki tarafın da markalarının inşaat hizmetleri alanında tescilli oldukları, davalının markası “…” olmasına rağmen gerek internet sitesinde, gerekse kendileri tarafından yapılıp satışa sunulan konut projelerinin tabelalarında ve tanıtımlarında “…” ibaresi yerine tek başına “…” markasını kullandıklarının tespit edildiği, davalının “…” ibaresini markasal olarak kullanmasının ortalama tüketiciler nezdinde iltibas oluşturduğu, buna göre davalının eylemlerinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet niteliğinde olduğu, mahkemece davacının marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve durdurulması ve kararın ilan yoluyla kamuya duyurulmasını yönündeki hükmünün yerinde olduğu anlaşılmıştır.Davacı tarafça SMK’. 151/2-c maddesi uyarınca lisans bedeline göre tazminat isteminde bulunulduğundan, her iki tarafın inşaat faaliyetleriyle ilgili cirosuna, markanın değerine ve satışlara yapabileceği etkiye göre lisans bedelinin belirlenmesi gerektiği, bilirkişi raporu ile davacının yalnızca 2017 yılında inşaat sektöründe faaliyette bulunduğu ve 802.186,55 TL net gelir elde ettiği, davalının cirosunun ise yıllık ortalama 261.760,70 TL olduğu, davalının tespit edilen ilk kullanımının 29 Mart 2014 olduğu, buna göre İTO’nun bildirdiği %15 lisans oranı dikkate alınarak davalının marka tecavüzüne başladığı tarihten dava tarihine kadar olan yaklaşık üç yıllık dönem için davacının elde ettiği net gelirin %15’i olan 120.328,00 TL’nin lisans bedeli olarak davacıya ödenmesinin uygun olacağı yönündeki ilk derece mahkemesi kararı da isabetli olduğundan, davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 8.219,60 TL harçtan, peşin alınan 2.054,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.164,70 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/04/2023