Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1150 E. 2023/660 K. 10.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1150 Esas
KARAR NO: 2023/660 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/03/2021
NUMARASI: 2017/621 E. – 2021/75 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Ref’i İstemli)
KARAR TARİHİ: 10/04/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı … şirketi adına tescil edilen … numaralı “…” markasının tescili talebine davacı tarafça yapılan itirazın TPMK tarafından davacıya ait … numaralı “…” markasının hükümden düştüğü gerekçesiyle reddedildiğini, davacının bu markayı 1993 yılından bu yana markasal olarak ve ticaret unvanı olarak kullandığını, ayrıca “… LOJİSTİK” markasını da kullandığını, internet sitesinin ….com.tr alan adıyla kayıtlı olduğunu, davalının da www….com alan adını kullandığını, arama motorunda davalının sitesine de giriş yapıldığını, davalının markasının da aynı mal ve hizmetler için tescil edildiğini, her iki şirketin aynı alanda faaliyet gösterdiğini, davalının bu eyleminin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini belirterek, davalı … şirketinin davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabette bulunduğunun tespitine, bu durumun önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, buna ilişkin olarak, davalının “… Lojistik” markasını, birlikte, tek başlarına veya başka herhangi bir ibare ile birlikte, her türlü yayınlar, hizmetler ve mallar, ürünler, ambalajlar, ilan, reklam, broşür, afiş ve sair her türlü tanıtım malzemesi, basılı kağıtlar, faturalar ve sair her türlü evrak ile internet alan adları da dahil olmak üzere internet üzerinde, Türkiye’de ya da yurtdışında kullanmasının önlenmesine ve bunların toplatılarak, hükmün kesinleşmesini müteakip bu türden her türlü materyalin imhasına, davalının “…” ibaresini kullandığı alan adlarının kullanılmasının yasaklanmasına ve bunların iptaline, davalı adına tescil edilen … numaralı markanın hükümsüzlüğünün 556 sayılı KHK’nin 44/1. maddesi uyarınca geçmişe yürür şekilde tespitine ve sicilden terkinine, bu konuda 09/03/2016 tarihinde davalı tarafından … nolu tescil başvurusuna karşı, 27/10/2016 tarihinde yapılan itirazın reddine dair 07/09/2017 tarihli TPMK’nun kararının iptaline, karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınmak suretiyle Türkiye çapında yayınlanan bir gazetede ilanına, maddi ve manevi haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar hakkında YİDK kararının iptaline ilişkin açılan dava bu davadan tefrik edilerek mahkemenin ayrı bir esasına kaydedilmiş ve 28/01/2019 tarihli, 2019/2 Esas, 2019/12 Karar sayılı kararla, davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddine, talep halinde dosyanın yetkili ve görevli Ankara FSHHM’ne gönderilmesine karar verilmiş, taraflarca süresinde dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesi için başvurulmadığından, davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin … Lojistik markası ile kurulma amacının kesinlikle şirket kurucusunun soyadının … olmasından dolayı olduğunu, … Lojistik’in kuruluş amacına paralel olarak 2006 yılından itibaren gerçekleştirdiği proje taşımaları, hatırı sayılır miktarda ihracat ve depolama, ambalajlama, yurt içi ve yurt dışı firmaları ile partnerlik anlaşmaları ile tanınmışlık sıfatına dünya çapında layık olduğunu, marka tescili yapılması için davacı tarafın beyan ettiği gibi ” tanınmış” olmak gerekiyor ise, müvekkili şirketin çok çok öncesinden tanındığını, davacı tarafın uzun yıllar bekledikten sonra huzurdaki davayı açmış olmasının, davacı tarafın kötü niyetle, tamamen müvekkili şirket üzerinden kazanç sağlama hayalinin de bir neticesi olduğunu, müvekkili şirketin web sitesinin davacının … Kargo adlı sitesinden tamamen farklı olduğunu, davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul Anadolu 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 30.03.2021 tarihli 2017/621 E. – 2021/75 K. sayılı kararıyla; “SMK 6. Maddesine dayanarak hükümsüzlük davası açılmışsa da, davacı adına tescilli marka bulunmadığından bu maddelere dayanılarak hükümsüzlük talep edilemeyeceği, kötüniyetli tescil nedeniyle hükümsüzlük davası açılmışsa da, davalı şirketin ortağının soyadının … olduğu, davalı tarafça bu nedenle “…” ibaresinin ticaret unvanı ve marka olarak seçildiğinin edildiği, davacı tarafça marka tescilinin kötü niyetle yapıldığına dair delil sunulmadığı, tescilsiz kullanılan markaya benzer bir marka tescil ettirilmesinin kötü niyeti ispata yeterli olamayacağı, davacı tarafça 12 Ocak 1993 tarihinde ticaret sicil kaydının yapılması ile ticaret unvanında yer alan “…” ibaresinin kullanılmaya başlandığı, davacının nakliye ve lojistik hizmeti ile iştigal etmesi nedeniyle, ticaret unvanının aynı zamanda hizmet markası olarak kullanıldığının kabulü gerektiği, buna göre davacının “…” ibaresini davalıdan daha önce kullanmaya başlamasından dolayı öncelik hakkına sahip olduğu, davalının markası 05/12/2017 tarihinde tescil edilmişse de, davalı şirketin ticaret sicile kaydedildiği 07/11/2006 tarihinden itibaren ticaret unvanı içinde yer alan “…” ibaresini marka olarak kullandığının dosyaya sunulan fatura örnekleri ve bilirkişi raporu ile tespit edildiği, davalı şirketin nakliye ve lojistik hizmetiyle iştigal etmesi nedeniyle, ticaret unvanını hizmet markası olarak kullandığının kabul edilmesi gerektiği, davacı ve davalı şirketlerin aynı iş kolunda faaliyet gösterdikleri, birbirlerinden haberdar olmamalarının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, davacının 2006 yılından davanın açıldığı 2017 yılına kadar yaklaşık 11 yıl bu kullanıma itiraz etmediği, davalının da tescilsiz marka kullanımı nedeniyle “…” markası üzerinde hak elde ettiği, davalının markasının kötü niyetle tescil edilmediği, bu aşamada davacı tarafından davalının markasının hükümsüzlüğünün talep edilmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, davacıya ait www…com.tr alan adının 19/06/2010 tarihinde , davalıya ait https://…com/ alan adının ise 13/10/2010 tarihinde alındığı, her iki tarafın alan adlarının benzer olduklarının tespit edildiği, ancak davalının “…” ibaresini içeren alan adını almakta kötü niyetli olduğu ya da işareti içeren alan adını almakta hukuki ve meşru bir gerekçesi veya bağlantısı olmadığı yönünde bir kanıt sunulmadığı, davalı şirketin ticaret unvanına uygun alan adını almasının yasal hakkı olduğu, davacı tarafın yaklaşık 7 yıldan bu yana kullanılan alan adının terkini için daha önceden bir talepte bulunmadığı ve yasal yollara başvurulmadığı” gerekçeleriyle; Davanın REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkeme kararında müvekkilinin 12 Ocak 1993 tarihinde ticaret sicil kaydının yapılması ile ticaret unvanında yer alan “…” ibaresini kullanmaya başladığı, nakliye ve lojistik hizmeti ile iştigal etmesi nedeniyle ticaret unvanının aynı zamanda hizmet markası olarak kullanıldığının kabulü gerektiği, müvekkilinin … ibaresini davalıdan önce kullanmaya başlamasından dolayı , öncelik hakkına sahip olduğunun kabul edildiği, ancak sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğranıldığı kanaatine varılmasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin davalı şirketin ticaret unvanından ve … ibaresini kullandığından ancak TPMK’ya yaptığı başvuru sonucu haberdar olduklarını, sessiz kalma koşullarının oluşmadığını, sessiz kalma yoluyla hak kaybı koşullarının oluşması için öncelikle marka sahibinin markasının başkası tarafından kullanıldığını bilmesi veya bilebilecek durumda olması gerektiğini, davalının genellikle yurt dışında çalıştığını beyan ettiğinden müvekkilinin haberdar olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalının müvekkilinin marka hakkına tecavüz ettiğini, haksız fiilde bulunduğunu, dürüstlük kuralından yararlanmasının mümkün olmadığını, tacir olan davalının dürüst davranmakla yükümlü olduğunu, öncelik hakkına sahip müvekkilinin markayı kullandığını bilmesine rağmen yetkisiz olarak ve kötüniyetli olarak müvekkilinin bilinirliğinden faydalanmak amacıyla, … markasını kullanması nedeniyle sessiz kalma iddiasını ileri süremeyeceğini. -Sessiz kalma yoluyla hak kaybı koşullarının SMK 25/6 maddesinde düzenlendiğini, öncelikle, sonraki tarihli markanın tescilinin veya kullanımının kötü niyetli olmaması gerektiğini, davalı şirketin ise tescili ve kullanımının kötü niyetli olduğunun açık olduğunu, müvekkili şirketle aynı sektörde faaliyet gösteren bir tacir olarak basiretli davranma yükümlülüğüne aykırı davranarak, faaliyetlerinde kullanacağı marka konusunda üzerine düşen araştırma yükümlülüğünü yerine getirmediğini, aynı sektörde faaliyet gösteren müvekkilinden haberdar olmamasının düşünülemeyeceğini, bir diğer şartın sonraki tarihli markanın tescilinin ve kullanımını bilinmesi veya bilinmesinin gerekmesi hâli olup davalı şirketin kullanımından ancak tescil talebinde bulunulduğunda haberdar olunarak yasal süreç başlatıldığını, davalı şirketin müvekkilinin daha önce bildiği/bilmesi gerektiğini ispatlaması gerektiğini, bunu ileri sürmediği gibi ispatlayamadığını. -Müvekkilinin ticari faaliyetine 1993 yılında başladığını, insan ve mal taşımacılığı, kargo hizmetleri, komisyon hizmetleri alanında ülke çapında faaliyetlerini genişlettiğinin bilirkişi raporu ile ortaya konulduğunu, “… kargo”, “… lojistik” markalarının o tarihten beri ihdas edilip piyasada maruf hale getirildiğini. -Kargo, Lojistik ve nakliyat ibarelerinin kelime anlamlarının birbirine çok yakın olduğunu, davalının … markasına Lojistik kelimesi eklemesinin ayırt edicilik katmadığını.- Davalı şirket tarafından 2016/21387 başvuru numarası ile tescili yapılan “… lojistik” ibareli marka ile müvekkili şirketin markası olan “… kargo” markası arasında iltibasın mevcut olduğunun bilirkişi raporu ile ortaya koyulduğunu. – Davacının müvekkili şirketin “…” markasını kargo, nakliyat ve lojistik alanında yaratan ve tanıtan gerçek hak sahibi olup markayı maruf hale getirdiğini, daha önce bilinen bir markanın başkası adına tescil ettirilmesinin hak sahibine başlangıçta şarta bağlı bir hak sağladığını, gerçek hak sahibinin dava açması ile önceki tescil hükümsüz kılınması gerekmesine rağmen gerekçeli karar ile varılan kanaatin kabulünün mümkün olmadığını. – Davalı şirketin eylemlerinin 556 sayılı KHK ve TTK 55 vd. uyarınca marka tecavüzü ve haksız rekabet teşkil ettiğini, davalı tarafından yapılan başvurunun kötü niyetli olduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirketin aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, davalı şirketin müvekkili şirketin varlığından haberdar olduğundan kötü niyetli olan marka tescilinin bu sebeple de hükümsüzlüğünün gerektiğini, sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğranıldığı yönündeki kanaatin kabulünün mümkün olmadığını beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosya arasında bulunan Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları incelendiğinde; davalının 39. sınıfta tescilli … numaralı “…+Şekil” markasının 09/03/2016 başvuru, 05/12/2017 tescil tarihli olduğu, davacının ise … numaralı “… KARGO+Şekil” markasının 39. sınıfta tescili için başvuru yapıldığı, 15/09/2015 tarihli TPMK yazısı ile eksik ücretin iki ay içinde ödenmesi için ihtar gönderildiği halde eksik belgelerin tamamlanmaması nedeniyle, 16/11/2015 tarihinde marka tescil talebinin geçerliliğini yitirdiği ve hükümden düştüğü tespit edilmiştir. Dosya arasında bulunan Ticaret Sicil Kayıtları incelendiğinde; davalı şirketin 07/11/2006 tarihinde, davacı şirketin ise 12 Ocak 1993 tarihinde tescil edildikleri, her ikisinin de ticaret unvanında başlangıçlarından bu yana “…” ibaresinin yer aldığı, aynı konuda ticari faaliyette bulundukları anlaşılmıştır. Davacının www…com.tr alan adlı internet sitesinin 19/06/2010 tarihinde, https://…com/ alan adlı sitenin 12/07/2010 tarihinde, davalıya ait http://www…com/ alan adlı internet sitesinin ise 13/10/2010 tarihinde yayına başladığı tespit edilmiştir. İlk derece mahkemesince Talimat yoluyla dinlenen davacı tanığı … beyanında; … TİC. LTD.ŞTİ.’ni 1993 yılında kurduğunu ve o günden beri mali müşavirliğini yaptığını, “… LOJİSTİK” markasını 2006 yılında aldıklarını, aynı isimde internette de web sitesi kurduklarını, aynı zamanda 2004 yılında Ulaştırma Bakanlığı’nın mecbur koyduğu L1 belgesini de kargo, otopark, turizm, lojistik eklentileriyle aldıklarını, bu ünvan altında reklamlarını aldıklarını, faturalarını bastıklarını, Bursa’da … Holding dahil olmak üzere birçok firmanın işini yaptıkları için ünvanlarını herkesin bildiğini, markayı maruf hale getirdiklerini, davacının unvanının “… Nakliyat” olarak tescillendiğini, “… Lojistik” diye tanındığını, markayı 2016 yılında tekrar tescil ettirdiklerini, ancak yatırılacak harcı 1-2 gün geciktirdikleri için markanın tescilini uzattıramadıklarını, davalı … firmasının kendilerine ait markayı usulsüz olarak aldığını düşündüğünü, davalı şirketin 2006 yılında kurulduğunu, kendilerinin ise1993 yılında kurulduklarını beyan etmiştir. İlk derece mahkemesince Serbest Muhasebeci Mali Müşavir …, Bilgisayar Mühendisi …, … Lojistik Bilirkişisi …, … vekili …’ın bulunduğu heyetten alınan 25/02/2020 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davacı taraf …Tic. Ltd. Şti’nin 15/01/1993 tarihinde, davalı taraf … Lojistik Uluslararası Nakliyat Ticaret Ltd. Şti’nin 07/11/2016 tarihinde kurulduğunu, tarafların ticaret sicil kayıtlarında ortak iştigal konularının “yurtiçi ve yurtdışı yük ve insan taşımacılığı” olduğunu, davacı … Nakl. Tic. Ltd. Şti’nin (eski unvan … Nakliyat Tic. Ltd. Şti) unvanında “KARGO” ibaresi olmasına rağmen Kargo İşletmeleri Dernek üyeliği bulunmadığını, Lojistik İşletmeciliği ile ilgili T.C. Ulaştırma Bakanlığı’ndan belge aldığını, taşımacılık konusunda tehlikeli madde taşımacılığı belgesini de T.C. Ulaştırma Bakanlığı’ndan aldığını, davalı … Nakliyat Ticaret Ltd. Şti’nin Uluslararası Nakliyeciler Derneği (https://www…) üyeler listesinde bulunmadığını, Uluslararası Nakliyat yaptığı ifade edilen firmanın “…” belgesi olan firmalar arasında bulunmadığını, Google arama motoru üzerinden ” … Kargo” kelimesi ile yapılan sorgulama neticesinde, davacıya ait www…com internet adresinin 1., 2., 3., sırada göründüğünü, davalı tarafın üst sıralarda yer almadığını, Google arama motoru üzerinden “… Lojistik” kelimesi ile yapılan sorgulama neticesinde, davalıya ait www…..com internet adresinin 1.sırada göründüğünü, davacıya ait www…com internet adresinin 2.sırada göründüğünü, davacı tarafa ait olduğu anlaşılan https://www…com/ internet sitesine çeşitli zamanlarda ziyaret gerçekleştirildiğinde internet sitesi üzerinden görseller kullanılarak Komple Nakliye, Lojistik, Parsiyel Taşımacılık hizmetlerine konu tanıtımlarının yapıldığını, https://www…com/internet sitesinin sahiplik bilgileri sorgulandığında, site sahibi bilgilerinin (Adı:…, Şirket Adı: …, Şirket Adresi:… BURSA … TR Telefon:+…, …, Faks:…, E-posta Adresi:…com.tr) olduğunu,13/10/2010 tarihinde yayına başladığı, https://www…com/ internet sitesinin teknik bilgileri kontrol edildiğinde, 12/07/2010 yılında yayınına başladığını, 12/07/2020 tarihine kadar yayın haklarının kiralandığını, davacı tarafa ait olduğu anlaşılan www…com.tr internet sitesine çeşitli zamanlarda ziyaret gerçekleştirildiğinde, internet sitesi üzerinden ilk sırada incelenen www..com internet sitesine bağlantıyla erişildiğini, internet sitesi arşiv görüntüleri sorgulandığında, 11/11/2010-18/05/2019 tarih aralığında içerik bulunduğunun anlaşıldığını, incelemeye konu https://www…com/ internet sitesine ait arşiv kayıtlarının benzer içeriğe sahip olduğunun tespit edildiğini, internet sitesinin arşiv kayıtları kullanım odaklı incelendiğinde, yayını bulunan web sitesiyle benzer içeriğe sahip olduğunu, davacı tarafın “…” ibaresini kullandığına dair fatura ve ticari belgelerini dosyaya sunmadığını, davalı tarafın “…” ibaresini kullandığına dair faturalarını ve ticari belgelerini dosyaya sunduğunu, davacı tarafın işletme sermayesinin 8.950.000,00 TL, davalı tarafın işletme sermayesinin 10.000,00 TL olduğunu, davacı tarafa ait “…” ibareli markanın 39.sınıfta yer alan hizmetler bakımından tescili için 04/02/2015 tarihinde başvuru yapıldığını ancak … başvuru numaralı markanın tescil harcının ödenmemesinden dolayı MÜDDET hale gelmiş olduğunu, davalı tarafa ait “…” ibareli markanın 39.sınıfta yer alan hizmetler bakımından … tescil numarası ile tescil edilmiş olduğunu, davaya konu “… KARGO” ve “… LOJİSTİK” ibarelerinde esaslı unsurun “…” olduğunu, kargo ve lojistik ibarelerinin herkes tarafından kullanılabilecek genel ibareler olduğunu, “… KARGO” ve “… LOJİSTİK” ibarelerinin markasal açısından ayırt edilemeyecek derecede benzer markalar sayılacağını, davacı tarafın 1993 yılından bu yana kesintisiz olarak “…” ibaresini ticaret unvanında kullandığını, davacı tarafın sahip olduğu şube sayısı da göz önünde tutularak, “… KARGO” ibaresinin geniş bir alanda kullanıldığını, davalı tarafın 2006 yılından bu yana kesintisiz olarak “…” ibaresini ticaret unvanında kullandığını, “…” ibaresinin ticaret unvanı olarak kullanıldığına dair her yıla ilişkin delil sunulduğunu, dosyaya sunulan ticari belgelerden, sektör özelliklerinden ve hizmet markası ile ticaret unvanı kullanımı arasındaki paralellikten dolayı davacı tarafın “…” ibaresini davalıdan önce kullandığı, bu bağlamda “…” ibaresi üzerinde gerçek hak sahipliği iddiasında bulunabileceğini beyan etmişlerdir. Ankara 5. FSHHM’ni 2019/274 Esas sayılı dava dosyasının UYAP üzerinden mahkemesinden izin istenilerek yapılan incelemesinde; davacının … Kargo Otopark Turizm Lojistik Nakl. Tic. Ltd. Şti., davalının Türk Patent ve Marka Kurumu olduğu, … Lojistik Uluslararası Nakl. Tic. Ltd. Şti. adına yapılan … numaralı marka tescilinin hükümsüzlüğünün KHK’nın 44/1. maddesi uyarınca geçmişe yürür olarak tespiti ve sicilden terkinine, bu konuda dava dışı … Lojistik Uluslararası Nakl. Tic. Ltd. Şti. Tarafından … nolu başvurusuna karşı 27/10/2016 tarihinde yapılan itirazın reddine dair 07/09/2017 tarihli TMPK YİDK kararının iptaline karar verilmesi talebiyle dava açıldığı, yapılan yargılama sonucunda, hak düşürücü süreden sonra dava açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu, Ankara 20. Hukuk Dairesi’nin 2020/701 Esas-2022/7 Karar sayılı kararıyla istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, kararın taraf vekillerince temyiz edilmeksizin 22/02/2022 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E : Davacı vekili müvekkilinin “… kargo” “… nakliyat” ibarelerini markasal kullanarak öncelik hakkına sahip olduğunu ileri sürerek, davalının davacıya ait tescilsiz markasından kaynaklanan haklarına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, meni, refi , davalının … Lojistik markasını kullandığı alan adlarının kullanılmasının yasaklanmasını ve iptalini talep ettiği anlaşılmıştır. Davacı tarafça davalının 39. sınıfta … sayılı “…+Şekil” marka başvurusuna itirazının reddine ilişkin TPMK kararının iptalinin talep edildiği, mahkemece bu davanın tefrikine karar verilerek yargılama neticesinde açılmamış sayılmasına kararı verildiği, davacı tarafça Ankara 5. FSHHM’nin 2019/274 Esas sayılı dava dosyasında YİDK kararının iptali davası açtığı, yapılan incelemede mahkemece davanın süre yönünden reddine karar verildiği, karara karşı istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır. Davacı ve davalı tarafın ticaret sicil kayıtları ve mahkemece alınan bilirkişi heyet raporu ve ek rapordan, her iki tarafın nakliyat, lojistik alanında faaliyet gösterdiği, davacı şirketin ticaret unvanının 15/01/1993 tarihinde, davalı tarafın ticaret unvanının 07/11/2016 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince bilişim uzmanı bilirkişinin bulunduğu heyetten alınan raporda, tarafların web sitelerinin arşiv kayıtlarının … sitesi üzerinden incelendiği, davacıya ait https://..com/ alan adlı web sitesi ekran görüntüsünde, davacı tarafın sayfa başlığında 10 December 2010 ( 10 Aralık 2010) tarihinde “… kargo+şekil” ibaresini nakliyat ve lojistik alanında markasal olarak kullandığı, davacının www…com alan adlı internet sitesinden alınan 20 Mayıs 2013 tarihli ekran görüntüsünde, tırlar üzerinde “… kargo+şekil” ibaresinin markasal olarak kullanıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece alınan raporda davalının http://….com/ alan adlı internet sitesi arşiv kaydının 31 Mayıs 2013 tarihli ekran görüntüsünde “…+şekil” ibaresini markasal kullandığı anlaşılmıştır. Davalı tarafça dosyaya sunulan “taşıma bedeli” açıklamalı hizmet faturalarının en eskisinin 20/11/2006 tarihli olduğu ve “e” şekil logosu ile “… lojistik uluslararası nakliyat Tic. Ltd. Şti.” şeklinde davacı ticaret unvanı yer aldığı anlaşılıyorsa da, kullanımın ticaret unvan kullanımı mahiyetinde bulunduğu, markasal kullanım olmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda öncelik hakkının belirlenmesinde tarafların internet sitelerindeki kullanımlarına bakılması gerektiği, internet sitesi arşiv kayıtlarından davacı tarafın 10 Aralık 2010 tarihinde “… kargo+şekil” ibaresini nakliyat ve lojistik alanında markasal olarak kullandığı ve kullanımla öncelik hakkı sahibi olduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafın tescilsiz kullanımla hak sahibi olduğu tespit edilmekle birlikte, davacı adına marka tescili bulunmadığından, davalının davacı markasına tecavüzün tespiti, meni ve refini talep etmesi mümkün değildir. Davacı tarafın, “… LOJİSTİK” ibaresi üzerinde tescilsiz hak sahipliği iddiasıyla, davalı tarafın aynı ibareyi ticari faaliyetinde kullanmasının aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiği ileri sürülmüştür. TTK 54/2 maddesinde; “rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkiyi etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına aykırı davranış ve ticari uygulamaların” haksız ve hukuka aykırı olduğu, TTK 55. Maddesinde; “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” fiilinin dürüstlük kuralına aykırı davranış ve ticari uygulama oluşturduğu, haksız rekabet teşkil ettiği düzenlenmiştir. Davalı adına dava tarihinden önce … sayılı “…+Şekil” marka başvurusunda bulunulduğu, markanın yargılama sırasında 05/12/2017 tarihinde tescilinin gerçekleştiği, davalı markasının 09/03/2016 başvuru tarihinden itibaren davalıya koruma sağlayacağı, davalının markasal kullanımının tescilden kaynaklanan hakka dayandığından, bu ibarenin ticari faaliyetlerde kullanımının meni, durdurulması ve refinin talep edilemeyeceği kanaatine varılmıştır. İnternet alan adının kullanılmasının meni talebine ilişkin istinaf sebebinin incelenmesinde, alan adı kullanımı yönünden ise, davalının marka tescilinin kendisine hak sağlamayacağı kanaatine varılmıştır. Davacının www…com.tr alan adlı internet sitesinin 19/06/2010 tarihinde, https://…com/ alan adlı sitenin 12/07/2010 tarihinde, davalıya ait http://www…com/ alan adlı internet sitesinin ise 13/10/2010 tarihinde yayına başladığı tespit edilmiştir. Davacı tarafın alan adı tescilinin davalıdan önce olduğu anlaşılmaktadır. “Tek bir internet alan adının, yüzlerce işletmenin işletme adını ve markasını çağrıştırmasının kaçınılmaz olduğu, onlarca işletmenin tek bir internet alan adı üzerinde hak iddia etmesi dolayısıyla oluşacak olan kargaşanın önlenmesi bakımından internet alan adı sağlayıcılarının “…” sistemi ile çalışmaya başladıkları, bu sisteme göre ilk tescil başvurusunda bulunan kişinin, kullanım hakkına sahip olacağı kabul edilmektedir.( Av. Alper Sargın-İnternet Alan Adları ve Haksız Rekabet-Fikri Mülkiyet Hukuku Yıllığı-2013 )” Davalının 07/11/2006 tarihinde … unvanı ile kurulduğu, ticaret unvanının çekirdek unsuru olan “… lojistik” ibaresini içeren http://…com/ alan adlı internet sitesi alan adını tescil ettirdiği anlaşılıyorsa da, davacının … NAKL. TİC. LTD.ŞTİ. ticaret unvanının 1993 yılında tescil ettirildiği, davacı adına adına www…com.tr alan adlı internet sitesinin 19/06/2010 tarihinde tescil ettirildiği ve kullanıldığı, bu alan adı ile karışıklığa neden olacak şekilde, aynı sektörde faaliyet gösteren davalının alan adı kullanmasının TTK 18/2 ve 55/4 maddesi gereğince basiretli tacirden beklenen dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olduğu, yukarıda açıklandığı üzere, uygulamada alan adları yönünden “ilk gelen alır” prensibinin hakim olduğu göz önüne alınarak, tescilde öncelik sahibi olan davacı tarafın alan adının kullanılmasının önlenmesi talebinin kabulü ile, alan adına erişimin engellenmesine, alan adının davalı adına tescilli olmadığı anlaşılmakla iptali talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile talebin reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Yukarıda açıklanan gerekçelerle; ilk derece mahkemesince markaya tecavüz ve haksız rekabet koşullarının oluşmadığından taleplerin reddine, alan adına erişimin engellenmesi talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, farklı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi yerinde olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilerek, kazanılmış haklar korunarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,2-İstanbul Anadolu 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 30.03.2021 tarihli 2017/621 E. – 2021/75 K. sayılı kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, -Markaya tecavüzden kaynaklanan DAVANIN REDDİNE,-Haksız rekabetten kaynaklanan davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,-Davalının http://www…com/ alan adlı internet sitesini kullanımı haksız rekabet teşkil ettiğinden, alan adına ERİŞİMİN ENGELLENMESİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,4-İlk derece yargılaması yönünden;-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 148,50 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,-Davacı lehine davanın kabulüne karar verilen kısmı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,-Davalı lehine reddine karar verilen marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet davası üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince (kazanılmış haklar korunarak) takdir olunan 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,-Davacı tarafından yapılan 31,40 TL harcın ve 1.100,05 TL tebligat ve müzekkere masrafları ile 4.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.100,05 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 1/4’ünün 1.275,01 davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye giderin kendi üzerinde bırakılmasına, -Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine, 5-İstinaf yargılaması yönünden; -Davacı vekilinin istinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talep halinde iadesine,-İstinaf yargılaması sırasında davacı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 49,00TL tebligat ve posta giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, -Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 10/04/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.