Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/115 E. 2022/2027 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/115 Esas
KARAR NO: 2022/2027
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/10/2020
NUMARASI: 2018/282 2020/287
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilin kamu yararına çalışan bir vakıf olduğunu, kurulduğu bu günden bu yana erozyonla mücadele, ağaçlandırma ve doğal varlıkların korunması için çalıştıklarını, müvekkilinin … markasının sahibi olduğunu ve tanınmış hale getirdiğini, … Vakfinın kurulduğu tarihten bu yana tüm ülke kapsamında kampanyalara imza altığını, Almanya ve Hollanda da … ve … adında da kardeş vakıflar kurmuş olduğunu, vakfın 800.000’a aşan gönüllüsü olduğunu, vakfın bu derece tanınımşlığı nedeni ile … kelimesi söylendiğinde ilk akla gelenin … Vakfı olduğunu, müvekkilinin yakın zamanda davalının “…” ve “…” markalarıyla eğitim faaliyetleri yaptığını, faaliyetlerinde … adını özellikle öne çıkararak doğa eğitimleri reklamları yaptığım vakfa telefonla ulaşan gönüllülerden öğrenmiş olduğunu, konuyu incelediklerinde davalının vakıf ile aralarında bağ varmış izlenimi vermeye çalıştığının görüldüğünü, hu konuda birçok gönüllüden de şikayet aldıklarını, sıkıntının davalının vakfa ait tanınmış markaya, özellikle vakfın üstlendiği “‘doğa eğitimi” konularında kullanması sebebi de oluştuğunu, davalı tarafindan yapılan marka başvurularına da Türk Patent Enstitüsü nezdinde itiraz edilmiş olduğunu, bu itirazlar neticesinde “…” markasının tescil edilmemiş olduğunun fakat “…” markasının ise tescil edilmiş olduğunun görüldüğünü, bu sebepler ile müvekkili markasına tecavüz teşkil eden “…” markasının hükümsüzlüğü için iş bu daiminin açılması gerekliliğinin doğmuş olduğunu, müvekkilinin tanınmış marka olan … markasının ve listesi verilen ticari markalann sahibi olduğunu, bu markaların tümünün temel unsurunun “…” kelimesi olduğunu, aynca vakfınunvanında da “…” adının geçtiğim, vakfa ait olan bu markanın tanınmış marka olduğunun kabul edilmiş olduğunu, müvekkil markası ile ayniyete yakın benzerlik taşıyan davalı markasının hükümsüz kılınması gerektiğini, davalı markasının tescilli olduğu tüm sınıflarda hükümsüzlüğünün talep edildiğini, bunun yanı sıra davalının kullanımının müvekkilinin faaliyet alanı olan eğitim, doğa, doğa eğilimi alanlarında olduğunu, davalı markasınında unsurunun … kelimesi olduğunu, … kelimesinin markaya özgünlük katmadığını, hatta … markasının çocuk gibi bir izlenim oluşturduğunu, … markasının bir zinciri gibi algılanabileceğini, müvekkilinin bugüne kadar Milli Eğitimile yapılan ortak çalışmalar ile çocuklara defalarca doğa ile ilgili eğitim ve çalışmalar yaptırdığını, bu nedenlerle davalı ile aynı sınıfla örtüştüklerini, davalı tüketici nezdinde müvekkilinin yaratmış olduğu güvenirlilikten yararlandığını beyan ederek hu nedenlerle davalarının kabulünü talep etmişlerdir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı müvekkilinin 2013 yılında eğitim işleri ile iştigal etmek üzere kurulduğunu, tercih edilir bir eğitim kurumu olmayı başardığını,www…kl2.tr uzantılı resmi web sayfaları incelendiğinde bu durum açıkça görüleceğini, davacı … Vakfi’nın markasına öykünmek gibi bir niyetin olmadığını, davacının dilekçesinde sözünü ettiği yetkilendirme ve muafîyef ile ilgili Bakanlar Kurulu kararının pek çok vakıf için verilebildiğini, bu durumun sınai mülkiyet kapsamında bir hak sağlamadığını, davacının belirttiği markalarının gerek 1996 ve gerekse 2000 yılında koruma markası olarak tescil edildiği bilgisinin ise gerçeği yansıtmadığını, davacının yalnızca … başvurusunun kabul edilmiş ve devam ediyor göründüğünü, davacının tanınmışlığnın TPE tarafından logolu özel tasarımlı ibare için geçerli kabul edildiğini, salt … kelimesi için bu niteliğin tanınmışlığının geçerli olmadığının açıkça belirtildiğini, bunun yanı sıra salt tanınmış olmanın koruma sağlaması için yeterli olmadığını, hatta önce ki mevzuatta tanınmış markanın mutlak red nedenleri arasında da sayılmakta iken artık nisbi red nedenleri arasında sayıldığını, davacının ancak logolu özel tasarımlı ibare için TPE den bu korumayı sağladığını, davacının da belirttiği üzere davacı vakıf senedine bakıldığında açıkça ve özetle davacı vakfın DOĞAYI KORUMA amacı ile kurulmuş olduğunu, davalı müvekkilinin ise faaliyet alanı eğitim olan ticari bir şirket olduğunu, ana konusunun eğitim olduğunu, davacının eğitim konusunda tanınmıştık kazanmış nitelikte bir faaliyetinin de bulunmadığını, müvekkili şirketin 2013 yılında tescil edilmiş bir şirket olduğunu, zamandan beri de … ibaresini kullanmakta olduğunu, davalı müvekkilinin … sayılı klasik yazılış dışındaki … markasının davacının hem logolu özel tasarımlı … ibaresinden hem de yine çok özel tasarımlı logolu … ibarelerinden farklı olduğunu, herhangi bir karıştırmaya sebebiyet vermesinin mümkün olmadığını, davacının markasına zarar verme ve haksız kazanç sağlamasının söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 20/10/2020 tarihli, 2018/282E.-2020/287K. Sayılı kararı ile; “…Davacı markasının Tanınmış marka statüsünde toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle ile birlikte Davalı markası ile davacı markalarının emtia listeleri dikkati alındığında hükme dayanak yapılan ilk rapordaki çoğunluk görüşü, son rapordaki heyetin ittifak halindeki bilirkişilerin görüşleri gözetildiğinde; davacı markasının tanınmış marka olduğu, Davalı adına tescilli … nolu ile tescilli markanın 41. sınıf hizmetlerin tamamında keza 43. sınıf için ise sadece “gündüz bakımı (kreş) hizmetleri sınıfında KISMİ OLARAK HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE,43. sınıfın diğer hizmetleri bakımından hükümsüzlük isteminin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulması gerekmiştir.1- DAVANIN KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-Davalı adına tescilli … nolu ile tescilli markanın 41. sınıf hizmetlerin tamamında keza 43. sınıf için ise sadece “gündüz bakımı (kreş) hizmetleri sınıfında KISMİ OLARAK HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE,43. sınıfın diğer hizmetleri bakımından hükümsüzlük isteminin reddine,3-Kararın kesinleşmesini mütakip kesinleşmiş karar örneğinin ilgili sicile işlenmek üzere Türk Patent ve Marka Kurumuna gönderilmesine…” şeklinde karar verilmiştir. Kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davanın reddedilen kısımlarını istinaf ettiklerini, müvekkilinin … markasının tanınmış marka olduğunu, … kelimesinin yanına … kelimesi konularak sanki müvekkilinin çocuklara hitap eden etkinlikler yapıyormuşcasına izlenim vermeye çalışıldığını ve bu markanın tescil edildiğini, 40. Sınıftaki geçici konaklama hizmetleri, yiyecek ve içecek sağlama hizmetleri, hayvanlar için geçici barınma sağlama hizmetleri yönünden davalının markasının etkilenmediği sonucuna ulaşıldığını, oysa tanınmış markanın tüm sınıflar bakımından koruma sağladığını, dolayısıyla kısmen red kararının hatalı olduğunu, üstelik reddedilen alanların müvekkili ile ilgisiz olmadığını, ülkemizde 800.000’i aşan müvekkilinin gönüllüsünün bulunduğunu, dolayısıyla herhangi bir gönüllünün 43. Sınıf kapsamında bi konaklama veya yiyecek servisi hizmeti gördüğü takdirde aklına müvekkilinin geleceğini, ayrıca müvekkilinin ekolojinin savunulmasına hizmet eden organik tarımı desteklediğini, bu konuda çalışmalar yaptığını, bu nedenlerle somut olayda müvekkilinin konaklama yiyecek içecek sağlama ve hayvan barınma hizmetleri dışında tutmanın mümkün olmadığını, davalının markasının bu sınıflar yönünden de hükümsüz kılınması gerektiğini, kaldı ki davalının web sayfasında … kelimesini öne çıkararak kullandığını bildirmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; taraf markalar arasında karıştırma ihtimalinin bulunmadığını, 1. raporda benzerlik bulunmadığını, 2. Raporda çok düşük oranda benzerlik bulunduğu ve iltibas riskinin bulunmadığının tespit edildiğini, tanınmışlığın belirlenmesinde davacının TPMK’ya yaptığı başvuruya ilişkin belgelerin de getirtilerek bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğini, sektör bilirkişilerinin açıklamalarına rağmen davanın kabul edildiğini, yine eğitim sektör bilirkişisinin açıklamalarının dikkate alınmadığını, dava konusu logolu … markasının her iki raporda da tanınmış olduğunun belirtildiğini, ancak hangi sınıf ve mal için bu tanınmışlığın söz konusu olduğunun belirtilmediğini, ayrıca her iki raporda dava konusu sınıflarda tanınmışlığın olmadığı noktasında ortak görüş bildirildiğini, markalar arasındaki benzerlik düşük seviyede olup, hem de sınıfların farklı olduğunu, buna göre hükümsüzlük verilmesinin doğru olmadığını, delillerin kapsamlı olarak incelenmediğini, taraflı incelendiği ve olmayan olguların var gibi bir algı oluşturulduğunu, bilirkişilerin davacının 2019 yılı web sayfasını incelediklerini oysa dava tarihi ve davalının tescil tarihindeki durumunun tespit edilmesi gerektiğini, raporlarda benzerlik ve iltibas değerlendirilmesinin çelişkiler içerdiğini, hangi markanın/ibarenin tanınmış olduğu olgusunun yanlış değerlendirildiğini, davacının tanınmışlık aldığı markayı değil ona ayrıca ek yaptığı yaprak logolu markayı kullandığını, davacının tanınmışlığını dayandırdığı markayı kullanmadığını, yine raporda ortalama tüketici değerlendirilmesinin de yanlış yapıldığını, eğitim sektöründeki tüketicinin daha dikkatli olacağını, sessiz kalma yolu ile hak kaybı savunmalarının dikkate alınmadığını, somut olayda sessiz kalma yolu ile hak kaybının meydana geldiğini, davalının markasının 2013 ve 2014 yılı itibariyle kullandığını, aradan bunca geçen zaman sonunda hükümsüzlük kararı verilmesinin doğru olmadığını bildirmiştir.
DELİLLER: Marka tescil belgesi kapsamına göre davacının … markasının … no ilE tanınmış marka statüsünde bulunduğu, davacının …, …, …, …,…, …, …, …, … tescil nolu markalarının bulunduğu, bu markalardan … nolu markanın ayrıca 41. Sınıf için tescilli olduğu anlaşılmıştır. Davalının ise … markasının … no ile 41 ve 43 sınıf için 19.8.2014 tarihinden itibaren tescil edilmiş olduğu anlaşılmıştır. Yargılama sırasında alınan 20/08/2019 havale tarihli bilirkişi raporlarında; “Davacı yana ait tescilli markalardan yalnızca … kod numaralı görselini ihtiva eden markanın dava konusu hükümsüzlüğü talep edilen markanın tescilli olduğu sınıflardan Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğ’in 41. Sınıfında tescilli olduğu, 43. Sınıf bakımından ise davacı yanın tescilli markasının bulunmadığı, … kod numaralı marka ile dava konusu marka arasında ise nihai tüketici nezdinde iltibas riskinin bulunmadığı, Davacı tarafa ait … tescil numaralı markanın tanınmış marka olduğu, Her ne kadar davacı yan adına tescilli … ibaresi tanınmış marka statüsünün sağladığı olarak özel bir korumaya sahip ise de tanınmış markanın varlığının Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğ’in tamamı bakımından kullanım / tescil engeli olacağının kabulünün, Yüksek Mahkemenin yerleşik İçtihatları çerçevesinde, mümkün olmadığı, Davalı tarafın tanınmış … görselini ihtiva eden markası ile davacı tarafın markasının asli unsurlarının aynı olması ve markaların ihtiva ettikleri tali unsurların nihai tüketici nezdinde ayırt ediciliği sağlamaya yeterli olmadıklarının ( heyettte yer alan Bilirkişi …’m muhalefeti ile ) heyetçe değerlendirilmesi nedeni ile karşılaştırmaya tabi markaların benzer olduğu, Davacı tarafın dosya arasında tespit edilen kullanımları ve sair hususlar nedeni ile Davalı tarafın adına tescilli marka kapsamında yapacağı 41. Sınıftaki kullanımlarının tamamı ile 43. Sınıfta “gündüz bakımı (kreş) hizmetleri” kapsamındaki kullanımlarının davacı tarafın tescilli tanınmış markasının sulandırılmasına ve itibarının zarar görmesine sebebiyet verebileceği Bu nedenle davalı tarafın … tescil numaralı markasını, 41. Sınıfta tescil almış olduğu hizmetlerin tamamında, 43. Sınıfta ise “gündüz bakımı (kreş) hizmetleri” hizmetinde hükümsüz kılınmasının şartlarının , Davalı markasının 43. Sınıfta yer alan “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri” bakımından ise hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı yönünde görüş bildirdikleri anlaşılmıştır. Yargılama sırasında alınan 15/08/2019 tarihli ayrık raporunda:”…20/06/2019 tarihli duruşmanın 1 nolu kararına göre davalı tarafın markasının davacı markasına zarar verme olgusunun bulunmadığı ve hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı…” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.Yargılama sırasında alınan 23/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda; “… her ne kadar sektörel olarak davalı marka kullanımının davacı marka itibarına zarar vermediği kanaati hasıl olmuş ise de markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi ve haksız yarar sağlanabileceği değerlendirmeleri neticesi ile 20.08.2019 tarihli raporun sonucu ile uyumlu olarak; Davalı marka kullanımlarının 41. Sınıfın tamamı ve 43. Sınıfta “gündüz bakımı (kreş) hizmetleri” alt grubu kullanımlarında davacı tescilli tanınmış markasının sulandırılmasına ve haksız yarar sağlanmasına sebebiyet verebileceği, bu nedenlerle davalı tarafın … tescil numaralı markasının, 41. Sınıfta tescil edilmiş olduğu hizmetlerin tamamında, 43. Sınıfta ise “gündüz bakımı (kreş) hizmetleri” hizmetlerinde hükümsüz kılınmasının şartlarının oluştuğu. Davalı markasının 43. Sınıfta yer alan “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlama hizmetleri” bakımından ise hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı…” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, davalıya ait markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talebine ilişkindir. Davacı taraf davalının markasının hükümsüz kılınmasını istemiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Yargılama sonunda davanın kısmen kabul, kısmen reddine dair verilen karar taraf vekillerince istinaf edilmiştir.Hükümsüzlüğü istenilen davalıya ait temakids ibareli … tescil numaralı markanın 19/08/2014 tarihinde 41 ve 43. Sınıflarda tescil edildiği ve halen geçerli bulunduğu anlaşılmaktadır. TPMK’dan gelen kayıtların incelenmesinde davacıya ait … tescil numaralı … markasının tanınmış marka olduğu, davacının … esas unsurlu birçok markasının bulunduğunu, özellikle … tescil numaralı …+Şekil ibareli markanın 16,25,28 ve 48. Sınıflarda tescilli olduğu görülmüştür.Yargılama sırasında alınan her iki bilirkişi raporunda (ilk bilirkişi raporunun çoğunluk görüşünde) davacının davasında kısmen haklı olduğu yönünde görüş bildirildiği görülmüş ve mahkemece de raporların hükme esas alındığı anlaşılmıştır. Söz konusu raporlar ayrıntılı incelemeyi içerdiği gibi istinaf denetimine de elverişli nitelikte olup, hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Taraf markalarından ana unsurun “…” kelimesi olup, diğer unsurlar bakımından logo, renk ve yazı karakterleri markaların birbirinden farklılaştırmış ise de ana unsurun … kelimesi olması nedeniyle marka görsellerinin benzerlikten birbirine yakınlaşmakta olduğu, davalının hükümsüzlüğü istenilen markasının 41. Sınıfta tescilli olup, davacının … tescil numaralı … markasının “Eğitim ve Öğretim Hizmetleri. Sempozyum, Konferans, Kongre ve Seminer düzenleme, İdare Hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri. Dergi, kitap, gazete v.b. Yayınlama hizmetleri. Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri” alt grubunda tescillidir. Söz konusu davacıya ait bu marka ile davalı markası 41. Sınıfta örtüşmektedir. Markalar arasında gerek görsellik açısından gerekse tescilli oldukları sınıflar bakımından benzerlik bulunduğu, ayrıca davacının markasının tanınmış marka olup … kelimesinin … Vakfı ile özdeşleşmiş olduğu ve … kelimesinin isim olarak kullanıldığı durumlarda ilk akla gelenin … Vakfı olacağı hususları dikkate alındığında davacı ile davalı markası arasında bağlantı bulunduğu izleniminin edinileceği, davacının Türkiye çapında bilindiği ve özellikle çocuklar dahil gençleri hedef alan eğitimler verdiği, davalının ise İstanbul’da belirli bir bölgede eğitim ve kreş hizmeti verildiği, davacının ticari amaçlarla hareket etmiyor olsa bile davalının ticari amaçlar ile eğitim faaliyetinde bulunması olgusunu belirli bir çevrede de olsa davacının markasının ayırt edici karakterini zedeleyebileceği, doğa konusunda duyarlı tüketiciler nezdinde … ibaresinin davacıyı çağrıştırabileceği, bu durumda ise davalının … vakfı markasının tanınmışlığından yararlanabileceği, dolayısıyla davalının marka kullanımlarının 41. Sınıfın tamamı ve 43. Sınıftaki “gündüz bakımı(kreş) hizmetleri” alt grubu kullanımında davacının tescilli tanınmış markasının sulandırılmasına ve haksız yarar sağlanmasına sebebiyet verebileceği, ancak 43. Sınıfta yer alan “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri. Hayvanlar için geçici barınma sağlama hizmetleri” bakımından hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla taraf vekillerinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Taraf vekillerinin istinaf taleplerinin Hmk’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE,2-Davacının istinafı yönünden alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalının istinafı yönünden alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4- İstinaf aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/11/2022