Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1148 E. 2023/641 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1148 Esas
KARAR NO: 2023/641 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/02/2021
NUMARASI: 2013/116 E. – 2021/36 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
Marka (Tecavüzün Ref’i İstemli)
Marka (Manevi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 06/04/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili davacı …’ın alanında oldukça başarılı olduğunu, televizyon kanallarında yemek programları yaptığını, yazılı basında adından sık sık söz edildiğini, ülke çapında tanınan çok ünlü bir aşçı olduğunu, aşçılık alanında geliştirdiği özel teknikleri ve sosları bulunduğunu, bu alanda kendini zirveye taşıyıp mesleğinde “…” olarak ün yapıp marka değeri oluşturduğunu ve bu markanın müvekkili … adına tescil edildiğini, davalının ise Trabzon’daki et lokantasında müvekkiline ait “…” markasını kullandığını, söz konusu kullanımın durdurulması yönünde davalıya İstanbul … Noterliği’nin 15 Kasım 2012 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamenin keşide edilmesine rağmen markayı haksız olarak kullanmaya devam ettiğini, davalı yanın davacı tarafın başarılı ve ünlü bir aşçı olmasının nimetlerinden faydalanmak suretiyle haksız kazanç elde ettiğini, bu sebeple davacı müvekkilinin yoksun kaldığı kar şeklinde gerçekleşen zararının hakkaniyete uygun şekilde tazmin edilmesi gerektiğini, davalının tecavüz teşkil eden eylemleri nedeniyle davacı müvekkilinin ticari kişisel varlığının zarar gördüğünü ve ciddi bir üzüntü duyduğunu, bunun manevi tazminin de gerektiğini, davacı yanın yıllardır kalitesiyle kurduğu ve markası ile tanıttığı imaj ve güvenin kalitesiz ve niteliksiz hizmetlerle zedelendiğini ve zihinlerde tereddüt oluşturduğunu, bu sebeplerle markaya tecavüzün tespitine, durdurulmasına ve ref’ine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; 1.000,00 TL maddi tazminat, 1.000,00 TL itibar tazminatı ve 50.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili davalı …’ın 22 senedir meslek hayatına devam ettiğini, başarısı ile Trabzon ili başta olmak üzere tanınırlığa sahip olduğunu, ticaret ve sanat alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek ya da sanat grubunu ayırt etmeye yarayan işaret ve adların marka olarak tescil edilemeyeceğinden davacı yanın tescilli markasının hukuken geçersiz olduğunu, dolayısıyla markalar arasında bir iltibasın söz konusu olamayacağını, davacı adına tescilli olan “…” markasının TPE’nin tanınmış markalar siciline göre tanınmış markalar arasında yer almadığını, davacının işletmesinin İstanbul’da, davalınınkinin ise Trabzon’da olduğunu, davalının markasının 18/06/2012 başvuru tarihli, … başvuru numaralı, “…” olduğunu ve markanın ön plana çıkan kısmının “…” ibaresinden oluştuğunu, yöresel bilinirlik bazında müşteri portföyünü korumak için markasında “…” ibaresinin yer aldığını, TPE nezdinde markaların şekilleri ve görselleri incelendiğinde herhangi bir benzerliğin mevzu bahis olmadığını, davalı yanın soyadı yerine hak ederek aldığı unvanı kullanmak suretiyle kendi ismiyle birlikte marka haline getirdiğini, o yörede işletme adlarının işletme sahibinin adı ve mesleğinin birleşiminden oluştuğunu, davacının gönderdiği ihtarnameye kullanımın iltibas olmadığı şeklinde cevap verdiklerini, davacının ürettiği ürünler ile davalının ürettiği ürünler arasında bir benzerliğin bulunmadığını, davacının internet sitesinde kendi resminin olduğu ve televizyon programları sayesinde kimliğinin tanınır olduğunu, davacı ile davalı markaları arasında benzerlik olmadığını ve restoranlarında çok farklı konseptlerde çalıştıklarını, davacının İstanbul Anadolu yakasında et restoranı işletirken davalının Trabzon’da bulunan işletmesi nedeniyle oluşabilecek bir zarardan bahsedilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, farklı müşteri kesimine hitap ettiklerini, esnaf konumunda olan davalının işletme isminin değişmesi veya yasaklanması halinde telafisi çok zor zararlarla karşılaşacağını, beyanla ihtiyati tedbir talebinin reddi gerektiğini, maddi zarar ve illiyet bağının ispat edilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte 50.000,00 TL manevi tazminatın zenginleşme yasağı kapsamına girdiğini, davalının işletmesinin davacının işletmesinden daha önceki bir tarihte açıldığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul Anadolu 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 25/02/2021 tarihli 2013/116 E. – 2021/36 K. sayılı kararıyla; “…toplanan deliller, Ankara 1. FSHHM’nin kesinleşen 2014/212 Esas, 2015/340 Karar sayılı kararı, marka tescil kayıtları, davalının marka başvurusunu reddine dair YİDK kararı ve tüm dosya kapsamı ile, davacı adına 43. Sınıfta “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetler. Geçici konaklama hizmetleri (gündüz bakımı (kreş) hizmetleri dahil). Hayvan bakım evleri hizmetleri” için tescilli … tescil numaralı “…” markası ile karışıklığa neden olacak derecede benzer olan “…” markasını yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri için kullandığı, davacının markasını oluşturan iki kelimenin davalının markasında aynen yer aldığı, “…” kelimelerinin ise şahıs ismi olması nedeniyle tali unsur niteliğinde olduğu, bu nedenle markaların hitap ettikleri ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimalinin mevcut olduğu, bu nedenle markaların görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzer oldukları, tüketicilerin markaların seri marka olduğunu düşünebilecekleri, davalının bu eyleminin davacının marka haklarına tecavüz oluşturduğu, davacının maddi ve manevi tazminat ile koşulları varsa itibar tazminatı talep edebileceği kanaatine varıldığı, ancak davacı tarafça süresinde bilirkişi ücreti yatırılmadığından maddi tazminat konusunda hesaplama yapılamadığı gibi, itibar tazminatının koşullarının mevcut olup olmadığının da tespit edilemediği, davacının talep ettiği maddi tazminatın 1.000,00 TL olması nedeniyle, davalının iştigal ettiği lokantacılık faaliyetine ve davacının markasının bilinirliğine göre TBK’nun 50. maddesi uyarınca 1.000,00 TL maddi tazminatın ve davalının kusur derecesine, davacının markasının bilinirliğine göre 10.000,00 TL manevi tazminatın hakkaniyete uygun olacağı, itibar tazminatı için markanın itibarına zarar verecek şekilde kullanıldığı ispatlanamadığı” gerekçesiyle; Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, Davalının davacıya ait … Tescil numaralı “…” markasını Trabzon’da sahibi olduğu lokantada kullanmak suretiyle davacının marka haklarına tecavüz ettiğinin tespitine, Marka haklarına tecavüzün durdurulmasına ve ref’ine, 10.000,00 TL manevi tazminatın ve 1.000,00 TL maddi tazminatın 15/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacının 1.000,00 TL itibar tazminatı ile 40.000,00 TL manevi tazminat taleplerinin reddine, karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davaya cevap dilekçesinde, müvekkili davalı …’ın 22 senedir meslek hayatına devam ettiğini, başarısı ile Trabzon ili başta olmak üzere tanınırlığa sahip olduğunu, ticaret ve sanat alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek ya da sanat grubunu ayırt etmeye yarayan işaret ve adların marka olarak tescil edilemeyeceğinden davacı yanın tescilli markasının hukuken geçersiz olduğunu, dolayısıyla markalar arasında bir iltibasın söz konusu olamayacağını, davacı adına tescilli olan “…” markasının TPE’nin tanınmış markalar siciline göre tanınmış markalar arasında yer almadığını, davacının işletmesinin İstanbul’da, davalınınkinin ise Trabzon’da olduğunu, davalının markasının 18/06/2012 başvuru tarihli, … başvuru numaralı, “…” olduğunu ve markanın ön plana çıkan kısmının “…” ibaresinden oluştuğunu, yöresel bilinirlik bazında müşteri portföyünü korumak için markasında “…” ibaresinin yer aldığını, TPE nezdinde markaların şekilleri ve görselleri incelendiğinde herhangi bir benzerliğin mevzu bahis olmadığını, davalı yanın soyadı yerine hak ederek aldığı unvanı kullanmak suretiyle kendi ismiyle birlikte marka haline getirdiğini, o yörede işletme adlarının işletme sahibinin adı ve mesleğinin birleşiminden oluştuğunu, davacının gönderdiği ihtarnameye Çukurova Patent tarafından 20.11.2012 tarihinde, davalı … tarafından 28.11.2012 tarihinde kullanımın iltibas olmadığı minvalinde cevaben ihtarnameler gönderildiğini, davacının ürettiği ürünler ile davalının ürettiği ürünler arasında bir benzerliğin bulunmadığını, davacının internet sitesinde kendi resminin olduğu ve televizyon programları sayesinde kimliğinin tanınır olduğunu, davacı ile davalı markaları arasında benzerlik olmadığını ve restoranlarında çok farklı konseptlerde çalıştıklarını, bu sayede hiç bir surette insanlarda yanlış anlaşılmaya mahal vermeyeceğini beyan ettiklerini, hal böyle iken davanın kabulüne karar verilmesi halinde büyük zararlara uğrayacaklarını belirttiklerini beyanla, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:Dosya arasında bulunan Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları incelendiğinde; … numaralı “…” markasının 43.sınıfta 10.08.2011 tarihinde davacı … adına tescil edildiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince dinlenen davacı tanığı … beyanında; “…davacıyı tanıdığını, davacının televizyonlarda yayınlarda bulunduğunu, ayrıca Ataşehir’de … isimli restoranı çalıştırdığını, kendisinin çoğu zaman arkadaşlarıyla bu restoranda yemek yediğini, Aralık ayında Trabzon’da Sümela Manastırı’nı gezmeye gittiklerini, bu sırada Trabzon meydanda dolaşırken … isimli iş yerini gördüklerini, davacının oraya da mı şube açtı diye şaşırdığını, kullanılan logo ve tabelanın neredeyse İstanbul’daki ile aynı olduğunu, ancak içeri girdiklerinde aynı restoran olmadığını gördüklerini, yemek sunumu ve kalitesinin farklı olduğunu, daha düşük kalite bir yer olduğunu, çalışan garsonun bu iş yerinin … isimli bir kişiye ait olduğunu, İstanbul’da ki … restoranını bilmediklerini söylediğini, kendisinin İstanbul’a dönünce bu durumdan davacıya bahsettiğini” beyan etmiştir. Dosya kapsamında bulunan mahkeme karar örneğinden; … sayılı ”…” marka başvurusunun davalı … tarafından 43. sınıfta tescili için 18.06.2012 tarihinde TPMK nezdine başvuruda bulunulduğu, TPE Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından başvurunun 12.02.2013 tarih ve 210 sayılı Resmi Marka Bülteninde ilanına karar verildiği, davacı … tarafından başvurunun … sayılı …, … sayılı …, … sayılı …, … sayılı … markaları ile benzerlik ve iltibas yarattığı ileri sürülerek ilana itiraz edildiği, itirazın TPE Markalar Dairesi Başkanlığı’nın 07.10.2013 tarih ve … sayılı kararı ile kabul edildiği ve marka başvurusunun reddine karar verildiği, başvuru sahibi … tarafından markaların benzer olmadığı ve başvuru konusu markada esaslı unsurun “…” ibaresi olduğu gerekçesiyle bu karara itiraz edildiği, TPE YİDK’nun 05.05.2014 tarih ve … sayılı kararı ile; başvurusu yapılan marka ile …, … sayılı ‘…’, ‘…’ ibareli ret gerekçesi markaların benzer markalar olduğu kanaatine varıldığı ve başvuru ile ret gerekçesi markaların aynı/aynı tür hizmetleri, malları kapsadıklarının tespit edildiği gerekçesiyle, Markalar Dairesi Başkanlığınca verilen ret kararının yerinde bulunduğundan itirazın reddine karar verildiği, davalı … tarafından davacı … aleyhine Ankara 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2014/212 Esas sayılı dosyası ile 2014-M-6792 sayılı YİDK kararının iptali yönünde dava açıldığı Mahkemece 2015/340 Karar sayılı kararla davanın reddine karar verildiği, kararın Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 05.03.2018 tarih, 2016/7758 Esas, 2018/1679 Karar sayılı ilamı ile onanarak, 20.11.2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.Mahkemenin 12.05.2020 tarihli duruşma ara kararı ile Trabzon Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılarak davalıya ait 15.11.2012 – 10.05.2013 tarihleri arasındaki döneme ait ticari defter ve belgelerin muhasip bilirkişi tarafından incelenmesine, 750,00 TL bilirkişi ücreti ile talimat giderlerinin davacı tarafından 2 haftalık kesin süre içerisinde yatırılmasına, aksi takdirde bilirkişi delilinden vazgeçmiş sayılacağının ihtarına karar verilmiş ise de, davacı tarafça süresi içerisinde bilirkişi ücreti ve talimat giderlerinin yatırılmaması nedeniyle Mahkemenin 06.10.2020 tarihli duruşma ara kararı uyarınca davacı tarafın bilirkişi delilinden vazgeçmiş sayılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.Dava dilekçesi ekinde ibraz edilen kartvizit örneğinden; … “…” …, “…” ibarelerinin ve iletişim bilgilerinin bulunduğu anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: Markaya tecavüzün tespiti,meni, ref’i ile maddi, manevi, itibar tazminatı istemli davada, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verildiği, davalı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır.İstinaf incelemesi, HMK 355. Madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepler ile, kamu düzeniyle ilgili hususlarla sınırlı olarak yapılmıştır.Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde davaya cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrar ettiği anlaşılmıştır. Davacı adına 43. Sınıfta … markasının tescilli olduğu, davalı tarafça 43. sınıfta yapılan … sayılı, “…” ibareli marka başvurusunun reddine karar verildiği, davalı tarafça açılan YİDK kararının iptali davasının reddine karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği, mahkeme kararında davalı marka başvurusunun davacı tescilli markası ile benzer olduğu ve kullanılması halinde iltibas yaratacağı, tüketici nezdinde verilen hizmetin aynı işletmeden geldiği yönünde izlenim ve davacı markasının serisi izlenimi uyanacağı gerekçesine yer verildiği anlaşılmıştır. Dava dilekçesi ekinde sunulan kartvizit ve davalı vekilinin cevap dilekçesi içeriğinde sunulan davalı kullanım görselinden, davalının restoran hizmeti verilen işyerinde, davacının … markasını birebir kullandığı, bu ibarenin altında veya yanında kullanılan … ibaresinin, davalının markasal kullanımını davacı markasından farklılaştırmadığı, davacının markasından kaynaklanan haklarına tecavüz ettiği, sunulan hizmetin Trabzon’da verilmesinin ve sunulan yemeklerin farklılığının sonuca etkili olmadığı, davacı tarafça dava açılmadan önce İstanbul … Noterliği’nin 15 Kasım 2012 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile markanın kullanımına son verilmesinin ihtar edildiği, davalı tarafça kullanıma devam edildiği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanaatiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 751,40 TL nispi harçtan peşin alınan 188,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 563,40 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 16,50 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 06/04/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.