Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1144 E. 2021/1637 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1144 Esas
KARAR NO: 2021/1637 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/04/2021 günlü ara karar
NUMARASI: 2021/237 E.,
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/09/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyasından gönderilen ödeme emrinin davacıya tebliğ edilmeden, sanki bizzat kendisine tebliğ edilmiş gibi tebliğ zarfı doldurulmak suretiyle takibin kesinleştirildiğini, akabinde aynı dosyadan davacı müvekkilinin taşınmazının satışı cihetine gidildiğini, icraya konu edilen senet üzerindeki imzaların ve yazıların hiçbirinin davacı müvekkiline ait olmadığını, dolandırıcılık nedeniyle yaptıkları suç duyurusu neticesinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2020/98568 soruşturma sayılı dosyası ile soruşturma başlatıldığını ve devam eden soruşturmada İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından düzenlenen raporda, “senet üzerindeki imza ve yazıların davacı ya ait olmadığının” tespit edildiğini beyanla yargılamanın sonuçlandırılmasına kadar İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile yine bu dosyadan talimatla açılan İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Talimat sayılı satış dosyasındaki satış işlemlerinin ve icra dosyasının HMK. 209 ve sair kanun maddeleri uyarınca teminatsız olarak tedbiren durdurulmasına, aksi halde alacaklının haczi haricinde üzerinde başka hiçbir haciz bulunmayan taşınmazın Mahkemece uygun görülürse davanın teminatı yerine sayılarak tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesiyle; “Davacı yanca imzalanan bononun ödenmemesi nedeniyle takibe konulduğunu, davacı- borçlunun tebligatın usulsüzlüğü iddiasıyla açmış olduğu davanın İstanbul 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2020/207 esas sayılı dosyası ile yargılamasının devam ettiğini, davacı her ne kadar senet üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığını iddia ediyor olsa da; İstanbul 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2020/207 esas sayılı dosyasından gelen 01.02.2021 tarihli bilirkişi raporunda ve 17.04.2021 tarihli uzman görüşünde senetteki imzanın davacı-borçlu …’ın el ürünü olduğunun belirtildiği, soruşturma dosyasında alınan bilirkişi raporunda tebligattaki imzanın posta memurunun el ürünü olup olmadığı hususunda karar verilemediği ve senetteki imza ve yazıların …’ın el ürünü olmadığının belirtildiği, söz konusu raporun oldukça eksik ve hatalı hazırlandığını, kıymetli evrak gücüne sahip olan bono, soyut bir borç ikrarı sayılmaktadır ve ispat yükünün aksini iddia eden tarafta olduğunu, dava dilekçesinde veya ekinde bunu kanıtlayan bir evrak veya belge sunulmadığını, mahkeme, %15 teminatla ihtiyaten icra dosyasına yatan paranın alacaklıya verilmesini engellemiş ise de bu teminat miktarının olası zararları karşılayacak oranda olmadığı, bu nedenle ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmekle birlikte; devam edilecek ise de teminat miktarının artırılmasını talep etmekte oldukları.” beyan edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI (TEDBİR TALEBİNİN KISMEN KABULÜ): İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ile; “Dava, dava konusu edilen senedin sahte olduğu, üzerinde tahrifat yapıldığı ve davalıya herhangi bir borcun bulunmadığından bahisle açılmış menfi tespit davası olup, davaya konu senette tahrifat olup olmadığının yapılacak yargılama sonucu ortaya çıkacağı, ancak sunulan deliller kapsamında mevcut durumda dava konusu senedin ödenmesi halinde davacının telafisi imkansız zarara uğrayabileceği ve HMK 389 ve İİK 72/3 maddelerindeki ihtiyati tedbirinin yasal koşullarının oluştuğu sonucuna ulaşıldığından davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulü ile dava konusu senet bedelinin icra dosyasına yatırılması halinde bedelin alacaklıya ödenmemesine ilişkin olarak aşağıdaki şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmiştir.” gerekçesiyle; Davacı yanın ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulü ile; iik’nın 72/3 maddesi gereğince alacağın %15’i tutarında teminat yatırılması kaydıyla istanbul … icra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmesinin ihtiyati tedbiren engellenmesine, kararın istanbul … icra müdürlüğü tarafından infazına, karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili süresinde verdiği istinaf dilekçesiyle; “İcra takibine onu edilen senet üzerindeki imzaların ve yazıların davacıya ait olmadığını, takibe konu sahte senetle alakalı olarak suç duyurusunda bulunulduğunu, savcılık tarafından İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli tıp Anabilim Dalında yaptırılan imza incelemesinde imzanın müvekkilin eli ürünü olmadığı tespit edildiğini, icra dosyasından gönderilen ödeme emrinin postacı tarafından davacıya “bizzat elden teslim edildi” şeklinde şerh düşülmek suretiyle tebliğ yapılmış gibi gösterildiğini, fakat tebligat üzerindeki imzanın davacıya ait olmadığının Uluslararası Akredite (Adli Kriminal Teknolojik Faaliyet Bürosu) laboratuarlarından aldıkları uzman raporu ile “Tebligattaki imzanın davacı eli ürünü olmadığı”nın tespit edildiğini, alacaklı hakkında benzer eylemi nedeniyle Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2020/31331 soruşturma numaralı dosyasıyla nitelikli dolandırıcılık – resmi belgede sahtecilik suçlamasıyla başka bir soruşturmanın yürütüldüğünü, alacaklının Arnavutköy Tapu Müdürlüğü’nde sahte bir kimlikle yaşlı bir vatandaşın gayrimenkulünü üzerine geçirmeye çalışırken yakalandığını ve tutuklandığını, satış işlemleri sonuçlandırıldığında müvekkile büyük zarara sebebiyet verecek olan satış işleminin durdurulmasında sayın mahkemenin vereceği tedbir kararından başka bir dayanağımız kalmadığını, bu nedenlerle HMK. 389. maddesindeki şartlar sağlanmış olduğunu,” beyanla, teminat karşılığı verilen tedbir kararının kaldırılarak teminatsız olarak icra takibinin iş bu dava sonuçlanıncaya kadar durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesinini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Davacı vekili, icra takibine konu edilen bonodaki imza ve yazıların sahte olduğundan bahisle menfi tespit istemli olarak açtığı davada, icra dosyasının HMK. 209 ve sair kanun maddeleri uyarınca teminatsız olarak tedbiren durdurulmasına, aksi halde taşınmazın davanın teminatı yerine sayılarak tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14.04.2021 tarihli ve 2021/237 Esas sayılı ara kararıyla, “Davacı yanın ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulü ile; İİK’nın 72/3 maddesi gereğince alacağın %15’i tutarında teminat yatırılması kaydıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmesinin ihtiyati tedbiren engellenmesine” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili tarafından süresinde verilen istinaf dilekçesi ile; takibe konu bono üzerindeki imza ve yazıların davacıya ait olmadığı, icra takibindeki ödeme emrinin davacıya tebliğ edilmediği halde sahtecilik yapılarak bizzat tebliğ yapılmış gösterilerek takibin kesinleştirildiğini, hem bono hem de ödeme emrindeki sahtecilik nedeniyle başlatılan savcılık soruşturmasının devam ettiğini, soruşturma sırasında aldırılan kriminal raporda bonodaki imzanın davacıya ait olmadığının tespit edildiğini, davalının benzer sahtecilik eylemi nedeniyle başka bir soruşturma kapsamında tutuklandığını, HMK. 389. maddesindeki şartlar sağlanmış olduğunu ve bu nedenle teminat karşılığı verilen tedbir kararının kaldırılarak teminatsız olarak icra takibinin iş bu dava sonuçlanıncaya kadar durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesinini talep etmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafça somut olayda HMK’nun 209.maddesi uyarınca karar verilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de; bononun sahteliğinin iddia edilmesi, HMK’nun 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmaz. Somut olay ve dosya kapsamına göre, takibe konu bononun sahteliği iddiasıyla davacı tarafından yapılan suç duyurusu sonrasında savcılık tarafından İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli tıp Anabilim Dalında yaptırılan imza incelemesinde imzanın davacı eli ürünü olmadığı belirtilmiş ise de, İstanbul 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2020/207 esas sayılı dosyası alınan 01.02.2021 tarihli bilirkişi raporunda ve 17.04.2021 tarihli uzman görüşünde aksi yönde görüş bildirilmesi karşısında HMK.209 maddesi gereğince tedbir kararı verilmesini gerektirecek netlikte imza incelemesi içeren bilirkişi raporu bulunmadığı, ayrıca henüz davaya dönüşen bir ceza soruşturmasının da bulunmadığı, mevcut delil durumu gözetildiğinde ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair kararı yerinde olduğundan, istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinafa gelen tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi. 29/09/2021