Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1140 E. 2021/1710 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1140 Esas
KARAR NO: 2021/1710
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/11/2020
NUMARASI: 2019/726 2020/572
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/10/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; “Müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı ilamsız icra takibi başlatıldığını, müvekkili şirketin davalı şirkete cari hesap borcu bulunmadığını, hiçbir borcu olmadığını, hiçbir fatura, çek, senet, cari hesaba vb dayanmaksızın 100.777,12 TL afaki alacağa dayanarak icra takibi yapılmasının haksız olduğunu, bu nedenlerle borçlu olmadıklarının tespitine, % 20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini” talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; “Müvekkili ile davacı arasında 10.02.2014 tarihli “… 19 LT Damacana Bayilik Sözleşmesi” akdedildiğini, davacı şirketin bu söz1eşme ile müvekkili şirketin ürettiği ve pazarladığı … markalı pet ürünlerinin satışını ve dağıtımını yaptığını, davacının söz konusu sözleşmede yer alan hükümlere açıkça aykırı davrandığının tespit edildiğini ve sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini, söz konusu takibin cari hesap borcundan dolayı değil, sözleşmeden kaynaklı cezai şart için yapıldığını, sözleşmenin 21.6 maddesinde yer alan cezai şart tutarı Bayi’nin son 12 aylık satış tutar ortalamasının 6 katı olduğunu beyan ederek davanın reddine” karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI (2015/784 Esas): İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/03/2017 tarih 2015/784 E. – 2017/217 K.sayılı kararıyla; talep edilen cezai şart miktarının davacının mahfına sebep olabilecek miktarda olmadığından tenkisinin gerekmediği kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
DAİREMİZ KARARI (2017/3485 Esas): Dairemizce yapılan istinaf incelemesi neticesinde 11/12/2019 tarihli ve 2017/3485 Esas – 2019/2739 Karar sayılı ilamıyla; ” Dosyada mevcut bilirkişi raporu, davalı vekilinin cevap dilekçesi ekinde sunduğu deliller dikkate alındığından davalının sözleşmenin 8 ve 21.6 maddesi gereğince feshi ve cezai şart talebi yerinde görüldüğü; Somut olayda uygulanması gereken 6102 Sayılı TTK’nın 22. maddesinde tacir olan borçlunun cezai şartın fahiş olduğunu ileri sürerek cezai şarttan indirim yapılmasını kural olarak isteyemeyeceğine yer verildiği, ancak kararlaştırılan cezai şart miktarının ekonomik yönden borçlunun mahvına sebep olabilecek tarzda yüksek olduğunun saptanması halinde cezai şarttan uygun bir indirim yapılabileceğinin kabul edildiği, bu şekilde bir indirime gidilebilmesi için borçlunun ekonomik durumunun, ticari defterlerinin, bilançosunun konusunda uzman bir bilirkişiye incelettirilerek ayrıntılı ve denetimine elverişli rapor alınması ve bu inceleme çerçevesinde indirime gerek bulunduğunun saptanması halinde somut olayın özelliği de gözetilerek makul düzeyde bir indirime gidilmesi gerektiği, Dosyada mevcut bilirkişi raporunda; cezai şartın ekonomik yönden mahvına neden olup olmayacağının tespiti hususunda dosyada yeterli donelerin (yıllık bilanço, kar zarar hesapları, gelir ve kurumlar vergisine esas BA beyannameleri gibi) bulunmadığı, cezai şartın aylık satış ortalamasının 6 katı tutarında belirlenmesinin ise oldukça yüksek bir miktar olduğunun belirtildiği, mahkemece bu yönler üzerinde durulup eksik belgelerin celbinden sonra bilirkişiden ek rapor almadan cezai şartın davacının mahıvına sebep olmayacağının ne şekilde belirlendiği açıklanmadan davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmediği” gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI (2019/726 Esas): Dairemizin kaldırma kararının ardından yeniden yapılan yargılama sonrasında İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin17.11.2020 tarih ve 2019/726 E. – 2020/572 K.sayılı kararıyla; “İstinaf kaldırma ilamı sonrasında alınan 27/07/2020 tarihli bilirkişi raporuna itibar edilerek, davalı tarafından takip konusu edilen sözleşmeden kaynaklanan cezai şart miktarının davacının ekonomik anlamda mahvına sebebiyet verecek ölçüde yüksek olduğu kanaatine varıldığı, TBK’nın 182/3.maddesi gereğince cezai şart miktarından takdiren % 50 oranında indirim yapılarak davanın kısmen kabulüne, davacının icra dosyasına konu 50.388,56 TL’lik asıl alacak miktarı yönünden borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine, yasal şartları oluşmadığından davacının kötüniyet tazminat talebinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “İlk derece mahkemesi tarafından 27.10.2020 tarihli bilirkişi raporuna itibar edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda esasında cezai şartın, davacı şirketin mali yönden mahvına sebep olmayacağı, ekonomik yönden zora sokacağının belirtildiği, İstinaf kararında ‘dava konusu cezai şartın davacının mahvına sebebiyet verip vermeyeceğinin değerlendirilmesi’ istenmiş olup, bilirkişi raporunda cezai şartın davacının mahvına sebebiyet vermediğinin açıkça tespit edildiğini, Yerleşik Yargıtay kararlarında, ‘Tacir tarafın cezai şartın indirilmesi talebinde bulunamayacağı, ancak cezai şart miktarının tacirin mahvına sebep olması halinde cezai şart miktarından indirim talep edebileceğinin’ benimsendiği, Cezai şart miktarında indirim yapılması gerektiği bir an için kabul edilse dahi mahkemece %50 oranında çok yüksek indirim yapılmasının haksız olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Dava konusu takip dosyası ihtarnameye dayalı başlatılmış olup davalı vekili cevap dilekçesinde takibin cezai şart alacağına yönelik olduğunu belirtmiştir. İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/03/2017 tarih 2015/784 E. – 2017/217 K.sayılı kararıyla; talep edilen cezai şart miktarının davacının mahfına sebep olabilecek miktarda olmadığından tenkisinin gerekmediği kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün davacı vekili tarafından istinafı üzerine Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonucunda 11/12/2019 tarihli ve 2017/3485 Esas – 2019/2739 Karar sayılı ilamıyla; “Dosyada mevcut bilirkişi raporu, davalı vekilinin sunduğu deliller dikkate alındığından davalının sözleşmenin 8. ve 21.6 maddesi gereğince feshi ve cezai şart talebinin yerinde olduğu, 6102 Sayılı TTK’nın 22. maddesinde tacir olan borçlunun cezai şartın fahiş olduğunu ileri sürerek cezai şarttan indirim yapılmasını kural olarak isteyemeyeceğine yer verildiği, ancak kararlaştırılan cezai şart miktarının ekonomik yönden borçlunun mahvına sebep olabilecek tarzda yüksek olduğunun saptanması halinde cezai şarttan uygun bir indirim yapılabileceğinin kabul edildiği, dosyada mevcut bilirkişi raporunda; cezai şartın ekonomik yönden mahvına neden olup olmayacağının tespiti hususunda dosyada yeterli donelerin bulunmadığı, cezai şartın aylık satış ortalamasının 6 katı tutarında belirlenmesinin ise oldukça yüksek bir miktar olduğunun belirtildiği, mahkemece bu yönler üzerinde durulup eksik belgelerin celbinden sonra bilirkişiden ek rapor almadan cezai şartın davacının mahıvına sebep olmayacağının ne şekilde belirlendiği açıklanmadan davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmediği” gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. Dairemizin kaldırma kararının ardından yeniden yapılan yargılama sonrasında İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin17.11.2020 tarih ve 2019/726 E. – 2020/572 K.sayılı kararıyla; “27/07/2020 tarihli bilirkişi raporuna itibar edilerek, cezai şart miktarının davacının ekonomik mahvına sebebiyet verecek ölçüde yüksek olduğu kanaatine varıldığı, TBK’nın 182/3.maddesi gereğince cezai şart miktarından takdiren % 50 oranında indirim yapılarak davanın kısmen kabulüne” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İlk derece mahkemesi tarafından Dairemizin kararı sonrası, davacının vergi dairesinden geriye doğru dört yıllık kurumlar vergisi beyannamelerinin celp edildiği, ardından daha önce rapor düzenlemiş olan bilirkişi heyetinden ek rapor aldırıldığı; bilirkişi ek raporunda, “Davalı şirket talebinin davacıyı zor durumda bırakacağı, davacı şirketin bu tutarı ödeyecek mali imkanının olmadığı, davacının stoğunda bulunan tüm malları piyasa değerinden satabilmesi halinde cezai şartı karşılayabileceği, bu durumda da giderlerini karşılayamayacağı, cezai şartın davacı şirketin özvarlığını negatife çevireceği, davacının mahvına sebep olmasa da kesinlikle zora sokacağı.” hususlarının açıklandığı görülmüştür. Anılan bilirkişi heyeti raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalının sözleşmeyi haklı nedenle fesh ettiği ve sözleşme uyarınca cezai şart talep etme hakkına sahip olduğu, Dairemiz kararı sonrası toplanan deliller ve bilirkişi incelemesi ile, cezai şart miktarının davacının ekonomik mahvına sebep olacağının kabul edilmesi gerektiği, buna göre ilk derece mahkemesinin cezai şart alacağından TBK 182/3 maddesi gereğince indirim yapmasının yerinde olduğu, somut olayın özelliklerine göre mahkemenin % 50 oranında indirim yapmasında usule aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 3.442,04 TL harçtan, peşin alınan 861,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.581,04 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.07/10/2021