Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1138 E. 2021/2005 K. 24.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1138 Esas
KARAR NO: 2021/2005
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/12/2016
NUMARASI: 2012/326 E. – 2016/712 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak
DAVA TARİHİ: 27/12/2012
BİRLEŞEN İSTANBUL 46. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
2013/217 ESAS, 2013/217 KARAR SAYILI DOSYASI
DAVANIN KONUSU: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 30/07/2013
KARAR TARİHİ: 24/11/2021
Dairemizce verilen 05/02/2020 tarih ve 2017/3925 Esas 2020/267 sayılı kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 06.04.2021 tarih ve 2020/8274 Esas – 2021/3378 Karar sayılı ilamıyla bozulmakla, duruşmalı yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili ile davalı şirketler arasında 02.10.2007 tarihli Rüzgâr Elektrik Santrali Projesi satışına ilişkin sözleşme ve bu sözleşmeye istinaden 08.10.2009 tarihli Rüzgâr Elektrik Santrali Projesi satışına ilişkin sözleşmeye işin devamı esnasında alıcı tarafından satıcıya avans ödenmesine ilişkin protokol imzalandığını, müvekkilinin Sözleşme kapsamında … ve … Rüzgar Elektrik Santrali Projelerine ilişkin iş fikrinin müvekkili veya müvekkilinin belirleyeceği iştirakine devredilmesi karşılığında Sözleşmenin 4.3’üncü maddesine istinaden 3.750.000 USD + KDV olmak üzere toplamda 4.425.000 USD ve 1.000.000-TL’yi davalılara ödediğini, enerji piyasası mevzuatı kapsamında aynı bölgeye … elektrik üretim tesisi kurmak için birden fazla müracaat olması halinde EPDK’dan lisans alınabilmesi için isteklilerin … tarafından düzenlenen ihalelere katılmaları gerektiğini, projeler ile ilgili aynı bölge için birden fazla başvuruda bulunulmuş olması sebebiyle … projelere ilişkin olarak 11. paket yarışma duyurusunu ilan ettiğini, müvekkili tarafından makul bir fiyat verilmesine rağmen ihalenin müvekkili aleyhine sonuçlandığını, bu sebeple EPDK tarafından lisans ve … tarafından bağlantı uygunluğu yazısı verilmediğini, bu kapsamda sözleşme ve protokol’de öngörülen bozucu şartın gerçekleştiği bildirilerek, ödenen 1. dilim tutarların ve avansların iadesinin talep edildiğini, müvekkilinin Beşiktaş … Noterliğinden 02.11.2011 tarih ve … yevmiye numarası ile davalı şirketlere ihtarname gönderdiğini, ödediği meblağların kendisine iadesini talep ettiğini, davalılar tarafından devredilen ve fiziki bilgi ve belgeden oluşan bir proje mevcut olmadığı için müvekkili tarafından iade edilebilecek bir projenin ve dolayısıyla yerine getirilmesi gereken bir yükümlülüğün bulunmadığını, davalıların belirtilen tutarı ödemediğini, gönderdikleri cevabi ihtarnamelerde ödemeleri aldıklarını ikrar ettiklerini ve fakat bu tutarları ödemeyeceklerini ifade ettiklerini, müvekkilinin 31.07.2012 tarihinde davalılara ihtarname göndererek ödediği meblağların 02.11.2011 tarihinden itibaren ödeme tarihine kadar işleyecek TCMB’nin kısa vadeli krediler için öngördüğü avans faizinin de hesaplanması ve eklenmesi suretiyle bulunacak toplam tutarın ödenmesini talep ettiğini, ödemenin yapılmaması üzerinde işbu davanın açıldığını, Ahde vefa ilkesi gereğince tarafların sözleşme ve protokol hükümlerine uygun hareket etmesi gerektiğini, ancak davalıların sözleşmenin 10. maddesi uyarınca kendilerine ödenmiş tutarları iade etmediklerini, sözleşme kapsamında yer alan yükümlülüklerin yerine getirmediklerini, sözleşmenin 10. maddesinde öngörülen olumsuz bozucu şarta bağlı olarak, bozucu şartın gerçekleşmesiyle birlikte ödenen avansın geri ödenmesi gerektiğini, sözleşme kapsamında “… tarafından hiçbir şekilde bağlantı uygunluğuna izin verilmemesi ve EPDK tarafından lisans verilmemesi” bozucu şartının gerçekleştiğini, davalıların sözleşme ve protokolde yer alan edimlerini yerine getirmeyerek müvekkilinin zarara uğramasına neden olduklarını ileri sürerek, davalıların temerrüde düştükleri tarih olan 02.11.2011 tarihinden ödenen bedelin iade edileceği güne kadar avans faizi oranında işleyecek temerrüt faizi ile beraber 3.750.000-USD + KDV’nin (toplam 4.425.000 -USD ) ödeme günündeki kur karşılığı TL’nin ve 1.000.000 TL’nin ihtarname tebliğ tarihi olan 02/11/2011 tarihinden itibaren avans faizi ile beraber davalılardan tahsilini, davalıların 3. Kişilerdeki hak ve alacakları üzerine tedbir konulmasını talep ve dava etmiştir.
ASIL DAVAYA CEVAP; Davalılardan … Şirketi vekili cevabında; “sözleşmenin 4.3 maddesi gereği projelerin 7.500.000 + KDV karşılığı devredileceği, 1.dilim ödemenin bu bedelin yarısı olarak 13.02.2008’de yapıldığını, 07.09.2009 … yazısı ile 2824 ve … numaralı … ve … başvuruları için uygunluk yazısının davacı şirkete gönderildiğini, bu uygunluk yazısından sonra davacının 2.dilim ödeme için 09.10.2009 tarihinde müvekkiline kısmi bir ödeme daha yaptığını, davacının Yönetmelik gereği ihaleye katıldığını, ancak yarışmayı kazanmak için basiretli bir tacir olarak azami gayreti gösteremediğini, … katkı paylarının 3.51 ve 2.51 gibi oldukça düşük tuttuğunu ve bu nedenle ihaleyi alamadığını, bu nedenle ödeme yapmadıklarını ve davacı kendi kusuruyla ihaleyi kaybettği için kalan bakiye bedelin ödenmesini ve teminat senetlerinin de iadesini istediklerini, davacının 1.dilim ödemeden sonra 09.10.2009 tarihinde, 2.dilime ilişkin kısmi ödeme yapmasının da, müvekkilinin yükümlülüklerini yerine getirdiğinin delili olduğunu, projenin … için uygun olmaması ve davacının ihaleye katılmaması halinde sözleşmenin 10/2 maddesinde yazılı koşulların gerçekleşerek, davacının iade isteminde bulunabileceğini, taraflar arasındaki sözleşmenin imzalandığı 02.10.2007 tarihinde, 22.09.2010 tarihli ve 27707 sayılı Rüzgar Enerjisine Dayalı Üretim Tesisi Kurmak Üzere Yapılan Lisans Başvurularına İlişkin Yarışma Yönetmeliğinin yürürlükte olmadığını, sözleşmenin 3. maddesinde “bu sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte olan mevzuat”a atıf yapıldığını, bu nedenle sözleşmenin 10/2 maddesinin davacının yönetmelik hükümleri çerçevesinde girdiği ihaleyi de kapsadığı şeklindeki iddiasının açıkça MK m.2’ye aykırı olduğunu, … tarafından söz konusu projelerin bağlantı uygunluğuna izin verilmemesine bağlı bir lisans vermeme durumunun söz konusu olmadığını, … tarafından, sözleşmenin 10/2 maddesindeki gibi projelerin bağlantı uygunluğuna izin vermemeye bağlı bir lisans vermeme durumunun söz konusu olmadığını, davacıya devredilen projelerin yarışmaya katılmaya uygun olduğunun … tarafından kabul edilerek davacının yarışmaya çağrıldığını, davacının yarışmaya katıldıktan sonra yarışma sonucunu ileri sürerek ortak 10/2 maddesi kapsamında iade talebinde bulunmasının mümkün olmadığını, çünkü yarışma sonucunun kendisinin yeterli katkı payını ileri sürmesiyle ilgili olduğunu, davacının yarışa girmeden önce sözleşmenin 10/2 maddesi kapsamında bir talepte bulunmadığını, esasen yatırımdan vazgeçen davacının sözleşmenin 4.2 maddesine göre ödeme yapmaktan imtina edemeyeceği için bunu aşmak için katkı payını düşük tutmuş olmasının kuvvetle muhtemel olduğunu, davacının ihalede verdiği katkı payı rakamlarının (3.51 ve 2.51) ihaleyi kazanan şirketlerinkinden çok düşük olduğunu, hem … katkı payını düşük tutup, hem yarışmayı kazanamadığı için dava açmasının, basiretli tacir yükümlülüğüne uymadığını ve bunun bir kusur olduğunu, sözleşmenin 10/2 maddesindeki koşulun gerçekleşmesi ve iadenin söz konusu olabilmesi için projelerin de iade edilmesi gerektiğini, davalının kusuru nedeniyle projelerin ekonomik değerini yitirdiğini, eğer davacı yarışmaya girmeden projeleri iade etseydi, müvekkilinin ihaleyi kazanmak için azami gayret göstererek ihaleyi alabileceğini, dosyaya özel mütalaa ibraz ettiklerini” beyanla davanın reddini istemiştir. Davalı … Şirketi vekili cevabında; “müvekkili ile diğer davalı … Şirketinin her türlü mali, hukuki, fikri ve sınai haklarına sahip oldukları … ve … Enerjisi (…ES) projelerini 02.10.2007 tarihli sözleşme ile davacıya devrettiklerini, davacının sözleşme bedelinin yarısına tekabül eden rakamın 1/2’sini müvekkiline ödediğini, … tarafından, sözleşmeye konu her 2 proje için uygunluk yazısının verildiğini, sonrasında 2.dilim ödeme için avans konusunda 08.10.2009 tarihinde protokol yapıldığını, bu avanstan müvekkiline düşüne 500.000 TL’nin de 09.10.2009 tarihinde müvekkiline ödendiğini, burada önemli olan noktanın, protokol tarihi olan 2009 tarihinde sözleşmenin yürürlükte olduğunun ve müvekkilinin 2.dilim ödemeye hak kazandığının davacı tarafça da kabul edilmiş oluşu olduğunu, davacının bakiye bedeli ödemek yerine ihtarname göndererek iade talep ettiğini, bu talebin kendilerince kabul edilmediğini, kendilerinin diğer davalı ile birlikte tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davacının ise mahkemeyi yanıltmaya çalıştığını, müvekkilinin …’tan uygunluk yazısını alarak yükümlülüğünü yerine getirmiş olduğunun mahkemeden saklandığını, müvekkilinin bedeli almaya hak kazandığını, sözleşmenin sona ermesinin, davacının iddia ettiği gibi sözleşmenin haklı feshinden kaynaklanmadığını, davacının basiretli bir tacir gibi davranmadığını ve yetersiz teklif vererek yarışmayı kaybettiğini, müvekkilinin, ihaleyi davacı lehine sonuçlandırmak gibi bir yükümlülüğü bulunmadığını, taraflar arasında yapılan sözleşmenin, o tarihteki mevzuata uygun olduğunu, halka açık bir şirket olan davacının, ihale konusu işle ilgili bağlantı haklarının alamadığını ikrar ettiğini, davalıların sözleşmede yazılı bedelin tamamını alabilmesi için, 10.maddede öngörülen geciktirici şartın davacının kusuruyla gerçekleşmediğini, geciktirici şartın gerçekleşmemesine davacının dürüstlük kuralına aykırı davranışı ile kendisi yol açtığından, BK 154.maddesi gereği davalıların, bedelin tamamına hak kazandıklarını, davacının ise bir talep hakkı bulunmadığını, sözleşmenin 4.maddesi gereği davacı tarafın yatırımından vazgeçmesi durumunda sözleşmede yazılı bedeli ödemekten kaçınamayacağını, davacı taraf şirket hisselerini satışa çıkardığından, yeni yatırımlardan vazgeçtiği için bu yatırımdan da vazgeçtiğini, davacı şirket genel müdürünün basın-yayın organlarındaki demeç ve röportajlarının da davacı taraf iddialarıyla çeliştiğini” beyanla davanın reddini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA ; Birleşen davada davacılar vekili; “taraflar arasında … Proje Satımına ilişkin 02.10.2007 tarihli sözleşme akdedildiğini, sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirdiklerini ancak davalının sözleşmeden doğan bakiye borcunu ödemediğini, 1.dilim ödemenin yapılmasına rağmen 2.dilimden 1.000.000 TL kısmi ödeme yapıldığını, bakiye 6.237,125 TL alacakları bulunduğunu, bu bakiye borcun ödenmediğini ve vade tarihi boş olarak davacıya verilen 1.875.000 USD bedelli, 500.000 TL bedelli ve 500.000 TL bedelli 3 adet senedin davacı tarafça iade edilmediğini, sözleşme tarihinden sonra mevzuat değişikliği yapılmasının, davalıyı borçtan kurtaramayacağını, sözleşme şartları ağırlaşsa bile Ahde Vefa ilkesi gereği yükümlülüklerin yerine getirilmesi gerektiğini, sözleşmenin 3.maddesinde belirtilen tekeffülün, sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte olan mevzuata göre söz konusu olduğunu, müvekillerinin davalıya sattığı projenin, …’a uygunluğunun … yazısı ile kabul edildiğini, buna göre davalının ihaleye katıldığını, davalının ihaleyi kazanamamasının, kendi kusurundan ileri geldiğini, eğer davalı isteseydi, daha fazla katkı payı sunarak yarışmayı kazanabileceğini, davalının basiretli bir tacir gibi davranmadığını ve … katkı paylarını oldukça düşük tuttuğunu, davacı projeden vazgeçemeyeceğini bildiği için bu şekilde sözleşmenin 4.3 maddesini dolanmaya çalıştığını, davacının kendi kusuruyla yarışmayı kaybettiğini, davalının yarışmaya katılmasının sözleşmenin sona erdiğinin ve müvekkillerinin alacağa hak kazandığının en büyük delili olduğunu, …’tan davalıya gönderilen bağlantı uygunluk yazısı ile müvekkillerinin yükümlülüklerinin tamamlandığını, davalının kusurlu eylemi sonucu projelerin ekonomik değerinin yitirildiğini, bakiye bedeli de ödemek zorunda olduğunu, ayrıca talep edilmesine rağmen 1.875.000 USD bedelli, senet ile 500.000 TL bedelli 2 adet senedi iade etmediğini,” iddia ile bakiye 6.237.125 TL’nin 14.11.2011 temerrüt tarihinden itibaren en yüksek USD faizi ile birlikte ödeme yönündeki TL karşılığının davalıdan tahsili ile yarışar oranında müvekkillerine ödenmemesini, 1.875.000 USD bedelli 2 senet ile 500.000 TL bedelli 2 senedin, toplam 4 adet senedin iadesini, davanın Ticaret Siciline bildirilmesini, davalının malvarlığına haciz konulmasını ve bu davanın İstanbul 14. Ticaret Mahkemesi’nin 2012/326 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVAYACEVAP;Birleşen davanın davalısı …. Vekilinin cevap dilekçesinde; Müvekkili tarafından Sözleşme ve Protokol kapsamında davacılara 4.425.000 USD ve 1.000.000TL avans ödendiğini, projelere ilişkin EPDK tarafından lisans uygunluk yazısı verilmemesi nedeniyle bozucu şartın geçekleştiğini, müvekkili tarafından ödenen avansların iadesinin talep edildiğini, davacıların söz konusu avansları iade etme yükümlülüklerini yerine getirmediklerini, EPDK tarafından lisans verilmemesi nedeniyle davacıların 2. ödeme dilimi olan 3.750.000 USD +KDV tutarındaki ödemeye hak kazanmadıklarını, sözleşmenin 4.3 maddesi uyarınca EPDK tarafından lisans verilmesinin uygun bulunduğuna dair olumlu yazının alınmadığını, dolayısıyla lisans alınması şartının yerine getirilmediğini, sözleşmenin 10. Maddesinin 2. Kısmı ve 4.3 hükmünün birlikte değerlendirildiğinde EPDK tarafından lisans uygunluk yazısının verilmesinin 2. Dilim ödemenin ön şartı olduğunu, … tarafından bağlantı uygunluk yazısının verilmesinin 2. Dilim ödemenin yapılması için yeterli olmadığını, sözleşmenin 4.3 maddesinin 3. Cümlesine göre müvekkilinin davacılara yaptığı 1. Dilim ödemenin iadesi için teminat olarak aldığı senetleri, ancak bağlantı uygunluk yazısının gönderilmesi ve EPDK’dan lisans uygunluk yazısının verilmesi şartıyla iade edileceğinin belirtildiğini, davacıların teminat senetlerinin iadesini isteyemeyeceklerini, 08.10.2009 tarihili Protokol kapsamında davacılara 1.000.000TL ödeme yapılmasının avans kabilinden bir ödeme olduğunu, Sözleşme kapsamındaki hizmetlerin tamamlanması için yapıldığını, taraflar arasında Protokol düzenlendiği tarih itibariyle birden fazla müracaat olması halinde EPDK tarafından başvuru sahipleri arasında nasıl seçim yapılacağına dair mevzuat boşluğunun bir yönetmelikle doldurulacağının açık olduğunu, davacıların o dönemde yarışma yapılacağının bilincinde olduğunu beyanla, birleşen davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI; İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/326 Esas-2016/712 Karar sayılı kararıyla; “Asıl davanın reddine,-Birleşen davanın kabulü ile, toplam 6.237.124-TL nin (3.118.562-TL sinin …, 3.118.562-TL si … ait olmak üzere) 22.11.2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak birleşen dosya davacısına verilmesine, -Sözleşme kapsamında ( İstanbul 01/02/08 tanzim tarihli, 1.875.000 USD tutarlı ve … A.Ş tarafından tanzim ve imza olunmuş, diğer İstanbul 01.08.08 tanzim tarihli, 1.875.000 USD tutarlı ve … A.Ş tarafından tanzim ve imza olunmuş toplam 2 adet emre muharrer senet ) asıl dosya davacısına verilen teminat senetlerinin iade edilerek, birleşen dosya davacılarına verilmesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI; Davacı-birleşen davada davalı vekili istinafında, dava dilekçesindeki ve birleşen davaya cevap dilekçesindeki beyan ve iddialarını tekrarla, “sözleşme ve protokolün, tarafların amacına göre yorumlanması gerektiğini, BK 19.maddede sözleşme serbestisinin öngörüldüğü, hakimin tarafların gerçek iradelerini araştırması gerektiğini, tarafların lisans alınması anına kadar sözleşme hükümlerini askıya almayı, lisans alınamazsa sözleşmeyi hiç yapılmamış saymayı ya da bozmayı amaçlayan birden fazla düzenleme yaptıklarını, edimlerin ifasının, lisans alınması ile toplanamayacağını, ilk dilim ödemenin avans niteliğinde olduğunu, 10 maddenin 2.paragrafındaki “… tarafından bağlantı uygunluğuna izin verilmez ve EPDK tarafından izin verilmez ise” ilk ödemenin iade edileceğine dair düzenlemenin de aynı anlama geldiği, davalı tarafın buradaki “ve” bağlacından bir sonuç çıkarmaya çalışmasının beyhude olduğunu, bunu da …’ın vereceği uygunluk yazısına, lisans ile eş bir değer atfedildiğini, 08.10 200 tarihli protokolde “işin devamı esnasında” denildiğine göre, taraflar arasındaki ilişkinin henüz tamamlanmadığı ve geciktirici şartın henüz gerçekleşmediğinin anlaşıldığı, o tarihe kadar geciktirilerek verilen tasarruf senetlerinin de, davalı tarafın ödemeyi henüz hak etmediğini gösterdiğini, ikinci dilime mahsuben ödeme yapıldığına göre, satıcının her iki dilim ödemeyi hak ettiğinin iddia edilmesinin kötüniyetli olduğunu, özel mütalaası ibraz edilen kişinin, tarafların sözleşmeyi imzası anında mevzuat boşluğu bulunduğunu ve tarafların belirsiz ortamda sözleşme imzalayıp geciktirici şart koyarak, sonraki düzenlemelerden doğacak riskleri üstlendiklerini göremediğini, taraflar arasındaki ilişkinin alım-satım değil, fikri hak devri olduğuna dair mütalaadaki görüşün de itibar görmediğini, …’ın 07.09.2009 tarihli yazısının ne anlama geldiğinin bu kuruma sorulduğunu, ve kurumun 10.03.2014 tarihli yazı ile cevap verdiğini, aynı konuda EPDK’dan da 07.03.2014 tarihli yazı cevabı geldiğini, her 2 kurumun da, bağlantı hakkı izni uygunluğu ya da kapasite tahsisi elde etmek için düzenlenen yarışmaya katılıp kazanmak gerektiğini, açıkladıklarını, eski EPDK danışmanı kişinin mütalaasında belirtildiği gibi verilmiş bir uygunluk onayından söz edilemeyeceğini, mahkemenin aldığı ilk raporda hukukçu bilirkişilerin zorlama yorumlarla tüm sorumluluğu kendilerine yıktığını, bu bilirkişilerin saçmalamak pahasına teknik analizlere girdiklerini, ikinci bilirkişi heyetinin raporunun ise tutarlı olduğunu, karar gerekçesinde, ilk bilirkişi raporundaki görüşleri tekrar edildiği ve ikinci rapordaki görüşlerin örtbas edildiğini, karar gerekçesinde ilk raporun çok uzun bir biçimde açıklanmasına rağmen, ikinci raporun içeriği gizlenerek 3-5 satır ile geçiştirildiğini, eğer ilk rapor yeterli ise neden ikinci raporun alındığını, eğer görüşlerine itibar edilmeyecek ise neden ikinci rapor alındığını, ilk rapordaki ayrık görüşün ve ikinci raporun gerekçede neden gizlendiğini, davalı-karşı davacının temelsiz iddialarının karara gerekçe yapıldığını, mahkeme heyetinin, hükme esas alınması beklenen son raporu yok sayıp, bu rapora niçin uyulmadığını gerekçeli kararda açıklama zahmetine de girmediğini, bu kararın, “hukuk cinayetinin suç aleti” olduğunu” beyan ile kararın kaldırılmasını, asıl davanın kabulünü, birleşen davanın reddini talep ve dava etmiştir. Davalı- birleşen davada davacılar vekili istinafında; “davadaki uyuşmazlık konusunun, teknik santralle ilgili hususlar değil, bu santral projesine ilişkin yapılan sözleşmenin hukuken yorumlanmasına ilişkin olduğunu, davacı- karşı davalıların projeyi itibarsızlaştırmaya ve mahkemeyi yanlış yönlendirmeye çalıştığını, eğer proje internetten dahi indirilebilecek idiyse bu kadar bedel ödemelerin beklenemeyeceğini ihtilafın çözümü için ödeme ile avans arasındaki farkın anlaşılması gerektiğini, asıl davada davacının talebinin hukuki dayanaktan yoksun, ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, davacının dava boyunca, ilk ödemenin avans değil ödeme olduğunu ikrar ettiğini, ancak nasıl olduysa kalan bakiyenin ödenmesi için kendileri tarafından dava açılınca, karşı tarafın tüm bu ödemelerin avans olduğunu iddia etmeye başladığını ve sözleşmenin tamamlanmadığını iddia ettiğini, davacı tarafın ilk etapta “ödeme” olarak kabul ettikleri ödemeyi, daha sonra “avans” olarak göstermeye çalıştığını, oysa yapılan ödemelerin, avans değil “ödeme” olduğunun protokolde de açıkça ödeme sözcüğü kullanılmasından anlaşıldığını, her ne kadar protokolde “1.000.000 TL tutarında ayrıca bir avans daha alınmış olup” ibaresi yazılı ise de, bunun dahi, önceki ödemenin “ödeme” olduğunu ortaya koyduğunu, yapılan ödemelerin, faturalara istinaden yapıldığını, bir şey satılmadan fatura düzenlenemeyeceğini, faturalarda, “… ve … Rüzgar Elektrik Santrali Projeleri Danışmanlık Bedeli 1. Kısım” ibaresi yazılı olduğunu, eğer ödemeler “avans” olsa idi, faturalarda avans olduğunun yazılması gerektiğini, ödeme dekontlarında da “fatura bedeli” olarak yazıldığını, uyuşmazlığın teknik olmayıp, tamamen sözleşmenin yorumlanmasına dair hukuki nitelikte olduğunu, uyuşmazlığın teknik olduğu iddiasının samimiyetsiz ve mesnetsiz olduğunu, bu nedenle teknik bilirkişilerce hazırlanan rapora, kararda çok az yerilmesinin yerinde olduğunu, davacı … Şirketinin ihaleyi kazanmak adına gerekli gayreti göstermediğini, ortalama değerler altında bir fiyat vererek ihaleyi kaybettiğini ve kendi kusurunu müvekkili davalı şirketlere yüklemeye çalıştığını, davacının istenseydi daha fazla katkı payı teklif ederek yarışmayı kazanabilecek olduğunu, ancak basiretli bir tacir gibi davranmayıp … katkı paylarını 2.51 ve 3.51 gibi düşük bulduğunu, ayrıca davacının değişen yasal düzenlemeler nedeniyle herhangi bir bildirimde bulunmayarak yarışmaya katılıp, kendi kusuruyla yarışmayı kaybettiğini, müvekkillerinin, edimlerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, davacı tarafın yargılamaya ilişkin iddialarının yerinde olmadığını, karar gerekçesinde ilk raporun hükme esas alınmasının doğru olduğunu, çünkü uyuşmazlığın sözleşmenin yazımıyla ilgili bulunduğunu, hakimin tüm delilleri serbestçe değerlendirebileceğini, davacı tarafın mahkeme gerekçesinde davalıların iddialarına yer verdiğini iddia ettiğini, oysa mahkemelerin, iki taraftan birinin iddialarını kabul ederek karar verdiklerini, çünkü mahkemelerin taleple bağlı olduğunu, kaldı ki karar gerekçesinde ilk rapor hükme esas alınmış ise de uyuşmazlığın da tartışıldığını, öte yandan birleşen davada taleplerinin Amerikan Doları cinsinden yapılmasına karşın mahkemece TL olarak karar verildiğini ve avans faizi uygulandığını, oysa USD cinsinden devlet bankalarının uyguladığı en yüksek borç faizinin talep edildiğini, bu nedenle alacaklarına döviz cinsinden karar verilmesi gerektiğini, dava dilekçesinde alacağın TL cinsinden de belirtilmesinin amacının, harca esas dava değerini belirlemek ve harç ödemesi için olduğunu” iddia ile davacı-birleşen davada davacı tarafın istinaf isteminin reddini, bakiye alacaklarına dava dilekçesinde talep olunan USD cinsinden hükmedilmek ve buna temerrüt tarihi olan 22.11.2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/A maddesi gereğince USD cinsinden döviz için devlet bankalarının 1 yıl vadeli dövize uygulanan faiz uygulanıp, ödeme günündeki TL miktarı olarak tahsiline karar verilmesi biçiminde birleşen davadaki kararı düzeltilerek onanmasını, vekalet ücretine uygulanan avans faizinin de, devlet bankalarınca yabancı para borçlarına uygulanan en yüksek faiz uygulaması biçiminde düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.
DAİREMİZİN KARARI; Dairemizin 05/02/2020 tarihli, 2017/3925 Esas-2020/267 Karar sayılı kararıyla;” 1-Ana davada davacı/ birleşen davada davalı yanın istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE, 2-Birleşen davada davacı/ ana davada davalı yanın istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ve KISMEN REDDİ ile; İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/326 Esas ve 2016/712 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b-3 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, İlk derece mahkemesine açılan davada A-Asıl davanın yerinde görülmediğinden REDDİNE, B-Birleşen dava olan İstanbul (Kapatılan) 46. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/217 Esas ve 2013/217 Karar sayılı dosyasında DAVANIN KABULÜ İLE, a-1.615.919,22 USD nin davalı …. ‘den alınıp , davacı … A.Ş.’ye verilmesine ; bu miktara birleşen dava tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasa’nın 4/a maddesi uyarınca temerrüd faizi uygulanmasına
b-1.615.919,22 USD nin davalı …. ‘den alınıp davacı … A.Ş. ‘ye verilmesine ;temerrüd tarihi olan 24.11.2011 tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesi temerrüd faizi uygulanmasına
c-Teminat senetleri ile ilgili olarak ; 01/08/2008 tanzim tarihli keşidecisi … A.Ş.olan 1.875.000 USD bedelli emre yazalı kambiyo senedi ile yine 01/08/2008 tanzim tarihli keşidecisi … A.Ş.’olan 1.875.000 USD bedelli emre yazalı kambiyo senedinin davalı …. den istirdadı ile adı geçen davacılara iade edilmesine” karar verilmiştir. Karara karşı davacı-birleşen davada davalı vekili ile, davalılar-birleşen davada davacılar vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
YARGITAY BOZMA KARARI; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 06/04/2021 tarihli 2020/8274 Esas-2021/3378 Karar sayılı kararıyla; “….Sözleşmenin bu 2 maddesinde (4. ve 10. maddeleri) taraflar, açıkça sözleşmenin iki kısım olduğunu ve ancak ilk kısımdan sonra 2. kısımda …’ın bağlantı uygunluk yazısı vermesi ve EPDK’nın da lisans uygunluk yazısı vermesi kaydıyla sözleşme şartlarının yerine getirilmiş olacağını kararlaştırmışlardır. Ayrıca, sözleşme 2 kısım olarak kabul edildiği gibi buna bağlı olarak ilk dilim ödemenin 1. kısım sonunda; 2. dilim ödemenin ise 2. kısım sonunda yapılacağı kabul edilmiştir. Gerek 4.3 maddede, gerekse 10/2 maddede …’ın bağlantı uygunluk yazısı vermesi ve EPDK’nın da alıcıya lisans uygunluk yazısı vermesi koşuluyla sözleşmenin yerine getirilmiş olacağı kararlaştırılmış olduğundan Bölge Adliye Mahkemesi’nin ancak projelerin yetersiz olması nedeniyle lisans alamama halinde bozucu şartın gerçekleşeceği, oysa projenin uygun ve yeterli olduğu ve bu suretle davalının tüm edimini yerine getirdiğine dair gerekçesi sözleşmenin bu hükümleri karşısında doğru görülmemiştir. 1. dilim ödeme yapılırken ödeme miktarınca senet alınması, 2. kısımda öngörülen şartın gerçekleşmesi halinde 1. dilim ödemenin iadesinin yapılacağı ve senetlerin bunun teminatı olduğunu göstermektedir. Her ne kadar lisans alma konusunda satıcıların sözleşme gereğince yükümlendikleri bir edim bulunmamakta ise de, bu hususun sözleşme hükümlerine göre bir önemi bulunmamaktadır. “EPDK’dan lisans alınması” sözleşmede 2. dilim ödemenin yapılması için şart olarak kabul edilmiş olup, lisans alınamadığı hususu da uyuşmazlık dışı bulunduğundan davacı alıcının ödeme yükümlülüğü doğmadığı gibi sözleşmenin 10/2 maddesi gereğince lisansın alınmamış olması nedeniyle de bozucu şart gerçekleşmiş olup 1. dilim ödemenin de iade edilmesi gerekmektedir. Kaideten ticaret hayatında amaç, her ne olursa olsun yarışma kazanmak/ihale almak değil, yapılacak yatırımdan/ girişilen işten kâr elde etmektir. Alıcının, ticari menfaatini gözeterek teklif vermesi ticari hayatın gereği olup, kendi menfaatini gözardı etmesi kendisinden beklenemeyeceğinden ve somut olayda alınan raporlara göre de alıcının dürüstlük kuralına aykırı davrandığı söylenemeyeceğinden Bölge Adliye Mahkemesi’nin bu konudaki kabulü de doğru olmamış; kararın davacı-davalı … A.Ş. yararına bozulması gerekmiştir. 2- Kabule göre de, birleşen davada davacılar dava dilekçesinin netice ve talep kısmında “… ödenmeyen 2. dilim bakiye alacağımızdan kalan 3.750.000 USD (3.750.000*1.9299=7.237.125 TL) – 1.000.000 TL, toplam 6.237.125 TL’nin…” demek suretiyle TL cinsinden talepte bulunmuş olmalarına rağmen mahkemece, birleşen davada döviz üzerinden kabul kararı verilmesi doğru olmamıştır. 3- Yine kabule göre, birleşen davada davacılar keşide ve vade tarihi boş 2 adet 500.000 TL tutarında senedin de iadesini talep etmelerine rağmen mahkemece bu hususta olumlu/olumsuz bir karar verilmemesi dahi doğru değildir.4-Bozma sebep ve şekline göre, birleşen davada davacılar vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.” şeklinde gerekçe ile ” asıl ve birleşen davada davacı/davalı … A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün anılan taraf yararına, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle birleşen davada davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün adı geçen yararına, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın re’sen BOZULMASINA, (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle birleşen davada davacılar vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına” karar verilmiştir. Yargıtay bozma kararı ve duruşma günü taraf vekillerine tebliğ edilmiş, davacı-birleşen davada davalı vekili Yargıtay bozma ilamına uyulmasını, davalılar-birleşen davada davacılar vekili önceki kararda direnilmesini talep etmiş bu hususta yazılı dilekçe ile ekinde İÜ Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. … tarafından düzenlenen hukuki mütalaa ibraz etmiştir.Dairemizin 15/09/2021 tarihli duruşma ara kararı ile usul ve yasaya uygun görülen Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ve bozma ilamı kapsamında yargılamaya devam edilmiştir.
GEREKÇE; Dava, taraflar arasındaki rüzgar elektrik santrali projesi satışına ilişkin sözleşmedeki şartın gerçekleşmemesi nedeniyle avans olarak ödenen tutarların iadesi; birleşen dava ise edimlerin yerine getirilmiş olması nedeniyle bakiye bedelin tahsili ve teminat olarak verilen senetlerin iadesi istemine ilişkindir. Taraflar arasında 02.10.2007 tarihli “Rüzgar Elektrik Santralı Projesi Satışına İlişkin Sözleşme” başlıklı toplam 12 maddeden ibaret sözleşme ile 08.10.2009 tarihinde “02.10.2007 tarihli Rüzgar Elektrik Santralı Projesi Satışına İlişkin Sözleşmeye İşin Devamı Esnasında Alıcı Tarafından Satıcıya Avans Ödenmesine İlişkin Protokoldür” başlıklı protokol düzenlenmiştir. Taraflar arasında düzenlenen 02.10.2007 tarihli sözleşmenin 4. maddesinde satış bedelinin toplam 7.500.000 USD + KDV olarak gösterildiği, 4.1 maddesinde, “projelere ilişkin EPDK tarafından açıklanan koordinatların ilan edilip itiraz süresinin tamamlanmasından itibaren o paftada yer alan alanın rüzgar enerjisi üretmesi için alıcıya tahsis edildiği belgelenmiş olur ve bu sürecin sonunda projelerin devri tamamlanmış olup, satıcı sözleşmedeki yükümlülüklerinin 1. kısmını yerine getirmiş sayılır.” hükmü düzenlenmiştir. 4.3 maddesinde ise, satıcının 4.1 maddedeki yükümlülüğünü yerine getirmesi ve alıcı ile satıcı arasında danışmanlık hizmetine ilişkin bir sözleşmenin imzalanmasını takiben 1. dilim olan 3.750.000 USD+KDV ödemesinin satıcılara yapılacağı ve satıcılarında buna mukabil … lehine 1.875.000 USD tutarında iki ayrı senet verecekleri, 2. dilim ödemenin ise … tarafından verilecek olan bağlantı uygunluk yazısı kapsamında EPDK’nın lisans verilmesinin uygun bulunduğuna dair olumlu yazısının firmaya ulaşmasını mütakip yapılacağı ve ödeme ile birlikte alınan her iki senedin de satıcılara iade edileceği kararlaştırılmıştır. Aynı sözleşmenin 10. maddesi ise “Sona Erme” başlıklı olup 1. fıkrada, sözleşmenin imza tarihinden itibaren başladığı, EPDK tarafından proje koordinatlarının ilan edilip itiraz süresinin sona ermesi ile satıcıların ilk yükümlülüklerini yerine getirmeleriyle birlikte ilk kısmın sona ereceği; 2. kısımda ise …’ın bağlantı uygunluk yazısını vermesi veya alıcı tarafından iletim hattının kurulmasını talep ederek uygunluğa onay vermesi halinde EPDK’nın alıcıya lisans uygunluk yazısını göndermesi kaydıyla sözleşme şartlarının yerine getirilmiş olacağı kararlaştırılmıştır. 2. fıkrada ise … tarafından bağlantı uygunluk izni verilmez ve EPDK tarafından lisans verilmez ise satıcının ilk ödeme dilimi olan 3.750.000 USD’yi geri ödeyeceği ve buna mukabil alıcınında 1. dilim ödeme nedeniyle aldığı senetleri satıcıya iade edeceği kararlaştırılmıştır. Davacı tarafça … tarafından bağlantı uygunluk izni ve EPDK tarafından lisans verilmediği için bozucu şartın gerçekleştiği, yapılan ödemelerin iadesi gerektiği ileri sürülmüş, davalılar-birleşen davada davacılar vekili ise, sözleşme hükümlerinin imza tarihinde yürürlükte olan mevzuata atıf yapılarak belirlendiğini ve o tarihte Yönetmeliğin yürürlükte olduğunu, yarışma şartının daha sonra getirildiğini, sözleşme kurulduktan sonraki mevzuat değişikliğine göre sözleşme ve lisans alma sürecinin değerlendirilemeyeceğini, lisans alınamamasından davalı-karşı davacı tarafın sorumlu tutulamayacağını, davacı … şirketinin ihale sürecinden basiretli tacir gibi davranmadığını, düşük teklif verdiğini, ihalenin kazanılamaması nedeniyle lisans alınamamasının bozucu şart olarak görülemeyeceğini, ikinci dilim ödemenin yapılmayan kısmının ödenmesi ve teminat senetlerinin iadesi gerektiğinin savunulduğu anlaşılmıştır. Dosya kapsamındaki beyanlar ve bilirkişi rapor içeriklerinden; sözleşmenin yapılış tarihinde 23.07.2004 günlü resmi gazetede yayımlanan “Elektrik Enerjisi Üretmek Amacıyla Aynı Bölge ve Aynı Kaynak İçin Yapılmış Birden Fazla Lisans Başvurusu Olması Halinde Seçim Yapılmasına İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkındaki Tebliğ” ‘in yürürlükte olduğu, bu tebliğin Danıştay 13. Dairesince 08.02.2016’da yürürlüğünün durdurulduğu ve 26.02.2008 tarihinde iptal ettiği, bilahare Elektrik Piyasası Lisans yönetmeliğinin 5. Maddesinde 26.02.2008’de yapılan değişiklik ile birden fazla müracaat halinde seçilme şeklinin … tarafından hazırlanacak yönetmelik ile düzenleneceğinin hüküm altına alındığı, Tebliğ komisyonun teşkili ve çalışma usulu başlıklı 4. maddesinde en yüksek teklifi veren şirketin tespiti için kurul kararıyla komisyon oluşturulacağı, aynı tebliğin teklif usulü 5. Maddesinde ise “en yüksek teklifi veren şirketin tespiti için kapalı zarf ile teklif alınacağının” hüküm altına alındığı ve sözleşme tarihindeki mevzuatta da birden çok başvuru halinde seçim yapılacağının öngörüldüğü anlaşılmıştır. Daha sonra RG’de yayınlanarak yürürlüğe giren 22/09/2010 tarihli 27707 Sayılı “Rüzgar Enerjisine Dayalı Üretim Tesisi Kurmak Üzere Yapılan Lisans Başvurularına İlişkin Yarışma Yönetmeliği” ile yarışma usulü getirildiği anlaşılıyorsa da, tarafların yönetmeliğin yürürlük tarihinden sonra da aralarındaki anlaşmayı ayakta tuttukları ve davalılarca hazırlanan proje ile davacının 06/09/2011 tarihinde yapılacak 11. Paket Rüzgar Enerji Santrali (…) Katkı Payı Yarışmasına davet edildiği ancak yarışmayı kazanamadığı anlaşılmıştır. Davalılar-birleşen davacılar tarafından davacı tarafın düşük teklif verdiği için ihaleyi kazanamadığı ileri sürülmekle ilk derece mahkemesi ve Dairemizce bilirkişi raporları alınmış, alınan tüm raporlarda, genel olarak davacı yanca verilen teklifin makul-ortalama teklifler olduğuna dair görüşlerin beyan edildiği, davalı tarafça davacının şartın gerçekleşmesini engellemek amacıyla düşük teklif verdiği, iyiniyetli olmadığı, dürüstlük kuralına aykırı davrandığına dair iddianın ispatlanamadığı, davalı tarafça verilen tekliflerin makul olmadığına dair dosya kapsamında tespit bulunmadığı anlaşılmıştır. Davalılar-birleşen davada davacılar vekilinin, davanın esasına karşı ibraz ettiği 28/09/2021 tarihli dilekçesinde; dosya kapsamında davacı … Şirketinin kazanmaya yönelik bir teklif vermesi halinde kar elde edip edemeyeceği yönünde değerlendirme yapılmadığı, ancak bu hususun açıklığa kavuşturulması için bilirkişi incelemesi yapılmasını talep ettiği ve dosyaya sunulan 01/10/2018 tarihli Dr. … tarafından düzenlenen uzman görüşünün dikkate alınmamasının hukuki dinlenilme hakkının ihlali niteliği taşıdığını ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Bilirkişi incelemesi yapılması istenen davacı-birleşen davada davalı tarafın uygun teklif vermesi halinde kar edip edemeyeceğinin tespitine yönelik araştırma ile uzman görüşündeki bu iddianın ispatına yönelik görüşler davanın konusu olmadığı gibi davanın sonucuna da etkili değildir. Kaldı ki, bu husus istinaf aşamasında yeni delil sunulması yasağı kapsamında olduğundan HMK 357/1. Maddesi gereğince de, dikkate alınması mümkün değildir. Taraflar arasındaki 02.10.2007 tarihli “Rüzgar Elektrik Santralı Projesi Satışına İlişkin Sözleşme” başlıklı sözleşmenin 2. maddesinde, satıcıların … ve … rüzgar elektrik santralı projelerini geliştirdikleri ve madde 4’te tanımlanan sözleşme bedeli karşılığında tüm mali ve hukuki haklarının alıcı …’ye veya …’nin belirleyeceği bir iştirakine devredecekleri; 3. maddesinde, bu maddede sayılan tüm hususları satıcıların beyan ve tekeffül ettikleri; 4. maddesinde ise alıcının satış bedelini ne suretle ödeyeceği belirtilmiştir. Sözleşme gereğince davacının 1. dilim ödeme olarak 3.750.000 USD ile 2. dilim ödemeye mahsuben 1.000.000 TL avans ödemesi yaptığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının …’ın açtığı yarışmaya girmesine rağmen yarışmayı kazanamaması ve EPDK’dan lisans alamaması nedeniyle 2. dilim ödemeyi yapma yükümlülüğü altında bulunup bulunmadığı ve ödenen 1. dilim ödemenin geri istenip istenemeyeceği hususunda toplanmaktadır. Davalılar-birleşen davanın davacılar vekilinin, 28/09/2021 tarihli dilekçesinde; davada TBK 175. Madde kapsamındaki değerlendirmenin hatalı olduğunu ve davacı … Şirketinin ihalenin sonucunu müvekkillerine taahhüt ettiğini, davacının enerji sektöründen çıkma niyetinde olduğundan sözleşmedeki cezai şart bedelini ödememek için düşük teklif verdiğini ileri sürdüğü anlaşılmışsa da; uyulmasına karar verilen Yargıtay Bozma ilamında da açıkça belirtildiği üzere sözleşmenin yorumlanmasında, ihalenin kazanılacağının taahhüt edildiğine dair bir sonuca varılmasının mümkün olmadığı gibi, davacı şirketin dürüstlük kuralına aykırı hareket ettiğine dair dosya kapsamında delil bulunmadığından ileri sürülen hususların yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Her ne kadar birleşen davada davacılar vekilleri Yargıtay bozma ilamında teklifin makul olmadığı yönünde görüş belirtilmediğini ifade ettiğinden bahisle ek rapor alınması gerektiğini belirtmişlerse de Yargıtay bozma ilamı bir bütün olarak göz önüne alındığında tahkikatta eksiklik olduğu bu nedenle ek rapor yada rapor alınması gerektiği yönünde bir bozmasının bulunmadığı, yine birleşen davada davacılar vekilleri davacı … Şirketinin kazanmaya yönelik bir teklif vermesi halinde kar elde edip edemeyeceği yönünde değerlendirme yapılmadığı, ancak bu hususun açıklığa kavuşturulması için bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini belirtmişlerse de Yargıtay kararında açıkça belirtildiği üzere kural olarak ticaret hayatında amaç, her ne surette olursa olsun yarışmayı kazanmak değil yapılacak yatırımdan girişilecek işten kar elde etmek olduğu alıcının ticari menfaatini gözeterek teklif vermesi ticari hayatın gereği olup kendi menfaatini göz ardı etmesi kendisinden beklenemeyeceğinden ve somut olayda alınan raporlara göre alıcının dürüstlük kuralına aykırı davrandığı söylenemeyeceğinden bu husustaki raporlar yeterli olduğundan esasen bu husus davanında konusu olmadığından yeniden rapor alınması talebi yerinde görülmemiştir. Yine Uyulmasına karar verilen Yargıtay bozma kararında da açıklandığı üzere, Lisans alınması konusunda davalılar-birleşen davada davacıların yükümlendikleri bir edim bulunmuyorsa da, sözleşmenin 2. Maddesinde “EPDK’dan lisans alınması” 2. Dilim ödemenin yapılması için şart olarak kabul edilmiş, sözleşmenin 10/2 maddesinde de lisansın alınmaması bozucu şart olarak kabul edilmiştir. EPDK’dan lisans alınamadığı konusunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığı gibi, yukarıda açıklandığı üzere lisans alınamamasında, davacı … Şirketi’ne yüklenecek bir kusur da bulunmadığından bozucu şartın gerçekleştiği, asıl davada davalılar-birleşen davanın davacıları tarafından alınan bedellerin iadesinin gerektiği, birleşen dava yönünden ise ödenen bedellerin teminatı olarak davalılar-birleşen davacılar tarafından verilen senetlerin ve projenin eş zamanlı olarak iadesinin gerektiği kanaatiyle, asıl davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, davacı tarafça davalıya ödenen 3.750.000-USD+KDV toplamı olan 4.425.000-USD ile 1.000.000-TL nin, USD cinsi alacak yönünden 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca, ( davacı tarafça Beşiktaş … Noterliği’nin 02/11/2011 tarihli … yevmiye numaralı ihtarname tarihinden itibaren faiz yürütülmesi talep edilmiş olmakla birlikte, ihtarnamede tebliğ şerhinin bulunmadığı, ancak davalılar-birleşen davada davacılar tarafından 14/11/2011 tarihinde ihtara cevap verildiğinden, en geç bu tarihte tebliğ alındığı kabul edilerek ve sözleşmede 5 iş günü içerisinde ödeneceği kararlaştırıldığından, bu tarihe 5 iş günü süre eklenerek) 22 11.2011 tarihinden itibaren yürütülecek USD faizi ile birlikte; TL cinsi alacak yönünden yine 22.11.2011 tarihinden itibaren yürütülecek değişen oranda avans faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, Birleşen dava yönünden; davacıların teminat senetlerinin iadesi isteminin kabulüne, 2 adet keşide ve vade tarihi boş her biri 500.000-TL tutarlı senetler ile 01.02.2008 ve 01.08.208 keşide tarihli her biri 1.875.000-USD tutarlı teminat senetlerinin birleşen davanın davacılarına asıl davada hükmedilen tutarlarla ve sözleşmenin 10. Maddesi gereğince projenin eş zamanlı olarak birleşen davada davacılara iadesine , fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-Asıl davada davacı vekilinin istinaf isteminin kabulüne; Birleşen davada davacılar vekillerinin istinaf isteminin reddine; 2-İstanbul 14.ATM’nin 2012/326 E. ve 2016/712 K. sayılı hükmün HMK:353/1-b-2,3 maddesi gereğince KALDIRILMASINA a)Asıl Davada; davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile 3.750.000-USD+KDV toplamı olan 4.425.000-USD ile 1.000.000-TL nin, USD cinsi alacak yönünden 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca 22 11.2011 tarihinden itibaren yürütülecek USD faizi ile birlikte; TL cinsi alacak yönünden yine 22.11.2011 tarihinden itibaren yürütülecek değişen oranda avans faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine b)Birleşen İstanbul kapatılan 46 ATM nin 2013/217 E 2013/217 K sayılı dava yönünden; davacıların teminat senetlerinin iadesi isteminin kabulüne, 2 adet keşide ve vade tarihi boş her biri 500.000-TL tutarlı senetler ile 01.02.2008 ve 01.08.208 keşide tarihli her biri 1.875.000-USD tutarlı teminat senetlerinin birleşen davanın davacılarına asıl davada hükmedilen tutarlarla ve sözleşme gereği projenin eş zamanlı olarak birleşen davada davacılara iadesine c)Birleşen davada davacılar vekillerinin diğer tüm istemlerinin reddine, 3-İlk derece yargılaması yönünden; A) Asıl davada; a) Alınması gereken 607.804,62 TL nispi harçtan peşin alınan 132.131,45-TL harçtan mahsubu ile bakiye 475.673,17 TL harcın davalılardan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, b)Davacı tarafça yapılan 9.400,00 TL bilirkişi ücreti ile 464,70 TL posta-tebligat giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya ödenmesine, c)Davalılarca asıl davada yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, d)Kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine, hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 177.602,40 TL nispi vekalet ücreti taktirine, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya ödenmesine, B) Birleşen davada; a)Alınması gereken 59,30 TL maktu harcın peşin yatırılan 106.514,55-TL harçtan mahsubu ile bakiye 106.455,25 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep üzerine davacılara ödenmesine, b)Birleşen dosya davacıları tarafından yapılan 59,30 TL maktu karar harcı ile 24,30 TL harcın davacı-birleşen davada davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine, 20,00 TL posta giderinin davanın kabul red edilen kısmı gözetilerek davacılar üzerinde bırakılmasına, c)Kendisini vekil ile temsil ettiren davacılar lehine, davanın kabul edilen kısmı üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre ayrı ayrı 5.100 TL maktu vekalet ücreti taktirine, birleşen davanın davalısından tahsili ile davacılara ödenmesine, d)Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine, davanın reddedilen kısmı üzerinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 150.996,25 TL nispi vekalet ücreti taktirine, davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davalıya ödenmesine, C)Tarafların kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde kendilerine iade edilmesine 4-İstinaf ve temyiz yargılaması yönünden; A)Asıl davada davacı- birleşen davada davalı tarafın asıl ve birleşen dava yönünden istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmekle davacı tarafça yatırılan 106.514,00TL nispi harç ve 31,40 TL maktu karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, B) Birleşen davada davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine karar verilmekle,alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın davalı-birleşen davada davacı … Şirketinden tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, C)Birleşen davada davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine karar verilmekle, alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90 TL harcın ve başta alınmayan 85,70 TL istinaf başvuru harcının davalı-birleşen davada davacı … Mobilya Şirketinden tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, D)Asıl davada davacı-birleşen davada davalı tarafça yatırılan 171,40 TL başvuru harcı, 54,40 TL tehir-i icra karar harcı, 267,80 TL temyiz yoluna başvurma harcı, 10.000,00 TL bilirkişi ücreti ile 973,00 TL (teb.-müz.-posta) gideri olmak üzere toplam 11.467,00 TL’nin asıl davada davalılar-birleşen davada davacılardan alınarak asıl davada davacı-birleşen davada davalı tarafa verilmesine, E)Asıl davada davalı-birleşen davada davacı tarafça yapılan 209,00 TL (teb-müz.posta) giderinin üzerinde bırakılmasına, F)İstinaf incelemesi birden fazla kez duruşmalı yapılmış olmakla hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT ne göre asıl ve birleşen davalar yönünden ayrı ayrı 5.100,00 TL ücreti vekaletin, davalılar-birleşen dava davacılarından alınıp, davacı-birleşen dava davalısı … Şirketine verilmesine, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince ilgili tarafa iadesine, Dair, duruşmalı yapılan inceleme sonucu taraf vekillerinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24/11/2021