Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1136 E. 2023/407 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1136 Esas
KARAR NO: 2023/407
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/03/2021
NUMARASI: 2016/1142 E. – 2021/203 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacı …Ltd.Şti. ile davalı arasında bir factoring sözleşmesi akdedildiğini, taraflar arasındaki son factoring işleminin; müvekkilinin dava dışı … Tekstil-… unvanlı müşterisinden alacaklı olduğu 272.400,80 TL’nin 59.726,40.-TL’lik bölümünün davalıya temlik edilmesine ilişkin olduğunu, bu kapsamda davalı tarafından müvekkiline 56.343,41 TL’lik ödeme yapıldığını ve dava dışı şirket tarafından verilen 24.000,00 USD’lik çekin davalıya teslim edildiğini, ancak söz konusu çek bedelinin dava dışı şirket tarafından vadesinde ödenmediğini, bu nedenle söz konusu çekin davalı tarafından ilk olarak İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına, daha sonra ise yine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına takip konusu yapıldığını, 30/11/2015 tarihinden başlanarak 06/06/2016 tarihine kadar 1 numaralı davacı tarafından davalıya toplamda 108.522,00 TL ödeme yapıldığı, 2 numaralı davacı tarafından ise 31/10/2016 tarihinde davalıya 27.605,00.-TL ödeme yapıldığını, bu kapsamda davalı tarafından başlatılan icra dosyalarına ilişkin borçların tamamının müvekkillerince ödendiğini, bu nedenle takip konusu 24.000,00.-USD’lik çekin istirdadına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İstanbul .. İcra Müdürlüğü’nün …3 E. sayılı dosyası ile 10/12/2015 tarihinde 24.372,00 USD’lik alacak için 1 numaralı davacı …Ltd.Şti. aleyhine icra takibi başlatıldığını, 30/05/2016 tarihinde ise 25.080,00 USD’lik alacak için yine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, müvekkili şirket kayıtlarına göre davacıların, 28/02/2015 tarihi itibarıyla 132.146,21 TL, temerrüt tarihi olan 30/09/2015 tarihi itibarıyla 153.013,63 TL borçlu durumda olduklarını, diğer yandan taraflar arasında akdedilen Faktoring Sözleşmesi kapsamında müvekkilinin %78,40 oranında temerrüt faizi talep etmeye hak kazandığını, diğer yandan davacılar tarafından yapılan toplam ödeme tutarının 138.526,64 TL olduğunu, davacılar tarafından her ne kadar ana para tutarının büyük bir kısmı ödenmiş ise de faize ilişkin olarak müvekkilinin dava tarihi itibari ile 167.783,14.-TL alacaklı durumda olduğunu belirterek açılan davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09.03.2021 tarih ve 2016/1142 Esas – 2021/203 Karar sayılı kararıyla; “… yapılan yargılama, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; alınan tüm kök ve ek bilirkişi raporlarının davacıların borçlu olup olmadıkları noktasında aynı yönde tespit ve değerlendirmeler içerdiği, birbirleriyle uyumlu olduğu, mahkememizce itibar edilebilir bulunduğu, taraflar arasında imzalanan sözleşme ve HMK’nın 193.maddesi doğrultusunda banka kayıtlarının esas alınması gerektiği, buna göre davacıların dava ve takip tarihleri itibariyle davalıya borçlu olduklarının, menfi tespit istemlerinin ve çek istirdadı taleplerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla açılan davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; “Mahkemenin taraflar arasındaki ilişkiye uygulanması gereken ve davamızın dayanağını teşkil eden TTK.89 ve devamı hükümleri yok sayan bir karar verdiğini ve gerekçesinde iddianın temeli ve dayanağı olan bu hükümler ve bunlara dayalı iddialar hakkında tek kelime etmediğini, Olayda cari hesap hiç bir zaman kat edilmediğine göre göre alacaklılık ve borçluluktan ve bunun doğal sonucu olarak temerrütten söz edilmeyeceğini, temerrüt olmadığına göre temerrüt faizi uygulanamayacağını, dosyada davalının ‘cari hesap ilişkisi tasfiye edilinceye kadar’ davacıya uygulamayı kabul ettiği faiz oranının yıllık %14 olacağına dair 9.1.2015 tarihli yazılı belge varken bu tutarı aşan faiz oranı uygulanmasının mümkün olmadığını, Yine hesap kat edilmediğine göre, cari hesaba tahsile verilmiş ve ödenmemiş olan takip konusu çekin TTK.90/c gereğince davacıya geri verilerek cari hesaptaki kaydının silinmesi gerekirken takip konusu yapılmasının yasal olmadığını, mahkemece anılan TTK hükümlerinin uygulanmadığını ve kararda tartışılmadığını,Mahkemenin hiç biri diğerini teyit etmeyen ve her biri diğerinden farklı hesap tarzı, farklı faiz oranı ve farklı rakamlar ve sonuçlar içeren hüküm vermeye elverişsiz raporlara istinaden, takip ve dava tarihinde davacıların davalıya borçları olduğunun anlaşıldığını ileri sürerek ve ne miktar borçlu olduklarını dahi belirlemeden uyuşmazlığı kesin olarak çözmeyen bir karar verdiğini, 4.6.2020 tarihli son bilirkişi raporunda, bilirkişilerce davalının dahi hiç ileri sürmediği ‘taraflar arasında bir cari hesap sözleşmesi olmadığı’ tespitiyle bunun sonucu olarak, cari hesaba ilişkin yasa hükümlerine, hesap katı olmadığına ve bunun sonuçlarına dair tüm itirazlarımızın peşinen yersiz bulunduğunu, Oysa cari hesap sözleşmesinin varlığını kabul için, ayrı bir sözleşme aranmayacağını, somut olayda olduğu gibi tarafların sözleşmeye koyacakları hükümlerle aralarındaki ilişkinin cari hesap şeklinde işleyeceğini yazılı olarak kararlaştırmalarının yeterli olduğunu, nitekim taraflar arasındaki faktoring sözleşmesinİN II. maddesinin 25. bendinde bu durumun açıkça kararlaştırıldığını, Keza davalının taraflar arasında bir cari hesap ilişkisinin bulunmadığına yönelik bir savunmasının da olmadığını, davalı yararına onun dahi ileri sürmediği geçerliği de olmayan bir savunmaya göre düzenlenmiş raporun hükme dayanak yapılmış olmasının usule aykırı olduğunu, Bu nedenle yeni bir heyet oluşturularak; 27.6.2019 tarihli rapora yönelik itirazlarımızın sıralandığı 10.7.2019 tarihli dilekçemizde ileri sürülen itiraz konularının ayrı ayrı değerlendirileceği bir rapor istenmesine rağmen, sayın mahkeme uyuşmazlığı çözmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu, Hükme dayanak yapılan son raporda mevcut haliyle dahi davacılar aleyhine bariz hesap hataları içerdiğini, bu konudaki itirazların mahkemece dikkate alınmadığını, Bir kısım talepler hakkında hüküm verilmediğini; dava sadece menfi tespitten ibaret olmayıp takip iptali ve çek istirdadı talebi de içermekte olup, bu konular hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması yasal olmadığı gibi, kabule göre de takibin hangi rakam üzerinden ve hangi faiz oranı ile devam edeceğinin belirlenmemiş olmasının da hatalı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında; davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine 24.000,00 USD asıl alacak, 1.080,00 USD işlemiş faiz olmak üzere 25.080,00 USD’lik icra takibinde bulunulduğu görülmüştür. *İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında; davalı alacaklı tarafından davacı borçlu şirket aleyhine 24.000,00 USD asıl alacak, 1.080,00 USD işlemiş faiz olmak üzere 25.080,00 USD’lik icra takibinde bulunulduğu görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, menfi tespit ve çekin istirdadı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından; “… alınan tüm kök ve ek bilirkişi raporlarının davacıların borçlu olup olmadıkları noktasında aynı yönde tespit ve değerlendirmeler içerdiği, birbirleriyle uyumlu olduğu, taraflar arasında imzalanan sözleşme ve HMK’nın 193.maddesi doğrultusunda banka kayıtlarının esas alınması gerektiği, buna göre davacıların dava ve takip tarihleri itibariyle davalıya borçlu olduklarının, menfi tespit istemlerinin ve çek istirdadı taleplerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla açılan davanın reddine” karar verilmiştir.Hüküm davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacılar, faktoring ilişkisi kapsamında davalıya yapılan ödemelerle davalı tarafından başlatılan icra dosyalarına ilişkin borçların tamamının ödendiğini, bu nedenle menfi tespit ve takip konusu 24.000,00.-USD’lik çekin istirdadı isteminde bulunmuş; davalı ise ödemeleri kabul etmekle birlikte dava tarihi itibari ile 167.783,14.-TL alacaklı durumda olduğunu belirterek açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece öncelikle mali müşavir bilirkişi …’dan kök ve ek rapor alınmış; ardından bankacı bilirkişi …, hukukçu finans uzmanı … ve mali müşavir …’den oluşan bilirkişi heyetinden kök ve iki ek rapor aldırılmıştır. Alınan tüm raporların kısmen birbiriyle farklılık gösterdiği, davacıların 24.000 USD tutarlı çekin istirdadının yanı sıra İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas ve … Esas sayılı takipler ve 24.000 USD tutarlı çekten dolayı borçlu olmadığının tespiti isteminin değerlendirilebilmesi bakımından çelişkilerin giderilerek, davacıların dava tarihi itibariyle hangi dosyadan ne kadar borçlu olduklarının net olarak karara yansıtılması gerektiğinden, iki bilirkişi raporu arasındaki çelişkilerin giderilmesi için ayrı bir bilirkişi heyetinden rapor aldırılmadan eksik inceleme ve değerlendirme ile karar verilmesi usule aykırı olduğundan, davacılar vekilinin istinaf isteminin kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/03/2021 tarih, 2016/1142 E. – 2021/203 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacılara iadesine, 5- İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan yargılama gideri olan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 42,00 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 204,10 TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.08/03/2023