Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1134 E. 2021/1763 K. 20.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1134 Esas
KARAR NO: 2021/1763 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/02/2021
NUMARASI: 2020/269 E., 2021/54 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/10/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin çek garanti bedellerinin tahsili için başlattığı icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin çek keşidecisi dava dışı … LTD.ŞTİ’nden alacaklı olduğunu, bu konuda başlattıkları takibin itirazı üzerine durduğunu ve itirazın iptali davası açtıklarını, ayrıca adı geçen şirketin tasfiye haline girdiğini ve …’in de tasfiye memuru olarak atandığını, davacının çekleri ibraz etmesi ve garanti bedellerini talep etmesi üzerine keşideci şirketin 14/12/2011 tarihinden itibaren tasfiye sürecinde olması nedeniyle çeklerin tasfiye sürecinden önce düzenlendiğine dair belge istediklerini, ancak böyle bir belge ibraz edilemediğini, bu nedenle ödeme yapılmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemesince 22/02/2017 tarihinde verilen 2014/1012 Esas – 2017/138 Karar sayılı ilam ile; “taraflar arasındaki uyuşmazlığın, çeklerin tasfiye sürecinden önce doğmuş bulunan ticari ilişkiye binaen düzenlenip düzenlenmediği, muvazaalı işlem bulunup bulunmadığına ilişkin olduğu, dava dışı … ile … LTD.ŞTİ’nin ticari detfer ve kayıtlarını ibraz etmekten kaçındığı, çeklerdeki ciro silsilesi uyarınca bu şirketler ile davacı arasındaki ticari ilişkinin tespitinin yapılamadığı, keşideci şirket ile lehtar ciranta arasındaki BA-BS formlarının incelenmesinde; 2008 yılının 10. Dönemine ilişkin uyumsuzluk bulunduğu, keşideci ile lehtar ciranta arasında 2008 yılından kalma mal alış verişi bulunduğu, ancak BA-BS formlarının şirketler arasındaki hesap durumuna ilişkin bilgi bulunmadığından kesin hesap durumunu yansıtmadığı, davacının 18/05/2007 ile 31/12/2011 arasında … firmasında çalıştığı, ancak çeklerin hangi ilişkiye istinaden davacıya ciro edildiğinin anlaşılamadığı, davacının çeklerin muvazaadan ari şekilde kendisine ciro edildiğini ispatlayamadığı, dava dışı keşideci … LTD.ŞTİ yetkili temsilcisi ve tasfiye memuru … ile hamil davacı …’in kardeş oldukları, davacının çekleri tasfiye tarihinden önce doğmuş somut bir alacağa, ticari ilişkiye veya işçilik alacaklarına yönelik olarak aldığına dair belge sunamadığı ” gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine Dairemizce yapılan istinaf incelemesi neticesinde verilen Dairemizin 06/03/2020 tarih 2017/4199 Esas – 2020/608 Karar sayılı ilamıyla; “Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf, ödenmeyen çek garanti bedellerinin ve çek yazdırma bedellerinin tahsili için takip başlatmış, davalının itirazı üzerine itirazın iptalini istemiştir. Davalı taraf ise çek keşidecisinin 14/12/2011 tarihinden itibaren tasfiye sürecinde olması nedeniyle ödeme yapmadıklarını, talebin yerinde olmadığını savunmuştur. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, çek garanti bedelleri ile çek yazdırma bedellerinin ödenmesi gerekip gerekmediğine ilişkindir. 5941 Sayılı Çek Kanunu’nun 3/3 maddesi uyarınca muhatap bankanın ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için çek garanti bedelini ödemekle yükümlüdür. Bu husus hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayrı nakdi kredi sözleşmesi hükmündedir. Anılan madde uyarınca muhatap banka kendisine ibraz edilen çekle ilgili olarak çek garanti bedelinin ödenmesinin talep edilmesi halinde ödeme yapmakla yükümlüdür. Davalı banka söz konusu çeklerin keşidecisinin çeklerin keşide tarihinden önce tasfiye sürecine girdiğinden bahisle ödeme yapmaktan kaçınamaz. Çek garanti bedellerini ödemesi nedeniyle bankanın bir zararı meydana gelirse bunu çeklerin keşidecisinden isteyebilecektir. Mahkemece açıklanan bu hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usule aykırıdır. Bu durumda mahkemece çeklerle ilgili olarak sadece çek garanti bedellerini davacının talep edebileceği gözetilerek bu hususta gerektiğinde bilirkişiden de rapor alınarak davacı alacağının hesaplatılması ve tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekir. Açıklanan bu nedenlerle davacı vekilinin çek garanti bedellerinin hüküm altına alınması gerektiğine ilişkin istinaf talebinin kabulü, çek yazdırma bedellerine yönelik istinaf talebinin ise reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, kısmen reddine, İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/02/2017 tarih, 2014/1012 esas, 2017/138 karar sayılı kararının kaldırılmasına, yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmiştir. Dosyanın ilk derece mahkemesine iadesinden sonra; mahkemece alınan bilirkişi raporu gerekçe yapılarak ” Dava konusu çek yaprakları garanti bedelleri ile ilgili olarak 5941 sayılı Çek kanunu 3/3 maddesi uyarınca, muhatap bankanın ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için çek garanti bedellerini ödemekle yükümlüdür hükmü gereğince çek karne yapraklarının 23 adet toplam garanti bedelinin 15.180,00 TL olduğu anlaşılmıştır. İstinaf mahkemesince çek yazdırma bedelleri yönünden yapılan istinaf başvurusu reddedildiğinden bu kısım yönünden talep değerlendirme dışı bırakılmıştır. Buna göre istinaf ilamının kanunen mahkememizi bağlayıcı nitelikte olması nedeniyle çek garanti bedelleri toplamı 15.180,00 TL’ye takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilerek aşağıdaki şekilde hüküm verilmesi gerekmiştir.” gerekçeleriyle davanın kısmen kabulü ile; İstanbul 3. İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı icra takip dosyasına davalı borçlu tarafından vaki olmuş itirazın İİK’nın 67/1 maddesi uyarınca kısmen iptali ile; 15.180,00-TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faizi ile birlikte tahsili için takibin devamına, fazlaya dair istemin reddine, nakde dönüşmüş asgari sorumluluk bedellerinin niteliği itibariyle likit ve belirlenebilir olduğundan %20 icra inkar tazminatı 3.036,00-TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafında; davacı ile çek keşidecisi arasında gerçek bir ticari ilişki olmadığının dosyadaki delillerden anlaşıldığını, müvekkili banka ile davacı tarafın ticari ilişkisi bulunmadığını, 28/03/2014 tarihinde bankaya ibraz edilen çeklerin keşidecisinin 14/12/2011 tarihinden itibaren tasfiye sürecinde olduğundan ve çekin tasfiye sürecinden önce düzenlendiğine dair resmi bir belge sunulmadığından çekin işleme alınmadığı ve ödemeden kaçınıldığını, mahkemece daha önceden yaptırılan bilirkişi incelemelerinde de bu durumun açıkça tespit edildiğini, bilirkişi raporlarında çekteki şirketler ile davacı … arasında ticari ilişki tespit edilemediğini, ayrıca mahkemenin de; davacı tarafın çekin muvazaadan hari bir şekilde ciro edildiğini ispatla mükellef olduğu, ayrıca 2008 yılındaki ticari ilişkiden doğan alacağın ifası amacıyla 2014 yılında çek düzenlenmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı, tasfiye halindeki dava dışı keşideci şirketin yetkili temsilcisi ve tasfiye memuru … ile son ciranta ve hamil …’in nüfus kayıtlarına göre kardeş olduklarının anlaşıldığı, 2008 yılında doğan ve maliye bildirilen bir alacakla ilgili 2014 yılında çek düzenlenmesinin normal bir durum olmadığı, cari hesaplardan da o faturalara ilişkin bu çeklerin verilip verilmediğinin belli olmadığı, çekin muvazaalı olarak tedavüle konulmuş olabileceği gerekçeleriyle davayı reddettiği, bu gerekçenin yerinde olup muvazaanın varlığının bu şekilde ortadayken aleyhe hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu bildirmiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında 11/04/2014 tarihinde 15.783,75 TL asıl alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, dayanak olarak 23 adet çek garanti bedeli ve yazdırma ücretinin gösterildiği, davalı vekilinin itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür. Takibe dayanak yapılan çeklerin keşidecisinin … LTD.ŞTİ, lehtarın ise iki çekte … LTD.ŞTİ, diğerlerinde ise … olduğu, sonraki cirantaların ise davacı … olduğu, çeklerin ibraz edildiği, bütün çeklerin arkasında keşidecinin 14/12/2011 tarihinden itibaren tasfiye sürecinde olduğundan ve çekin tasfiye sürecinden önce düzenlendiğine dair resmi bir belge sunulamadığından çek işleme alınamamıştır şeklinde şerh yazıldığı görülmüştür. Davalı banka tarafından dava dışı … LTD.ŞTİ ile … ve … aleyhine genel kredi sözleşmelerine dayalı olarak takip başlatıldığı, itiraz üzerine bu kişiler aleyhine itirazın iptali davası açıldığı, dosya içine yansıdığı kadarıyla davanın 16/09/2015 tarihi itibariyle derdest olduğu anlaşılmıştır. Dava dışı … LTD.ŞTİ’nin 14/12/2011 tarihi itibariyle tasfiye sürecine girdiği, Türkiye Sicil Gazetesi’nin 20/12/2011 tarihli nüshasından anlaşılmıştır. Yargılama sırasında alınan 10/09/2015 tarihli iki kişilik bilirkişi heyet raporunda; dava dışı … ile … LTD.ŞTİ ve davacının defter ve belgelerini ibraz etmediği, davalı bankanın defterlerini ibraz ettiği, davalı bankanın defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olup sahibi lehine delil özelliğinin bulunduğu, davalı defterlerinde takibe konu edilen 23 adet çek yaprak bedeli ve yazdırma ücreti ile ilgili olarak herhangi bir bakiye bulunmadığı, çeklerin ödenmediğinin tespit edildiği, çek garanti bedelleri ile yazdırma bedelleri toplamının 15.783,75 TL olduğu, dava dilekçesi ekinde dava dışı … tarafından davaya konu çeklerin 12/03/2009 tarihinde dava dışı … LTD.ŞTİ’nden bir kısım tahsilat makbuzları ile alındığına dair tahsilat makbuzları sunulduğu, bu çeklerin alınma sebebi olarak … tarafından dava dışı … LTD.ŞTİ’ne düzenlenmiş 06/11/2008 tarihli 90.779,00 TL, 20/11/2008 tarihli 74.245,68 TL, 03/12/2008 tarihli 96.645,96 TL ve 31/12/2008 tarihli 149.311,73 TL tutarlı faturaların sunulduğu, dava dışı … tarafından … LTD.ŞTİ’ne düzenlenmiş faturaların … tarafından vergi dairesine beyan edildiğinin anlaşılmakta olduğu, ancak bu durumun kesinleştirilebilmesi için dava dışı … ile … LTD.ŞTİ’nin ticari defterleri ile BA ve BS formlarının incelenmesi gerektiği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Vergi dairelerinden yapılan yazışmalar sonucu bilirkişi heyetinden alınan 13/01/2016 tarihli ek raporda ise; dava dışı … LTD.ŞTİ ve …’ya ait vergi dairesinden gelen 2008/10-11 ve 12. Dönemlere ait BS ve BA formlarının incelenmesi sonucunda; 2008/10 dönemine ilişkin … LTD.ŞTİ’nin BS formu ile …’ya ait aynı döneme ait BA formu arasında uyumsuzluk bulunduğu, adı geçenlere ait BA ve BS formlarının … tarafından … LTD.ŞTİ’ne düzenlenmiş olan 06/11/2008 tarihli 90.779,00 TL, 20/11/2008 tarihli 74.245,68 TL, 03/12/2008 tarihli 96.645,96 TL ve 31/12/2008 tarihli 149.311,73 TL tutarlı faturaların dava dışı …’nun BS formu ile dava dışı … LTD.ŞTİ’nin BA formlarında beyan edilmiş olabileceğini gösterdiği, bu dönemlere ilişkin adı geçenlerin BS-BA formlarında şirketler arasındaki hesap durumuna ilişkin bilgi bulunmadığından işbu formların şirketler arasındaki hesap durumunu kesin olarak göstermediği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Gerek SGK, gerekse vergi dairesi ile yapılan yazışmalar üzerine bilirkişi heyetinden alınan 20/09/2016 tarihli ek raporda ise; davacı …’in 18/05/2007 tarihi ile 31/12/2011 tarihi arasında …’nun işyeri çalışanı olduğu, 2008 yılı Eylül dönemi … LTD.ŞTİ’nin BS formunun incelenmesinde; dava dışı …’ya ait iki adet fatura ile KDV hariç 101.816,00 TL tutarında satış yapıldığının anlaşıldığı, bu durumun …’ya ait 2008/10 dönemine ilişkin BA formunda bildirilmiş olduğunun tespit edilmiş olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Dairemiz kaldırma kararından sonra alınan 02/11/2020 tarihli bilirkişi raporunda takip tarihi olan 11/04/2014 tarihi itibariyle 21 adet çek yaprak garanti bedelinin 15.180,00 TL olduğu, bu asıl alacağa takipten itibaren yıllık % 9 oranında yasal faiz uygulanması gerektiği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf ödenmeyen çek yaprağı garanti bedelleri ile çek yazdırma bedellerinin tahsili için icra takibi başlatmış, davalının itirazı üzerine ise itirazın iptalini istemiştir. Davalı taraf ise çek keşidecisinin 14/12/2011’den itibaren tasfiye sürecinde olması nedeniyle davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, 22/02/2017 tarihinde davanın reddine dair verilen kararın davacı tarafça istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 06/03/2020 tarihli 2017/4199 Esas – 2020/ 608 Karar sayılı ilamıyla muhatap bankanın çeki ibraz eden hamile 5941 Sayılı Çek Kanunu’nun 3/3 maddesi uyarınca çek garanti bedelini ödemekle yükümlü olduğu, dava dışı keşidecinin keşide tarihinden önce tasfiye sürecine girdiğinden bahisle davalı bankanın ödeme yapmaktan kaçınamayacağı, davalının ödeme nedeniyle bir zararı meydana gelirse bu zararını keşideciden isteyebileceği, bu itibarla davacının talep edebileceği çek garanti bedellerinin hesabı için rapor alındıktan sonra karar verilmesi gerektiğinden bahisle, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verildiği ve mahkemenin de kaldırma kararı sonrası bu konuda rapor alarak hüküm kurduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince, kaldırma kararı doğrultusunda alınan raporun ayrıntılı incelemeyi içerdiği gibi istinaf denetimine de elverişli olduğu bu yönden hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı ve mahkemece kaldırma kararı gereğince deliller toplanıp bir karar verildiği, verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Davalı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, Alınması gereken 1.036,94 TL harçtan peşin alınan 259,23 TL harcın mahsubu ile bakiye 777,71 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinafa gelen davalı üzerinde bırakılmasına, İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarından kullanılmayan kısımların talepleri halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi. 20/10/2021