Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1121 E. 2023/545 K. 24.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1121 Esas
KARAR NO: 2023/545
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/12/2020
NUMARASI: 2017/235E, 2020/378K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalının, imzalanan sözleşmeyi ihlal ettiğini, müvekkili ile davalı arasında davalının 2 adet albümünün yapımcılığı ve genel menajerlik hizmetlerinin yürütülmesi hususunda 16.05.2013 tarihinde menajerlik sözleşmesi imzalandığını, sözleşme uyarınca müvekkili şirketin (yapımcı) tek yetkili menajer olarak belirlendiğini, sözleşmenin 5.2.2 maddesi uyarınca sanatçının, sözleşme içinde kendi adına ve/veya üçüncü gerçek ve/veya tüzel kişiler namına sözleşme konusu ile aynı mahiyette ve içerikte veya benzeri nitelikte başka bir menajerlik sözleşmesi veya taahhütname aktedemeyeceğini aksi takdirde yapımcının uğrayacağı maddi ve manevi tüm zararları karşılayacağını ve cezai şart ödeyeceğini kabul, beyan ve taahhüt ettiğini, menajerlik sözleşmesi açısından taraflardan birinin yükümlülüğünü yerine getirmemesinin söz konusu sözleşmedeki şartların ihlali anlamına geldiğini ve yükümlülüklerini yerine getirmeyen tarafın karşı tarafa vermiş olduğu zararın tazmini gerektiğini, davalının sözleşmeyi haksız biçimde feshettiğini, sözleşme gereği muhatabın ilk albümünün 12.11.2013 tarihinde sözleşmede müvekkili tarafından belirlenen koşullara uygun olarak çıkarıldığını, müvekkilinin sözleşme gereği üzerine düşen sorumlulukları eksiksiz bir biçimde yerine getirdiğini, sözleşmenin davalı tarafça haksız ve mesnetsiz bir biçimde feshedildiğini, yükümlülüklerini yerine getirmeyen tarafın karşı tarafa vermiş olduğu zararın tazmini gerektiğini, davalı tarafın sözleşmeyi feshetme amacıyla taraflarına gönderdiği ihtarnamede belirtilen hususların gerçeği yansıtmadığını, davalı ile beraber çalışmak üzere ayarlanan aranjör … ile ilgili belirtilen memnuniyetsizliğin taraflarının yükümlü olduğu özen ve sorumluluğun yerine getirilmemesi ile olmadığını, …in söz konusu sektörde oldukça tanınmış ve yetkin bir aranjör olduğunu, iddianamede “ortaya çıkan albüm kayıtlarının kötü olması” ifadesinin aranjörle ilgiliymiş gibi yansıtıldığını, …’in yaptığı müzikle Altın Portakal En İyi Film Müziği Ödülü’ne aday olduğunu, … gibi yetkin bir aranjörün davalı taraf ile çalışmasının sağlanmasının taraflarının özen yükümlülüğünü yerine getirdiğini gösterdiğini, ihtarnamede albüm çıkışından sonra hiçbir biçimde taraflarınca tanıtım faaliyetlerine girişilmediğini belirtilmiş olmasına rağmen album çıkışından itibaren taraflarınca ayarlanmış 10 adet faaliyetin … Gazetesi, … Programı konukluğu, … “…” program konukluğu, … “…” program konukluğu, …, … “…” program konukluğu, … “…” program konukluğu, … sitesinde albümün anasayfa bannera konması şeklinde sıralanabileceğini, “…” programında davalının yayın akışına eklenmesi için gerekli çalışmaların müvekkili şirketçe yapıldığını fakat davalı tarafın olumsuz tavır ve davranışları ile hem müvekkili şirketi hem de yayıncı kuruluşu son derece mağdur ettiğini, davalı tarafın sözleşmeyi haksız nedenle feshetmiş olması sebebiyle, sözleşmenin fesih ve cezai şart başlıklı 9. maddesinde belirlenen 50.000 USD veya talep tarihinde buna tekabül edecek Türk Lirasını cezai şart olarak müvekkiline ödeme yükümlülüğünün bulunduğunu, sözleşmenin haksız fesih nedeniyle mahrum kalınan kazanç ve uğranılan zararların da müvekkiline ödenmesi gerektiğini, davalıya Beyoğlu … Noterliği aracılığıyla 08.10.2014 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnameyi gönderdiklerini, davalı tarafça taleplerinin yerine getirilmediğini ve davayı açma zorunluluğunun hasıl olduğunu hususlarını beyan ederek davalının sözleşmeyi ihlal etmesi ve haksız feshetmesi nedeniyle 2000 TL maddi tazminata, davalı tarafından müvekkilinin sektör içindeki prestijinin sarsılması nedeniyle 10.000 TL manevi tazminata, cezai şart miktarı olan 50.000 USD’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 27/09/2019 tarihli ıslah dilekçesinde özetle: Davalının sözleşmeyi ihlal etmesi ve sözleşmeyi haksız feshetmesi nedeniyle 100.000,00-TL maddi tazminata, davalı tarafından müvekkilinin, sektör içindeki prestijinin sarsılması nedeniyle 10.000,00-TL manevi tazminata, maddi ve manevi tazminata ayrı ayrı, sözleşmenin feshi tarihi olan 24.09.2014 tarihinden itibaren reeskont faizi yürütülmesine, davalının sözleşmeyi haksız olarak feshetmiş olması sebebiyle cezai şart miktarı olan 50.000 USD’nin sözleşmenin feshi tarihi olan 24.09.2014 tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Taraflardan birinin yükümlülüğünü yerine getirmemesinin sözleşmedeki şartların ihlali anlamına geldiğini, yükümlülüklerini yerine getirmeyen tarafın karşı tarafa vermiş olduğu zararı tazmin etmesi gerektiğini ancak dava dilekçesi incelendiğinde müvekkilinin sözleşmenin hangi maddelerini ne şekilde ihlal ettiğinin belirtilmediğini, sadece sözleşmeyi ihlal ettiğini ve yükümlülüklerini yerine getirmediğini, zarara sebep olduğu gibi soyut ve dayanaksız iddialara rastlandığını, yükümlülüklerini yerine getirmeyenin bizzat davacı tarafın kendisi olduğunu, davacı tarafın sözleşmenin haksız nedenle feshedildiğini ispat külfeti altında olduğunu, Yargıtay’ın da bir çok kararında tek taraflı feshin haklı olup olmadığının mahkemece araştırılmasını kayıpları olduğunu iddia eden tarafın bunu ispatla yükümlü olduğunu belirttiğini, bu bağlamda davacının sözleşme süresince hiçbir itirazda bulunmayıp sessiz kaldığını mevcut uygulamaya uzun süre ses çıkarmadığını fakat müvekkilinin sözleşme hükümlerine aykırı davranıldığını ihtar edildikten sonra sözleşmenin ihlali iddiasıyla bu davaya ikame ettiğini, bu hususun iyi niyet kurallarıyla da bağdaşmadığını ve hukuken himaye edilemez olduğunu, dilekçe ekindeki e-posta yazışmalarından da açıkça görüleceği üzere müvekkilinin ilk albümü olması ve tecrübesizliğine binaen davacının kendisine yardımcı olmasını, yapılan çalışmalarda memnun kalmadığını düzeltilmesi gereken teknik hususlar olduğunu defalarca belirttiğini ve ortaya çıkan işin içine sinmediğini açıkça söylediğini, başta kendisine vaat edilen aranjör ile çalışmaması sebebiyle davacının bu sözünü yerine getirmediğini, müvekkilinin tamamı kendi beste ve emeği olan şarkılarının dert kaynağına dönüştüğünü, emeğinin hakkı verilene kadar üstüne gideceğini, hazırlanan albümün kendine yakışmadığını, vakit kaybı ve stres olduğunu belirtmek suretiyle davacıyı defalarca sözleşme hükümlerine uymadığını yönünde uyardığını, davacı tarafın cevaben bu işin güvene dayandığını, öneri varsa gerekeni yapılacağını bildirdiğini, sadece bu cevabi yazıdan bile davacının da işin gereği gibi yerine getirilmediğini kabul ettiğinin anlaşılacağını, dava dilekçesinde “… kısa bir araştırma ile de anlaşılacağı üzere … söz konusu sektörde oldukça tanınmış ve yetkin bir aranjör olup iddianamede ortaya çıkan kayıtların kötü olması ifadesi aranjörle ilgiliymiş gibi yansıtılmıştır.” dendiğini, sırf bu ifadenin bile kayıtların kötü olduğunu davacı tarafça kabul edildiğini kanıtlar nitelikte olduğunu, sözleşmenin 4/1 maddesinin ” yapımcı işbu sözleşme konusu albümün okumalarında ve albümün mix aşamasına gelene kadar yapılan tüm söz, beste, aranjör, mix, stüdyo, canlı sazlar, fotoğraf, grafik tasarım harcamalarını kendisi karşılayacaktır.” şeklinde olduğunu, zaten sektörde deneyimi olmayan yepyeni bir sanatçı ile tecrübesizliğinden faydalanmak suretiyle en ağır şartlar konularak hazırlanan sözleşmenin bu maddesine aykırı olarak davacının özen yükümünü yerine getirmediğini ve bunu da açıkça ikrar ettiğini, müvekkilinin olağanüstü sorumluluk bilinci ve özenle işini gereği gibi hatta gereğinden de iyi yapmak için çabaladığını ve yükümlülüklerini yerine getirerek ilk albümünün yapıldığını, davacıya teslim edildiğini ve müvekkilinin sözleşmesel yükümlülüğünü yerine getirdiğini, ancak davacının ilk albümü yayınlamadığını, müvekkilinin ikinci albümü de davacıya teslim ettiğini ne var ki ikinci albümün baştan sağma yapıldığını, şarkıların hakkının verilmediğini ve ortaya çıkan bu kalitesiz eserin müvekkili için manevi bir yıkım olduğunu, bahsi geçen albümlerdeki söz ve bestelerin müvekkiline ait olduğunu, müvekkilinin arkadaşları tarafından bilabedel gerçekleştirildiğini, sözleşme gereği sanatçının en iyi şekilde tanıtımının yapılmasını, yazılı basın, tv – radyo, internet ortamı ve diğer alanlarda tanıtım faaliyetlerinin yürütülmesini, albüm tanıtımına ilişkin tanıtım yazısı, basın açıklaması, röportaj, haber vb, her türlü tanıtım materyallerinin yazılı – görsel basında en geniş ölçüde yer alması gerektiğini ancak davacının müvekkiline klip dahi çekmediğini, sadece internette yayınlanacak yalanıyla kandırarak neredeyse cep telefonu kamerası denilebilecek kalitede bir kamera ile kostüm, makyaj, mekan çalışması olmadan bir takım kalitesiz görüntülerin kaydedildiğini, müvekkilinin daha sonra bu görüntülerin şarkıların klibi olarak kullanıldığını öğrendiğini, sanatçının adını ileriye taşıyacak herhangi bir proje yapılmadığını, müvekkili adına web sitesi dahi oluşturulmadığını, bunun yerine göstermelik 10 adet faaliyetten bahsedildiğini, bu ayarlamaları müvekkilini kendi başına da yapabilecek kapasitede olduğunu menajere bu bağlantılar için ihtiyacı bulunmadığını, davacının özen yükümlülüğünü yerine getirmediğini müvekkilinin gerek albümünün kalitesi ve gerekse tanıtımı için hiçbir çaba sarfetmediğini, davacının, dava dilekçesinde müvekkiline iftira attığını, iddia edildiği gibi” … ” isimli TV programı yayın akışına müvekkilinin bir kez daha eklenmesi için davacı tarafça çalışmalar yapıldığının doğru olmadığını, müvekkilinin tamamen kendi çabası ile bu bağlantıları kurduğunu, davacı tarafın ve yayıncı kuruluşun nasıl mağdur edildiğinin ise taraflarınca anlaşılmadığını, esasen dava dilekçesinde muğlak olmayan hiçbir husus olmadığı sözleşmenin 5.2.2. maddesine atıf yapılmakla ne anlatılmak istendiğinin anlaşılamadığını, zira müvekkilinin ne başka bir menajerlik sözleşmesi yaptığını ne de davacının bu maddeye istinaden başka bir açıklama yaptığını, davacının haksız, mesnetsiz, uydurma iddialarla haksız kazanç elde etmek istediğini davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “…DAVANIN KISMEN KABULÜNE, 1-48.446,90-TL maddi tazminatın sözleşmenin fesih tarihi olan 24/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 2-50.000 USD cezai şartın fili ödeme tarihinde T.C Merkez bankasının USD cinsiden döviz satış kuru üzerinden TL karşılığının sözleşmenin fesih tarihi olan 24/09/2014 tarihinden itibaren hesaplanacak devlet bankalarının bir yıl vadeli USD cinsi mevduat hesaplarına uyguladığı en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,3-Manevi tazminat talebinin reddine, ..” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalının olumsuz tavırları ve haksız feshi nedeni ile müvekkilinin son derece mağdur olduğunu sektörde çok önemli bir yere sahip olan müvekkilinin prestijinin sarsıldığını,müvekkilnin sektördeki yerinin kısa bir araştırma ile tespitinin mümkün olduğunu, sözleşmede de 5.2.2 maddesinde tek yetkili menajerin müvekkili olduğunu, sanatçının kendi asına ve veya üçüncü gerçek ve veya tüzel kişler namına sözleşme konusu il eaynı mahiyette v eiçerikte benzer nitelikte menajerlik sözleşemsi taahhütname akdedemeyeceği aksi takdirde yapımcının maddi manevi zararlarını karşılayacağını, cezai şart ödeyeceğini kabul ettiğini, Y.4HD 2013/15239, 2014/14405 K sayılı ilamın dikkate alınması gerektiğini, Haksız fesih nedeni ile müvekkilinin itibarının sarsıldığını, manevi tazminatın tamamen kabulü gerekirken reddinin yerinde olmadığını, Maddi tazminat yönünden ise; mahrum kalınan kar hesabının TBK 50 md göre yapılması gerekirken talebin kısmen kabulünün yerinde olmadığını, davalının 2.albümünün sözleşmenin davalı yanca haksız feshi nedeni ile yapılamamasından kaynaklı zararın tazmin edilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, 2.albüm ile davacıya kalması beklene miktarın 150.000TL ile 300.000TL arasında olduğunu, kardan mahrum kalındığını, bu husus teknik ve detaylı incelemeyi gerektirdiğinden …’tan tanınmış/tanınmamış bir sanatçıya yapılacak 2.albümden yapım şirketin kalacak olan bedelin ne kadar bedel olacağı hususunun sorulması gerektiğini, haksız fesih neden ile mahrum kalınan kar hesabının yapılmamasının yerinde olmadığını, Yeterli incelemeyi içermeyen denetime elverişsiz raporun hükme esas alınmayacağını, Mahrum kalınan kar hesabı yapılamadığı durumlarda TBK 50 maddesi gereğince hakim tarafından “olayın akışına göre meblağı belirleme” görevi kapsamında hesaplanarak eksikliğin giderilmesi gerektiğini,Hükümde belirlenen yargılama giderlerinin ret ve kabul oranlarının hatalı hesaplandığını, bilirkişi ücretinin 5536 TL olmadığını, talebin 50.000USD (dava tarihi olan 12.01.20152te 114.500TL ) + 100.000TL= 214.500TL olduğunu kabul edilenin ise 50.000USD ve 48.446,90TL = 162.946TL olduğunu, toplam yargılama giderinin 9.947,16TL olduğunu kabul etmediklerini ve doğru olsa dahi ret kabul oranının 6.631,44TL değil 7.556,45TL olduğunu belirterek kararın bu yönlerden kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;Usul yönünden; kararın gerekçeli karar niteliğinde olmadığını, görünüşte gerekçe olduğunu, hukuki dinlenilme hakkının ihlal ihlal edildiğini, Cezai şarta hükmedilmiş ise de herhangi bir indirim uygulamadığını, TBK 182/3 md gereğince hakime fahiş görülen cezai şartı indire yetkisi hatta ödevi verildiğini, hakimin bu yetkiyi resen kullanabildiğini, mahkemenin kararda bu yönden bir değerlendirme yapmadığını, salt sözleşme maddesi tekrarlanarak cezai şarta hükmedilmesinin yerinde olmadığını, Davacının ıslah talebi ile faiz başlangıç tarihi ve oranını değiştirmesinin hatalı olduğunu, mahkemenin ıslah dilekçesine göre faize hükmettiğini ancak ıslah sonrası yükseltilen talep tutarı için fesih tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının haklı olduğu düşünülse dahi artırılan tutar için ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilebileceğini, Y.22HD 2017/19556 E, 2019/1471 Karar sayılı ilamı, Y.9HD, 2007/32356, 2009/7246 k sayılı ilamının dikkate alınması gerektiğini, Kararın taleple bağlılık ilkesine aykırı olduğunu, cezai şart yönünden 50.000USD için reeskont faizine hükmemetk mümkün değilse de faiz talebinin reddi gerekirken resen USD cinsi mevduata uygulnanan en yüksek faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, bu hususta gerekçe de yazılmadığını, Esas yönünden; Mahkemenin resen gözetmesi gereken hususları dikkate almadığını, genel ahlaka ve insan haklarına aykırı olan ve mutlak butlan ile imza tarihinde sakat olan sözleşmeye dayanarak hüküm kurulduğunu, Sözleşme serbestisi sınırsız olmayıp sınırlarının TBK 26, 27 md çizildiğini,Taraflar arasındaki 16.05.2013 tarihli sözleşmenin kelepçeleme sözleşmesi mahiyetinde olduğunu, müvekkilinin sözleşme tarihinde yirmili yaşların başında kariyer planlamaya çalışan, sektöre hakim olmayan genç bir sanatçı olduğunu, davacının ise yıllardır pek çok müzisyenin yapımcılık faaliyetini sütlenmiş tecrübeli ve ekonomik olarak güçlü taraf olduğunu, uygulamada albümü yayınlama, piyasaya sunma, ne zaman ve nasıl gibi konularda karar verme konusunda yapımcıların nihai söz sahibi olduğunu, ekonomik güçten faydalanarak sanatçıya karar hakkı tanımadıklarını, 16.05.2013 Tarihli sözleşme ile yapım ve manjerlik olmak üzere 2 ana sözleşme konusunun tek sözleşmede düzenlendiğini, davacının sözleşmede albüm masraflarını üstlenerek tek bir yükümlülük altına girdiğini, albüm tanıtımı için çekilne reklam filmleri ve video klipler de dahil olmak üzere başta eser işletme belgeleri, fonogramlar olmak üzere eserlerden faydalanmayı sağlayacak her türlü ürünün haklarını bu h akların sağladığı ticari geliri uhdesine aldığını, Mali hükümler başlığı incelendiğinde 5.maddede müvekkilinin eserlerin okumasını bilabedel gerçekleştireceğinin düzenlendiğini, eserin piyasaya arız halinde müvekkiline dijital gelirlerden ve veya fiziksel satıştan herhangi bir pay verilmediğini, sözleşmeye göre sözleşmeden yapımcının tek yanlı ve süresiz olarak faydalanmakta olduğunu, yapımcı davacı yönünden ivazsız kazanım sağlayan bir sözleşme olduğunu, edimler arası dengesizlikler olduğunun açık olduğunu, Tek bir madde ile davacının menajer sıfatını da üstlendiğini, ancak menajerlik faaliyetine ilişkin bir düzenleme yer almadığını, tek düzenlemenin mali hükümler 5.2 maddesindeki “diğer gelirler” başlıklı madde olup, hükmde başlıbaşına menajerlik faaliyetlerini düzenleyen sözleşme hükmü olmaıdğını, Davacının menajer olarak yapmayı taahhüt ettiği borcu olmadığını, ancak davacının konser ve benzeri faaliyetlerden elde edeceği gelirlerin %50 sinin kendisine ödeneceğini n öngörüldüğünü, buna göre davalının eserlerin satışından hiçbir gelir elde edemediği gibi kendi çabaları sonucu katılacağı konser, tanıtım program gibi etkinliklerden elde edeceği gelirin yarısını da davacı ile paylaşacağının düzenlendiğini, hak ve borçlar arasında dengesizlik olduğunu, ekonomik olarak sömürüldüğünün göstergesi olduğunu, Müvekkilinin 12.11.2013 yılında piyasaya sunulan Rüya Raporları albümünden faydalanamadığını, ekonomik olarak gelir elde edemediğini, kendi beşeri ilişkileri ile ayarladığı konserlerden elde ettiği gelirlerin yarısını davacı ile paylaştığını, davacının eylemsizlikleri nedeniyle pek çok gelirden mahrum kaldığını, sözleşme nedeni ile ekonomik geleceğini belirleyemez noktaya geldiğini, 12.11.2013 tarihinden bu yana da kariyerinde herhangi bir olumlu gelişme olmadığını, iddianın aksine üçüncü kişilerle de bir sözleşme akdedilmiş olmadığını, sözleşmenin kelepçeleme sözleşmesi olması nedeni ile kesin hükümsüz olduğunu, Mahkemenin bu hususu resen dikkate alarak dayı tümden reddi gerekirken cezai şart ve maddi tazminata hükmetmesinin hatalı olduğunu, İstanbul 2.FSHHM 2017/591 E sayılı dosyasında … ile … şirketi arasındaki menajerlik sözleşmesinin feshi davasında ve İstanbul 2.Fikri SInai HAKlar Hukuk mahkemesinin 2017/379 E sayılı dosyasında … ile yapımcı … Müzik arasındaki sözleşmenin kelepçeleme sözleşmesi olduğu gerekçesi ile davanın reddedildiğini, ilgili kararların emsal olduğunu, Sözleşmenin kesin hükümsüz olması nedeni ile TBK 182 md gereğince asıl borç geçersiz olduğundan feri nitelikteki cezai şartın da geçersiz olacağını, Kabul anlamın agelmemekle birlikte bir ana için sözleşmenin geçerli olduğunun kabulü halinde dahi feshin geçerli olduğunu kabul etmek gerektiğini, ihtarname ve mail örneklerinin sunuluğunu, özellikle … tarafından gönderilen 16.11.2012 tarihli mailde yer alan “…zorla kimsye bir şey yaptıracak değilim. Şimdiye kadar ticari ilişki kurduğum hiçbir sanatçı bedne mutusz ayrılmamıştır. İhanet edenlerle bile ilişkim sürer… Birlikte çalışmamız mümkün değil dersen onun da bir yolu bulunur… İfadeleri ile müvekkiline sözlşemenin sona erdirilmesinin de mümkün olduğunu belirttiğini, bu yönden güven telkin ettiğini, yapımcının toplantıya katılmadığını, müvekkile taahhüt edilen koşullar ve verilen sözlerin tutulmadığını, sözleşmenin yürürlükte kalması için hiçbir haklı beklentisinin kalmadığını, sözleşmeyi sürdürmenin imkansız hal egeldiğini, Mahkemenin gerekçeye esas aldığı raporlarıne ksik incelemeye dayandığını, hatalı olduğunu, müvekkilinin tüm haber ve tanıtım faaliyetlerini beşeri ilişkileri ile ayarlaıdğını, raporda aksi yönde görüş ortaya konulmuşsa da davacının mail, fatura yazılı delil sunmadğını, hükmün denetime elverişsiz ve hükme elverişsiz olduğunu, sözleşmenin sürdürülebilirliğinin incelenmediğini, kesin kaant içermediğini, Cezai şart yönünden TBK 182/3 maddesiinin incelenmediğini, hakimin aşırı gördüğü cezai şartı kendiliğinden indireceğini,, dilekçe tarihinde dahi 50.000USD nin müvekkilinin ekonomik mahvına neden olacağını, Cezai şart bakımından Anayasa’nın 18.maddesinde düzenlenen “hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır” hükmünün de incelenmesi gerektiğini, hem işin bedeli olan 48.446,90TL ye hem de cezai şarta hükmedildiğini, oysa ki işin bedeli ile birlikte eş değer miktarda cezai şart dahi genele ahlaka aykırı olup angarya sayıldığını, 50.000USD nin (dilekçe tarihinde yaklaşık 410.00TL ) davacının müvekkilinin albümü için ödediği 48.446,90TL nin çok çok üstünde olduğunu, bu nedenle en azından cezai şart yönünden davanın reddi gerektiğini, Tarafların menfaatlerinin gözetilmediğini, müvekkilnin albümün fiziki satışardından gelir elde edemezken , albüm için yapılan masrafları, davacının ödediği 48.446,90Tl yi tanzim etmeye mahkum edildiğini, ayrıca cezai şarta mahkum edildiğini, bu durumun sebepsiz zenginleşme oluşturduğunu, sözleşmenin 4.maddesine göre ve olağan koşullarda davacının albüm yapma ve bu albümün masraflarına katlanma borcu nedeni le müvekkiline ait eserlerin fonogramın ve bu eserlerin mali haklarının sahibi iken, yerel mahkeme kararı il bu durumun ortadan kalktığını, davacının yaptığı masrafları iade alarak herhangi bri mali külfete katlanmaksızın bir de cezai şart tahsil ederek müvekkili eserlerinden faydalanır konumuna geldiğini, bu durumun hakkaniyete etiğe ve teamüle aykırı olduğunu, bu eserlerin mali haklarının davacıya ait olduğu , davacıda kalacağı dikkate alınarak maddi tazminatın da tümde reddi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME: Davaya konu 16.05.2013 Tarihli Sözleşmenin süre başlıklı 3. Maddesi; “Sözleşme imza tarihinden itibaren 4 yıl sürelidir. Ancak devredilen haklara ilişkin hükümler iş bu sözleşmenin süresi ile sınırlı değildir. 2.albümün çıkış tarihinin gecikmesi durumunda sözleşme albümün gecikme süresi kadar kendiliğinden uzar, 3.2 maddesi yapımcı ve sanatçı birlikte karar vermeleri durumunda single çalışması yapılabilir (single sözleşme konusu albümlerden sayılmaz), 3.3. Maddesi; sözleşme süresinin bitiminden sonra sanatçı yeni bir albüm yapmak isterse öncelikli olarak Yapımcıya aynı şartlarda albüm yapılması için teklifte bulunacaktır. Tekliften sonra 30 gün içinde taraflar anlaşamazsa yahut yapımcıdan olumlu yanıt gelmemesi halinde sanatçı 3.kişilerle sözleşme akdedebilir. Aksi davranış halinde sözleşmedeki cezai şart uygulanacaktır” şeklindedir. Tarafların hak ve yükümlülükleri başlıklı 4.madde; “4.1. Yapımcı, işbu sözleşme konusu albümün okumalarında ve albümün mix aşamasına gelene kadar yapılan tüm söz, beste, aranjör, mix, stüdyo, canlı salar, fotoğraf, grafik tasarım harcamalarını kendisi karşılayacaktır. 4.2. Yapımcı, sözleşme konusu albümler ile alakalı olarak CD Üretim, matbaa ( kartonet) meslek birliği giderleri, dağıtım giderleri, eser işletme belgesi ve bandrol giderlerini karşılamayı beyan ve taahhüt eder. 4.4. Sanatcının albümle alakalı yapımlar ile ilgili tanıtımına ilişkin reklam filmleri ve video kliplerle ilgili olarak görüntüsünü vermeyi kabul ve taahhüt eder. Bu film ve video kliplerin pazarlama ve satış hakları münhasıran yapımcıya aittir” şeklindedir. Sözleşmenin 5.2.2 maddesinde sanatçının, sözleşme içinde kendi adına ve/veya üçüncü gerçek ve/veya tüzel kişiler namına sözleşme konusu ile aynı mahiyette ve içerikte veya benzeri nitelikte başka bir menajerlik sözleşmesi veya taahhütname aktedemeyeceğini aksi takdirde yapımcının uğrayacağı maddi ve manevi tüm zararları karşılayacağını ve cezai şart ödeyeceğini kabul, beyan ve taahhüt ettiği düzenlenmiştir. Fesih ve cezai şart başlıklı 9.maddede ise; sözleşmeyi veya herhangi bir maddesini ihlal eden ve veya haksız şekilde sözleşmeyi fesh eden yapımcı veya sanatçı karşılıklı olarak hiçbir ihtar veya yasal işleme gerek kamdan peşinen ve defaten 50.00USD veya talep tarihinde bu meblağa tekabül eden miktardaki Türk Lİrası karşılığını cezai şart ödeyeceğini kabul, beyan taahhüt eder. Sözleşmenin süre, fesih ya da başka nedenle sona erse dahi devredilen haklara ilişkin hükümler geçerli olmaya devam edecektir” şeklindedir. 20.06.2017 tarihli FSEK uzmanı …, Müzik yapımcısı … ve Müzisyen… tarafından düzenlenen raporda özetle: Taraflar arasında imzalanan 16.05.2013 tarihli sözleşme incelendiğinde, yapımcının yani davacının sözleşme kapsamında yapım ve menajerlik olmak üzere 2 ana yükümlülüğünün düzenlendiği, bu kapsamda davacı, davalının 2 adet albümümün yapımını, albüm okumalarında ve mix aşamasına gelene kadar yapılan tüm söz – beste – aranjör – mix – stüdyo – canlı sazlar – fotoğraf – grafik tasarım harcamalarını üstlendiği, yine sözleşme konusu albümlerle ilgili CD üretim, matbaa (kartonet), meslek birliği giderleri, dağıtım giderleri, eser işletme belgesi ve bandrol giderlerini karşılamayı taahhüt ettiği, ayrıca albüm tanıtımı için reklam filmleri ve video küplerin pazarlama ve satış hakları da yapımcıya verildiği, dava konusu sözleşme ile ayrıca yapımcının tek yetkili menajer olduğu, tarafların beyanları ve dosyaya sunulan delillere bakıldığında, ilk olarak davalının ilk albüm kayıtlarını davacının talebi üzerine “…” isimli aranjör ile çalışarak hazırladığı, bu kayıtlarda hiç memnun olmadığı davacıya göndermiş olduğu e-maillerden anlaşıldığı, masterband’ını davacıya teslim ettiği, ancak davacının albümü bu haliyle yayınlamadığı, şarkılarının daha sonra tekrar yeni kayıtlarının alındığı ve 12.11.2013 tarihinde “…” isimli 1 adet albümün piyasaya çıkarıldığı, davalı, Üsküdar … Noterliğinin 24.09.2014 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesiyle davacının sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirmediği, akustik ve orkestralı olmak üzere 2 adet albüm taahhüdü olmasına rağmen tek CD’lik orkestrasız, tek gitar ve tek vokalden ibaret bir albüm çıkarıldığı, taahhüt edilen aranjörle (alışılmadığı, ilk albüm çalışmalarının boşa gittiği ve tekrar çalışma yapılmak zorunda kaldığı, albüm çıkışından sonra tanıtım faaliyetine geçilmediği, talebe rağmen tanıtım konseri yapılmadığı, çekilen küplerin ise amatör şartlarda iki günde yapılan çekimlerle tamamlanarak hazırlandığı, görüntülerin internet için çekildiğinin belirtilmesine rağmen, yayınlanması için müzik kanallarına gönderildiği, tek yetkili menajer olunmasına rağmen herhangi bir faaliyet yapılmadığı, konserlerin davalının kendi imkanlarıyla gerçekleştirildiği, bu konserlere dahi reklam / tanıtım katkısı yapılmadığı, 4 ay önce sözleşmenin feshinin sözlü olarak bildirilmesinden sonra telefonlarına çıkılmadığı, görüşme taleplerine yanıt verilmediği ve 19.09.2014 tarihli toplantıya dahi katılım sağlanmadığı hususları beyan edilerek sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği ihtar edildiği, burada belirlenmesi gereken husus, davacının üzerine düşen sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği, davalının sözleşmeyi feshetmekte haklı nedeni olup olmadığı, sözleşme şartları ve dava konusu olaylar birlikte değerlendirildiğinde davalıdan dava konusu cezai şartın talep edilip edilemeyeceği hususları olduğu, dava konusu sözleşme kapsamında davacının yükümlülükleri 2 adet albüm hazırlanması ve davalının menajerlik faaliyetlerinin yürütülmesi olduğu, davacının ilk yükümlülüğü olan 2 adet albüm hazırlanması hususunda, 1 adet albümün hazırlanması yükümlülüğünü gerçekleştirerek albümü piyasaya sunduğu, 2. albümün hazırlanması açısından sözleşmede bir tarih belirlenmemiş olduğu, her ne kadar albüm henüz hazırlanmamış olsa da, sözleşme süresi olarak belirlenen 4 yıllık süre (16.05.2013- 16.05.2017) devam ettiği dikkate alındığında; sözleşmeye aykırı bir davranışın söz konusu olmadığı, yine her ne kadar davalı beyanlarından ve e-mail yazışmalarından albüm kayıtlarındaki aranje ve mixlerin beğenilmediği ve bu hususun davacı şirket yetkilisine belirtildiği anlaşılsa da, sözleşmede hangi aranjör ve mix konusunda kim ile çalışılacağı açıkça belirlenmemiş olduğu, davacı tarafından sözleşmeye aykırı bir fiil gerçekleşmediği, yine davalı göndermiş olduğu haklı nedenle fesih bildirimini içerir ihtarnamede davacının akustik ve orkestralı albüm yapma taahhüdü olmasında rağmen orkestrasız, tek gitar ve vokalden oluşan bir albüm yaptığını belirtse de, dava konusu sözleşmede albümlerin yapısına ilişkin herhangi bir düzenleme olmadığı, bu anlamda da davacının sözleşmeye aykırı bir fiili bulunmadığı, davacının menajerlik faaliyetinin gerçekleştirilmesi yükümlülüğü açısından inceleme yapıldığında ise, 21 Mart … Konseri, 21 Şubat…, … İstanbul, … konserleri ve … Sahnesi … konseri öncesi sahne alımı faaliyetlerinin gerçekleştirildiği. davacı konserlerin kendi çabaları ile gerçekleştiğini beyan etmiş olsa da, bu hususu kanıtlar nitelikte bir delil bulunmadığı, ortaya konan bu tespit ve değerlendirmeler davalı tarafından iddia edilen ve dava konusu sözleşmeyi haklı olarak feshettiğini ispatlamaya dönük hususlar, sözleşme kapsamında feshi haklı kılacak nitelikte bulunmadığı, davalı tarafından haklı feshe gerekçe olarak belirtilen başlıklara yukarıda tek tek ele alındığı, yapılan değerlendirmeler davacı yapımcı şirketin gerçekleştirdiği işlemler, taraflar arasında imzalanan sözleşmede yer alan hükümlere aykırılık taşımadığı, sözleşme içerisinde hazırlanacak albümlerin zamanlamasına ve niteliğine ilişkin detaylı bir düzenlemenin yapılmamış olması sebebiyle, davacı yapımcı şirket tarafından yapılan albümün sözleşmeye aykırılığı iddiası ispatlanamadığı, bu sebeple davalı tarafından gerçekleştirilen fesih işleminin haklı bir fesih olduğu söylenemediği, davalı tarafından sözleşmenin feshedilmesine rağmen, bu feshin haklı bir gerekçeye dayandığının davalı tarafından ispatlanamaması sebebiyle, dava konusu fesih işleminin haksız fesih olduğu, davacı tarafın sözleşmeye aykırılığa ve haksız feshe dayalı taleplerinin haklı olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir. 09/02/2018 tarihli müzik yapımcısı…, müzisyen … ve mali bilirkişi … tarafından düzenlenen ek raporda özetle: Sözleşmede Fesih ve Cezai Sorumlulukları maddesinde Feshe dayanak olacak olaylar net ve açık bir biçimde belirtilmediği, dolayısı ile ne davalının istediği Aranjör ismen belirtilmiş ne de ekipman belirtilmiş bu durumda aranjörün yetersizliği veya ekipmanın kalitesi objektif olarak değerlendirilemediği, davacı tarafın dosyaya sunduğu ve davalı taraf için yapmış olduğu harcamaların ispatı belgelerin toplam tutarını 84.271,00 TL olarak belirtildiği, dosyaya sunulmuş olan fatura ve benzeri belgelerin toplam bedeli KDV hariç 57.133,37 TL (Tablo I) olarak tespit edildiği, dosyaya sunulmuş olan içerik bir bütün olarak incelendiğinde ise, dönem olarak her ne kadar işin yapıldığı tarihlere uysa da içeriklerine bakıldığında tamamının davalı tarafa yapılmış harcamalar olduğunu söylemek mümkün olmadığı, sözleşme tarihinden sonra alınmış olan mal ve hizmetlere ait fatura ve benzeri belgelerin içeriğinde davalı tarafın adının soyadının veya yapılmış olan albümün adınm birebir yazdığı belgelerin toplam tutarı 9.305,00 TL (Tablo V) olarak tespit edilmekle birlikte 3.942,37 TL (Tablo III) sunulmuş olan tutarlarında içerik adet ve gereklilikler göz önünde bulundurulduğunda davalı taraf için yapılmış olan harcamalar ile ilişkilendirilebileceği, ancak bunların dışındaki belgelerin davalı ile ilişkilendirilmesi mümkün olmadığı, davacı ve davalı arasında 16.05.2013 tarihinde imzalanmış olan sözleşmede davacı tarafın yapımcı- menajer davalı tarafın icracı-sanatçı yükümlülüklerini kabul ettiği, sözleşme içerikleri incelendiğinde yapımcının albümlerin pazarlama ve tanıtımına istinaden yükümlülüklerinin net olarak tasvir edilmediği, sayısal veriler olarak sözleşmede yer verilmediği, tarafların yükümlülüklerini özenle yerine getireceğinden bahsedilirken tüm bu yükümlülüklerin niceliksel bir değer olarak sözleşmede yer almadığı, bu sebepledir ki yapımcıya atfedilmiş olan yükümlülüklerin kapsamını bilmekle beraber nitelik, ayrılmış olan bütçe, reklam ve pazarlamanın; ne kadar süre ile, hangi iletişim yolları ile, ne şekilde olacağına dair sözleşme içeriğinden somut bir karara varmak da mümkün olmadığı, ancak dosya münderecatında bulunan evrakların içerikleri incelendiğinde davacı şirketin davalının albüm tanıtımına istinaden almış olduğu bir hizmet faturası içeriğine de rastlanılmadığı, bu sebepledir ki yapımcının yükümlülüklerini yerine getirmediğine dair kesin bir yargıya varmak dosya münderecatı içeriğine göre mümkün olmadığı, böyle bir durumda davalı tarafından yapılmış olan fesih işleminin haklı olduğu kanaatine varılmadığı, diğer taraftan davacının sözleşme tarihi olan 16.05.2013 tarihinden önce ( 25.07.2012-17.04.2013 tarihleri arası) olan harcamaları ki toplam tutarı KDV hariç 34.325,00 TL (Tablo IV) olduğu bildirilmiştir. 03/07/2018 tarihli müzik yapımcısı …, …, mali bilirkişi … ve FSEK uzmanı … tarafından düzenlenen ek raporda özetle: davalı tarafından yapılmış olan fesih işleminin haklı olduğu kanaatine de varılmadığı, diğer taraftan Davacı tarafın dosyaya sunduğu ve davalı taraf için yapmış olduğu harcamaların ispatı belgelerin toplam tutarını 84.271,00 TL olarak belirtildiği, ancak dosyaya sunulmuş olan fatura ve benzeri 30 adet evrakın toplam tutarı 67.192,38 TL olarak tespit edildiği, dosyaya sunulmuş olan masraf içeriği bir bütün olarak incelendiğinde ise, davalı … veya … ile ilişkilendirilebilen 10 adet evrakın toplam tutarı 43.794,90 TL olarak tespit edildiği ancak bunların dışındaki belgelerin davalı ile ilişkilendirilmesi fatura açıklamalarına bakıldığında mümkün olmadığı kanaatine varıldığı bildirilmiştir. 11/12/2018 tarihli müzik yapımcısı …, müzisyen …, mali bilirkişi … ve FSEK uzmanı …enlenen ek raporda özetle: Sözleşmede fesih ve cezai sorumlulukları maddesinde feshe dayanak olacak olaylar net ve açık bir biçimde belirtilmediği, dolayısı ile ne davalının istediği Aranjör ismen belirtilmiş ne de ekipman belirtilmiş bu durumda aranjörün yetersizliği veya ekipmanın kalitesi objektif olarak değerlendirilemediği, davacı tarafın dosyaya sunduğu ve davalı taraf için yapmış olduğu harcamaların ispatı belgelerin toplam tutarı 84.271,00 TL olarak belirtildiği, dosyaya sunulmuş olan fatura ve benzeri belgelerin toplam bedeli 67.572,38 TL olarak tespit edildiği, davacının defter kayıtlarında söz konusu hesap hareketlerinin tetkikinde: 60.334,79+ KDV 9.972,43 toplam 70.307,22-TL davalı adına ödemeler yapıldığı, yapılan bu masraflardan 15.10.2013 tarihli … yevmiye madde numaralı 1.272,09 TL+0,33 TL+1.000,00 TL tutarlı kayıtların belgesine, 05.11.2013 tarihli … yevmiye madde numaralı 600,00 TL +35,00 TL tutarlı kayıtların belgesine ve 16.11.2013 tarihli … yevmiye madde numaralı 340,00 TL tutarlı kayıtların belgesine rastlanmadığı, davalı adına yapılan masrafların defter kayıtlarda 67.059,80 TL olarak tespit edildiği, dosyaya sunulmuş olan içerik bir bütün olarak incelendiğinde ise, dönem olarak her ne kadar işin yapıldığı tarihlere uysa da içeriklerine bakıldığında tamamının davalı tarafa yapılmış harcamalar olduğunu söylemek mümkün olmadığı, sözleşme tarihinden önce ve sonra alınmış olan mal ve hizmetlere ait fatura ve benzeri belgelerin içeriğinde davalı tarafın adının soyadının veya yapılmış olan albümün adının birebir yazdığı belgelerin toplam tutarı 43.794,90 TL (Tablo III) olarak tespit edilmekle birlikte 4.652,00 TL (Tablo IV) sunulmuş olan tutarların da içerik adet, albümün çıkış tarihi ve gereklilikler göz önünde bulundurulduğunda davalı taraf için yapılmış olan harcamalar ile ilişkilendirilebileceğini toplam tutarın 43.794,90+4.652,00=48.446,90TL olduğu ancak bunların dışındaki belgelerin davalı ile ilişkilendirilmesi mümkün olmadığı, davalı tarafından yapılmış olan fesih işleminin haklı olduğu kanaatine varılamadığı, davacı tarafın albümün piyasada satışı ile ilgili gelirlerin ne kadar olduğu ve mahrum karın ne olduğu defter ve belgelerden tespit edilmediği bildirilmiştir. -Davalı Üsküdar …Noterliğinin 24.09.2014 Traihlihtarnamesi sözleşmeyi fesh etmiş, davacı ihtarnameye cevabı ile 08.10.2014 Tarihli ihtarnamede maddi manevi zarar ve cezai şartın ödenmesi için 7 günlük mehil verilmiş, ihtarnamenin tebliğ şerhine rastlanmamıştır. Davacı ihtarnameye cevabını içerir 30.10.2014 Traihli cevabi ihtarnamede taleplerin kötüniyetli olduğu belirtilerek cevap verilmiştir.
GEREKÇE: Davacı, 16.05.2013 Tarihli sözleşmenin davalı tarafça süreden önce ve haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek uğranılan zararın ve mahrum kalınan kazancın tazmini ile cezai şarta ve manevi tazminata hükmolunmasını talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı ve davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı vekili istinaf isteminde; sözleşmenin TBK 26,27 md aykırı olduğunu, genel ahlaka ve insan haklarına aykırı olan ve mutlak butlan ile imza tarihinde sakat olan sözleşme olduğunu, kelepçeleme sözleşmesi niteliğinde olduğunu, müvekkilinin sözleşme tarihinde sektöre hakim olmayan genç bir sanatçı olduğunu, davacının ise yıllardır pek çok müzisyenin yapımcılık faaliyetini sütlenmiş tecrübeli ve ekonomik olarak güçlü taraf olduğunu, uygulamada albümü yayınlama, piyasaya sunma, ne zaman ve nasıl gibi konularda karar verme konusunda yapımcıların nihai söz sahibi olduğunu, ekonomik güçten faydalanarak sanatçıya karar hakkı tanımadıklarını sözleşmenin batıl olduğunu ve bu hususun re’sen dikkate alınması gerektiğini ileri sürmüştür. Davalı vekilinin bu yöndeki istinafı yönünden sözleşme hükümleri bir bütün olarak incelendiğinde; sözleşmenin 4 yıl süreli olduğu, davacının yapımcı ve menajer olarak sözleşme konusu albüm okumalarında ve mix aşamasına gelene kadar tüm söz, beste, aranjör, stüdyo, canlı sazlar, fotoğraf, grafik tasarım harcamalarını kendisinin karşılayacağı, mali hakların yapımcıya devredildiği, yapımcının sanatçıya sözleşme konusu albümlerde yer alan eserleri okuma için bir ödeme yapmayacağı, sanatçının iş bu sözleşmeden dolayısı ile yapımcından başka hak ve alacağının bulunamayacağı, sanatçının konser turne sahne çalışmaları reklam jingle seslendirme gibi aktivitelerin net gelirinden %50′ sini sanatçıya ödeneceği, sanatçının üçüncü kişilerle başka bir menajerlik sözleşmesi akdetmeyeceği aksi halde yapımcının tüm maddi manevi zararlarını karşılayacağı, cezai şart ödeyeceği, sözleşme süresinde ve bitiminden itibaren 4 yıl boyunca albümde yer alan eserleri yapımcının yazılı izni olmadan yurt içi ve dışında ticari amaçla kayıt edilmek üzere seslendiremeyeceği, aksi halde kaset başına 1USD, compact disk başına 3 USD ödeyeceği düzenlendiği görülmektedir.Bu durumda sözleşmenin içeriği, süresi, kapsamı itibarı ile sözleşmenin genel şartlar içeren matbu sözleşme olduğundan söz edilemeyeceği gibi tamamen mutlak butlanla batıl olduğundan yahut kelepçeleme sözleşmesi mahiyetinde olduğundan söz edilemeyecektir. Sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığına ilişkin istinaf istemine gelince; sözleşmenin davalı tarafça süreden önce fesh edildiği sabittir. Davalı fesih sebebi olarak; davacının yükümlülüklerini yerine getirmediğini, vaad edilen aranjör ile çalışılmadığını, albümün kendisini yansıtmadığını, yeterli tanıtım faaliyetleri yapılmadığını, klip olarak çekilen görüntülerin kalitesiz olduğunu, cep telefonu kamerası kalitesinde bir kamera ile kostüm mekan çalışması olmadan kaydedildiğini ileri sürmüştür. Ancak mahkemenin kararına esas bilirkişi raporlarında yer aldığı üzere sözleşmede herhangi bir aranjör isminin yer almadığı, ekipman belirtilmediği, davalının ilk albümünün 12.11.2013 Tarihinde yayınlandığı, sözleşmenin süresi sona ermediğinden fesih tarihi olan 24.09.2014’te ikinci albümün çıkarılmaması yönünden davacının akde aykırı davrandığından söz edilemeyeceği, davacının manejerlik faaliyetlerinin gereği gibi yerine getirildiği iddiasına ilişkin konserler ve sahne alım faaliyetleri, Tv programları, internet haber yazılarını sunduğu, davalı konserlerin, tanıtımların kendi çabaları ile gerçekleştirildiğini ileri sürmüş ise de bu hususun ispatına elverişli delil sunulmadığı da dikkate alındığında; mahkemenin davalının sözleşmeyi fesihte haksız olduğuna ilişkin kabulü yerinde görülmüştür.Davacı dava dilekçesinde cezai şart talebini sözleşmenin 5.2.2 maddesi ve 9. Maddesine dayandırmış ise de; davalının üçüncü bir kişi ile menajerlik sözleşmesi yahut taahhütname akdettiğine ilişkin hiçbir delil ibraz edilmemiş, davalı da bu iddiayı kabul etmediğinden 5.2.2 maddeye aykırılıktan söz edilemeyecektir. 9.maddeye dayalı cezai şarta ilişkin istinaf istemine gelince; sözleşmenin haksız olarak süreden önce feshi nedeni ile cezai şart koşulları oluşmuş olup cezai şartın her iki taraf için düzenlendiği, sözleşmenin süresi ve amacı dikkate alındığında cezai şartın geçerli olduğu kanaatine varılmıştır. Davalı tacir olmadığından, TBK’nun 182/son maddesine göre hakim fahiş gördüğü cezai şartları tenkis ile mükelleftir. Bu hükmü hakimin re’sen gözetmesi gerekir. Mahkemece bu hususta hiçbir değerlendirme yapılmaması yerinde görülmemiştir. Dairemizce yapılan incelemede sözleşmede cezai şartın 50.000USD olarak belirlendiği, ancak cezai şart fahiş olduğundan akde aykırılık oluşturan hal, sözleşmenin süresi, olayın mahiyeti dikkate alınarak cezai şartın tenkisi ile 10.000USD cezai şartın yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Davacı, cezai şartın faiz başlangıç tarihi yönünden talebini ıslah etmiş, sözleşmenin fesih tarihinden itibaren faize hükmedilmiş ise de; davacı tarafça gönderilen 08.10.2014 Tarihli ihtarnamede davalıya cezai şartı ödemesi için 7 gün mehil verildiği, davalının ihtarnameye 30.10.2014 Tarihinde cevap verdiği görülmekle faiz başlangıcının bu tarih olarak esas alınmasına ve yabancı para alacağına reeskont faizi değil, 3095 sayılı Yasa’nın 4.a maddesi gereğince faiz uygulanmasına karar vermek gerekmiştir. Mahkemece yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde son raporda bilirkişiler davalı taraf ile ilişkilendirilebilen masraflar tutarının 48.446,90TL olduğunu, mahrum kalınan karın ne olduğunun defter ve kayıtlara göre tespit edilemediğini bildirmişlerdir. Davalı vekili maddi tazminat isteminin reddi gerektiğini, davacı vekili ise mahrum kalınan kar yönünden müzekkere yazılarak yapım şirketleri ve … ikinci albüm nedeni ile yapımcıya kalacak gelirin ne olduğunun araştırılması gerektiğini ileri sürmüştür. Sözleşmenin feshi ile birlikte davacı sözleşme nedeni ile yaptığı ve bilirkişi raporuna yansıyan maddi tazminatını davalıdan talep edebilecek ise de; fesih nedeni ile ayrıca müspet zararını talep edemeyecektir. Bu nedenle maddi tazminatın fazlaya ilişkin kısmının reddi yerinde olmakla maddi tazminata ilişkin istinaf istemlerinin reddi gerekmiştir. Davacı maddi tazminat talebi yönünden de faiz başlangıç tarihi ve türü yönünden talebini ıslah etmiştir. Faiz başlangıcı olarak fesih tarihinin değil ihtarnameye cevap tarihinin esas alınması ve kabul edilen miktarın tamamına bu tarihten itibaren faize hükmedilmesi gerekli olup faizin türü ise ıslah ile değiştirilebilecektir. Davalının sözleşmeyi feshi haksız ise de; mevcut delil durumuna göre manevi tazminat koşullarının oluştuğundan söz edilemeyeceğinden manevi tazminat isteminin reddi yerinde olup bu yöndeki davacı istinafının reddi gerekmiştir. Davacı vekilinin yargılama giderlerinin miktarının ve oranının hatalı belirlendiği bilirkişi ücretinin doğru olmadığını ileri sürmüş ise de; UYAP üzerinden yapılan incelemede bilirkişi ücreti olarak 5.536TL ‘lik reddiyat kaydı olduğu, tebligat , posta, talimat gideri olarak toplam 537,00TL masraf yapıldığı, davacı yanca 27.70TL başvuru harcı, 2171,86TL peşin harç, 1673,60TL tamamlama harcı yatırıldığı görülmektedir. Mahkemece belirtilen alacak kalemleri doğru ise de toplam dava değeri (114.500TL=50.000USD + 100.000Tl maddi tazminat + 10.000TL manevi tazminat= 224.500TL), kabul edilen değere göre( 50.000USD + 48.446,90TL= 162.946TL ) davanın kabul oranı; %72,58 olmasına rağmen eksik hesaplama yapıldığı görülmüş, Dairemizce karar kaldırılarak yeniden hüküm kurulacak olmakla yargılama giderleri yeniden düzenlenmiş, cezai şarttan hakkaniyet indirimi yapılan tutar yönünden ise aleyhe vekalet ücretine hükmolunmamış ve bu miktar yönünden davalı lehine yargılama giderlerine hükmolunmamıştır. Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf isteminin ve davalı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak, kazanılmış haklar korunarak dairemizce yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Davacı ve Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE,2- 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/235 Esas, 2020/378 Karar sayılı, 03.12.2020 Tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3-DAVANIN KISMEN KABULÜNE, A.48.446,90-TL maddi tazminatın 30/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, B. 10.000 USD cezai şartın fili ödeme tarihinde T.C Merkez bankasının USD cinsiden döviz satış kuru üzerinden TL karşılığının 30/10/2014 tarihinden itibaren hesaplanacak devlet bankalarının bir yıl vadeli USD cinsi mevduat hesaplarına uyguladığı en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,C. Manevi tazminat talebinin reddine, D. 4.873,70 TL ilam harcından 2.172,86-TL peşin harç ve 1.673,60-TL ıslah harcının mahsubu ile eksik 1027,24 TL harcın davalıdan tahsiline,E.- Maddi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca vekalet 7.098,10 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,F.Reddedilen maddi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 7.098,10 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,G.Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden Avukatlık ücret tarifesi uyarınca 5.900 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,H.Cezai şart talebi yönünden Karar tarihindeki AAÜT uyarınca 15.000TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,I.Cezai şartın reddedilen kısmı yönünden davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, K. Davacı tarafın yapmış olduğu 27,70 TL başvuru harcı 2.172,86 peşin harç, 1.673,60-TL, 5.536,00-TL bilirkişi ücreti , 537,00 TL tebligat ve müzekkere masrafı olmak üzere toplam 9.947,16- TL yargılama giderinden, takdiren 7219,64TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, L. Davalı tarafın yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;-İstinaf talebi kısmen kabul edildiğinden davacı ve davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 162,10-TL istinaf yoluna başvurma harcı, 16,50-TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 178,60-TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 162,10-TL istinaf yoluna başvurma harcı, 32,50-TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 194,60-TL’nin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/03/2023