Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1118 E. 2023/451 K. 10.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1118 Esas
KARAR NO: 2023/451 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/12/2020
NUMARASI: 2017/365 E. – 2020/658 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının davacının murisi … hakkında Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, takibin kesinleştiğini, …’a murisi …’tan intikal edecek olan İstanbul İli, Zeytinburnu İlçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, .. parselde kayıtlı taşınmaz üzerine haciz koydurduğunu, icra takibinin haksız ve dayanaksız olduğunu, muris …’ın ölümünden önceki son sekiz yılını huzur evinde geçirdiğini, 16/10/2016 tarihinde vefat ettiğini, murisin davalıya borçlanmasını, takibe konu senetleri düzenlemesini gerektirecek hiçbir hukuki ve ticari ilişkisinin bulunmadığını, takibe konu borcun hiç mevcut olmadığını, takibe dayanak yapılan senet altındaki imzaların da sahte olduğunu beyanla davacının murisi …’ın takibe dayanak yapılan senetlerin borçlusu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde; …’ın geçimini sağlamak ve her türlü ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla davalıdan borç aldığını, zamanla bu borçların ciddi bir yekün oluşturduğunu, sağlığında borcunu ödemek için hissedarı olduğu taşınmazın satılmasını beklediğini, bu mümkün olmayınca hakkı kaybolmasın diye davalıya üç adet bono verdiğini ve borçlu olduğunu beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI; Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/12/2020 tarihli 2017/365 E- 2020/658 K sayılı kararıyla; ” Davacı vekilinin fotokopi belge üzerinde inceleme yapıldığı ve önceki bilirkişiye ek rapor için teslim edilmediği, raporun hatalı olduğuna ilişkin itirazlarının bulunduğu, ancak teslim edilen belgelerin raporda belirtilen kapama tutanağında fotokopi olmadığının anlaşıldığı, Adli Tıp Kurumundan rapor alınmış olmakla dosyanın önceki bilirkişiye ek rapor için teslimi talebinin, usul ekonomisi ve ön raporda esasa ilişkin tespitin bulunmaması nedeniyle reddi gerektiği….senetler üzerindeki imzaların davacı murisine ait olduğu ve bononun mücerretliği ilkesi de dikkate alınarak davacı murisinin borçlu olduğunun değerlendirildiği, senetteki imzalar murise ait olduğu halde icra takibine itiraz edilmekle kötüniyetli olduğu değerlendirildiğinden ayrıca kötüniyet tazminatına hükmedildiği” gerekçesiyle; Davanın REDDİNE, -Alacağın %20’si olan 36.018,90TL kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; dosyada hüküm kurulmaya elverişli rapor alınmadığını, hukuka aykırı hüküm kurulduğunu, mahkemenin imza incelemesi için dosyanın bilirkişi …’e tevdine karar verdiğini, bilirkişi tarafından 27 Ekim 2017 tarihli raporda “inceleme konusu belgelerin dosyada fotokokopileri olması nedeniyle inceleme yapılamadığı, belge asıllarının temin edilmesi halinde inceleme yapılacağının” belirtildiğini, mahkemenin 02/11/2017 duruşma ara kararında belge asıllarının dosyaya getirtilmesine, akabinde dosyanın bilirkişiye gönderilmesine karar verilmesine rağmen, belge asılları getirtildikten sonra dosyanın ATK’ya gönderildiğini, itirazlarının dikkate alınmadığını, dosya içerisindeki imza incelemesine konu belgelerdeki imzalar ve yazı örneklerinin farklı farklı olmasının mahkemece dikkate alınmadığını, murisin ölmesi nedeniyle de, imza ve yazı örneklerinin mahkeme huzurunda alınamadığını, tek bir raporla hüküm kurulduğunu. -Murisin davaya konu senetler karşılığında davalıya borçlanmasını gerektirecek bir durumun bulunmadığını, ölümünden önceki 8 yılını huzur evinde geçirdiğini, 10 Ekim 2016 tarihinde vefat ettiğini, huzur evinde her türlü ihtiyacı karşılandığından borçlanmasını ve senet düzenlemesini gerektirecek neden bulunmadığını.-Davacının dava dilekçesinde merhumu 40 yıldır tanıdığını ve borcun kaynağının uzun yıllardır borç olduğunu, merhumun sağlık giderlerini kendisinin karşıladığını beyan ederek protokol sunmuşsa da, davalı tarafça ispatlanamadığını beyanla, mahkeme kararlarının kaldırılarak yeniden inceleme için mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir.
DELİLLER; Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının örneğinin incelenmesinde; davalı alacaklı … tarafından, muris … aleyhine, 20/11/2013 düzenlenme tarihli, 12/05/2014 vade tarihli 50.000,00TL, 16/06/2014 vadeli 50.000,00TL ve 14/04/2014 vadeli 50.000 TL bedelli bonolara dayanarak kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlattığı, ödeme emrinin 10 Ağustos 2016 tarihinde murise tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Davalı tarafça dosyaya “Borç İkrarı, Kabul Beyanı, Senet Tanzimi Teslim Belgesi” başlıklı 20 Kasım 2013 tarihli belge ibraz edildiği, belgede yıllardır geçimini devam ettirebilmesi, tedavi ve hastane masrafları için …’ten aldığı borcun 150.000 TL’sını bulduğu, 14 Nisan 2014 vadeli 50.000 TL (Ellibin Türk Lirası), 12 Mayıs 2014 vadeli 50.000 TL (Ellibin Türk Lirası), 16 Haziran 2014 vadeli 50.000 TL (Ellibin Türk Lirası) üç adet … emrine tanzim ve imza ettiği senetleri verdiğini, İstanbul, Zeytinburnu, … Pafta … Ada … Parsel …’deki apartman dairesindeki hissesi satılınca borcunu ödeyebileceğini…beyan ettiği, belgenin Borçlu Senetleri Tanzim ve İmza Eden … “okudum …-imza” , Alacaklı Senetleri Alan …, şahitler … ve … tarafından imzalandığı anlaşılmıştır. Bakırköy 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 09/11/2016 tarihli 2016/928 E-2016/838K sayılı veraset ilamından, murisin 10/10/2016 tarihinde vefat ettiği, geriye mirasçı … ve …’ın kaldığı anlaşılmıştır. Mahkemece rapor düzenlenmesi için dosyanın grafolog bilirkişi …’e tevdi edildiği, bilirkişinin …’a ait imza ve yazı örneklerinin bulunduğu belge asıllarının … Huzurevi’nden celp edildikten sonra değerlendirme yapılabileceği şeklinde ön rapor ibraz ettiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince 08/01/2018 tarihli ara karar ile; belge asıllarının getirtildiği gerekçesiyle Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasına karar verildiği, Adli Tıp Kurumunun 23/05/2019 tarihli raporunda; inceleme konusu senetler ve belgede …’a atfen atılı imzalara (basit tersimli sınırlı sayıda Beyazıt yazısı) ile …’ın mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlik saptandığından, senet üzerindeki imzaların kuvvetle muhtemel muris …’ın eli ürünü olduğu beyan edilmiştir.
G E R E K Ç E: İmza inkarına dayalı menfi tespit davasında, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verildiği, davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır. İstinaf incelemesi HMK 355. Madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepler ile kamu düzeniyle ilgili hususlarla sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, bilirkişi …’ün ön raporunda belge asıllarının celbi halinde rapor düzenleneceğini beyan ettiğini, mahkemenin de 02/11/2017 tarihli ara kararıyla, belge asılları geldiğinde bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmesine rağmen 08/01/2018 tarihli ara karar ile dosya üzerinde yapılan inceleme ile Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasına karar verilmesinin hatalı olduğunu, tek bir raporla karar verilmesinin de hatalı olduğunu, davalının merhumun ihtiyaçlarını karşıladığına dair iddiasının yerinde olmadığını ileri sürmüştür.İlk derece mahkemesinin 02/11/2017 tarihli ara kararı ile belge asılları celp edildiğinde bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verdiği, bu ara karardan rücu edilmeden, dosya üzerinde yapılan inceleme ile 08/01/2018 tarihli ara kararla ATK’dan rapor alınmasına karar verilmesi usule uygun değilse de, bu husus davanın sonucuna etkili olmadığından, mahkemece Adli Tıptan alınan rapor ile senetlerdeki imzanın davacının murisine ait olduğu saptandığından, davacı vekilinin rapora yönelik istinaf isteminin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Davaya konu senetlerde “nakden” bedel kaydının bulunduğu, davalı tarafın murise borç verdiğini ileri sürerek, senetlerin tanzim tarihi ile aynı tarihi taşıyan “Borç İkrarı, Kabul Beyanı, Senet Tanzimi Teslim Belgesi” başlıklı 20 Kasım 2013 tarihli belge ibraz edildiği, ispat yükünün davacıda olduğu ve davacının müvekkilinin murisinin senetler nedeniyle borçlu bulunmadığını yazılı belge ile ispatlayamadığı anlaşılmakla, davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiş, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak;Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 10/03/2023 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.