Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1106 E. 2023/264 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1106 Esas
KARAR NO: 2023/264
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/02/2021
NUMARASI: 2019/312 2021/68
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
KARAR TARİHİ: 22/02/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 24/06/2015 tarihli finansal kiralama sözleşmesi düzenlendiğini ve sözleşme gereğince davalıya toplam 5 adet yolcu asansörü teslim edildiğini, davalının finansal kiralama sözleşmesinden kaynaklanan 30/01/2019 tarihi itibariyle toplam 51.716,94 TL kira, 1.515,45 TL gecikme faizi ve 676,19 TL sigorta borçlarını ödemeyerek temerrüde düştüğünü, müvekkilince 30/01/2019 tarihli ihtarname gönderilerek borçların 60 gün içinde ödenmesinin istendiğini, ihtarnamenin 01/02/2019 tarihinde çıkış merciine iade edildiğini, ancak 6361 Sayılı Finansal Kiralama Kanununun 33/son ve İİK’nun 68/b maddesi uyarınca ihtarnamenin bu tarihte tebliğ edilmiş sayılacağını ve söz konusu verilen sürede borç ödenmediğinden sözleşmenin feshedildiğini, ancak davalının finansal kiralama konusu malları iade etmediğini, bu konuda İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/730 D.İş sayılı dosyasında 07/05/2019 tarihli ihtiyati tedbir kararı verildiğini belirterek sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin tespiti ile finansal kiralama konusu malların aynen müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın haksız olduğunu, müvekkili ile dava dışı arsa sahibi … arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, müvekkilinin inşaata başladığını, bu arada dava dışı … isimli şahsın beraberindeki 20-30 kişilik bir grupla projeyi işgal ederek müvekkilinin faaliyetlerini durdurduğunu, dolayısıyla fiilen projede bulunamadıklarını, hukuken de sorumlu olmadıklarını, sorumluluğun burayı işgal edenlere ait olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/312E. Sayılı kararı ile;”…binalarda bulunan dava konusu 5 adet asansörün kurulu bulunduğu sitede monteli vaziyette ve kat maliklerinin kullanımına tahsis edilmiş olması, halihazırda iskanı alınmak suretiyle kat maliklerinin oturmakta olduğu dava konusu asansörlerin binaların bütünleyici parçası haline gelmiş olması, binanın ortak yerlerinden olan dava konusu tüm asansörlerin davacı tarafça dosyaya sunulan kıymet takdir raporu ile bildirilen toplam değeri olan 20.000,00-TL. dikkate alındığında, bulundukları (çalıştıkları) yere göre imal edilen asansörlerin binalardan sökülmesi halinde ekonomik değerini çok büyük ölçüde yitirecek olması, binalardan sökülmeleri halinde hem fiziksel olarak hem de fonksiyonel olarak özelliğini (asıl niteliğini) kaybedecek olması, ayrıca binaların içinin oldukça lüks nitelikte malzemelerle kaplı olması ve sökülme aşamasında binaya vereceği zararın büyüklüğü ile bina sakinlerine vereceği zarar ve oluşturacağı tehlike dikkate alındığında, finansal kiralama ve dava konusu asansörlerin davacı şirkete iadesini yasal koşullarının oluşmadığı…” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; kararın mülkiyet hakkına aykırı olduğunu, kararın bu haliyle anayasanın 35. Maddesine aykırı olup, mülkiyet hakkını sınırladığını, mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi heyetinde finansal kiralama hukuku alanında uzman hukukçu bulunmadığını, ayrıca hukuki değerlendirme hakkının tamamen mahkemeye ait olup, bilirkişilerin değerlendirme yaptığını, bu durumun hatalı olduğunu, bilirkişi raporuna itirazların dikkate alınmadığını, ayrıca kararın Yargıtay’ın kararlarına da aykırı olduğunu, yine gerekçeli kararın kendi içerisinde çelişkili olduğunu, bu durumun HMK’nun 297. Ve Anayasa’nın 141/3. Maddesine aykırı olduğunu, hukukumuzda özel yasaların genel hükümleri ilga etmesinin kural olduğunu, somut olayda TMK’nın 684/2 vb genel hükümlerin finansal kiralama alanında geçerliliği bulunmadığını, ayrıca somut olayda yerel mahkemenin örf adet hukukunu ya da takdir yetkisini kullanabileceği yasal bir boşluğun da bulunmadığını, davanın finansal kiralama konusu malın iadesi davası olduğunu, mahkemenin usule aykırı yol izleyerek karar verdiğini, bu davalarda sözleşmenin feshi koşullarının oluşup oluşmadığı ve geçerli olup olmadığına bakıldığını, asansörlerin itiraz eden 3. Kişilerin maliki bulundukları yapının mütemmim cüzü olduğuna dair gerekçenin de hatalı olduğunu, bu konuda uzman görüşünü dosyaya sunduklarını, FKFFTFŞK’nın 22/5 maddesi gereğince tescil veya şerhten sonra 3. Kişilerin finansal kiralama konusu mal üzerindeki ayni hak iktisaplarının kiralayana karşı ileri sürülemeyeceği, bu özel hükmün iyi niyetli iktisabı ortadan kaldırdığını, dolayısıyla kiralananın mülkiyetinin iktisap edilmesine gerçekçe bir istisna getirmediğini, bu hükmün esasen 3. Kişinin kiralayanın izni ve kiracının yetkisi olmaksızın kiralananın mülkiyetini iktisap ettiği durumlar için getirildiğini, amacın kiralayanı korumak, elinden çıkan malın iadesini sağlamak olduğunu, mahkemenin gerekçesinde malın iadesi koşullarının oluşmadığına dair gerekçelerinin de yerinde olmadığını, mahkemeye sundukları kıymet takdir raporunda ekipmanın 2. El değerinin 20.000,00TL olarak belirtilmiş olmasının açtıkları davada harca esas değerin 50.000,00 TL olduğu gerçeğini değiştirmediğini, kaldı ki somut davada sundukları kıymet takdir raporunun tamamlanacak bir harç olmadığının tespiti için sunulmuş olup bu rapora dayalı olarak dava değerinin azaltılması gibi bir taleplerinin de bulunmadığını, mahkemenin dava değerini sanki 20.000,00 TL olarak belirtilmiş gibi yargılama yaparak talep ile bağlılık ilkesi ile adil yargılama hakkını ihlal ettiğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.Davacı vekilince istinaf dilekçesi ekinde 18/04/2021 tarihli hukuki görüş başlıklı uzman görüşünün sunulduğu görülmüştür.
DELİLLER:Davacı tarafından davalı ve diğer dava dışı şahıslara gönderilen 30/01/2019 tarihli ihtarnamede; 60 gün içerisinde kira, sigorta ve gecikme faizinin ödenmesinin istendiği görülmüş olup söz konusu ihtarname davalı şirkete çıkarılmış, ancak muhatabın gösterilen adreste tanınmadığından ve taşındığından bahisle 01/02/2019 tarihinde iade edildiği görülmüştür. Davalıya çıkan ihtarnamenin sözleşmede yer alan kaşesindeki adrese de çıkarıldığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında 24/06/2015 tarihinde finansal kiralama sözleşmesinin imzalandığı, dava dışı …, …, … isimli şahısların sözleşmeyi kefil sıfatıyla imzaladıkları görülmüştür.Sözleşmenin 60.maddesinde; kiracı ve kefillerin sözleşmedeki isim ve unvanlarının yanında belirtilen adreslerin kanuni yerleşim yeri olarak ittihaz ettikleri, ilerde başka bir yeri yerleşim yeri olarak ittihaz edecek olurlarsa bu yeri noter aracılığıyla kiralayana bildirmeyi, aksi halde sözleşmede yazılı ya da yukarıda yer alan adreslerine 7201 Sayılı TK’nun 10 ve devamı maddelerinde yer alan usule göre gönderilerek her türlü tebligatın noter veya postaya tevdi edildiği tarihte kendilerine tebliğ edilmiş sayılacağını kabul ve taahhüt ettikleri görülmüştür.Dosya içerisinde bulunan düzenleme şeklindeki satış vaadi ve arsa payı karşılığı sözleşmenin incelenmesinde; 21/04/2014 tarihinde dava dışı … ve … ile davalı şirket arasında düzenlendiği görülmüştür. Davacı tarafından davalı ve diğer dava dışı şahıslara gönderilen 30/01/2019 tarihli ihtarnamede; 60 gün içerisinde kira, sigorta ve gecikme faizinin ödenmesinin istendiği görülmüş olup söz konusu ihtarname davalı şirkete çıkarılmış, ancak muhatabın gösterilen adreste tanınmadığından ve taşındığından bahisle 01/02/2019 tarihinde iade edildiği görülmüştür. Davalıya çıkan ihtarnamenin sözleşmede yer alan kaşesindeki adrese de çıkarıldığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında 24/06/2015 tarihinde finansal kiralama sözleşmesinin imzalandığı, dava dışı …, …, … isimli şahısların sözleşmeyi kefil sıfatıyla imzaladıkları görülmüştür.Sözleşmenin 60.maddesinde; kiracı ve kefillerin sözleşmedeki isim ve unvanlarının yanında belirtilen adreslerin kanuni yerleşim yeri olarak ittihaz ettikleri, ilerde başka bir yeri yerleşim yeri olarak ittihaz edecek olurlarsa bu yeri noter aracılığıyla kiralayana bildirmeyi, aksi halde sözleşmede yazılı ya da yukarıda yer alan adreslerine 7201 Sayılı TK’nun 10 ve devamı maddelerinde yer alan usule göre gönderilerek her türlü tebligatın noter veya postaya tevdi edildiği tarihte kendilerine tebliğ edilmiş sayılacağını kabul ve taahhüt ettikleri görülmüştür. Dosya içerisinde bulunan düzenleme şeklindeki satış vaadi ve arsa payı karşılığı sözleşmenin incelenmesinde; 21/04/2014 tarihinde dava dışı … ve … ile davalı şirket arasında düzenlendiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 11/11/2019 tarihinde sunulan 3 kişilik bilirkişi raporunda; asansörlerin ana kartlarının biri hariç söküldüğü, ana kartlar söküldüğünde asansörlerin çalışmayacağı, asansörlerin demontajının uzman teknik elemanlar tarafından yapılabileceği, maliyetinin yüksek ve uzun süreceği, demontaj bedelinin montaj bedeline yakın olduğu, kapılarının sökülmesinin görüntü kirliliği ve tehlike oluşturacağı, ayrıca yapı kaplamasına zarar vereceği, söküm esnasında oluşacak zararların ek maliyet getireceği, binalarda kat irtifakının 25/10/2016 tarihinde kurulduğu, kar irtifak mülkiyet hakkının imar parseli üzerindeki yapının ortak yerlerini de kapsadığı, asansörler de ortak yerlerden olarak mülkiyet hakkı kapsamında bulunduğu, ihtiyati tedbir kararı tarihinde davalı şirketin asansörün zilyedi durumunda bulunmadığı, itiraz edenlerin taşınmaz pay mülkiyet haklarını iyiniyetli üçüncü kişi olarak temellük ettikleri, yapı inşaat ruhsatının belediyelerce onaylandığını, ayrıca asansör projelerinin de belediyeler tarafından onaylandığını, tedbir kararının icra edilmesindeki fiili durumun belediyenin görevi kapsamında kaldığını, asansörlerin yapının mütemmimcüzü mahiyetinde olduğunu, asansör parçalarının sökülmesinin yapının yıkım fiiline başlanılmasıyla eş anlamlı olduğu, ihtiyati tedbir kararının taşınmaz mülkiyet hakkını dikkate almayan bir karar olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE Dava, finansal kiralama sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğinin tespiti ile finansal kiralama konusu malların aynen iadesi talebine ilişkindir. Yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Dosyanın incelenmesinde; taraflar arasında finansal kiralama sözleşmesinin imzalandığı, sözleşme uyarınca dava konusu asansörlerin davalıya teslim edildiği ve asansörlerin inşaat sırasında binaya kurulumunun sağlandığı ve halihazırda bulunduğu binalarda kat malikleri tarafından kullanılmakta olduğu anlaşılmıştır. Davacı taraf sözleşmeyi feshinde haklı olup, kural olarak finansal kiralama konusu malın aynen iadesini isteme hakkı bulunmaktadır. Ne var ki somut olay bakımından ilk derece mahkemesince de karar yerinde isabetle belirtildiği üzere söz konusu asansörler kullanıldığı binanın mütemmim cüzü haline gelmiş olup, bağımsız bölümleri devralan kat malikleri tarafından söz konusu asansörlerin de mülkiyetinin kat maliklerine geçtiğinin kabulü gerekir. Açıklanan bu husus gözetildiğinde finansal kiralama konusu asansörlerin iadesine yönelik istinaf talepleri yerinde değildir.Ancak bu durum davanın tümden reddine karar verilmesi sonucunu doğurmamalıdır. Zira davacı tarafça davalıya finansal kiralama konusu asansörler teslim edilmiş olup, taraflar arasındaki ilişkide davacının sözleşmeyi feshetmekte haklı olduğu anlaşılmakla ve somut olay bakımından da asansörlerin gerek mülkiyetinin kat maliklerine geçmesi, gerekse iadesinin bir anlamda fiili imkansızlık nedeniyle mümkün bulunmaması karşısında davalı tarafın sebepsiz zenginleştiğinin kabulü gerekir. Bu durumda da mahkemece finansal kiralama konusu asansörlerin dava tarihindeki değerlerinin tespit edilerek bu miktarda davalı tarafın sebepsiz zenginleştiği gözetilerek bedeline hükmedilmesi gerekirken bu yönün göz ardı edilerek eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup davacı vekilinin istinaf talebinin bu yönlerden kısmen kabulü gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,2-İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/02/2021 tarih, 2019/312 E. – 2021/68K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 31,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 193,60 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.22/02/2023