Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1104 E. 2023/506 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1104 Esas
KARAR NO: 2023/506
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/12/2020
NUMARASI: 2018/586 E. – 2020/489 K.
DAVA: Marka Hakkına Tecavüzün Durdurulması, Önlenmesi, Maddi ve Manevi Tazminat
BİRLEŞEN 2020/108 ESAS SAYILI DOSYA
DAVA: Marka Tecavüzü Nedeniyle Maddi Tazminat
DAVA TARİHİ: 26/02/2020
KARAR TARİHİ: 22/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin her türlü tekstil ve deriden mamul spor malzemeleri ürünleri üretim ve satışı işleri ile iştigal ettiğini, merkezinin İtalya olduğunu, sektöre ait yüksek teknolojiyi ürünlerinin de ilk üreticilerinden olduğunu ve ürünlerinin güvenirliği ve kalitesi ile uluslararası çapta sektörde çok iyi tanınıp bilinen bir firma olduğunu, müvekkili şirketin dünya çapında çok geniş bir üretim, dağıtım ve reklam ağına sahip olduğunu, … kelimesinden ibaret … başvuru ve … tescil nolu markasının … tarihinden bu yana, karşılıklı iki L harfinden elde edilen özel bir şekilden ibaret … başvuru ve … tescil nolu şekil markasının 21/05/1985 tarihinden bu yana, karşılıklı L harfinden elde edilen özel bir şekil+… kelimesinden ibaret … başvuru ve … tescil nolu figüratif markasının 21/05/1985 tarihinden bu yana, karşılıklı iki L harfinden elde edilen özel bir şekil+… kelimesinden ibaret … nolu markanın 20/08/2004 tarihinden bu yana, … ibareli markanın … tescil numarası ile 05/06/2009 tarihinden bu yana, karşılıklı iki L harfinden elde edilen özel bir şekil+… kelimesinden ibaret … tescil nolu markanın 31/01/2012 tarihinden bu yana, karşılıklı L harfinden elde edilen özel bir şekil+… kelimesinden ibaret … tescil nolu markanın 16/12/2016 tarihinden bu yana Türkiye’de müvekkili adına tescilli olduklarını, müvekkiline ait markaların esas unsurunu oluşturan … kelime unsuru ile birlikte tanınıp bilinen, tanınmış marka olduğunu, davalının iş yerindeki tabelasında … kelimesini kullandığı gibi imal ederek piyasaya sürdüğü abiye, gecelik vs ürünlerinde müvekkili … markasını taşıyan ürün etiketleri kullandığını, … … Tekstil adlı adi şirketi kurduğunu ve tescil ettirdiğini, www…com alan adlı internet sitesini adına tescil ettirdiği ve “…” markası taşıyan ürünlerin tanıtımımı ve internet üzerinden satışını yaptığını, davalı …’in daha önce TPMK nezdinde … başvuru numarası ile “… bluz” kelimelerinden ibaret bir marka müracaatında bulunduğunu, yaptıkları itiraz üzerine başvurunun reddine karar verildiğini, davalının markayı ticaret alanında kullanmasının kötü niyetli olduğunu iddia ederek, davalının … … Tekstil olan ticaret unvanından … kelimesinin çıkarılmasına veya ticaret unvanının tümüyle iptaline, davalının www…com alan adlı internet sitesinin iptaline, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla davalının markaya tecavüz eylemleri nedeniyle müvekkilinin uğramış olduğu maddi zararları için şimdilik 5.000 TL, 15.000 TL manevi zararları için olmak üzere toplam 20.000 TL tazminatın dava tarihinden itibaren reeskont faiz oranı esas alınarak işletilecek faizleri ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıya ait … markası ile müvekkilinin kullandığı … markasının kavramsal, işitsel ve görsel olarak birbirinden farklı olduğunu, davacının dava dilekçesinde kendi beyanıyla … markasında karşılıklı iki L harfinden elde edilen özel bir şekilden ibaret olduğunu, bunun yanında bu özel şekil ile birlikte markada … kelimesinin bulunduğunu beyan ettiğini, müvekkilinin markasının incelenmesinde … kelimesinin davacı markasıyla farklı yazı karakterinde olduğunu, renk kombinasyonlarının tam tamına birbirini tutmadığını, davacının sadece spor ürünleri emtiasında üretim ve satış yaptığını, müvekkilinin ise sadece abiye ve gecelik sektöründe faaliyet gösterdiğini ve görsel olarak markaların renk, biçim, şekil ve kombinasyon kapsamında birbirlerinden farklı olduklarını, tüketici kitlelerinin tamamen farklı olduğunu, davacının uzun yıllardan beri sadece spor eşyaları emtialarında faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin faaliyet alanında herhangi bir üretiminin bulunmadığını, bu hususlar dahilinde herhangi bir marka tecavüzünün gerçekleşmediğini bu nedenle haksız rekabetinin de mümkün olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
BİRLEŞEN DAVA ( 2020/108 Esas): Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki hususları tekrarla davalı kullanımlarının marka hakkına tecavüz oluşturduğunu izah olunan fiili ve hukuki gerekçelerle davalı aleyhine İstanbul 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2018/586 esas sayılı dosyası ile fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak marka hakkına tecavüz nedeniyle 5.000 TL maddi tazminat, 15.000 TL manevi tazminat ve marka haklarına tecavüz eylemlerinin durdurulması ve önlenmesi dava açtıklarını, aradaki fiili ve hukuki irtibat nedeniyle işbu dava dosyasının tensiben birleştirilmesini ve fazlaya ilişkin haklar, talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla marka hakkına tecavüz nedeniyle 70.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacı ödenmesini talep ve dava ettiği, davalar arasında hukuki ve fiili irtibat bulunması nedeniyle 01/06/2020 tarih 2020/108 esas, 2020/199 karar sayılı karar ile davaların birleştirilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2018/586 E. – 2020/489 K. sayılı kararıyla; “…Tüm dosya kapsamı yukarıda izahı yapılan mevzuat ve açıklamalar kapsamında değerlendirildiğinde; davacının sübut bulan davasının ve tazminat talepleri ile birleşen davadaki maddi tazminata yönelik talebin kısmen kabulü” kararı verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; “Asıl davadaki karara yönelik istinaf istemlerinin olmadığını, istinafın sadece birleşen dosyadaki karara yönelik olduğunu,Somut olayda, İstanbul 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2018/586 E sayılı dosyasına sunulan 02.10.2019 tarihli bilirkişi rapor ile, davacı müvekkilin davalıdan cironun %10’nun baz alınması halinde 226.628,28 TL, cironun %15’inin baz alınması halinde 339.942,44 TL maddi tazminat talep edebileceğinin belirtildiği, 26.02.2020 tarihli dilekçe ile ek dava açılarak ek davada 70.000 TL ek maddi tazminat talebinde bulunularak netice olarak toplamda 75.000 TL maddi tazminat talebinde bulunulduğunu, Asıl dava ve ek davada talep olunan madddi tazminat tutarının bilirkişi raporunda cironun %10’u baz alınarak hesaplanan tazminat tutarının dahi yaklaşık 1/3’ne tekabül ettiğini, yani tazminat tutarından Hakim’in TBK.50 Madde hükmü uyarınca yapabileceği makul hakkaniyet indiriminden çok fazlasının zaten tarafımızca ek dava açılırken yapıldığını, Mahkemenin re’sen hüküm altına aldığı tazminat tutarının bilirkişinin hesap ettiği tazminat tutarının dahi 1/11’inden daha az bir tutara tekabül ettiğini, somut olayda yapılan hakkaniyet indiriminde makul sınırlardan fahiş bir oranda uzaklaşıldığını, Kaldı ki ek dava ikame edilmeden önce üzere davalı taraf ile 12.02.2020 tarihinde bir sulh protokolü yapılmış, bu protokole göre davalı 35.000 TL maddi tazminatı ödemeyi zaten kabul etmiş, ödeme taahhütlerini ihlal ettiği için, davalıya karşı ek dava açmak zorunda kalındığını, Mahkemenin davalının, serbest iradesiyle ödemeyi kabul ettiği ve bu konuda protokol yaparak kendisini bağladığı bir tutarın dahi altında, davalının serbest iradesiyle ödemeyi taahhüt ettiği tutarın bile yarısından daha az bir tutarı hüküm altına aldığını, Yapılan protokolün kamu düzenine ilişkin olmadığını ve tarafların serbestçe tasarrufta bulunabileceğini, ne tutarda bir tazminat ödeyeceğine dair davalı taraf kabulünün takdir edilecek tazminatın asgari tutarının belirlenmesi ve takdir yetkisinin sınırları bakımından Hakimi bağlayıcı olduğunu, Davalı taraf lehine avukatlık ücretine hükmedilmesinin de kanaatimizce hukuka uygun olmadığını.” beyanla ilk derece mahkemesinin birleşen dosyaya ilişkin kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava; asıl dava yönünden marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi ve durdurulması ile maddi manevi tazminat; birleşen dava yönünden ise maddi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “-Asıl davanın KABULÜ İLE, a)Davalının … BLUZ ve … ibaresini içeren kullanımlarının davacının tescilli markalarına tecavüz teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, ortadan kaldırılmasına, -Bu kapsamda ticaret unvanında yer alan … ibaresinin çıkartılmasına, aksi takdirde TERKİNİNE,-www…com sitesine ERİŞİMİN ENGELLENMESİNE, alan adının TERKİNİNE,-… ibaresini taşıyan ürünlerin üretim ve satışının durdurulmasına, üretilen ürünlerdeki bu ibarelerin sökülmesine, aksi takdirde masrafı davalıya ait olmak üzere imhasına, b)Davacının maddi tazminat davasının KABULÜ ile, 5.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte (reeskont faizini geçmemek kaydıyla) davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, c)Davacının manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile, takdiren 5.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte (reeskont faizini geçmemek kaydıyla) davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, -Birleşen davanın KISMEN KABULÜ ile, takdiren 10.000 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine.” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından birleşen dosyaya yönelik karar yönünden istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak birleşen dava yönünden ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır Mahkemece maddi tazminat talebi yönünden bilirkişi incelemesi yapılmış ise de, esasen bu tür davalarda net zarar tespitinin mümkün olmaması, farazi hesaplamalar doğrudan hükme esas alınabilecek nitelikte olmaması, tespit edilen miktarın tarafların sektörel bazda uyuşmaması her ne kadar tanınmış marka olarak korunmadan faydalanma söz konusu ise de zarar hesaplamasına doğrudan davacı tarafça sunulan emsallerin uyuşmazlığa uygulanabilirliğinin bulunmadığı dikkate alındığında bilirkişi tarafından hesaplanan tazminat miktarlarının hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun düşmediği düşüncesiyle TBK 50. maddesi uyarınca yapılan değerlendirme sonucunda davacının maddi tazminat talebinin (asıl davada 5.000,00 TL, birleşen davada 10.000,00 TL olmak üzere) toplam 15.000,00 TL üzerinden kısmen kabulününe karar verilmesinin dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olduğu, davanın kısmen kabul olması nedeniyle reddedilen kısım yönünden davalı lehine vekalet ücreti takdirinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır. Davacı vekilinin istinaf dilekçesi ekinde sunduğu sulh protokolü ile davalının 35.000 TL maddi tazminat ödemeyi kabul ettiğini ileri sürmüş ise de; protokolün ıslak imza içermemesi ve davacı tarafından karar tarihinden önce mahkemeye sunulmamış olması nedeniyle protokolün geçerliliğinin ve davalı kabulünde olup olmadığının anlaşılamaması, ayrıca protokol kapsamında haricen ödeme yapılıp yapılmadığının da belirlenememesi karşısında, istinaf aşamasında sunulan protokol gereğince farklı bir değerlendirme yapılmasının gerekmediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.22/03/2023