Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1092 E. 2023/618 K. 05.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1092 Esas
KARAR NO: 2023/618
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/11/2020
NUMARASI: 2017/127 E. – 2020/330 K.
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Endüstriyel Tasarımın Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/04/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı – karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili şirketin 1973 yılında Konya’da kurulduğunu, … markalı kolonyalar, … markalı kozmetik ürünler ve diğer tasarımları ile toplum genelinde yüksek bilinirliğe sahip olduğunu, davalı adına tescil edilmiş olan tasarımların daha önceden kamuya sunulmuş ve tescilli koruma altına alınmış tasarım ve ürünler ile birebir aynı özellikleri taşımakla kanunen taşımaları zorunlu olan yenilik ve ayırt edicilik özellikleri olmadığını, davalı adına tescilli olan tasarımların dava dışı … firmasına ait 09.05.2013 tarih ve … tescil numaralı şişe tasarımı karşısında hükümsüz kılınması gerektiğini, belirtilen tescilli tasarım ile davalı adına tescilli tasarımların benzer olduğunu, davalı adına 09.05.2014 tarihinde tescil edilmiş olan … tescil numaralı tasarım ile davalı adına 2016 yılında tescil edilmiş olan 8 tasarımın birebir aynı olduğunu, 09.05.2014 başvuru tarihli şişe tasarımının varlığında 12, 13 ve 15 Nisan 2016 tarihinde başvuru edilerek tescil edilmiş şişe tasarımlarının yeni ve ayırt edici olmadıklarının açık olduğunu, yeni olduğu iddia edilecek bir tasarımın ancak bir kez tescil edilebileceği gerçeği karşısında davalı tarafından birebir aynı tasarımın … nolu dosyada iki kez olmak üzere farklı renkler gerekçe kılınarak diğer 2016 tarihli tasarımla ile birlikte 9 ayrı kez tescil edildiğini, mevcut şişe modeli tescillerinde renklerin şişe tasarımına bir farklılık katmadığını, davalının TPMK’nın tasarım başvurularında re’sen yenilik ve ayırt edicilik incelemesi yapmamasından faydalanarak kamuya daha önce başka firmalar tarafından sunulan tasarımları kendi adına tescil ettirip rakiplerine karşı kullanmasının kötü niyetli bir davranış olduğunu, davalı adına tescilli olan … tescil numaralı 2 sıra numaralı, … tescil numaralı 1 ve 2 sıra numaralı, … tescil numaralı 1 sıra numaralı, … tescil numaralı 1 sıra numaralı, … tescil numaralı 1 sıra numaralı, … tescil numaralı 1 sıra numaralı, … tescil numaralı 1 sıra numaralı, … tescil numaralı 1 sıra numaralı, … tescil nolu 1 sıra numaralı tasarımların yeni ve ayırt edici olmadığı gerekçesiyle hükümsüzlüğü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiş, haksız ve mesnetsiz karşı davanın reddini talep etmiştir.
CEVAP ve KARŞI DAVA: Davalı – karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle: müvekkili şirketin 94 yıldır geleneksel olarak kolonya üretimi yapan, kolonya ve kozmetik sektöründe faaliyet gösteren, 260’dan fazla marka ve tasarımını TPMK nezdinde tescil ettirmiş olduğunu, müvekkili şirketin uluslararası marka tescil süreçlerine de önem verdiğini, … çatısı altında 60’dan fazla ülkede çeşitli markalarını uluslararası tescil sistemiyle de koruma altına aldığını, müvekkili adına tescilli olup asıl davaya konu edilen şişe tasarımlarının yeni ve ayırt edici olduğunu, dava dışı … firmasına ait 09.05.2013 tarih ve … nolu tasarım ile müvekkili adına tescilli tasarımlar arasında genel izlenim ve detaylarda belirgin farklılıklar bulunduğunu, müvekkili adına tescilli tasarımların kendi aralarında da yeni ve ayırt edici olmadıkları iddia edilmişse de, tasarımlar incelendiğinde farklı renk, koku, ambalaj, etiket cinse ilişkin kolonyalar için tescil edilmiş farklı renk görünümünde şişeler ve renkli ambalajlar için üretilmiş olduklarını, tasarımların adım adım geliştirilmiş tasarımlar olduğunu; davacı – karşı davalı adına tescilli olan … no.lu tasarımın müvekkili adına tescilli tasarımın-sınırsız seçenek özgürlüğü olmasına karşın taklidi niteliğinde olduğunu, müvekkili adına tescilli olan tasarımların ayırt edilmeyecek şekilde benzerlerinin, renkleri dokuları dahil olmak üzere birebir aynı görsel ve içerikte davacı – karşı davalı tarafından üretildiğini, ürünlerin satışının yapılıp yapılmadığının tespiti amacıyla mahkemeye (Ankara 2. FSHHM’nin 2017/26 D.İş) müracaat edildiğini ve tecavüz teşkil eden ürünleri sattığı tespit edilen marketlere ihtarname gönderildiğini; haksız ve mesnetsiz asıl davanın reddini, karşı davada davalı adına tescilli olan … tescil numaralı kolonya şişesi tasarımının hükümsüzlüğü ve sicilden terkinini, tecavüzün durdurulması, önlenmesi, 20.000 TL maddi ve 20.000 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 05.11.2020 tarih ve 2017/127 Esas – 2020/330 Karar sayılı kararıyla; “Asıl davada: Davalı-karşı davacı tarafa ait hükümsüzlüğü talep edilen … numaralı tasarım tescilinin başvuru tarihi olan 09.05.2014 tarihi itibarı ile koruma şartı olan yenilik ve ayırt edici nitelik özelliklerine sahip olmadığı, …, …, …, … ve … numaralı tasarım tescillerinin başvuru tarihleri olan 12.04.2016 tarihi itibarı ile koruma şartı olan yenilik ve ayırt edici nitelik özelliklerine sahip olmadığı, … ve … numaralı tasarım tescillerinin başvuru tarihleri olan 13.04.2016 tarihi itibarı ile koruma şartı olan yenilik ve ayırt edici nitelik özelliklerine sahip olmadığı, … numaralı tasarım tescilinin başvuru tarihi olan 15.04.2016 tarihi itibarı ile koruma şartı olan yenilik ve ayırt edici nitelik özelliklerine sahip olmadığı kanaatine varıldığından asıl davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Karşı davada: Davacı-karşı davalı tarafa ait … numaralı tasarım tescilinin başvuru tarihi olan 10.03.2017 tarihi itibarı ile koruma şartı olan yenilik ve ayırt edici nitelik özelliklerine sahip olmadığı kanaatine varıldığından … numaralı E.T.B nin hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, asıl davaya konu tasarımların hükümsüzlüğüne karar verildiğinden tecavüz ve tazminat istemlerinin reddine ” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı-karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde; “Dosyada mübrez her iki bilirkişi raporunda da açık bir şekilde davalı adına tescilli işbu dava konusu tasarımların tümünün yenilik ve ayırt edicilik şartlarını haiz olmadığının tespit edildiğini, bu konuda raporlar arasında giderilmesi gerekli bir çelişki de bulunmadığından asıl davamızın kabulünün gerektiğini, Davalı-karşı davacının tasarımlarının yenilik ve ayırt edicilik niteliğini haiz olmadığı açık olduğundan davalının açmış olduğu haksız karşı davanın reddine dair verilmiş olan mahkemesi kararının da onanması gerektiğini, Müvekkil tasarımı bakımından alının raporlar arasında çelişki bulunduğunu; dosyaya sunulmuş 13.09.2018 tarihli kök bilirkişi raporunda, müvekkil tasarımı ile davalı-karşı davacı tasarımlarının benzer olmadığına ilişkin görüşleri dikkate alındığında bu rapor ile 22.01.2019 tarihli ikinci bilirkişi raporu arasında çelişik bir durum ortaya mevcut olduğu ve işbu çelişkinin yargılama içerisinde giderilmediğini,Müvekkil tasarımının, davalı-karşı davacı tasarımlarına kıyasla hem teknik ve hem tasarıma ilişkin ilkeler çerçevesinde farklı ve bu nedenle müvekkil tasarımının yenilik ve ayırt edicilik niteliklerini taşıdığına dair uzman görüşünü dosyaya ibraz ettiklerini, İşbu sebeple müvekkil tasarımının hükümsüzlük şartlarının oluştuğunun açık ve denetime elverişli bir bilirkişi raporu ile ortaya konulmadığı için; müvekkil tasarımının yenilik ve ayırt edicilik niteliği bulunmadığı gerekçesiyle verilmiş olan mahkemesi kararının müvekkil aleyhine olan bölümünün kaldırılmasına ve müvekkil tasarımının hükümsüzlüğü taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiğini, Müvekkil tasarımının yenilik ve ayırt edicilik niteliğini haiz olduğunu; müvekkil tasarımında, yukarıdan aşağıya inen çizgiler/oluklar, davalı tasarımına oranla daha az sayıda ve daha büyük bir formda olduğunu, bu da şişenin içindeki kolonyayı daha kristal bir görünüme kavuşturarak tasarımın genel görünümünü etkilediğini, buna karşılık davalı tasarımındaki çizgiler ise daha küçük ve daha sık olduğunu, dolayısıyla oluklar arasında görsel algıyı doğrudan etkileyen önemli bir farklılık bulunduğunu, gerek çizgilerin/olukların sayısının farklı olması gerekse formlarının farklı olması müvekkil tasarımına ayırt edicilik özelliği kazandırdığını, Bu bağlamda davalı adına tescilli tasarımların yenilik ve ayırt edicilik niteliklerini haiz olmadığı tespit edilmiş olduğundan tarafımızca ikame edilmiş olan davanın kabulüne, Davalı Yan tarafından tarafımıza karşı haksız ikame edilmiş olan karşı davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, Davalı-karşı davacı tarafından TMPK’nun re’sen yenilik ve ayırt edicilik incelememesi yapmamasından faydalanılarak tescil edilmiş olan tasarımların yenilik ve ayırt edicilik niteliğini haiz olmadığını, Davalı-karşı davacı adına tescilli 2016 başvuru tarihli tasarımların birbirinin tamamen aynısı olmasına ek olarak, davalı-karşı davacı her ne kadar adına tescilli … numaralı tasarımın davalı-karşı davacı adına tescilli 2016 koruma tarihli tasarımlar ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olması nedeniyle 2016 tarihli tasarımların hükümsüz kılınmasını gerektirdiğini, Davalı-karşı davacı adına tescilli …numaralı tasarım ile 2016 yılında tescil edilen tasarımların daha önce kamuya sunulmuş olan … adına 09.05.2013 tarih ve … numara ile tescilli şişe tasarımının varlığında yenilik ve ayırt edicilik özelliği kalmadığından hükümsüz kılınması gerektiğini, Davalı-Karşı Davacı Yan adına tescilli dava konusu 2016 başvuru tarihli tasarımların birebir aynı olduğunu, birbirinin tamamen aynı olan tasarımların sadece renklerinin değiştirilmeleri yolu ile yenilik ve ayırt edicilik kazanmalarının mümkün olmadığını, mevcut şişe modeli tescilinde renklerin şişe tasarımının görünümünde farklılık yaratmadığından 2016 yılına dair ilk tescilin varlığında diğer tescillerdeki şişe tasarımlarının dahi yeni ve ayırt edici olamayacağını ve hükümsüz kılınmaları gerektiğini, Davalı-karşı davacı yan adına tescilli 2016 başvuru tarihli tasarımların yine davalı adına tescilli olan 09.05.2014 tarihli, … başvuru numaralı tasarım ile tamamen aynı olması gerekçesi ile hükümsüz kılınmaları gerektiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının talepleri gibi kaldırılması istenmiştir. Davalı-karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde; “Tasarımın ancak estetik olması halinde ayırt edici olacağı ve hukuk düzenince korunabileceği tespit ve esasının yasal olmadığını, SMK 55.maddesindeki ilgili düzenlemede tasarım kabulünde ürünün görünümüyle ilgili estetik unsurdan hiç bahsedilmediğini, Tasarımların hükümsüzlüğünün tespitinde tarifname ve tescil belgeleri ile birlikte ürünün birebir aynısının karşılaştırılması gereğine işaret edilmesine rağmen bu gereklerin yerine getirilmediğini, Tarifnamede belirtilen hususlarla ayırt edicilik unsurunun belirlendiği mahkemenin de kabulü olduğu üzere tarifname ve birebir kıyaslama yapılmamasının eksik araştırma ve inceleme olduğunu gösterdiğini, Ayırt edicilik unsurunun tespitinde belirgin farklılığın esas olduğunun kabulünün isabetli olmadığını, 554 sayılı KHKnın 7 (1) maddesinde yer alan ayırt ediciliğin tespitinde “belirgin farklılıklar”ın esas olması unsurunun 10/01/2017 tarihli SMK ile yürürlükten kaldırıldığını, Ayırt edicilikte en az %50 oranında pay sahibi olan bu orijinallik ayırt edicilik incelemesinde çelişkiye düşülerek dikkate alınmadığını, müvekkil tasarımındaki küresel, ultraviyole (uv) kaplama parlak gümüş ve gövdeyle uyumlu, gövdedeki dokuyla bütünlük arz eden özel çaba, karşılaştırılan ve var olduğu kabul edilen tasarım kapağındaki sadeliğe rağmen görmezden gelindiğini, müvekkil tasarımındaki bu özelliğin özgün nitelikle hususiyet taşıdığını, karşılaştırılan tasarımın kapağındaki bayağılığa rağmen bu hususun gözetilmemesinin de yine hukuki açıdan yetersiz ve denetime olanak sağlamayan bilirkişi raporlarının eksik incelemeye dayalı olduğunu, müvekkilin tasarımı her açıdan ilk bakışta fark edilen ayırt edici unsurlara sahip olduğunu, Mahkemenin müvekkilin tasarımındaki gövdede bulunan farklılıkları belirtmesi, dolaylı olarak hükümsüzlüğe esas alınan (kıyaslanan) üründe bu özelliklerin olmadığını göstermediğini, Davacının taraf ehliyetine sahip olmadığını, hükümsüzlük davasında aktif dava ehliyetinin SMK uyarınca menfaati olanlarla sınırlandırılması hususu da gözetilerek davacı-karşı davalının menfaatinin hukuken korunan/korunmaya değer bir menfaat olup olmadığının tartışılması gerektiğini, Mahkemece kazanılmış hakları gözetme amacı taşıyan 6967 sayılı Yasanın Geçici 1. maddesinin uygulanmadığını; müvekkilin tasarım korumasının başladığı SMK öncesinde duyu organlarıyla algılanabilir görünümle hukuki koruma sağlanabilirken, yeni SMK düzenlemesinde görünümün yeterli görüldüğünü, ancak mahkemenin kazanılmış hakkı dikkate almadığını, İhtiyati tedbir kararı verilirken SMK tarafından belirlenen usul kurallarının izlenmediğini; uyuşmazlığın dillendirildiği tarihte yürürlükte bulunan ihtiyati tedbir hükümleri uyarınca ihtiyati tedbirin, tedbir isteyenin ancak kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz durumunda istenebilecek bir önlem olduğu, dosyadaki tedbirin ise tedbir isteyenin değil, başkasının sınai hakkına yönelik bir iddiadan ibaret olduğunun gözden kaçırıldığını, Karşı tarafın hukuki sonuç doğurmaya elverişli, geçerli belgelerle iddiasını ispatlayamadığını, davanın, hükümsüzlüğe esas alınan … tasarımıyla ilgili resmi olmayan, internet çıktılı fotokopi belgelere dayandırılmasının ve daha önce kamuya sunulduğu iddia edilen … tasarımıyla ilgili kaynağından sorularak getirtilmesi gereken denetime elverişli belgeler yerine sunulan ve sıhhati ancak detaylı incelemelerle anlaşılabilecek internet çıktılarıyla değerlendirme yapılmasının hatalı olduğunu, öte yandan, hükümsüzlüğe esas alınan … tasarımının piyasada olup olmadığı ile korumasının devam edip etmediği hususlarının araştırılması gerektiğini, Bilirkişi kurullarının oluşturulmasının Yargıtayın emsal kararlarıyla uyumlu olmadığını, kurul bünyesinde hukukçu ve ilgili sektörden bilgilenmiş kullanıcı bulunmaması nedeniyle uyuşmazlığın çözümünde yetersiz kalındığını, Tasarımda korumanın genel izlenime hasredildiği hukuki gerçeği karşısında raporların çok detaylı olması, EST tasarımının sağlık-kozmetik, … tasarımının gıda (su) sektöründe olmasına rağmen sektörel ilgi de gözetilmeyerek tasarım korumasının özüne, disiplinine ve amacına aykırı davranıldığını,Müvekkil tasarımı, genel görünüm itibariyle, ilk bakışta zaten karşılaştırılan üründen farklı olduğunu, detaylı anlatımda dahi yukarıda izah edilen hususlar karşısında yine ayırt edici konumda olduğunu, Tasarıma konu kıyas edilen var olduğu kabul edilen ikinci şişe fiziki olarak getirtilmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu, Ayırt edicilik incelemesi yapılırken öncelikle her iki görselin de ortak yönlerinin tespiti, daha sonra farklı yönlerinin tespiti, son olarak da tasarımın bütününe göre, farklı yönlerin tasarımı önceki tasarımdan farklı kılmaya yetecek bir fikri emek ve çaba mahsulü olup olmadığı değerlendirilerek sonuca gidilmesi ve ortak ve farklı yönlerin belirlenmesi, akabinde de seçenek özgürlüğü de değerlendirilerek, tasarımın mesnet tasarımlar karşısında bir bütün olarak ayırt edici olup olmadığının belirlenmesinin gerektiğini, Müvekkilin seçkin tasarımının, seçenek özgürlüğü çok az olmasına rağmen ayırt edici nitelikte olduğunu, seçenek özgürlüğünün tartışılmamasının da usule aykırı oyduğunu, mahkemece ayırt edicilik yönün iyi irdelenmediğini, müvekkil tasarımlarının tümünde özgün kültürümüze has özellikler yeni bir tarzda yorumlanarak ayırt edici nitelik taşıdığını, Müvekkil ile… firması tasarımları kıyaslanırken her iki firmanın farklı sektörlerde faaliyet gösterdiğinin, müvekkil tasarımlarının kozmetik, … firması tasarımlarının gıda sektöründe kullanıldığı hususlarının göz ardı edildiğini, Davacı – karşı davalı adına hukuka aykırı şekilde tescil edilen tasarımın yıllardır kullanımı, müvekkil şirket tasarım haklarına tecavüz teşkil ettiğini, tüketiciler nezdinde karışıklığa sebep olduğunu, tüketicileri yanıltarak kendi ürünlerini tercih etmelerini ve bu surette yıllardır haksız kazanç sağladığını, Davacı – karşı davalının hukuka aykırı bu fiilleri nedeniyle müvekkil şirketin kazanç kaybı yaşadığını, maddi ve manevi zarara uğradığını, buna rağmen mahkemece yapılan incelemede maddi ve manevi tazminat taleplerimizin göz ardı edildiğini, müvekkil şirketin yıllardır uğradığı zarar hiç hesaba katılmadan ve dosya hesap bilirkişisine gönderilmeden eksik bir şekilde hüküm tesis edildiğini, Karşı davamız bakımından davalı adına tescilli tasarımın hükümsüzlüğüne karar verilmesi isabetli olsa da yine bu doğrultuda müvekkil şirketin uğradığı zararların da tazminine karar verilmesi gerektiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Asıl dava tasarımın hükümsüzlüğü; karşı dava, tasarımın hükümsüzlüğü, tasarıma tecavüzün durdurulması, önlenmesi, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir İlk derece mahkemesi tarafından, “ASIL DAVADANIN KABULÜNE; -Davalı adına tescilli … tescil nolu 2 sıra numaralı, … tescil nolu 1 ve 2 sıra numaralı, …tescil nolu 1 sıra numaralı,… tescil nolu 1 sıra numaralı,… tescil nolu 1 sıra numaralı, … tescil nolu 1 sıra numaralı,… tescil nolu 1 sıra numaralı, … tescil nolu 1 sıra numaralı, … tescil nolu 1 sıra numaralı, ETB’lerinin ayrı ayrı HÜKÜMSÜZLÜKLERİNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE; KARŞI DAVANIN KISMEN KABULÜNE, -Davalı adına tescilli … nolu ETB’nin HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE, -Tecavüz ve tazminat istemlerinin REDDİNE,” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Mahkemece aldırılan 22/01/2019 tarihli bilirkişi heyeti raporunun denetime elverişli ve yeterli olduğu, mahkemece toplanan deliller, bilirkişi incelemeleri ve tüm dosya kapsamıyla; asıl davada davalı-karşı davacıya ait … numaralı tasarım tescilinin başvuru tarihi olan 09.05.2014 tarihi itibarı ile koruma şartı olan yenilik ve ayırt edici niteliğe sahip olmadığı, …, …, …,… ve … numaralı tasarım tescillerinin başvuru tarihleri olan 12.04.2016 tarihi itibarı ile koruma şartı olan yenilik ve ayırt edici niteliğe sahip olmadığı, … ve … numaralı tasarım tescillerinin başvuru tarihleri olan 13.04.2016 tarihi itibarı ile koruma şartı olan yenilik ve ayırt edici niteliğe sahip olmadığı, … numaralı tasarım tescilinin başvuru tarihi olan 15.04.2016 tarihi itibarı ile koruma şartı olan yenilik ve ayırt edici niteliğe sahip olmadığı anlaşıldığından mahkemece asıl davanın kabulüne karar verilmesi yerindedir. Karşı davada ise; davacı-karşı davalı tarafa ait … numaralı tasarım tescilinin başvuru tarihi olan 10.03.2017 tarihi itibarı ile koruma şartı olan yenilik ve ayırt edici niteliğe sahip olmadığı anlaşıldığından … numaralı tasarım tescilinin hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, asıl davaya konu tasarımların hükümsüzlüğüne karar verildiğinden tecavüz ve tazminat istemlerinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından taraf vekillerinin istinaf istemlerinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Taraf vekillerinin istinaf taleplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı-karşı davalıdan alınması gereken 862,90 TL (683,00 + 179,90) harçtan, peşin alınan 230,30 TL (171,00 + 59,30) harcın mahsubu ile bakiye 632,60 TL harcın davacı-karşı davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı-karşı davacıdan alınması gereken toplam 359,80 TL (179,90 x 2) harçtan, peşin alınan toplam 118,60 TL (59,30 x 2) harcın mahsubu ile bakiye 241,20 TL harcın davalı-karşı davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/04/2023