Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/108 E. 2022/2084 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/108 Esas
KARAR NO: 2022/2084
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/12/2018
NUMARASI: 2017/17 2018/386
DAVANIN KONUSU: Haksız rekabetin tespiti, meni, Maddi Manevi tazminat, Ticaret unvanın terkini
KARAR TARİHİ: 08/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili (…) şirketin 1987 yılından itibaren yangın malzemeleri alanında ticari faaliyette bulunduğu, 1994 yılında … San.e Tic. Ltd. Şti’ni kurarak faliyetlerine devam ettiğini, halen faliyetini sürdürdüğünü, davacı şirket sahibi … ve başka 2 kişi ile yangın sistemleri üzerine davalı şirketi 11/08/2000 tarihinde kurduğunu, …’nın % 40, diğer ortaklardan …’ın % 30 ve …’n % 30 hisseye sahip olduğunu, şirketin yangın algılama ve güvenlik sistemleri, gazlı ve köpüklü söndürme sistemleri, yangın pompaları, sprinkler sistemi, davlumbaz söndürme sistemleri, ve acil aydınlatma sistemleri üzerine faaliyet yürüttüğünü, ortak …’ın 2003 yılında hisselerini eşit şekilde diğer iki ortağa devrederek ortaklıktan ayrıldığını, yıllar içinde davalı şirketin davacı şirket ile birlikte büyüdüğünü, ortak …’ın şirket yetkilisi olarak çalıştığı ve …’nın ona çok güvendiğini, her iki şirketin aynı adreste faaliyet gösterirken …’nın hisselerinin Gaziosmanpaşa … Noterliği’nin 27/09/2010 tarih … yevmiye nolu Hisse Devir Sözleşmesi ile 5.500,00-TL bedelle …’ın eşi …’a hileli davranışlarla devredildiğini, ancak …’nun bunu farketmesi üzerine Beşiktaş … Noterliği’nin 15/09/2011 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile hileli beyan ve telkinler sonucu yapılmak zorunda kalınan hisse devir sözleşmesinin batıl olduğu belirtilerek hisselerin geri verilmesinin talep edildiğini, iade edilmemesi üzerin konu Bakırköy 5. ATM’nin 2011/808 Esas sayılı dosyası ile dava edildiğini, mahkemenin davayı reddettiğini, ancak henüz kendilerine tebliğ edilmediğini ve sonrasında temyiz edeceklerini, taraflar arasında meydana gelen husumet sonrası davalının … unvanının ve markasını kullanarak haksız kazanç elde ettiğini, bunun üzerine Gaziosmanpaşa … Noterliği’nin 27/01/2011 tarih … yevmiye numaralı ihtarı ile … markası ve isim hakkının 21/10/1986 tarih … ticaret marka nosu ile davacıya ait olduğunun bildirildiğini, ancak davalının faaliyet alanı dışında davacının alanına giren yangın söndürme tüplerinin dolum ve satışına başladığını, müşterileri kendisine yönlendirdiği, bu yolla davacının zara etmesine neden olduğunu, … markasının kendisine ait olduğunu idda ettiğini, davalının TTK’nun 52…,54,55 maddelerine aykırı davrandığını, 56. Maddesi uyarınca belirttikleri eylemlerinin haksız fiil olup olmadığının tespiti ve uğranılan zararın tespiti ve tazmininin talep edildiğini, davacı ve davalıya ait ticaret unvanı ve markaların karşılaştırılması sonunda müşterilerin aynı şirketmiş gibi algıladığını ve ona göre davranıldığını, davalının da gelen sipariş ve tekliflere cevap verdiğini, meşgale konusu olmamasına karşın müvekkilin meşgalesine giren hizmetlerde bulunduğunu belirterek, Müvekkilinin ticaret ünvanını dürüstlük kuralına aykırı olarak kullanan davalının bu haksız kullanımının tespiti ve tescil edilen ticaret unvanının değiştirilmesi veya silinmesini, Davalının dava dilekçesinde belirtilen eylemler ile haksız rekabette bulunduğunun ve bu eylemlerin haksız fiil olduğunun tespitini ve men’i, Davalının haksız fiillerinden dolayı davacının uğradığı zarar ziyanın ve davalının elde ettiği haksız kazancın tespitini ve bunun davalıdan ticari faizi ile birlikte tahsilini, şimdilik 10.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminatın işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle huzurda görülmekte olan davanın derdest olduğunu, 6100 sayılı HMK’nun 114 maddesi uyarınca somut hukuki ihtilafın evvelce yargılama konusu yapıldığını, ilk derece mahkemesinde davacı aleyhine karar ittihaz edildiğini, Bakırköy 2. Fikri Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi 08/10/2013 tarih 2013/40 Esas, 2013/38 karar sayılı ilamında; “… ibaresini, ticaret unvanının tescilinden itibaren emtiasında ve ticari faaliyetlerinde kullanıldığının anlaşıldığını, önceki markanın sahibin, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği halde, bu kullanıma kesintisiz 5 yıllık süre boyunca katlanmışsa, sonraki tarihli markanın hükümsüzlüğünü ileri süremez veya sonraki tarihli markanın kullanıldığı mal ve hizmetlere ilişkin olarak kullanıma itiraz edemez, sonraki markanın tescili kötü niyetli yapılmış olsun. Somut olayda, davalının kötü niyetli olduğu ispatlanamamıştır. Davanın reddine karar verilerek hüküm kurulmuştur” dendiğini, hisse devir işlemlerinin iptaline yönelik Bakırköy 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/12/2013 tarih, 2013/93 Esas, 2013/152 karar sayılı ilamında ise “hilenin unsurlarının somut davada oluşmadığı, hisse devrinin hile nedeniyle iptali şartları gerçekleşmediğinden devir işleminin iptali isteminin yerinde olmadığı anlaşılmakla davacı davasının reddine karar vermek gerekmiş” denildiğini, dolayısıyla davacının iddialarını ispatlayamaması nedeniyle açtığı davaları kaybettiğini ve bu seferde aynı konuda huzurdaki davayı açtığını, dava şartlarının oluşmaması nedeni ile davanın reddini talep ettiklerini, 6100 sayılı yasanın 114. Maddesinde dava şartlarının belirtildiği ve açıkça aynı davanın daha önce açılmış ve halen görülmekte olmaması şartının düzenlendiğini, bu bakımdan reddedilmesini talep ettiklerini, davacı firma ortağı ve yetkilisi …’nın müvekkil firmanın eski ortağı oldu ve 27/09/2009 tarihinde 5.500,00-TL bedelli hisselerini Gaziosmanpaşa … Noterliği’nin … yevmiye numaralı hisse devir sözleşmesi ile …’a devrettiğini, “…” ibaresini “elektronik yangın sistemlerinde” kullanılmasına muvafakati sebebi ile müvekkil firmadan 1.000.000-1.500.000-TL arasında (1.350.000-TL) maddi menfaat temin ettiğini, oysa davacının bunu inkar ettiğini, ancak hangi saikle bu parayı aldığını nizah etmesi gerektiğini, TTK 20. Maddesine göre her tacirin basiretli davarnması gerektiğini, hisse devir sözleşmesi düzenlenirken vazgeçtiği haklarını göz önünde bulundurması gerektiğini, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 11.04.1984 tarih, 1982/11-938Esas, 1984/388 Karar) belirtilmiş ve aynı davanın evvelce açılmış olması nedeni ile davanın usulden reddini talep etmiştir
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: ‘…. Emsal Bakırköy 2.FHHM de görülen davada davacının ”ortaklar arasındaki uyuşmazlık nedeniyle davacı şirket müdürü …’nın hissesini diğer şirket ortağının eşine devrettiğini, daha sonra davalı şirketin, davacıya ait görsel materyalleri kullandığı ve şirket unvanı ile iltibas yaratarak haksız rekabet oluşturduğunun görülmesi üzerine çekilen ihtarnamenin sonuçsuz kaldığını belirterek, tescilli markaya ve ticaret unvanına tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesine, davalı şirketin unvanındaki “…” ibaresinin terkinine, bu ibareyi emtiasında ve ticari faaliyetlerinde, reklam ve tanıtım vasıtalarında kullanımının engellenmesine, 556 sayılı KHK’nın 66. maddesi ve TTK’nun 58. maddesi uyarınca maddi manevi tazminat” talep ettiği görülmüş olup mahkeme gerekçesinde ayrıca TTK’nun 43/2 maddesi uyarınca, davalının iltibası önleyici ibareler taşıyan ticaret ünvanını alması gerekir ise de, dava konusu olayda olduğu gibi davacının ilan nedeniyle bilmek durumunda olduğu bu hususa karşı uzun süre sessiz kalması nedeniyle hak kaybına uğradığı kabul edilerek, MK’nun 2. maddesi gereğince ticaret ünvanına tecavüz iddiasının ve ticaret unvanının terkini talebinin reddine karar verildiğini belirtmiş olup bu karar kesinleşmiştir. İş bu eldeki dava da davalının … davacı adına tescilli ibaresini ticaret ünvanında kullanımı nedeniyle aynı şirketmiş gibi algıladığını ve ona göre davranıldığını, davalının da gelen sipariş ve tekliflere cevap verdiğini, meşgale konusu olmamasına karşın müvekkilin meşgalesine giren hizmetlerde bulunduğunu belirterek, davacının ticaret unvanının haksız kullanımının tespiti ve tescil edilen ticaret unvanının değiştirilmesi veya silinmesini talep etmiş olup kesinleşen dava 2011 yılında ikame edilmiş davada da davacı tarafın uzun süre sessiz kalma yolu ile hak kaybına uğradığı sabit olmakla birlikte, hem markadan kaynaklandığı iddia edilen tecavüz ve haksız rekabetin tespiti talebinin reddine, hem de ticaret ünvanı terkini talebinin reddine karar verilmiştir. Kesinleşen davanın tarihi 2011 ve karar tarihi, 21.10.2013 olup işbu davanın ise 02.04.2014 tarihi olduğu kesinleşen karara göre de davacı tarafın uzun süre sessiz kalma yolu ile hak kaybına uğradığı da alındığında artık davacının kesinleşen dosyada yapılan yargılamadan sonra gerçekleştiği iddia edilen olaylar ve eylemlere ilişkin olarak da dava açamayacağı kanaatine varıldığından yerinde görülmeyen davanın reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin Bakırköy 2.FSHHM nin kararına dayanarak karar vermesini hatalı olduğunu, emsal dava ile bu davanın tamamen farklı olduğunu, adı geçen dosyada markaya tecavüzün önlenmesi, maddi manevi tazminat talep edildiğini, bu davada ise TTK çerçevesinde haksız rekabet hükümlerine aykırı beyan ve davranışlarda bulunulması nedeni ile haksız rekabetin önlenmesi ile haksız rekabet nedeni ile uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olduğunu, Davanın konusunun diğer davanın açılmasından sonra yaşanan hadiseler ve haksız rekabet eylemleri olduğunu, eylemlerin yeni ve güncel olması le sürdürülmesi nedeni ile haksız rekabet hükümlerinin ihlal edildiğine dayanıldığını, Müvekkili şirketin müdürü …nın 1986 da faaliyete başladığını, 1991 de ortağı ile şirketi kurduğunu, … markasını 1986’da tescil ettirdiğini, 35,37,45. Sınıflarda tescil ettirmek içinde marka başvurusu olduğunu, marka ve ticaret unvanın haksız ve kötüniyetli kullanımının müvekkilini zarara uğrattığını, taraf şirketlerin aynı şirket gibi algılandığını, davacı şirket yetkilisinin … markasını davalı firmadan önce tescil ettirdiğini, müvekkilinin zararını gidermek için Bakırköy 2.FSHHm de dava açtığını, davaların dayandığı hukuki sebeplerin farklı olduğunu, Mahkemenin uzun süre sessiz kalındığından dava açılamayacağına yönelik değerlendirmesinin yerinde olmadığını, dava tarihlerinin farklı olduğunu, önceki kararın kesinleşmesi davacının dava açamayacağı, davalının haksız eylemlerine maruz kamlaya devam edeceği anlamında kabul edilemeyeceğini, Müvekkilinin alacaklarının davalıya ödendiğini, davalının ise bu durumu bildirmediğini, … Sigorta Aş tarafından müvekkiline rücu yazısı gönderildiğini, sonra yapılan araştırmada olayın müvekkil ile ilgili olmadığının anlaşıldığını, Müvekkilinin distribütörü olduğu … isimli yabancı şirkete davalının , davacının izni olmadan mail attığını, haksız ticari ilişki kurmaya çalıştığını, davalının faaliyet konusu ve marka tescil konusu TPE 42 md kapsamında yangın söndürmeye ilişkin mühendislik hizmeti iken , müvekkilinin faaaliyet konusu üzerinden firmalara ulaşarak ticaret yapıp ürün sattığını, yanlışlıkla müvekkilinin banka hesabından cari hesap borcunun çekildiğini, davalının yalan beyanda bulunarak … ibareli unvanın kendisine ait olduğunu iddia ettiğini, her iki davanın bu nedenle farklı konulara dayandığını belirterek kararın kaldırılmasını davanın kabulünü talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, markaya ve ticaret unvanına tecavüz nedeni ile haksız rekabet oluştuğunun tespiti, ticaret unvanının terkini, hükmün ilanı, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta taraflar arasındaki Bakırköy 2. Fikri Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 08/10/2013 tarih 2013/40 Esas, 2013/38 karar sayılı ilamında davacı tarafından davalı aleyhine markaya ve ticaret unvanına tecavüz, haksız rekabet, unvan terkini istemi ile açılan davada; “… ibaresini, ticaret unvanının tescilinden itibaren emtiasında ve ticari faaliyetlerinde kullanıldığının anlaşıldığını, önceki markanın sahibin, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği halde, bu kullanıma kesintisiz 5 yıllık süre boyunca katlanmışsa, sonraki tarihli markanın hükümsüzlüğünü ileri süremez veya sonraki tarihli markanın kullanıldığı mal ve hizmetlere ilişkin olarak kullanıma itiraz edemez, sonraki markanın tescili kötü niyetli yapılmış olsun. Somut olayda, davalının kötü niyetli olduğu ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine…”karar verilmiş, kararın temyizi üzerine öncelikle kararın bozulmasına karar verilmiş ise de; karar düzeltme isteğine istinaden yapılan incelemede “… Uyuşmazlık konusu markanın davacı şirket adına tescilli olduğu gözönüne alındığında her iki şirkette de ortak olan dava dışı …’nın davalı şirket ortaklığından ayrılmasının sonuca bir etkisinin bulunmadığı, zira asıl olan marka sahibi davacı şirketin davalı tarafça dava konusu markanın uzunca bir süre kullanılmasına sessiz kalması sonucunda işbu davanın açılmasının davalının marka üzerine yaptığı yatırım ve birikiminden haksız yararlanma sonucuna yol açacağı ve MK 2. maddesine aykırılık oluşturduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin bu yöne ilişen karar düzeltme itirazının kabulüyle….” şeklindeki gerekçe ile kararın karar düzeltme isteminin kabulü ile 10.12.2015 tarihinde kararın onanmasına karar verilmiştir. Davacı vekili, istinafa konu uyuşmazlığın Bakırköy 2. Fikri Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2013/40 Esas, 2013/38 karar sayılı dosyasının dava tarihinden sonra oluşan olaylara dayandığını ileri sürmüş ise de; ilgili dosyada davacının markaya, ticaret unvanına tecavüz, ticaret unvanının terkini istemli davasının hak düşürücü süre yönünden TMK 2.md gereğince reddedildiği, kararın karar düzeltme incelemesinde Yargıtay 11.HD’nin 2015/3796 Esas, 2015/13295 karar sayılı ilamında; “marka sahibi davacı şirketin davalı tarafça dava konusu markanın uzunca bir süre kullanılmasına sessiz kalması sonucunda işbu davanın açılmasının davalının marka üzerine yaptığı yatırım ve birikiminden haksız yararlanma sonucuna yol açacağı ve MK 2. maddesine aykırılık oluşturduğu…” şeklindeki gerekçe ile belirtildiği üzere davacının markaya ve ticaret unvanına tecavüz iddiasına dayalı olarak yeniden dava açmasının yerinde olmadığı, her iki davada dayanılan ihtarnamenin 27.01.2011 tarihli 03291 yevmiye nolu aynı ihtarname olduğu, davacının iş bu davada yeni sebep olduğunu ileri sürdüğü hususların ticaret unvanının kullanımına ilişkin olduğu, önceki davada ticaret unvanının terkini isteminin de hak düşürücü süre yönünden reddedildiği ve kararın kesinleşmekle bu durumun davalı yararına kazanılmış hak oluşturduğu, ticaret unvanı terkin edilmedikçe kullanımının haksız rekabet oluşturduğundan söz edilemeyeceği dikkate alındığında davanın reddine dair ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık görülmemiştir.Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70-TL harçtan, peşin yatırılan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 08/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.