Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1077 E. 2022/2167 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1077 Esas
KARAR NO: 2022/2167
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/10/2020
NUMARASI: 2018/598 2020/288
DAVANIN KONUSU: Markanın Hükümsüzlüğü
KARAR TARİHİ: 22/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … markasını Türkiye de ve yurt dışında pek çok sınıfta kullandığını, “… , …, …, …” 41. sınıfta, … sayılı; “…” 41. sınıfta, … sayılı “…, …, …, …” 25. sınıfta, … sayılı “…” 39, 41, 43. sınıfta, … sayılı, “…’…” 39, 41, 43. sınıfta, … sayılı, “…” 03, 16, 44. sınıfta, … sayılı, “…” 39, 43, 44. sınıfta … sayılı markaların Türkiye’de ve yurt dışında tescil edilen markaları olduğunu, markanın tanınır hale getirildiğini, davalının müvekkilinin markasının tanınmışlığından yararlanaraka dava konusu markasyı tescil ettirdiğini, … … suites ibaresinin 43. Sınıftaki konaklamayı gösterdiğini ve müvekkilinin … ve … sayılı … ibareli markasını çağrıştırdığını, … markasının kullanım hakkının sadece müvekkilinin şirketine ait olduğunu, davalı adına TPMK nezdinde tescilli … tescil nolu “… ” ibareli markanın 43.sınıfta yer alan “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri, geçici konaklama hizmetleri, gündüz bakımı (kreş) hizmetleri, hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri” yönünden hükümsüzlüğünü, sicilden terkinini, karar kesinleşinceye kadar markanın 3.şahıslara devrinin önlenmesi hususunda tedbir kararı verilmesini, hükmün ilanını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin markasının TPMK nezdinde usulüne uygun olarak tescilli olduğunu, iltibasa yol açmadığını, davacının hukuki yararının da bulunmadığını beyan ederek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: “…İtiraz konuları marka hukukuna ilişkin olduğundan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan itirazlar mahkememizce incelenmiştir. Türk patent ve marka kurumundan marka tescil belgesi celp edilmiştir. Davacı … ibaresini markasında asli unsur olarak seçmiş olup bu ibare yabancı dilde kraliçe anlamına gelmekte olup, ayırt edicilik gücü düşük bir ibaredir. Üstelik davacının markaları kral tacı şeklinde bir şekil görseli de içermekte olup, diğer markalarındaki …, … ibareleri ise otel sektöründe yıllardır kullanılan ibareler olup, bu ibarelerin kimsenin tekelinde olmayacağı hususu açıktır. İşaretlerin benzerliğinde , onların ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu nedenle zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan dominant yada ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Görsel, sescil ve kavramsal benzerlik ya da farkların, markanın genel izleniminde bıraktığı etki esas alınmalıdır. Davacı tescil ettirdiği markayı şirket ortaklarınının … olarak şişhane de bir otelde kullandığını bildirmiş, otel zinciriyle çalışıp organizasyonlar yaptığını ileri sürmüştür. Ancak davacı dahi otelcilik alanında … ibaresini tek başına kullanmayıp, yanına ayırt edeci … ibaresini ve … ibaresini yerleştirmiş olup, gerek dünyada gerek ülkemizde … ibaresinin içinde geçtiği pek çok marka olup, bu ibare üzerinde davacı kullanım yoluyla belirli bir tanınmışlık yarattığı yönünde de delil sunmadığından zayıf marka olarak seçtiği ibareyi yayına eklemeler yaparak kullanan marka sahiplerinin kullanımına katlanmak zorundadır. Bir işaretin ayırt edici gücü, işaretin temsil ettiği kavramın adından veya tanımından uzaklaştığı, kavramdan bağımsızlaşarak anlamsızlaştığı ve kavramı çağrıştırmadığı ölçüde artmaktadır. Kullanılan işaretin ayırt edici gücünün zayıf ya da kuvvetli olması o işaretin bir alanda sıkça kullanılıp kullanılmadığına, orijinal olup olmadığına, kullanıldığı mal veya hizmeti tanımlayıp tanımlamadığına bağlı olabilmektedir, Davacının tescil ettirdiği … markası tak başına ayırt ediciliği zayıf markadır. Davalı savunmasında Türk Patent Enstitüsü kayıtlarında “…” ibaresini içeren 43. Sınıf bakımından tescilli veya başvuru aşamasında olan markalar araştırıldığında neredeyse yüz adet sonuç elde edildiğini ileri sürmüştür. Markaların incelenmesinde bütüncül olarak inceleme esastır. Markanın bölünmesi suretiyle bir inceleme yapılması sağlıksız sonuçlara yol açmaktadır. Davacı … markası üzerinde tanınmış bir marka olmadığı gibi, bu yönde de delil sunmamış olup, karıştırma ihtimali incelenirken tarafların faaliyet gösterdiği sektöründe incelenmesi gereklidir. Davacı yan markayı şirket ortaklarınının … olarak şişhane de bir otelde kullandığını bildirmiş, … otel zinciriyle çalışıp organizasyonlar yaptığını ileri sürmüştür. Davacı yanın sunduğu Yargıtay ilamına esas ilam içeriği incelendiğinde davacı başvurusunun esas unsurunu oluşturan “…’…’ ibaresiyle, davalı markalarındaki “… ve …” ibarelerinin 556 KHK 8/1-b maddesi gereğince aynı ve ayırt edilmeyecek kadar benzer olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Ancak huzurdaki uyuşmazlıkta davalının hükümsüz kılınması istenen marka … ibaresi olup, huzurdaki marka farklı bir marka olduğundan davacı yanca sunulan ilam emsal olarak mahkememizce dikkate alınmamıştır. Huzurdaki hükümlük davasında davalının markasındaki “…” ibaresi markadaki esas unsurunun bir parçası olup markada dikkat çeken ayırt edici bir unsurdur. Zira “… ” ibaresi esasen ABD nin New York şehrindeki dünyaca ünlü … isimli parkı çağrıştırmakta olup, … ibaresine göre markada dikkat çeken asli bir unsurdur.. Ortalama bir tüketici “…” ibaresini algıladığında aklına gelecek olan şey “merkezi konumdaki bir park” olgusu değil New York şehrindeki dünyaca ünlü central parktır. Bu park ABD’de olduğundan ortalama bir tüketici davalı markasıyla verilecek hizmetleri düşündüğünde davalının markasının gerekli ayırt ediciliği sağladığı da kuşkusuzdur. Üstelik davacının tescilli markası kral/kraliçe tacı şeklinde oluşturulmuş bir marka olup, davacının tek başına … ibaresi ile tescilli yani yazı ile oluşturulmuş markası yoktur. … nolu marka bir şekil markası olup, 5 taşı olan kral-kraliçe tacı içinde … markası ile kombin edilerek ile oluşturulmuş bir şekil markasıdır. Dolayısıyla tekelci bir hak yaratacak şekilde bu ibare üzerinde hiçbir tanınmışlığı olmayan davacıya sınırsız hak verilmesi marka hukuku ilkelerine aykırıdır. Davacı otel sektöründe faaliyet gösterdiğini beyan etmiş bu yönde delil sunmamış olmakla birlikte bir an için bu alanda faal olduğu düşünülse dahi davalının ağırlıklı olarak inşaat alanında faaliyet gösterdiği, kendi markası alan … markasının inşaat hizmetlerinde belirli bilinirliğin bulunduğu, bilindiği üzere inşaat firmalarının yaptıkları projelerde farklı isimlerle projelerini isimlendirdikleri, davalının da … ibaresini markasına eklemek suretiyle markasında gerekli olan ayırt ediciliği sağladığı, otelcilik faaliyetleri kapsamında davacı markalarında yer alan “…”, “…” gibi ibarelerin markada asli unsur olmadığı gibi markaya ayırt edicilik katmadığı, davacının markasının bir şekil markası olup, kral/kraliçe tacı şekil ibaresi tescil edilmiş olduğu, gerek geçici konaklama hizmetleri vb. hizmetlerin fiyatları verdikleri hizmetler önceden araştırılıp tercih yapıldığından ve çoğunlukla tur aracılığıyla rezervasyonlar yapıldığından tüketiciler bu hizmetleri temin ederken çok dikkatli ve bilinçli hareket ederler, Tüketicilerin söz konusu hizmetlere yönelik bilinç ve dikkat seviyesi çok yüksek olduğundan kimsenin imaj transferi yoluyla markalar arasında bağlantı kurup bu hizmeti tercih etmesi de söz konusu değildir. Hükümsüz kılınması istenen davalının tescilli olduğu sınıf hizmetlerin kullanıcılarının dikkatli ve seçici kişilerden oluştuğu da gözetildiğinde, aralarında görsel ve işitsel benzerlik bulunmayan markalar arasında iltibas tehlikesinin bulunmadığı, otel hizmetleri, davacının ağırlıklı olarak tescilli olduğu 41.ve 43. Sınıf hizmetler yönünden …, … ibaresinin zayıf marka niteliğinde bulunduğu, zayıf markaların koruma alanlarının ise daha dar olduğu, zayıf markalar söz konusu olduğunda küçük farklılıkların dahi tescil olunmak istenen markaya ayırt edicilik kazandırabileceği, somut uyuşmazlıkta da davalı markasının yeterince ayırt ediciliğinin sağlandığı, aksinin kabulü halinde hiçbir tanınmışlığı olmayan davacıya … ibaresi üzerinde geniş yetkiler tanınarak bu ibarenin davacının tekeline bırakılması gibi bir sonucun doğacağı açıktır. Bu nedenle ayrık rapor içeriği marka hukuku ilkelerine göre hazırlanmış olup ,bilirkişi …’ın alanında uzman bir akademisyen olması, marka ve imaj yönetimi hususunda akademik olarak hazırladığı kitaplar bulunması, dolayısıyla sunduğu raporun denetim ve hüküm kurmaya elverişli olması nedeniyle mahkememizce ayrık rapor içeriği çoğunluk raporuna üstün tutulmuş, markaların bir bütün olarak da incelemesi sonucunda imaj logo, fonetik ve görsel olarak tamamen farklı olduğu, halk nezdinde karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı isabetli şekilde ayrık raporda belirlenmiştir. Marka hukuku ilkelerine göre de ortalama dikkat ve zekâya sahip bir tüketicinin bu markaları karıştırması ve markalar aralarında benzerlik ve iltibas tehlikesi olduğuna dair bir algının oluşması mümkün değildir. Davalı markası yeterli ayırt ediciğili sağlayan “…” ibareleri ile oluşturulduğu, davalının 36,37 ve 43. Sınıf yönünden aldığı tescillerin markasında yer alan ayırt edici unsurlar gözetildiğinde yeterli ayırd ediciliği sağladığı, dolayısıyla “… “…” şekil, “…” şekil ibareli markalar arasında karıştırılma ve benzerliğin bulunmadığı, davalının kullanımının dürüst ticari kullanım ve tescilli markası kapsamında bulunduğu,görsel ve sescil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makul düzeyde bilgilendirilmiş kişilerin , her iki markalları/hizmetleri gördüğünde karıştırılma yanılgısı yaşamayacağı, her iki markanın işletmesel kökenlerinin aynı olduğu, idari ve ekonomik açıdan birbirleriyle bağlantılı olabileceği ihtimalinin doğmayacağı, HMK 282. Maddesinde belirtilen “hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” hükmünden hareketle çoğunluk raporundaki bilirkişi raporunun iltibas vardır değerlendirmesine itibar edilmemiş, ayrık rapor marka hukuku ilkelerine göre hazırlandığından mahkememizce hükme esas alınmış, taraf markalarının tanınmışlık koşulu oluşmadığı , taraf markaları arasında iltibas-karıştırılma ihtimali oluşmadığından davanın reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalının müvekkilinin … markalarının müvekkili adına tescilli olduğunu bilerek kendi adına … asli markasını tescil ettirmek için ve müvekkilinin markasının tanınmışlığından yararlanmak için Marka başvuruları yaptığını, müvekkilinin markları 30 senedir tanınmış hale getirdiği, güzellik organizasyonları yaptığı ve Didim AKbükte ve diğer otellerde 20 senedir geçici konaklama yaptığının ortada olduğunu Yargıtay’ın ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nın onayladığı Ankara 1.FSHHM’nin 2008/136, 2009/31 karar sayılı ilamında açıkça … markasında … markasının esas unsur olduğunun belirtildiğini, davalının …, … , …, … olarak müvekkilinin markasına açıkça tecavüz ettiğini, Mahkemenin kararının anlaşılamaz ve taraflı olduğunu, esas unsurun … olduğunu, çoğunluk görüşünü içerir bilirkişi raporuna göre karar verilmesi gerektiğini, ayrık görüş sunan bilirkişi …’ ın raporunun taraflı olup hükme esas alınamayacağını, raporda yer alan başvuru 43.sınıfta olmadığı gibi … yazısının … nun üç milsi … NİN beş misli büyüklüğünde olduğunu, raporun yanlış değerlendirmeler içerdiğini, davalının www…com isimli resmi web sitesinde sadece … ve … ibarelerinin kullandığını, müvekkilinin markasına tecavüz oluşturduğunu, iltibasa sebebiyet verecek benzerlik arz ettiğini, mahkemenin hedef kitlenin farklı segmentlerde olduğundan marka sahiplerininn aynı hedef grubuna yönelmediklerinden bahisle “ortalama tüketici olgusunun özelleştirmesinin” doğru olmadığını, … ibaresinin esas unsur, park ve resort ibarelerinin tamamlayıcı unsur olduğunu ANkara 1.FSHHM dosyasında belirlendiğini, Hedef kitlesininn farklı olduğu yönündeki yorumun değil markanın 43.sınıfta kayıtlı olmasının önem arz ettiğini, Sınıf bazında değil firmaların iştigal konularına göre değerlendirme yapılmasının yerinde olmadığını, hükümsüzlük isteminin de 43.sınıfa dayalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME Davalı adına hükümsüzlüğü talep edilen marka “… … ” ibareli marka olup, 36, 37,43.sınıflar için 28.6.2016 tarihinde … no ile tescil edilmiştir. Davacının markalarınındaki asli unsurun … ibaresi olduğu, 43 nolu sınıflarda tescilli markalarının dosyadaki kayıtlara göre; … nolu … ŞEKİL markasının 39,41,43. Sınıf için 10.5.2004 tarihinde tescilli olduğu, … nolu … markasının … ,… nolu markanın … nolu markanın 3.10.2013 tarihinde davacı adına tescilli olduğu, … NOLU … markasının 03.10.2013 tarihinde 39,43, 44 sınıflarda davalı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır.Bilirkişiler … ve … raporlarında; taraflara ait markaların tanınmış markalar olduklarından bahsedilemeyeceğini, karşılaştırmaya tabi davacı yana ait …, … ve … kod numaralı marka ile Davalı yana ait davaya konu … kod numaralı markalann ayniyet veya ortalama tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet verecek kadar benzerlik arz ettiğini, Davalı yan adına tescil edilmiş olan … kod numaralı markanın tescilli olduğu 43. sınıfta yer alan; “Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kiralama hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için yer sağlama hizmetleri.” bakımından SMK rn.25/5 uyannca kısmen hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğunu, dosya arasında yer alan bilgi ve belgelerden davalı yanın kötü niyetli olduğu yönündeki iddialar bakımından herhangi bir kanaat oluşmadığını, ancak takdirin Mahkemeye ait olduğunu bildirmişlerdir. Aynı heyette yer alan bilirkişi … ayrık raporunda; Davacının; “… , …, …”, “…”, “…”, “…” tescilli markaları ile davalının; “…” markasının karşılaştırılmasında; “…” kelimesi dışında aralarında büyük oranda bir benzeşme olmadığını, herbirinin ayrı ayrı okunuşlarıyla benzeşen bir algı yaratmadıklarını, hatta davalı bu kelimeler arkasına reklamlarında “Bomonti” kelimesini de ekleyerek “ …” şeklinde marka isminde 5 kelimeye kadar çıktığı, benzerlikten oldukça uzaklaştığını, raporda emsel kabilinden örneklenen “…” kök isimli markaların dikkate alınmasının gerektiğini, bu tarz kelimeleri her sektörde bir tek firma / markanın tek başına kullanamadığını, davalının “… … suites” markasının hükümsüz sayılmasını gerektirecek bir durumun söz konusu olmadığını, davacının logoları ile davalının logosu arasında tasarımsal açıdan da bir benzerlik olmadığını, farklı segmentlerde imaj oluşturduklarını, bu imajları ile aynı hedef kitle gruplarına yönelmediklerini, davalının dosyaya sunduğu reklam tasarımında kendine özgü bir imaj yarattığını, markaların isimler ve genel algılama açısından büyük oranda bir çağnşım yapmadıklarını davalının iltibas yaratmadığını, davacının (otelcilik) ve davalının (inşaat) farklı sektörlerde olduklarını, hükümsüzlük şartlarının bulunmadığını bildirmiştir.
GEREKÇE Dava, “…” ibareli markanın 43.sınıfta yer alan “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri, geçici konaklama hizmetleri, gündüz bakımı (kreş) hizmetleri, hayvanlar için geçici barınma sağlanması hizmetleri” yönünden hükümsüzlüğü, sicilden terkini, markanın bulunduğu evrak, yanıtım malzemelerinin ve işyeri tabelalarının kaldırılması, markanın internet sayfası, görsel yazılım yayınlar ile web sayfasından çıkarılması, hükmün ilanı ve tedbir talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta; bilirkişi raporuna göre davacı markasının tanınmış marka olduğu ispatlanamamıştır. Davacının … esas unsurlu ve 43.sınıfı da içeren birden fazla markası mevcuttur. Davalının hükümsüzlük istemine konu … tescil nolu … ibareli markası 36, 37, 43.sınıfta tescilli olup davacının hükümsüzlük istemi 43.sınıf yönündendir. Mahkemece … ibaresinin zayıf marka olduğu, davacının … esas unsurlu markasının şekil markası olduğu, markalar arasında iltibas oluşmadığı gerekçesi ile bilirkişi raporundaki ayrık görüşe göre karar verilmiş ise de; davacının … numaralı … markasının sadece şekilden ibaret olmadığı, marka kaydı incelendiğinde taç şekli ve üzerinde … ibaresinden oluştuğu, bununla birlikte davacının … numaralı … şekil markasının da yazı ve şekilden oluştuğu, markanın zayıf marka olup olmadığının tescilli olduğu hizmet/emtia sınıfına göre değerlendirilmesi gerektiği, … ibaresinin İngilizce bir kelime olup Türkçe’de Kraliçe anlamına geldiği, davacının taç şekli ve … yazısından oluşan markasının 43.sınıf yönünden zayıf marka olarak değerlendirilemeyeecği, tescil tarihi itibarı ile davacının markasının önceki tarihli olduğu, tarafların markalarının aynı sınıfta tescilli olduğunun sabit olduğu, her iki markanın esas unsurunun … ibaresi olup davalının markasında tali unsur olarak yer alan … ibaresinin Amerika Birleşik Devletleri’ndeki bir park adı olduğu, … ibaresinin ise daire anlamına geldiği ve markaya ayırt edicilik katmadığı, davalı markası ile davacı markasının ortalama tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet verecek derecede benzer olduğu, raporda muhalif bilirkişinin değindiği davalıya ait … ibareli marka kullanımının iş bu hükümsüzlük davasının konusu olmadığı dikkate alındığında dava konusu markanın 43.sınıf yönünden hükümsüz kılınması gerektiği kanaatine varılmakla davacı vekilinin bu yöndeki istinaf isteminin kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. Davacı netice-i talebinde hükmün ilanını ve markanın bulunduğu evrak, tanıtım malzemeleri ve işyeri tabelalarının kaldırılması, markanın internet sayfası, görsel yazılım yayınlar ile web sayfasından çıkarılmasını da talep etmiş ise de; netice-i talebinde markaya tecavüz ve ref talebi bulunmadığından bu yöndeki istemin ise reddi gerekmiştir. Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinafının kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE,2- 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2018/598 Esas, 2020/288 Karar sayılı, 20.10.2020 tarihli kararının KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına,3- Davanın KISMEN KABULÜNE,- Davalı adına tescilli dava konusu … tescil nolu … ibareli markanın 43 nolu sınıf yönünden HÜKÜMSÜZLÜĞÜ İLE sicilden TERKİNİNE,- Fazlaya ilişkin istemin reddine, 4-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;- Alınması gereken 80,70TL harçtan peşin alınan 35,90TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,- Davacı tarafından yapılan 3.244,50-TL (posta,müz,teb,bilirkişi) yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre 1.622,25-TL ‘sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,- Dava kısmen kabul edildiğinden kendisini vekille temsil ettiren davacı yönünden AAÜT gereğince belirlenen 15.000TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,- Dava kısmen reddedildiğinden kendisini vekille temsil ettiren davalı yönünden AAÜT gereğince belirlenen 15.000TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; -İstinaf talebi kısmen kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 162,10-TL istinaf yoluna başvurma harcı, 140-TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 302,10-TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/12/2022