Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1073 E. 2023/494 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1073 Esas
KARAR NO: 2023/494
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/10/2020
NUMARASI: 2018/583 E. – 2020/550 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Alım Satım)
KARAR TARİHİ: 22/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın, inşaat alanında faaliyet gösterdiğini, müvekkili şahsın ise mezkur şirketin münferit imza yetkilisi ve hali hazırda tek ortağı olduğunu, dava konusu senedin ‘bedelsiz’ bir senet olduğunu, dava dışı … isimli şahsın 175.000-TL’lik borcunun davalı yana ödenmesi karşılığında, kendisine bir daire verileceği ve şirket lehine taşınmaz satış vaadi sözleşmesi imzalanacağı teklifini sunarak müvekkili ile iletişime geçtiğini, takip eden süreçte 17.04.2017 tarihinde …’un gösterdiği yere giden müvekkilinin, … ve …’ın ortak sözü ile; kendisine Ek-1 de bahsi geçen arsa üzerinde yapılacak bir binadan bir daire verileceğini, zaten daha önce bu dairenin davalı yana satıldığını, ancak davalı yanın bu satın alımdan vazgeçtiğini, müvekkilinin 175.000,00 TL ödemesi karşılığında bu dairenin müvekkiline verileceğinin teklif edildiğini, daha önce …’ın taşınmazın sahibi olduğunu bilen müvekkilinin taraflar ile anlaşarak davaya konu senedi alacağı daire karşılığında düzenlediğini, davalıya verdiğini, davalının da bu senede karşılık 15/04/2017 tarihli sözleşmeyi imzalayarak …’ı ibra ettiğini, …’ın bu ibraya karşı müvekkiline karşı edimini yerine getiremediğini, zira taşınmazın 09/03/2017 tarihinde başkasına satıldığını, müvekkilinin davalının ve 3. Şahsın hileli davranışları sonucu bu senedi imzalayarak davalıya verdiğini, ancak 17/04/2017 tarihli sözleşmede belirtilen taşınmaz üzerinde veya davalı ve dava dışı … tarafından kendisine herhangi bir menfaat sağlanmadığından senedin bedelsiz kaldığını, davalı tarafından dava konusu senede dayanılarak takip başlatıldığını, bu senede karşılık müvekkillerinin davalıya 10/01/2018 tarihinde 50.000,00 TL, 13/02/2018 tarihinde 70.000,00 TL, 01/02/2018 tarihinde müvekkiline ait … plakalı aracın satışından dolayı 38.000,00 TL ödeme yaptığını, icra tehdidi altında ödenen 158.000,00 TL bedelin taraflarına iadesi (istirdatını), bakiye bedel yönünden borçlu olmadıklarının kabulünü, istirdat ve menfi tespit taleplerinin kabul görmemesi halinde davalı bu ilişkide sebepsiz zenginleştiğinden sebepsiz zenginleştiği bedel kadarının müvekkillerine iadesini, %20 kötü niyet tazminatı ve dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müvekkillerine ödenmesini, terditli taleplerinin yargılama içerisinde değerlendirilmesini yargılama harç ve giderleri ile dava vekalet ücretinin davalı yana yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın yersiz olduğunu, anlatıldığı gibi müvekkillinin karşı tarafa bir teklifi olmadığını, davacı tarafın müvekkiline ulaşarak halihazırdaki projede 6 kat 12 daire kaba inşaatı ve sıvasının … tarafından tamamlanan projeyi devraldığını, müvekkili ve diğer tüm hak sahiplerinin alacağı dairelerin veya bedellerinin kendisi tarafından ödeneceğini bildirdiğini, davacı tarafın, aynı projede dairesini teslim etmek için 60.000 TL nakit ödeme yapılmasını veya daire hakkına karşılık nakit para vermeyi tüm hak sahiplerine sunduğunu, müvekkili hariç diğer 5 hak sahiplerinin bedel ödeyerek daireleri almayı kabul ettiğini, müvekkilinin ise maddi durumu müsait olmadığı ve anılan projenin zamanında teslim edilmemiş olmasından dolayı borçlu olması nedeni ile para karşılığı haklarını devir etmeyi kabul ettiğini, 17/04/2017 tarihli protokol ve ibraname başlıklı belgeyi kabul ettiklerini, davacının 1 daire karşılığı bu projeye girmediğini projenin tamamını devraldığını, davacının projeyi tamamladığını, tüm hak sahiplerinden fark aldıktan sonra dairelerini teslim ettiğini, davacının o dönem maddi nedenlerle sıkıntı yaşadığını ifade ederek müvekkilinden süre istediğini ve 31/10/2017 vadeli ve 175.000 TL bedelli bonoyu imza ederek müvekkiline verdiğini, bononun ödenmemesi üzerine müvekkilince dava konusu icra takibinin başlatıldığını, davacı tarafın icra dosyasına kısmı ödemeler yaptığını, ancak daha sonra ödeme yapmadığını, İstanbul Anadolu 12. İcra Hukuk Hakimliğinde 2017/859 Esas sayılı dosya ile dava açmış olduğunu, bu davasının red edildiğini, dava dışı … ile davacı arasında imzalanan sözleşmeden haberleri bulunmadığını, bu sözleşme incelendiğinde müvekkilinin adının dahi geçmediğini, ayrıca ibraname başlıklı belge incelendiğinde bu bononun hangi taşınmaza yönelik düzenlendiğinin belli olduğunu, projenin gerçekleşmemiş olmasından müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, hileli davranışlarla bono imzalatıldığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, öncelikle davanın yarar yokluğundan reddini, aksi durumda esastan reddini haksız yere dava açıldığı ve müvekkilin alacağının sürüncemede kalma niyeti olduğundan karaşı tarafın %40 kötü niyet tazminatı ödemesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin haksız olan karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 8.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20.10.2020 tarih ve 2018/583 Esas – 2020/550 Karar sayılı kararıyla; “…sonuç olarak davacıların dava dışı … yararına davalıya bu senedi düzenleyerek verdikleri, davacıların bu senet karşılığı ve bir kısım başka alacakları karşılığı dava dışı …’dan 10.08.2017 tarihli sözleşme kapsamında …’a düşen daireyi alacakları, ancak projenin gerçekleştirilememesi nedeniyle davacıların …’dan dava konusu senet karşılığı alacağını alamadığı, dava konusu senedin davalı tarafından takibe konulduğu, takip konusu borcun davacılar tarafından ödendiği, davacıların söz konusu davayı açmakta hukuki yararının olduğu, ancak dava dilekçesindeki iddialar kapsamında dava konusu senedin davalıya davalının hilesi sonucu verildiğinin ispat edilemediği, aksine senedin … ile yapılan anlaşma sonucu …’ın davalıya olan borcuna karşılık verildiğinin anlaşıldığı, yani senedin davacı … tarafından düzenlenerek kendi rızası doğrultusunda davalıya verildiği, dolayısıyla davacının menfi tespit ve istirdat davası açmakta haklı olmadığı, davasını ispatlayamadığı anlaşıldığı, terditli olarak davalının sebepsiz zenginleştiği iddiasının ise; taraflar arasındaki protokol kapsamında ve davacının dava dışı …’ın borcuna karşılık bu senet davalıya verildiğinden, davacının davalının sebepsiz zenginleştiği iddiasının da dinlenemeyeceği, açıklanan nedenlerle davanın reddine;Her ne kadar davacı borçlular kötü niyet tazminat talebinde bulunmuş olsa da davalı taraf takip başlatmakta haksız olmadığından davacı tarafın tazminat talebinin reddine;Dava alacaklı lehine sonuçlanmış olsa da Mahkememizce teminat karşılığı icra dosyasına ödenen paranın alacaklı davalıya ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verildiği, davacılar tarafından teminat miktarı yatırılmadığından ihtiyati tedbir kararının uygulanmadığı, tedbir kararı uygulanmadığından alacaklı davalının herhangi bir zararı olmadığından davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; “Mahkemenin gerekli ve yeterli araştırma yapmadan, delilleri toplamadan ve dolayısıyla delilleri değerlendirmeden ve taleplerimizin tümünü incelemeden karar verdiğini, 10.08.2017 tarihli düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ve 15.04.2017 tarihli …’ın ibra edildiğine dair sözleşmede dosyada yer alsa da sözleşmedeki imzaların gerçekliğine yönelik bir araştırma yapılmadan imzaların gerçek olduğu varsayımı üzerine hüküm kurulduğunu; oysa müvekkil …’ın mahkeme huzurunda “kendisine tehdit altında imza attırıldığına dair” beyanı bulunmakta olup, imzaların iradesi sakatlanarak attırıldığı iddiasının mahkemece araştırılmadığını, İbraname isimli belgede ilk metnin yazıldığı tarih 15/04/2017 iken boşluk kısmına el yazısı ile yazılan kısmın altında yer alan tarihin 17/04/2017 olduğunu ve bu durumun müvekkilin söz konusu metni baskı ile imzaladığına delil olduğunu, Mahkemenin davanın menfi tespit davası olması karşısında davadaki ispat yükünün davalı alacaklıda olduğunu gözden kaçırarak, ispat yükünün müvekkil üzerinde olduğu yönündeki değerlendirmesinin hatalı olduğunu,Davamızın terditli olarak açıldığını, öncelikle dava konusu alacağa ilişkin icra takiplerinin dayanağı olan senedin kaynağının ortadan kalkmış olması nedeniyle borçlu olmadığımızın tespiti, ödenen miktarların istirdadının talep edildiğini, aynı şekilde de senedin hile ve baskı ile verildiği, yine senede dayanan sözleşmesel ilişki olan taşınmazların müvekkile devri olgusunun gerçekleşmemiş olması nedeniyle sebepsiz kalan senedin müvekkile iadesi gerektiğinden sebepsiz zenginleşmeden dolayı müvekkilin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesinin talep edildiğini, Senedin kaynağına ilişkin ispat yükü üzerinde olan davalı bu ispat yükünü yerine getiremediğini, yine müvekkilin senedin karşılığı olan daireye ilişkin kazanımının gerçekleşmediği de mahkemece ispat olunmuş olmasına karşılık mahkeme davaya özel ispat yükünü yükleyeceği tarafı kanuna aykırı olarak yanlış belirleyerek davanın müvekkil tarafından ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar vermesinin hatalı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesi tarafından, “… davacıların söz konusu davayı açmakta hukuki yararının olduğu, ancak dava dilekçesindeki iddialar kapsamında dava konusu senedin davalıya davalının hilesi sonucu verildiğinin ispat edilemediği, aksine senedin … ile yapılan anlaşma sonucu …’ın davalıya olan borcuna karşılık verildiğinin anlaşıldığı, dolayısıyla davacının menfi tespit ve istirdat talepleri ile terditli olarak ileri sürülen davalının sebepsiz zenginleştiği iddiasının ise yerinde olmadığı anlaşıldığından davanın reddine ” karar verilmiştir. Hüküm davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacılar, davaya konu 15/04/2017 tanzim – 31.10.2017 vade tarihli ve 175.000,00-TL bedelli bononun sözleşme ve protokol kapsamında davalı ve dava dışı …’ın aldatması sonucu verildiğini, dava dışı … tarafından karşı edimin yerine getirilmemiş olması nedeniyle bononun bedelsiz kaldığını beyanla menfi tespit (ödenen bedellerin istirdadı) ile terditli olarak sebepsiz zenginleşme nedenine dayalı olarak menfi tespit ve alacak isteminde bulunmuş; davalı ise iddiaların gerçek dışı olduğunu beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, tanıkla ispat olunamaz; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir. Davaya konu bononun bedelsizlik iddiaları bakımından açılan menfi tespit davasında ispat yükü davacı borçludadır. Davacı iddialarının aksine davalı tarafça senedin talili yapılmadığından ispat yükünün yer değiştirdiğinden de söz edilemeyecektir. Davacı tarafından ispata yarar delil sunulmadığı, tüm bu hususlar gözetildiğinde mahkemece ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik olmadığından davacılar vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacılardan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.22/03/2023