Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/107 E. 2021/520 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/107 Esas
KARAR NO: 2021/520
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/178 E.
DAVANIN KONUSU: Patent (Tecavüzün Tespiti İstemli)
Marka (Maddi Tazminat İstemli)
Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 11/03/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia: İhtiyati tedbir talep eden davalı birleşen 2020/268 esas sayılı dosya davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin 1985 yılından bu yana tekstil giyim ürünleri işiyle uğraştığını, 2003 yılından önce şahıs şirketi olarak kurduğu … işletmesi, sonrasında şahıs firmasından limited şirkete dönüştürülerek … adını aldığını, müvekkilinin şirketleri üzerinden … esas unsurlu ve bunun kısaltmasından oluşan … markalarını özellikle kadın giyim ürünlerinde yoğun ve ciddi bir şekilde kullandığını ve kullanmaya devam ettiğini, yaklaşık 30 yıldır kadın giyim sektöründe bu markaların müvekkili ile özdeşleştiğini, yurt içinde ve yurt dışında oldukça tanınan ve bilinen markalar olduğunu, müvekkilinin … markasını taşıyan ürünlerin üretimini yaparak, bayileri vasıtasıyla tüketiciye sunduğunu, davalı tarafın da 2019 yılına kadar müvekkillerinin … markasını taşıyan kadın giyim ürünlerinin Laleli’de satışını yapması için anlaştığı bayisi konumunda olduğunu, yıllarca müvekkilinin ürettiği dava konusu markalı ürünlerin satışını gerçekleştirdiğini, ancak davalı yanın güven zedeleyici ve ticari etik ilkelerine uygun olmayan bir takım fiilleri nedeniyle aralarındaki ticari ilişkinin sona erdiğini ve müvekkilinin ürün satmayı durdurduğunu ve bayilik ilişkisini sona erdirdiğini, müvekkili …’nın gerçek hak sahibi olduğu … esas unsurlu markaların aynı zamanda tescilli hak sahibi olduğunu, TPMK nezdinde tescilli “…”, “…” ve … nolu “…” ibareli birçok markasının bulunduğunu, müvekkillerinin bayilik sözleşmesi sona erdirilmesi sonrasında davalı tarafından … markasının herhangi bir hakka ve izne dayalı olmaksızın haksız kullanılmasının durdurulmasına ilişkin defalarca noter kanalıyla ihtarname gönderdiklerini, buna rağmen kullanımların devam ettiğini, davalının markaya tecavüz teşkil eden ve müvekkilleri marka hakkını ihlal eden eylemlerinin tespiti amacıyla İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2020/92 D.iş sayılı dosyası ile delil tespiti talebinde bulunduklarını, alınan raporlarda davalının müvekkilleri marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin tespit edildiğini, davalı adına tescilli olan … nolu … ibareli markanın 24.sınıfta tescilli olduğunu, bu sınıflardaki tescilin davalıya müvekkilinin faaliyet gösterdiği tekstil-giyim ürünleri üzerinde bu markanın kullanım hakkını vermediğini, davalının bayi olduğu dönemde tescilli olan … nolu … ibareli markanın 2016 yılında yenilenmediğinden tescili düşmüş hükümsüz bir marka olduğunu, davalı tarafından TPMK nezdinde 2013/58997 nolu … ibareli ve … şekil markası için 25 ve 35.sınıflarda yapılan başvurunun reddedildiğini, aynı şekilde … nolu … ibareli ve şekil markası için 25 ve 35.sınıflarda yapılan başvurunun da reddedildiğini, davalının halihazırda faaliyet gösterdiği sektörde giyim ürünleri üzerinde ve mağaza tabelasında kullanabilme hakkı sağlayan tescilli … markasının bulunmadığını, müvekkillerinin … esas unsurlu markanın giyim ürünleri ve mağazacılık sınıflarında tescilli kullanım hakkının tek sahibi olduğunu, müvekkilinin aynı zamanda … esas unsurlu markayı ilk defa kullanan ve piyasada bilinir hale getiren kişi olduğunu, davalı yanın … esas unsurlu markayı kullanımının hiçbir yasal hakka dayalı olmadığını, müvekkillerinin marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini iddia ederek, davalının müvekkillerinin tescilli marka hakkına tecavüz teşkil eder şekilde haksız ve tescilsiz olarak gerçekleştirdiği … ibareli kullanımlarının tedbiren durdurulması ve önlenmesine, davalının … ibaresini içeren tabela, katalog, belge, fatura, kartvizit ve sair her türlü tanıtım unsurlarına ve yine markanın kullanıldığı her türlü ürün ve mallara bulundukları mağaza, imalathane, depo, gümrük bölgesi ve sair diğer tüm yerlerde, üretilen, depolanan ve satışı yapılan ürünlere ve bunların üretiminde münhasıran kullanılan makinalara bulundukları her yerde el konulmasına ve muhafaza altına alınmasına, davalı yanca haksız olarak kullanıldığı iddia edilen www…com.tr alan adlı web sitesi ile “…” adlı instagram hesabı başta olmak üzere tespit edilecek diğer tüm sosyal medya hesapları ve bu nitelikteki internet ortamındaki kullanımların durdurulmasına ve erişimin engellenmesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
B-) Cevap ve Karşı Talepler: Davacının maddi ve hukuki mesnete dayanmadan davası ile tedbir talebinin reddine, … markasının tescilli ve gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu, davacının kendi tescilinin farklı sınıflarda olduğunu gizleyerek tedbir talebinde ve beyanlarda bulunduğunu, süreci uzatmaya yönelik kötüniyetli tutum ve davranışlar nedeniyle davacının disiplin para cezasına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı: Tüm dosya kapsamı yaklaşık ispat şartı dikkate alınarak talebe konu tedbir yönünden (SMK 155 hükmü ve taraflar arasındaki üstün hak iddiasına dayalı talepler dikkate alınarak) yasal şartların oluştuğu gerekçesiyle “1-6100 sayılı HMK’nın 389-390 maddeleri ile 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159.maddesi gereğince İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN takdiren 100.000,00 TL (yüzbintürklirası) nakdi teminat veya aynı miktarda kesin ve süresiz banka teminat mektubu ibrazı şartıyla KABULÜ İLE, (SMK 155 hükmü ve taraflar arasındaki üstün hak iddiasına dayalı talepler dikkate alınarak), Davacı-birleşen 2020/268 esas sayılı dosya davalısına ait … ve … tescil nolu markalara dayalı hakların birleşen dosya davacısına ve ticari ilişki içerisinde bulunduğu 3.kişilere karşı kullanımının yargılama sonuçlanıncaya kadar tedbiren önlenmesine, 2-6100 sayılı HMK’nın 393/2 maddesi gereğince iş bu tedbirin, İstanbul İcra Dairesi aracı kılınarak infazına, 3-6100 sayılı HMK’nın 393/1 maddesi gereğince tebliğden itibaren 1 hafta içinde teminat yatırılmadığı takdirde ya da teminat yatırılsa bile aynı süre içinde kararın infazı için ilgili icra dairesine başvurulmadığı takdirde iş bu tedbirin kendiliğinden kalkmış sayılacağının talep eden tarafa ihtarına, 4-HMK 398 md uyarınca ihtiyati tedbir kararının uygulanmasına ilişkin emre uymayan veya tedbir kararına aykırı davranan kimsenin bir aydan altı aya kadar disiplin hapsi ile cezalandırılacağı hususunun ihtarına” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı … vekili istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “… … tescil numaralı markası 24. Ve 26. Sınıflarda tescil edilmiş olup marka hakkına dayalı olarak karşı yanın mallarını toplatma veya buna benzer işlemler zaten yapılamamaktadır. … tescil numaralı marka ise yenileme yapılmadığından Türk marka ve patent kurumu tarafından korunmayan bir markadır. Müvekkile ait markalar Türk Marka ve Patent kurumu tarafından korunabilecek markalar olmuş olsa idi zaten huzurda bulunan dava hiç ikame edilmeyecek karşı yan da kötü niyetli olarak … tescil numaralı markalarını tescil ettiremeyecekti. Hal böyle olunca hukuki hiç bir yararı olmayan sadece karşı yanın neredeyse her gün tedbir talebinde bulunması ve duruşmalarda bize tedbir verilmedi diye hiç bir hukuki niteliği olmayan beyanlarına karşı hukukun bu denli çarpıtılması kabul edilemez. Karşı yanın kötü niyeti tedbir kararından sonra tekrar görülmüştür. Tedbirin içeriğini ve uygulamasını gayet iyi bilen karşı yan buna rağmen hakkı kötüye kullanarak müvekkile zarar verme çabası ile girişimlerde bulunmuştur. Karşı tarafa verilen tedbir daha önce tarafımıza yine mahkemenin 2020/178 esas sayılı dosyası ile birleşen 2020/254 E sayılı dosyada tarafımıza verilmiş olup uygulamada bir takım yanlış anlaşılmalara neden olmuştur. Davalı taraf uygulamaya itiraz ederek tedbirin yorumlanmasını talep etmiş ve bu istekleri doğrultusunda tedbirin ne amaçla verildiği tespit edilmiştir. Davalı yan 09/12/2020 tarihinde daha önce lehimize verilen tedbirle aynı etkiye sahip tedbiri farklı uygulamaya çalışmıştır. Halbuki itiraz ettikleri uygulamasının açıklanmış olduğu kararı bile bile kötü niyetli olarak müvekkile ait iş yerine icra memurları ile gitmiş ve ısrarla tabela indirme taleplerini beyan etmiştir. Müvekkillerin haber vermesi üzerine ilgili icra dairesine sayın mahkemenin daha önce verilen kararı iletilmiş ve müvekkilin mallarının toplanmasına/ tabela sökümüne ilişkin işlemi durdurmuşlardır. Lakin davalı tabela indirmesinin gerçekleştirilemeyeceğini anlayınca bu kez de ısrarla tespit yapılması ve malların sayımı taleplerini devam ettirmiştir. Tarafımızca bu taleplere ne kadar karşı konulmaya çalışılmışsa da davalı ısrarla müvekkile zarar verme çabasını sürdürmüştür. Müvekkilin iş yerinde saatlerce bu husus tartışılmış ve müvekkilin müşterilerine hizmet vermesi kötü niyetle aksatılmıştır. Davalının tüm dosya kapsamından da anlaşılacağı üzere kötü niyeti sabittir. İşbu tedbir ile kötü niyetli davranışını sergilemeye devam eden davalının niyetinin müvekkile zarar verme olduğu da kuşkuya yer vermeyecek derece anlaşılmıştır. Verilen ihtiyati tedbirin tespit amacı ile verilmediği zaten taraflar arasında birden çok tespit dosyasının mevcut olduğu hatta dosyanın bilirkişi incelemesine gönderildiği sabitken bu hususta davalının tespit yaptırma taleplerinin engellenmesi sayın mahkemeden talep edilmişse de usul ve yasaya aykırı hiç bir hukuki yararı olmayan tedbirin kaldırılmasını …” talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava; birleşen ve ihtiyati tedbir kararı verilen dava açısından markaya tecavüzün önlenmesi , haksız rekabetin önlenmesi istemlerine ilişkindir. İstinaf edilen karar ise; ilk derece mahkemesinin birleşen dosya yönünden verdiği ;Davacı-birleşen 2020/268 esas sayılı dosya davalısına ait … ve … tescil nolu markalara dayalı hakların birleşen dosya davacısına ve ticari ilişki içerisinde bulunduğu 3.kişilere karşı kullanımının yargılama sonuçlanıncaya kadar tedbiren önlenmesine ilişkin ara karar hakkındadır. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Geçici hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK’nın ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur.“ Kanun da açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada ( normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez. Ancak kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir. Tam ispatın arandığı durumlardan bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumundan ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür. Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür. Bu çerçevede aslında ispat ölçüsü bakımından bir yenilik getirilmemekle birlikte, “ Yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.(HMK’nın 390. Madde Gerekçesi) Asıl ve birleşen davalardaki talepler incelendiğinde, birleşen dosyada markaya tecavüzün tespiti ve önlenmesi ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi taleplerine ilişkin olarak davalı/ birleşen dosya davacının açtığı davada, sunulan deliller, marka tesciline dair belgeler, ihtarnameler, sözleşme içerikleri dikkate alındığında yaklaşık ispata dair mahkeme kanaatinin oluştuğu, kaldı ki ihtiyati tedbirin adından da anlaşılacağı üzere geçici bir hukuki koruma olması nedeni ile delil durumundaki değişikliğe istinaden her zaman değiştirilebileceği, mevcut duruma göre verilen tedbirde yeterince teminat da alındığı, dosyanın delillerin toplanması aşamasında olduğu nedenle asıl davada davacı, birleşen dosyada davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1- Davacı/ birleşen davada davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2- Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL nin mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davacıdan alınıp Hazineye gelir yazılmasına 3- Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına 4- İnceleme duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-f maddesi gereğince KESİN olmak üzere 11/03/2021 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.