Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1069 E. 2023/470 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1069 Esas
KARAR NO: 2023/470
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/10/2020
NUMARASI: 2017/219 2020/315
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Medya Grubu başta , “…” ve “…”olmak üzere Türkiye nezdinde birçok yazılı ve görsel basın kuruluşunu bünyesinde barındıran Türkiye’nin önde gelen medya grubu kuruluşlarından biri olduğunu, TPE nezdinde … tescil numarası ile tescilli “… merkez” ibareli tanınmış markanın da sahibi olduğunu, “…” sloganıyla tanınan ve her yıl artan satış grafiği ile 13 yıldır yayın hayatını başarıyla sürdürdüğünü, sektöründe tanınmış, tüketicilerce güvenilen, yenilikçi, ulaşılabilir, yol gösteren, kullanışlı bir dekorasyon dergisi olduğunu, getirdiği öneriler ve Türkiye’nin dört bir yanından yayınladığı rafine evlerle bu soruya farklı ve modern cevaplar veren tüketicinin severek okuduğu bir ev dekorasyon dergisi olarak tüketicilerin hizmetine sunulduğunu, davalının “…” asli unsurlu dergi yayınladığını, bu derginin müvekkilinin tescilli markasına dayanarak çıkarmış olduğu “…” dergisi ile birebir surette benzer olduğunu, davalının dergisini, kasten müvekkilin tüketici nezdinde tanınmış ve güven sağlamış dergisine benzetmek suretiyle haksız kazanç sağlama amacında olduğunu ve açıkça müvekkilinin markasına tecavüz teşkil ettiğini, dergilerin karşılaştırılmasında birbirinden ayırt etmenin imkansız olduğunu, dergilerde yer alan “…” ibarelerinin renklerinin dahi aynı olduğunu, davalının yayın dergisini müvekkilinin markasına kasten benzetmek suretiyle satışa sunmasından dolayı müvekkilinin “…” dergisinin tirajının düştüğünü, bu durumun tüketicide iltibasa ve kafa karışıklığına yol açtığını, müvekkili şirketin ve tescilli markalarının uzun yıllar neticesinde tüketicide oluşturmuş olduğu güven ve tanınmışlığı zedelediğini, davalı yanın kötüniyetli olarak müvekkilinin markası ile iltibasa, haksız rekabete ve marka hakkına tecavüze mahal verdiğinden bahisle, davalının müvekkiline ait dava konusu marka ile iltibasa mahal verecek derecede benzer markayı ürünleri üzerinde kullanmaya devam etmesi halinde ortaya çıkabilecek telafisi imkânsız zararlar dikkate alınarak öncelikle dosya üzerinden, bunun mümkün olmaması halinde ise mahallinde yapılan keşif üzerine alınan rapor ile yapılan inceleme neticesinde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, verilecek ihtiyati tedbir kararının dava sonunda verilecek esas hüküm kesinleşene kadar devamına karar verilmesini, davalının müvekkiline ait dava konusu marka ile aynı ya da iltibasa mahal verecek derecede benzer markayı ürünleri üzerinde kullanarak müvekkili aleyhinde marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet yarattığının tespitine, tespit edilen marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin durdurulmasına, önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, bu cümleden olmak üzere; davalının müvekkile ait marka ile aynı ya da iltibasa mahal verecek derecede benzer markaları ürünlerinde, reklam ve tanıtımlarında, internette yahut sair mecralarda, her türlü tanıtım malzemesi ve basılı evrakta, faturalar ve benzeri ticari dokümanlarda kullanmasının önlenmesine, davalının müvekkiline ait marka ile aynı ya da iltibasa mahal verecek derecede benzer markaları içeren ürünleri üretmekten, satmaktan, sağlamaktan, satışa arz etmekten, ithal ya da ihraç etmekten, elde bulundurmaktan, satışa arz etmek üzere depolamaktan, internet üzerinde yahut sair mecralarda bu amaçlarla kullanmaktan men edilmesine, davalının müvekkiline ait marka ile aynı ya da iltibasa mahal verecek derecede benzer markaları içeren ürünler, ambalajlar, ilan, reklam, broşür, afiş ve sair her türlü tanıtım malzemesi, basılı kâğıtlar, faturalar ve benzeri her türlü ticari evrakın toplanması, dava sonuna kadar emin bir yerde muhafaza altına alınması ve esasa ilişkin hükmün kesinleşmesini müteakip imhasına, müvekkili adına tescilli markasına ilişkin markasal tecavüzün ve işbu tecavüz fiilleri neticesinde meydana gelen haksız rekabetin tespitine, önlenmesine ref’ine, davalının müvekkilin marka hakkına tecavüz fiilleri nedeniyle 6100 sayılı HMK’ da yer alan belirsiz alacak davası hükümlerinin uygulanarak şimdilik 500-TL maddi ve 5000-TL manevi zararın davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, verilecek hükmün tirajı en yüksek üç gazeteden birinde ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiş, 25.02.2020 tarihli talep arttırım dilekçesinde ise; maddi tazminat miktarının 384.000 TL olarak talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından yayınlanan dergi ile davacı dergisi arasında farklılık bulunduğunu, ayırt edici özelliklerin var olduğunu, tüketici nezdinde iltibas bulunmadığını, “…” sloganıyla yola çıkan …’in ilk sayısının onbin üzerinde bir baskıyla gerçekleştiğini ve okurlarının beğenisini kazanarak önemli bir başarı yakaladığını, artan satış grafiği ile yayın hayatını başarıyla sürdürdüğünü, gayrimenkul ve emlak sektöründe yaşanan gelişmeler, gündemdeki projeler arasından öne çıkanlar, mobilya ve iç dekorasyonda seçtiklerimiz, yaşanan hayatlar ve mekânlar, Anadolu’nun kayıp diyarları, farklı mekânlar, ev içi trendler, geçmiş zaman hikayeleri ve daha birçok konu başlığıyla dolu dolu ve farklı bir içeriğe sahip olduğunu, ayrıca davacı firmanın 03.12.2012 tarih … başvuru numarası ve “…” ibareli Türk Patent Enstitüsü Markalar Dairesi Başkanlığı’na yapmış olduğu itirazın reddedildiğini, markanın iltibas ihtimali oluşturacak düzeyde benzer olmadığının tespit edildiğini, itiraz gerekçeleri olan benzerlik, eskiye dayalı kullanım, tanınmışlık, kötü niyetin haksız bulunduğunu ve davacı tarafın itirazlarının reddedildiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 2. Fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi 14/10/2020 tarihli, 2017/219E.-2020/315K. Sayılı kararı ile ;”… davanın kabulü ile, davalının tescilli markasının tescilli halinden farklı olarak “…” ibaresini öne çıkarmak suretiyle davacı markası ile iltibas yaratacak şekilde kullanımının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, tecavüzün ve haksız rekabetin durdurulmasına, önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, davalının iltibasa meydan verecek şekilde “…” ibaresini öne çıkartarak ürünlerinde, reklam ve tanıtımlarında internet yahut sair mecralarda her türlü tanıtım malzemesi, basılı evrak, fatura vb. Ticari dokümanlarda markasal kullanımının önlenmesine ve el konulmasına, masrafı davalıya ait olmak üzere hüküm kesinleştiğinde imhasına, davalının söz konusu ibareyi içeren ürünleri üretmekten, satmaktan, sağlamaktan, satışa arz etmekten, ithal ve ihraç etmekten, satışa arz etmek amacıyle depolamaktan, internet yahut sair mecralarda bu amaçlarla kullanımının men-ine, 383.471,71 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, hüküm özetinin masrafı davalıdan alınmak üzere, Türkiye’de yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde bir kez ilanına…” şeklinde karar verilmiştir. Kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemenin salt bilirkişi raporlarına dayanarak davayı kabul ettiğini, cevap dilekçesinde de belirttikleri üzere müvekkili tarafından yayınlanan dergi ile davacının yayınladığı dergiler arasında ayırt edici farklar bulunduğunu, bilirkişi raporlarında dahi bu hususun uzman bilirkişiler tarafından çelişkili bir biçimde ele alındığını, bu durumun bilirkişi raporlarının güvenilirliliğini sorgulatır hale getirdiğini, hakimin davayı aydınlatma görevi kapsamında müvekkilinin yayınladığı derginin içeriğinin de incelenerek savunmalarının değerlendirilmesi gerektiğini, müvekkilinin dergisinin farklılık arz ettiğini, HMK’nın 143. Maddesine aykırı davranıldığını, gerekçenin kararda gösterilmesi gerektiğini, davacının iddia ettiği husus ile ilgili müvekkiline ihtar dahi çekmediğini bildirmiştir.
DELİLLER: TPMK’dan celp edilen marka tescil belgesinin incelenmesinde … tescil numaralı … Merkez+şekil markasının 16 ve 41. Sınıflarda 28/09/2006 tarihinde davacı adına tescilli olduğu görülmüştür. TPMK’dan celp edilen marka sicil kaydından … tescil numaralı … ibareli markanın 16 ve 41. Sınıflarda dava dışı … adına 03/12/2012 tarihinde tescil edildiği görülmüştür. Davacı vekilinin 04/04/2016 havale tarihli dilekçesi ile tazminat yönündeki tercihini KHK’nın 66/c maddesi gereğince lisans örneksemesi yolu ile hesaplanmasını istediği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 18.02.2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle;” davalıya ait yayının davacının markasıyla ortalama tüketici nezdinde bir karışıklık (markanın iltibası) yaratacağı, davacı yayını ile davalı yayını arasında bir karışıklığın ortaya çıkacağı, ortalama zeka seviyesine şahin tüketicilerin her iki tarafa ait dergileri kolaylıkla birbirinden ayırt edemeyecekleri, dergi içeriği henüz incelenmeden ve satın alma kararı henüz verilmeden dergileri satın alabilecek ortalama tüketicilerin her iki dergiyi görmeleri durumunda hangisinin kime ait olduğunu kolayca ayırt edemeyecekleri, kaynakta yanılmanın söz konusu olacağı, ortalama tüketicinin bu iki markayı/dergiyi karıştırmasının ve aynı firmanın ürünü olduğunu zannederek birini satın alacak yerde aldanarak/yanılarak diğerini satın almasının mümkün olduğu, böylece orta kültür ve zekâdaki tüketici yani ortalama tüketici üzerindeki nezdinde tescilli markanın (“… Merkez”) kapsamına giren mal/hizmetlerle aynı veya benzer mal/hizmetleri kapsayan (ev,dekorasyon vb.) ve bu nedenle ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan benzer nitelikteki markanın (“…”) kullanılmasının diğer marka ile “karışıklığa” (iltibasa) sebebiyet vermesi sonucunda KHK md.61 ve md.9/I (b)’de düzenlenmiş olan marka hakkına tecavüz fiilini gerçekleştirildiği, bu açıklamalar çerçevesinde tescilli markanın ayırt edilemeyecek derecede benzerinin veya karıştırma ihtimaline yol açacak kadar benzerinin satılması, dağıtılması kanunun ilgili hükümlerine aykırılık teşkil edeceği ve kanunun ilgili maddelerinde (556 sayılı KHK m. 62) haksız fiilden zarar gören tarafın tecavüzün yol açtığı hukuka aykırı durumun ortadan kaldırılmasına yönelik hükümlere dayanabileceği…” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 12.01.2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…davacı tarafın marka hakkına tecavüz edilmesinden bahisle 556 sayılı KHK 66-c maddesi hükmüne göre lisans örneklemesi yöntemi ile hem davalının hem de kendilerinin ticari defterleri incelenerek yoksun kalınan kazancının hesaplamasını talep ettiğinin, davacının ticari defterlerinin incelenmesinde, davalının çıkardığı … adlı derginin ilk çıktığı tarih 2012 yılı 7. ay ile davanın açılma tarihi 27.04.2015 tarihleri arasında davacı şirketin cirosunun toplam 6.391.195,23 olduğu…” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 30.05.2017 tarihli bilirkişi raporunda;”…dosya içerisinde bulunan taraf beyanlarının, delillerin, marka tescil belgelerinin, marka devir sözleşmelerinin, bilirkişi raporlarının, Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtlarının, ticari kayıtların incelenmesi neticesinde ulaşılan tespitler ve teknik değerlendirme sonucunda; tarafların fiili marka kullanımları dosya kapsamında yer alan 18.02.2016 havale tarihli bilirkişi raporlarında da ayrıntılarıyla açıklandığı üzere tüketiciler açısından ayırt edilemeyecek ve iltibasa neden olacak derecede benzer olduğu, tarafların fiili marka kullanımlarının Türk Patent ve Marka Kurumu nezdindeki tescilli markalarından farklı olduğu, tarafların fiili marka kullanımlarının 16. Sınıf kapsamında kalan “Basılı Yayın, Basılı Evraklar,…” alt sınıfı kapsamında olduğu, davacı adına tescilli … nolu “… merkez” markasının 16.sınıf kapsamında kalan “Basılı Yayın, Basılı Evraklar…” alt sınıfında tescilli olmadığını, davalının kullanımına dayanak yaptığı … nolu “…” markasının Bakırköy …Noterliği 25.06.2014 tarih … nolu devir sözleşmesinde tescil numarasının … olarak farklı olduğu bu aşamada bu belgenin dikkate alınıp alınmayacağının Mahkemenin takdirinde olduğu, davacı adına tescilli … nolu “… Merkez” ve “…” fiili kullanımlı markaların dosya kapsamında tanınmış olduğunun söylenemeyeceği, davacı adına tescilli … nolu ” … merkez” markasının 16. Sınıf kapsamında kalan “…” alt sınıfında tescilli olmadığı için 556 Sayılı KHK ve Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında Tescilli Marka korumasından faydalanamayacağı, tescilli marka tecavüzü ve ihlali koşullarının oluşmadığı, davalının kullanımının 556 Sayılı KHK ve Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında tescilli marka tecavüzü, ihlali oluşturmadığından 556 Sayılı KHK 66-c (Sınai Mülkiyet Kanunu 151-2/c ) maddesi uyarınca tazminat şartlarının oluşmadığı, davalının fiili marka kullanımının TTK kapsamında Haksız Rekabet teşkil ettiği…” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 08.03.2018 tarihli bilirkişi raporunda;”…Davalı taraf markasının tescilli halinden farklı olarak davacı markası ile karıştırılma tehlikesi yaratacak biçimde benzer bir işaret ile benzer ürünlere yönelerek kullanıldığı ve iş bu kullanımın davacı taraf markasına tecavüz teşkil ettiği, davacı … adlı dergi ilk çıktığı tarih 2012-7 ay ile davanın açılma tarihi olan 27.04.2015 arasında taraflar arasında lisans sözleşmesi düzenlenmiş olsa idi ortalama lisanslama bedeli olarak 7.914,20 TL’nin davacı tarafa ödenmesi gerektiği…” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 18/01/2019 tarihinde sunulan bilirkişi ek raporunda; “…davalı taraf markasının tescilli halinden farklı olarak davacı markası ile karıştırılma tehlikesi yaratacak biçimde benzer bir işaret ile benzer ürünlere yönelerek kullanıldığı ve işbu kullanımın davacı taraf markasına tecavüz teşkil ettiği, davacı şirketin cirosu toplam (toplam net satış+ilan gelir) 6.391.195,23 TL%6: 383.471,71 TL dir. Davacının ticari defterlerindeki dava konu dönemde 556 sayılı KHK Madde 66-c maddesine göre Marka hakkına tecavüz ettiği bilirkişi raporları ile sabit olan davalının markayı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde davacıya 383.471,71 TL ödemesi gerekir…” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 10.12.2019 tarihinde sunulan bilirkişi 2. ek raporunda.; “…davalı taraf markasının tescilli halinden farklı olarak davacı markası ile karıştırılma tehlikesi yaratacak biçimde benzer bir işaret ile benzer ürünlere yönelerek kullanıldığı ve işbu kullanımın davacı taraf markasına tecavüz teşkil ettiği, davacı şirketin cirosu toplam (toplam net satış+ilan gelir) 6.391.195,23 TL%6: 383.471,71 TL dir. Davacının ticari defterlerindeki dava konu dönemde 556 sayılı KHK Madde 66-c maddesine göre Marka hakkına tecavüz ettiği bilirkişi raporları ile sabit olan davalının markayı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde davacıya 383.471,71 TL ödemesi gerekir…” yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, ref’i ile maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. Yargılama sonunda davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekilince istinaf edilmiştir. Dosyanın incelenmesinde davacıya ait … MERKEZ+ŞEKİL markasının 16 ve 41. Sınıflarda tescilli olduğu, davacının tazminat talebini 556 sayılı KHK’nın 66/c maddesindeki seçeneğe göre istediği, davalının … adıyla yayınladığı derginin davacının yayını ile iltibas teşkil ettiği, bu durumun davacının marka haklarına tecavüz niteliğinde bulunduğu ve aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiği alınan raporların ayrıntılı incelemeyi içerdiği gibi istinaf denetimine de elverişli nitelikte bulunduğu, tazminat hesaplamasının da dosya kapsamı ile uyumlu olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 26.229,11 TL harçtan, peşin alınan 6.557,27 TL harcın mahsubu ile bakiye 19.671,84‬ TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/03/2023