Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1062 E. 2021/1566 K. 22.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1062 Esas
KARAR NO: 2021/1566
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/12/2020
NUMARASI: 2019/353 2020/713
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/09/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkiline ait … Bankası A.Ş Avcılar Şubesi … çeknumaralı çekin 30/11/2016 tarihinde karşılıksız çıktığını, bu çekin 01/12/2016 tarihinde ödendiğini, durumun … Bankasından müzekkere ile sorulduğunda anlaşılacağını, ancak davalının ödenen bu çekle ilgili olarak kötüniyetli biçimde müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını, müvekkilinin böyle bir borcu bulunmadığını belirterek takip nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine ve %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davaya konu çekle ilgili olarak 04/08/2017 tarihinde davacı aleyhine takip başlattıklarını, ancak dava dilekçesi kendilerine tebliğ edilmeden önce UYAP üzerinden 24/08/2017 tarihinde gönderdikleri taleple icra dosyasından feragat ettiklerini, bu sebeple davanın konusuz kaldığını, müvekkilinin feragat ederek iyiniyetini ortaya koyduğunu, dolayısıyla kötüniyet iddialarının gerçeği yansıtmadığını bildirmiştir. Mahkemece, 07/12/2017 tarihinde davanın konusuz kalması nedeniyle hüküm kurulmasına yer olmadığını ve davalının %20 oranında kötüniyet tazminatıyla sorumlulğuna karar verildiği, kararın davalı vekilince istinaf edildiği, dairemizin 23/05/2019 tarihli kararıyla duruşma açılmak suretiyle davalının takibinde kötüniyetli olup olmadığı hususunda yargılama yapılması gerekirken duruşma açmaksızın dosya üzerinde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçeleriyle istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın iadesine karar verildiği, mahkemece duruşma açılarak yapılan yargılama sonunda dava konusu çekin 30/11/2016 tarihinde karşılıksız işleme tabi tutulduğu, davacı vekilinin beyanına göre 01/12/2016’da, davalı vekilinin beyanına göre 02/12/2016’da çeke ilişkin ödeme yapıldığı, davalının bu süreden 8 ayı aşkın bir süre sonra 04/08/2017 tarihinde davacı aleyhine takip başlattığı, yine davalının huzurdaki davanın açılmasından sonra icra takibinden feragat ettiği, ödemeye ilişkin kayıtların defalarca müzekkere yazılarak davalı bankadan istenilmesine rağmen bu kayıtların davalı banka tarafından sunulmadığı, buna göre basiretli bir tacir gibi davranması gereken bankanın takibinde haksız ve kötüniyetli olduğu gerekçeleriyle davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, alacağın %20’si oranında hesaplanan 11.697,50 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili, istinaf sebebi olarak; müvekkili tarafından davacı aleyhine 04/08/2017’de icra takibi başlattıklarını, dava dilekçesi kendilerine tebliğ edilmeden önce 24/08/2017 tarihinde icra dosyasından feragat ettiklerini, bu nedenle davanın konusuz kaldığını, müvekkilinin iyiniyetli olarak feragat ettiğini, buna rağmen tazminat ve yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını, mahkemenin hakkaniyetli bir inceleme yapmadığını, mahkeme tarafından gönderilen yazılara 14/02/2020 ve 15/09/2020 tarihli yazılarla cevap verdiklerini, ayrıca 04/11/2020 Tarihli dilekçe ile ödemeye ilişkin beyanda bulunduklarını, söz konusu çekin … Ltd. Şti tarafından müvekkili banka şubesine ibraz edildiğini ve çekin 30/11/2016’da karşılıksız işlemi gördüğünü, davacı tarafın 01/12/2016’da ödeme yapıldığını beyan ettiğini, bu tarihin karşılıksız işlemin yapılmasından sonra olduğunu, bu işlemden sonra yapılan ödemenin kabul edilmesinin müvekkilinin iyiniyetini gösterdiğini, çek bedeli ödenmiş ise de, çekin bankadan teslim alınmadığını, düzeltme hakkının kullanılmadığını ve çek gecikme tazminatının ödenmediğini, buna göre çek keşidecisinin ihmalinin sabit olduğunu, dolayısıyla davacının karşılığını bulundurmamak ve takibe maruz kalma hususunda sorumlu olduğunu, yine ödemeyi yapanın çek keşidecisi olmayıp … isimli üçüncü şahıs olduğunu, üstelik ödeme dekontu incelendiğinde, ödeme yapılırken açıklama kısmına çekle ilgili herhangi bir açıklama yazılmadığını, dolayısıyla davanın reddi gerektiğini, buna göre müvekkili aleyhine tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığını bildirmiştir. Davalı tarafından davacı aleyhine 50.000 TL bedelli çeke dayalı olarak toplam 58.487,50 TL’nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla 04/08/2017 tarihinde icra takibi başlatıldığı, takip dayanağı çek fotokopisinin incelenmesinde, keşide tarihinin 30/11/2016 tarihli, 50.000 TL bedelli, keşidecisinin davacı, lehtarın dava dışı … Ltd. Şti, hamilin ise davalı olduğu, çekin 30/11/2016’da ibraz edildiği ve karşılıksız şerhinin çek arkasına yazıldığı görülmüştür. Dava dosyasına sunulan banka cevabi yazılarının incelenmesinde; bankanın 05/10/2017 tarihli cevabi yazıda; çekle ilgili olarak 30/11/2016 tarihinde karşılıksız işleminin yapıldığının bildirildiği, 10/03/2020 tarihli cevabi yazıda ise takas işleminin elektronik ortamda yapıldığı, çekin fiziken ibraz edilmediği, çekin ibraz tarihinde hesap bakiyesinin 0,00 TL olduğu, çekin ibrazında banka yükümlülük tutarının ödenmediğinin bildirildiği, 06/10/2020 tarihli cevabi yazıda çekin … Ltd. Şti tarafından ibraz edildiği ve karşılıksız işlemi yapıldığı, ödeme bilgileri için muhatap banka … Bankası A.Ş’den sorulmasının istenildiği görülmüştür. Davalı vekilinin 17/11/2020 tarihli duruşmada; çeke ilişkin ödemenin 02/12/2016’da yapıldığı ve ödemeyi yapanın … olduğu, çekle ilgili bir açıklama yapılmadığı, bu nedenle mahkemece yazılan müzekkerelere istenilen cevabın verilemediğinin beyan edildiği görülmüştür. İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün mahkemeye gönderdiği 17/02/2020 tarihli cevabi yazı eklerinin incelenmesinde; davalı alacaklı vekilinin icra müdürlüğüne gönderdiği yazıda; “icra dosyasından feragat ediyorum” şeklinde beyanda bulunulduğu görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davalı taraf, davacı aleyhine çeke dayalı olarak takip başlatmış, davacı taraf ise takibe dayanak yapılan çek bedelinin takipten önce ödendiğini ileri sürerek menfi tespit talebinde bulunmuştur. Dava açılmasından sonra davalı taraf 24/08/2017 tarihinde icra dosyasından feragat etmiştir. Bu durumda dava konusuz kalmıştır. Bu yöne ilişkin davalı vekilinin istinaf talebi yerinde değildir. Öte yandan takipten önce ödenmiş çekin takibe konulması takibin kötüniyetli yapıldığını gösterir. Sonradan icradan feragat edilmesi bu durumu değiştirmez. Dolayısıyla davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebi de yerinde değildir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.22/09/2021