Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1049 E. 2023/522 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1049 Esas
KARAR NO: 2023/522 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/02/2021
NUMARASI: 2021/140 E. – 2021/20 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Ref’i İstemli)
KARAR TARİHİ: 23/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirketin 12/10/2009 tarihinde kurulmuş olup, ticari faaliyetlerini gerek tüketiciler gerek sektör çapında yüksek bilinirliğe sahip www…com internet sitesi üzerinden sürdürüp satışa sunduğunu, 2009 yılından bugüne www…com internet sitesi üzerinden faaliyetini sürdüren müvekkili şirketin TPMK nezdinde tescilli “…” ibareli birçok markanın ve de … sayı ile “…” tanınmış markasının hak sahibi konumunda olduğunu, huzurdaki dava henüz açılmadan 11/01/2019 tarihli ihtarname vasıtasıyla davalı tarafın, haksız ve hukuka aykırı kullanımlarınını sona erdirmesi ve tekrarlamaması yönünde uyarıldığını ve bu ihtarnamenin davalı tarafa 14/01/2019 tarihinde tebliğ edildiğini, buna rağmen davalı tarafın müvekkili şirketin markasının tanınmışlığından yararlanmak amacıyla kötü niyetli bir şekilde Google Adwords üzerinden reklamlarına devam ettiğini, davalı tarafından, bu markanın kullanımına ilişkin haklı veya meşru bir bağlantısı olmamasına rağmen www…com alan adlı web sitesine ilişkin ticari etki yaratacak biçimde Google Adwords reklamlarında anahtar kelime olarak izinsiz ve hukuka aykırı kullanılarak müvekkili şirketin marka tescillerinden doğan haklarının ihlal edildiğini ve bu suretle internet arama motorları üzerinden yapılacak aramalarda müvekkili şirketin ticari itibarından ve tanınmışlığından faydalanılması suretiyle hukuka aykırı menfaat temin edilmeye çalışıldığını, Bakırköy 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2019/23 D.İş nolu dosyasından alınan bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini, müvekkili şirketin tescilli “…” markasının benzeri olan “…” ibaresinin, davalı tarafından hiçbir hak veya meşru bağlantı olmamasına rağmen ticari etki yaratacak şekilde www…com internet sitesi için Google Adwords aracılığı ile anahtar sözcük olarak reklam verilmek suretiyle kullanılmasının müvekkili şirketin marka tescilinden doğan haklarına tecavüz oluşturduğunun sabit olduğunu, bu tecavüzün durdurulması ve giderilmesine karar verilmesini, müvekkili şirketin “…” ibareli tüm tescilli markalarının davalı tarafından Google Adwords aracılığı ile anahtar sözcük olarak alınarak reklam verilmesinin engellenmesini, eğer mümkün değil ise www…com internet sitesine erişimin engellenmesine yönelik ihtiyati tedbir kararının dava sonunda verilecek karar kesinleşinceye dek devamına, müvekkili şirketin marka tescillerinden doğan haklarına vaki tecavüzün durdurulmasına, davalının eylemleriyle oluşan haksız rekabetin varlığının hükmen tespitine, saptanan haksız rekabetin önlenip yasaklanmasına, haksız rekabetin neticesi olan maddi durumun davalının internet sitesinde müvekkili şirketin “…” ibareli markalarının vb. İbareleri kullanmamak suretiyle eğer bu mümkün değilse www…com sitesine erişimin engellenmesi suretiyle ortadan kaldırılmasına, hükmün kesinleşmesine takiben karar özetinin; masrafı davalıdan alınmak üzere Türkiye çapında yayın yapan ve hükmün kesinleşeceği tarih itibariyle tirajı en yüksek üç gazeteden birinde ilanına, yargılama giderleri ve avukatlık ücretlinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili 01/10/2020 tarihli dilekçesi ile iddia ve savunmasını genişleterek 5.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunmuş ve harcını yatırdığı görülmüştür.
CEVAP:Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde; davalı olarak gösterilen “… Sanayi Tic. Hiz.” adı altında faaliyet gösteren bir tüzel kişiliğin bulunmadığını, bu nedenle de taraf ve dava ehliyetinin bulunmadığını, müvekkili …’in bayan tesettür giyim alanında faaliyet göstermekte ve internet sitesi olarak da www…com isimli internet sitesini kullandığını, davacı tarafça “…” markasının www…com alan adlı web sitesinden Google Adwords reklamlarında anahtar kelime olarak kullanıldığı iddia edilerek, bu iddianın dayanağını oluşturan bilirkişi raporunun eksik incelemeye dayalı olup, hatalı tespitler içerdiğini, müvekkilinin ticari satışlarını gerçekleştirdiği www…com alan adlı internet sitesinin Aralık 2018 yılından bu yana Google Adwords aracılığı ile anahtar kelime kullandığını, müvekkili tarafından hiçbir surette … markasının anahtar kelime olarak kullanılmamasına rağmen dosyaya sunulan ekran görüntüsünde müvekkiline ait www…com isimli internet sitesinin çıkması; müvekkilinin Google Adwords aracılığı ile reklam verdiği anlamını taşımadığını, nitekim tespit yapılırken daha önceden …com isimli internet sitesine giriş yapılması halinde kullanıcının bilgisayarına atılan çerezler (cookie) nedeniyle müvekkili tarafından reklam verilmemiş olsa dahi google tarafından böyle bir önerinin çıkarılmış olabileceği, bu durumun tamamen Google’ın reklam politikasıyla ilgili ve müvekkiline de izafe edilebilecek kusurun da bulunmadığını, müvekkilinin davacı tarafın marka hakkına tecavüz teşkil eden hiçbir fiilinin bulunmadığını, yine kullanımlarında olan anahtar kelimeler incelendiğinde haksız rekabet oluşturacak herhangi bir durumun da söz konusu olmadığını belirterek dava dilekçesinde talep edilen tüm taleplerin reddine, verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına ve yargılama masraf ve giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sanayi Tic. Hiz.’ne usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemiş, bu suretle davanın reddini istediği kabul edilmiştir.
MAHKEME KARARI: Bakırköy 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 12/02/2021 tarihli 2021/140 E. – 2021/20 K. sayılı kararıyla; “…Somut olayda; yukarıda anılı bilimsel ilkeler ve toplanan tüm deliller ışığında alınan rapor ve ek raporlar karşısında; davalının davacıya ait markaları anahtar kelime olarak kullanmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda tartışılması gereken husus anahtar kelimenin pozitif olarak kullanılması suretiyle marka hakkının ihlali değildir. Tartışılacak husus davalının davacıya ait markaların esas unsurlarının negatif kelime olarak tanıtıp tanıtmadığıdır. Davalının davacıya ait markaların esas unsurlarından “…”, “…”, “…”, …com”, “…” ve “…com” şeklindeki kelimeleri negatif anahtar kelime olarak aktif hale getirdiği anlaşılmaktadır. Ancak davalının yalnızca bu kelimelerden “…” ibaresindeki “…” ve “…” kelimeleri arasında boşluk bırakmak suretiyle oluşan kelimeye negatif kelime haline getirmediği, bu nedenle davacı markasının arama motoruna yazıldığında davalı firmanın sonuçlar kısmında çıktığı ve tıklanmaların gerçekleştiği, ancak oluşan bu sonuçta davalıya atfedilecek herhangi bir kusur bulunmadığı, davalının basiretli bir tacir olarak hareket ettiği, bizzat davacının dahi ihtarnamesinde davacı markalarının aralarına çeşitli boşluklar konulmak suretiyle farklı varyasyonlarının öngörülerek negatif anahtar kelimesi olarak tanıtılması talebinde bulunmadığı, davalının arama motorlarının özellikleri gereği kendi kontrol ve yönetiminde olmayan sonuçtan sorumlu tutulamayacağı ve bu haliyle tecavüzün gerçekleşmediğinin kabulünün gerektiği hukuki ve vicdani kanaatiyle” davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davalı tarafın Google Adwords reklam yöntemi kullanılarak müvekkilinin tescilli ve tanınmış markasını reklam verdiğini, Bakırköy 1.FSHHM’nin 2019/23 D.İŞ sayılı dosyasından alınan 28/01/2019 tarihli bilirkişi raporu ile sabit hale geldiğini, rapor içeriğinde ekran görüntülerinin sunulduğunu, davalıya 11/01/2019 tarihinde ihtarname gönderilerek müvekkilinin markasının izinsiz kullanılmasının durdurulmasının ihtar edildiğini, ihtara rağmen kullanımlarını durdurmadığından bilirkişi raporu ile tespit edildiğini.-6769 sayılı SMK 29-a maddesi 7/2-c maddesi ve 7/3-d maddeleri uyarınca marka hakkına tecavüz edildiğinin sabit olduğunu, davalının müvekkilinin tescilli markasını anahtar sözcük olarak kullanarak menfaat elde etmeye çalıştığını, davalının da müvekkili gibi elektronik ticaret alanında faaliyet gösterdiğini, google arama motoruna bir internet kullanıcısının “…” veya “…” yazdığında reklam olarak üst sırada çıkacağı için tüketicinin üst sırada çıkan davalı internet sayfasını tıklayacağını, müvekkilinin potansiyel kazancından müşterisinden yararlanmış olacağını, TTK uyarınca fiilin haksız rekabet teşkil ettiğini. -Mahkemenin, eksik inceleme yaparak kök rapordaki tespitlere dayanarak karar vermek gerekirken hatalı ek rapora dayanarak karar verdiğini, ek rapor düzenlenirken bilirkişi tarafından delil olarak değerlendirilen davalı tarafça ibraz edilen kelime listesinin davanın seyrine etki etmesinin mümkün olmadığını, sunulan listenin Google Adwords hesabına ait olmadığını, kendileri tarafından her an oluşturulup değiştirilebileceğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte ekran görüntüsünün uyuşmazlığa dayanak teşkil edebileceği düşünülse dahi “…” anahtar kelimesinin negatif anahtar kelime olarak ayarlanmadığını gösterdiğini, ek raporda da google algoritması sebebiyle geniş işleme aracılığı ile “…” ibaresi ile google arama motoru üzerinde yapılan aramalarda davalı yanın alan adı için verilen reklamların toplamda 43 kere gösterim aldığı ve 7 etkileşim (tıklama) aldığının görüldüğünü, davalının, müvekkilinin tescilli ve tanınmış markasından faydalanmaya çalıştığını gösterdiğini, tıklanma sayısının az veya çok olmasının sonuca etkili olmadığını. -Her davanın açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmesi ve tespit raporunun hükme esas alınması gerektiğini, kök raporda da … ibaresinin pozitif ve negatif kelime listesine eklendiğine dair kayda rastlanmadığını, ancak negatif eşlemede yapılmadığını.-TTK 54/2 maddesi gereğince aldatıcı veya dürüstlük kuralına aykırı eylem nedeniyle haksız rekabetin söz konusu olabileceğini, davalının email atılarak uyarıldığını, manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; müvekkilinin, davacının marka ismini içeren kelime ve türevlerini “negatif ” kelimeler arasına eklediğini, davanın kötüniyetli açıldığını, müvekkilinin ticari satışlarını www…com internet adresinden yaptığını, 2018 yılı Aralık ayından itibaren genel anahtar kelimeler kullandığını, ancak cevap dilekçesi ek 2 de sunulan kelimeler arasında davacının markasını taşıyan kelimelerin bulunmadığını, cevap dilekçesi ek 3 de sunulan ekran görüntüleri incelendiğinde müvekkilinin, davacının isim ve türevlerini negatif kelimelere eklediğinin görüldüğünü, hiçbir zaman … ve türevleri kelimeleri anahtar kelime olarak kullanmadığını, bilirkişi raporunda da bu kelimeye pozitif reklam verildiğinin tespit edilmediğini, müvekkilinin anahtar kelime olarak eklememesine rağmen meydana gelen yönlendirmenin google otomatikleştirilmiş reklam algoritmasının geniş eşleme politikası sebebiyle meydana geldiğinin belirtildiğini, müvekkilinin kusuru ile gerçekleşmeyen tıklanma sayısının tespit edildiğini, markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil etmeyeceğini beyanla istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosya arasında bulunan Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2019/23 D.İş sayılı dosyası incelendiğinde; talep edenin …, karşı tarafın … Sanayi Ticaret Hizmetleri olduğu, mahkemece bilişim ve yazılım uzmanı bilirkişi …’den alınan 28/01/2019 tarihli raporda, “…” kelimesi ile Google arama motorunda arama yapıldığında ekran görüntülerini paylaştığı, ekran görüntüsünde www…com internet sitesinin bulunduğu, bilirkişinin … Firmasının … ibaresine reklam verildiğini görüş olarak belirttiği anlaşılmıştır. Dosya arasında bulunan Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2019/69 D.İş sayılı dosyası incelendiğinde; talep edenin …, karşı tarafın … olduğu, mahkemece 23/01/2019 tarihinde rapor doğrultusunda “…” ve “…com” ibareli tüm tescilli markalarının, karşı yan tarafından Google Adwords aracılığı ile anahtar sözcük olarak alınarak reklam verilmesinin tedbiren engellenmesine, karar verildiği karşı taraf davalının itirazının reddine karar verildiği görülmüştür. İlk derece mahkemesince biri bilişim uzmanı(yazılım mühendisi) ve biri de sınai mülkiyet uzmanından oluşan bilirkişi heyetinden alınan 23/06/2020 havale tarihli raporda; “davacı şirket, … işaretini yegane/asıl unsur olarak çok sayıda sınıfta kendisi adına TPMK nezdinde marka olarak tescil ettirdiğini, seri markalar yarattığını, … kelimesinin de, TPMK nezdinde tanınmış marka olarak da davacı şirket adına … sayı ile kayıtlı bulunduğunu, davalı yanın Google Adwords hesabı üzerinde tüm zamanları kapsayan 8 Aralık 2018 ile 22 Haziran 2020 tarih aralığında çalışma yapıldığını, arama ağı Anahtar Kelime Listesinde ve Anahtar Kelime Değişiklik Geçmişi hesapları üzerinde davaya konu “…” anahtar kelimesnin pozitif veya negatif anahtar kelime listesine eklenmediğinin tespit edildiğini, ancak davalı yanın arama ağı anahtar kelime listesinde olmamasına rağmen “…” anahtar kelimesinde görünmesinin, Google otomatikleştirilmiş reklam algoritması tarafından anahtar kelime geniş eşleşme politikasına göre “alakalı aramalar” olarak değerlendirilerek, ilgili anahtar kelimenin davalı yanca negatif anahtar kelimeler listesinde eklenmemesi sonucu mümkün olabileceğini, söz konusu teknik tespitler dikkate alınarak SMK kapsamında değerlendirme yapıldığında, internet kullanıcılarının Google üzerinde “…” kelimesi ile aratma yaptıklarında davalı yanın reklamlarının yaklaşık 43 defa gösterildiğini, davalı yana ait reklamlara 7 tıklanma gerçekleştiğini; davacı şirkete ait … markasının davalı tarafın faaliyetinin olduğu 25.(giyim eşyaları) sınıfta tescilli olduğunu( tanınmış marka niteliğinde de kabul edildiği), davalı yanın reklam hesaplarında dava konusu “…” kelimesini negatif anahtar kelime listesine almadığını, reklamlarını “…” anahtar kelime aramalarında gösteremez şekilde ayarlamadığı dikkate alındığında, ilgili sınıftaki emtiaların (ve doğrudan bağlantılı olduğu 35. Sınıftaki mağazacılık hizmetinin) potansiyel alıcısı internet kullanıcılarının taraf markaları arasında ekonomik, ticari vb. Bir bağlantı bulunduğu izlenimine kapılabilecekleri ve bu durumun SMK m.7/f.3(d) bendi kapsamında düşünülebileceğini, söz konusu teknik tespitler dikkate alınarak haksız rekabet hukuku kapsamında değerlendirme yapıldığında; markası veya herhangi bir işareti başka bir işletme tarafından anahtar sözcük olarak kullanılan işletme, kendi tanınmışlığından haksız yararlanan ve haksız avantaj elde eden bu işletmeye karşı haksız rekabetten doğan haklarını ileri sürebileceğini, nitekim böyle bir durumda, markası veya herhangi bir işaretinin anahtar sözcük olarak kullanılması sayesinde müşteri kazanan kişi, müşteri kaybına ve zarara uğratıldığını, somut olay bu açıdan değerlendirildiğinde, TTK m.54/2 uyarınca rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırı olduğundan, haksız rekabetin söz konusu olabileceğini” bildirmiştir. İlk derece mahkemesince aynı bilirkişi heyetinden alınan 14/12/2020 havale tarihli ek raporda; “… davacının gerek ihtar gerekse de mail ile gönderdiği kelime listelerinin, davalı tarafça negatife eklendiği ve keza kök raporda da tespit edildiği üzere, “…” ibaresinin pozitif anahtar kelime olarak ekli olmadığını, davalı yanın arama ağı anahtar kelime listesinde olmamasına rağmen “…” anahtar kelimesinde görünmesinin, Google otomatikleştirilmiş reklam algoritması tarafından anahtar kelime geniş eşleşme politikasına göre “alakalı aramalar” olarak değerlendirilerek, “arada boşluk bırakılarak yazılmış şekliyle” … ibareli ilgili anahtar kelimenin davalı yanca negatif anahtar kelimeler listesinde olmaması nedeniyle mümkün olabileceği, içinde “…” +”…” +”…” + “…” + “…” kelimelerini birlikte, ayrı ayrı, boşluklu, boşluksuz, kelime içindeki harfleri parçalayarak ve yerlerini değiştirerek sonsuz varyasyon ve kelime üretmenin mümkün olduğu, tüm bu varyasyonların davalı tarafından tek tek negatife eklenmesini beklemenin ise ticari hayatın olağan akışına aykırı olacağını, kaldı ki davacının göndermiş olduğu kelime listeleri içinde “arada boşluk bırakılarak yazılmış şekliyle” dava konusu “…” anahtar kelimesinin yer almadığı, haliyle davacının kendisinin bile atlayabildiği bir varyasyonun davalıdan beklenilemeyeceği “Tıklanma sayısının çok az olarak ifade edilebileceği” dikkate alındığında, davacıya ait markanın ticari etki yaratacak şekilde SMK m.7/f.3(d) kapsamında kullanıldığını söylemenin ve markaya tecavüzün mümkün olmayacağı ve haliyle bununla bağlantılı olarak davalı eyleminin haksız rekabet olarak tespit edilemeyeceği kanaatine varılarak, belirtilen nedenler ve itiraz ile sunulan delillere dair son tespitler neticesinde kök raporda belirtilen sonuçlardan dönülüp, işbu kanaate ulaşıldığı” hususlarını tespit ve rapor ettiği görülmüştür.
G E R E K Ç E: Davacı vekili, davalının müvekkilinin tanınmış markası olan “…” ibaresini, internet sitesinde anahtar kelime olarak kullanarak, müvekkilinin markasından kaynaklanan haklarına tecavüz ve haksız rekabet ettiğini beyanla, tecavüzün tespiti, meni ve ref”i ile manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, davalı şirket adresinde, davalının Google Adwords Reklam Sistemi üzerinden bilgisayarda yapılan incelemede; “… arama ağı Anahtar Kelime Listesinde ve Anahtar Kelime Değişiklik Geçmişi hesapları üzerinde davaya konu “…” anahtar kelimesinin pozitif veya negatif anahtar kelime listesine eklenmediğinin tespit edildiğini, ancak davalı yanın arama ağı anahtar kelime listesinde olmamasına rağmen “…” anahtar kelimesinde görünmesinin, Google otomatikleştirilmiş reklam algoritması tarafından anahtar kelime geniş eşleşme politikasına göre “alakalı aramalar” olarak değerlendirilerek, ilgili anahtar kelimenin davalı yanca negatif anahtar kelimeler listesinde eklenmemesi sonucu mümkün olabileceğini…” beyan ettikleri anlaşılmıştır. Mahkemece alınan ek raporda; “…davalı yanın arama ağı anahtar kelime listesinde olmamasına rağmen “…” anahtar kelimesinde görünmesinin, Google otomatikleştirilmiş reklam algoritması tarafından anahtar kelime geniş eşleşme politikasına göre “alakalı aramalar” olarak değerlendirilerek, “arada boşluk bırakılarak yazılmış şekliyle” … ibareli ilgili anahtar kelimenin davalı yanca negatif anahtar kelimeler listesinde olmaması nedeniyle mümkün olabileceği, içinde “…” +”…” +”…” + “…” + “…” kelimelerini birlikte, ayrı ayrı, boşluklu, boşluksuz, kelime içindeki harfleri parçalayarak ve yerlerini değiştirerek sonsuz varyasyon ve kelime üretmenin mümkün olduğu, tüm bu varyasyonların davalı tarafından tek tek negatife eklenmesini beklemenin ise ticari hayatın olağan akışına aykırı olacağı…” beyan edilmiştir. Davacı tarafça mahkemenin Bakırköy 1. FSHHM’nin 2019/23 D.İş sayılı dosyasında alınan rapora dayanılmışsa, raporda davalı bilgisayarında yahut, davalının Google Adwords hesabında inceleme yapılmadığı, bilirkişinin kendi bilgisayarında arama motoruna trendyolcom yazarak arama yaptığı, bilirkişi raporunda açıklandığı üzere geniş eşlemeli anahtar kelimeler nedeniyle alt kısımda davalının internet sitesinin gösterilmesinin, davalının anahtar kelime olarak reklam verdiğini göstermeyeceği, tespit raporunun yeterli inceleme içermediğinden hükme esas alınamayacağı kanaatine varılmıştır. Mahkemece alınan kök ve ek raporda, davalının davacının “…” markasını anahtar kelime olarak pozitif eşleme yapmadığının tespit edildiği, Google otomatikleştirilmiş reklam algoritması nedeniyle davacı markası ile arama yaptırıldığında, davalı internet sitesinin aramada çıktığının tespit edildiği, anlaşılmıştır. Davalının negatif eşleme yaparak tedbir almaması nedeniyle, markaya tecavüz ve haksız rekabet eyleminin sabit olduğunu ileri sürmek ise yasal düzenleme dikkate alındığında mümkün değildir. 6769 Sayılı SMK 7/3-d maddesinde, “işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ye de benzeri biçimde kullanılmasının” markaya tecavüz teşkil ederek, SMK 29/1-a maddesinde, marka sahibi tarafından önlenebileceği düzenlenmekle, davalının negatif eşleme yapmaması markaya tecavüz teşkil etmeyeceği gibi haksız rekabet de teşkil etmeyeceğinden, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olup, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir. İlk derece mahkemesince karar başlığında, davalılar … ve … Sanayi Tic. Hiz.’ni iki ayrı davalı olarak gösterdiği anlaşılıyorsa da, dava dilekçesinde davalı olarak sadece … Firma isminin bulunduğu, firma sahibinin … olduğu anlaşılmakla, karar başlığındaki firma isminin ayrıca yazılması mahallinde düzeltilebilir hata olduğu anlaşıldığından, bu hususa kararın kaldırılmasını gerektirmediğinden değinilmekle yetinilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 23/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.