Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1043 E. 2023/525 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1043 Esas
KARAR NO: 2023/525 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/02/2021
NUMARASI: 2021/237 E. – 2021/27 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirketin Almanya merkezli grup şirketlerden oluşan …’nın … markalı çanta ve valiz üretimine 2018 yılından itibaren başladığını, davalı …’nın ise müvekkili şirketten mal alımı yaparak kendi dükkanında müvekkiline ait markalı çanta ve valizleri satışa sunan bayi konumunda çalıştığını, davalı şirketin bayiliğini yaptığı müvekkilinin … markasını kötü niyetli olarak kendi adına … olarak tescil ettirdiği ve daha sonra da müvekkili şirket yetkilisi …’a 500.000 TL bedelle bu markayı satmayı teklif ettiğini, müvekkili olan şirketin Avrupa Birliği ülkeleri tescilleri incelendiğinde … markasını ticari emtialarında marka olarak kullandığının anlaşılacağını, müvekkilinin tüm ticari faaliyetlerinde ve ürünlerinde kullandığı … markasının Avrupa, Çin ve diğer pazarlarda tanıtarak yüksek bilinirliğe ulaştırması sebebi ile davalının haberdar olduğu markayı kötü niyetli olarak tescil ettirdiği ve müvekkilinin Türkiye’de iş yapmasına engel olmaya çalıştığını, müvekkilinin markasının Avrupa’da birçok ülkede tescilli olup müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğunu, davalı ile ispat edilen ticari ilişki de göz önünde bulundurulduğunda, müvekkilinin Türkiye’de markayı tescil ettirmemiş olmasının gerçek hak sahibi olduğu gerçeğini değiştirmeyeceğini, davalının müvekkilinden izin almadan ve gizleyerek bayiliğini yaptığı … markasını … olarak tescilini sağladığını, müvekkilinin iş yapmak istediği satıcı ve bayi olabilecek 3.kişiler markanın zaten tescilli olmasını sebep göstererek müvekkili ile iş yapmayı reddettiklerini, markalar arasındaki ayniyet derecesinde benzerlik sebebi ile davalının kötü niyetli tescilinin iptalini talep ve beyan etmişlerdir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; … markasının tanınmış marka olmadığını, müvekkilinin yeni bir girişim olarak bu markaya dair tescil başvurusunda bulunmuş olmasıyla, Türkiye’de ve hatta ilgili Avrupa ülkelerinde de … markasının hiç bir tanınmışlığının ilgisinin bulunmadığını, internette yapılan … marka aramasında, davacıya ait hiçbir veri bulunamadığını, itiraza konu markanın; EUIPO bülteninde arama yapıldığında, hiçbir logosu bulunmayan, yalnızca; … ibaresi içeren … nolu markanın 7,8,11,21 nolu sınıflarda 2013 yılında dava dışı … adına başvurulduğu ve 02/01/2014 tarihinde tescil edildiğini, … ibaresi içeren … nolu markanın 1,3,7,8,9,11,16,21,25,30,43 nolu sınıflarda 2017 yılında … adına başvurulduğu ve 12/01/2018 tarihinde tescil edildiğini, … ibaresi içeren … nolu markanın 9,11,18,20,21,24 nolu sınıflarda 2019 yılında başvurusunun yapıldığı ve henüz değerlendirme aşamasında olduğunu, … ibaresi içeren … nolu markanın 9,11,20,21,24 sınıflarda 2019 yılında … adına başvurusunun yapıldığı, 2 ay önce tescil edildiğini, davacı şirket adına tescil başvurusu yapılmış hiçbir marka bulunmamakla birlikte, dava dışı … firmasına ait olarak da bahse konu valiz ürününü kapsayan sınıfta tescil edilmiş bir markası bulunmadığını, itiraza konu markanın aktif olarak kullanılmadığını, davacı firmanın müvekkiline … marka ürün satmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: Bakırköy 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 24/02/2021 tarihli 2021/237 E. – 2021/27 K. sayılı kararıyla; “…Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; SMK 6/son’a göre kötüniyetle yapılan marka başvurularının itiraz üzerine reddedileceği, aynı kanunun 25.maddesine göre ise kötüniyetli tescilin aynı zamanda bir hükümsüzlük sebebi olduğu, davaya konu olayda uluslararası alan da davacı yan adına tescilli olan “…” markasının yine davacı tarafça Türkiye’de 2018 yılından beri kullanıldığına ve davalı ile aralarındaki ticaret sebebiyle davalının da bu kullanımdan haberdar olduğuna ilişkin fatura ve deliller ışığında davalının tescil tarihinden önce davacının markasal kullanımlarını bildiği kanaatine varıldığı, MK’nun 2.maddesi uyarınca “herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğu.” Aksine davranışın müeyyidesinin de aynı maddede gösterildiği, buna göre bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzenince korunamayacağı, dürüstlük ise toplumun bilincinde yerleşmiş olan ve toplumun büyük yoğunluğu tarafından beğenilerek ve uygun görülerek uyulan, namusluluk, doğruluk, işlem ve iş ilişkilerinde dikkat, özen ve karşılıklı güven esaslarının oluşturulduğu davranış biçimi olduğu, markadan beklenen normal kullanma, yararlanma ve onu koruma amacına aykırılık teşkil eden marka tescilleri ticari yaşamdaki dürüstlük kurallarına aykırılık oluşturacağı, davaya konu olayda olduğu gibi dünyanın başka ülkelerinde tescilli bulunan, Türkiye’de markasal olarak kullanılan, yapılan karşılıklı ticaret sebebiyle haberdar olunan ve orjinalliği sebebiyle birbirinden bağımsız düşünülüp oluşturulduğu söylenemeyecek markanın birebir aynısının veya ayırdedilemeyecek benzerinin haklı bir neden olmaksızın adına tescil ettiren kişinin amacının bu işaretin (markanın) bilinirliğinden haksız yarar sağlamak olduğunun kabulü gerektiği, böyle bir davranışın marka hakkının kötüye kullanımı olduğu ve SMK 6/son ve 25.maddeleri gereğince tescilin hükümsüzlüğünü gerektireceği” gerekçesiyle; Davacının davasının KABULÜ ile; Davalıya ait … tescil numaralı markanın hükümsüzlüğüne, karar kesinleştiğinde sicilden terkinine, karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin bilirkişi raporuna itirazlarını değerlendirmediğini, itirazlarında bilirkişinin yaptığı değerlendirmenin teknik değil hukuki olduğunu, hükme esas alınamayacağını beyan etmelerine rağmen mahkemece rapordaki kötüniyete ilişkin hukuki görüşün dikkate alındığını, müvekkilinin kötüniyete ilişkin herhangi bir girişiminin söz konusu olmadığını, davacının Türkiye’de hiçbir şekilde kullanılmamış ve kullanma planı olmayan, herhangi bir yatırım yapılmamış markanın, iltibasa neden olmayacak şekilde, farklı bir unvan ile tescil edilmesinin müvekkilinin kötüniyetli olmadığını gösterdiğini, müvekkilinin senelerdir piyasada … ile bilinirliği olduğundan marka başvurusunun … şeklinde yapılmasının, … ibaresinden yararlanma değil aksine … ibaresinin ön plana çıkarılması, piyasada kendi bilinirliği üzerinden ticari faaliyetini sürdürme amacı taşıdığını. -Davacının husumet yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davacı … firmasının ilgili marka ile bağlantısının bulunmadığını, dava dışı … firmasının … markasına sahip olduğunu, davanın usulden reddini defalarca talep etmelerine rağmen mahkemenin olumlu/olumsuz karar vermediğini. -Mahkeme kararının gerek usulen gerek esasa yönelik hatalı değerlendirmeler içerdiğini beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak, davacının husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; cevaba cevap dilekçelerinde müvekkili ile dava dışı …’nın grup şirketi olduğunun, şirket ortaklarının aynı aileden olduğu ve müvekkilin … markası üzerindeki tüm tescil, kullanım ve koruma haklarının müvekkili şirkete ait olduğunun, … Yetkilisi … tarafından imzalı beyannameleri ile dava dosyasına sunularak ispat edildiğini, bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağına yönelik beyanın yerinde olmadığını, davalının düzenli olarak müvekkilinden … markalı ürünler aldığını, kötüniyetli olarak müvekkiline ait markanın tescilini sağladığını, doktrin ve emsal kararlardaki kötüniyet tanımı yapılırken aranan ilk unsurun başkasının hak sahibi olduğunun bilinmesi ve bilinmesi gerekmesi hali olduğunu, davalının uzun süre boyunca davacıya ait … markalı ürünleri satması sebebiyle WIPO nezdindeki markasından haberdar olduğunu, kötüniyetin ispatlandığını beyanla istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.Davalı vekilinin 01/11/2021 tarihli ek beyan dilekçesinde istinaf sebeplerini ileri sürmüştür.
DELİLLER:TPMK kaydından, 14/06/2019 başvuru tarihli … başvuru numaralı 18. Sınıfta … markasının davalı adına tescil edildiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince marka vekili bilirkişi …’dan alınan 18/01/2021 havale tarihli bilirkişi heyet raporunda; “…davacının dava konusu … ibareli marka bakımından kullanımını gösteren ilk faturanın 20/07/2018 tarihinde düzenlendiğini, davacı ile davalı arasındaki ticari faaliyeti gösteren ilk faturanın 22/01/2019 tarihinde düzenlendiğini, davalının … ibaresi bakımından marka başvurusunu 14/06/2019 tarihinde yaptığını, davalı yanın marka başvurusundan önce, davacı yan ile ticari faaliyetinin bulunduğunu, bu sebeple ticari faaliyette bulunduğu tacirin/davacının markasından habersiz olmadığı ve davacıya ait … ibareli markayı bildiği-bilmesi gerektiğini, davalının faaliyet alanı nedeniyle varlığından haberdar olduğu davacı markası ile iltibas yaratacak dava konusu ….. kod numaralı, … ibareli, görselini haiz marka müracaatının kötüniyetli olarak gerçekleştirildiğinin değerlendirilebileceği, bu meyanda ilgili markanın hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğunu” beyan etmiştir. Davacı vekili dosyaya … yetkilisi … tarafından düzenlenen bila tarihli belge ibraz ettiği, belgede … şirketinin 2002 yılında Almanya’da kurulduğu o tarihten beri kendisine ait markalar ile hizmet verdiği, … ibareli seri markaların uzun yıllardan beri … şirketi ile … lehine tescilli olduğu, Türkiye’de gerçekleştirilecek üretim ve satış için … Ltd. Şirketinin kurulduğu, … şirketi yetkilisi …’ın … şirketinin yetkilisi …’ın amcası olduğu ve grup şirketlerin birlikte yönetildiği, … şirketinin … markasını Türkiye’de tescil ettirmek, kullanmak, koruma amaçlı tedbir talep etmek, dava açmak, hukuki tedbirleri almak için yetkili olduğunun beyan edildiği anlaşılmıştır.Davacı tarafça dosyaya … firması tarafından; davacı şirket adına tanzim edilen 2018 yılına ait faturalar ibraz ettiği, faturalarda “… (…) ibaresinin bulunduğu, yine … San. Ltd. Şti. Tarafından davacı şirkete tanzim edilen 2019 yılı Ocak ayına ilişkin faturalar sunulduğu, faturalarda “…” ibaresi , … firması tarafından davacı firmaya tanzim edilen 2019 yılı Ocak ayına ilişkin faturalarda “…” “…” , “…” ibareleri bulunduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafça …-… adına tanzim edilen faturalardan taraflar arasında 2019 yılı Ocak ayından itibaren ticari ilişki bulunduğu, farklı tarihlerde, farklı renk ve modellerde … ve … setleri satıldığı, dosyaya sunulan broşür fotokopisinden … markası altında valiz ve çantaların satıldığı anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: Marka hükümsüzlüğü talepli davada, ilk derece mahkemesince taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davalının … markasının davacıya ait uluslararası tescilli olduğunu ve markanın 2018 yılından beri davacı tarafça kullanıldığını bildiği halde adına tescil ettirmesi nedeniyle kötüniyetli olduğundan bahisle markanın hükümsüzlüğüne karar verildiği, davalı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; dava dışı … firmasının … markasının yurt dışı tescil sahibi olduğunu, davacının marka ile bağının bulunmadığını, husumet itirazlarının mahkemece değerlendirilmediğini, bilirkişinin kötüniyet tespitine ilişkin beyanının hukuki nitelendirme olup dikkate alınamayacağını ileri sürmüştür. Davalı vekilinin ek istinaf dilekçesi süresinden sonra ibraz edildiğinden dikkate alınmamıştır. SMK 25/2. Madde de; “Menfaati olanlar, Cumhuriyet Savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebileceği” düzenlenmiştir. Davacının markanın hükümsüzlüğünü istemekte menfaati olup olmadığı ise ileri sürülen hükümsüzlük sebebine göre değerlendirilecektir. Davacı vekilinin dava dilekçesinde … markasının Almanya menşeli … şirketine ait olduğu, müvekkili şirketin de 2018 yılında … ortakları tarafından satın alınarak bu şirketin grup şirketi olduğunu, davalının 2018 yılından itibaren müvekkilinden … markalı çantaları alarak bayilik yaptığını, daha sonra da kötüniyetle kendi adına tescil ettirdiğini ileri sürmüştür. Davacı vekilinin dava dilekçesi ekinde müvekkilinin grup şirketlerine ait olduğunu ileri sürdüğü marka tescil kayıt örnekleri (Ek-2), müvekkilinin grup şirketlerinin sahiplik bilgilerini gösterir belge (Ek-4) ibraz ettiği, ancak belgelerin okunaklı olmadığı, davacı tarafça ticaret odası kayıtlarına dayanıldığı mahkemece bu kayıtların getirtilmediği, tarafların ticari defterler üzerinde de inceleme yapılmadığı anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince hukukçu marka vekili bilirkişisinden alınan raporun yeterli inceleme içermediği, davacının grup şirketlerinden olduğunu ileri sürdüğü … şirketinin yurt dışı marka tescil belgelerinin online kayıtlarının ve tescil sınıflarının incelenmediği, … şirketinin davacı şirket ile ileri sürülen şekilde bağı bulunup bulunmadığının incelenmediği, tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak davacı şirketin … markasını markasal kullanımının hangi sınıflarda olduğu davacı şirketin ortaklık yapısı ile tarafların faaliyet alanlarının incelenmediği eksik inceleme ile karar verildiği anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda açıklanan eksiklikler giderildikten sonra, marka uzmanı bilirkişi ile mali müşavir bilirkişiden tarafların ticari defterleri de incelenerek rapor alınarak yargılamaya devam edilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’nin 24/02/2021 tarihli 2021/237 E. – 2021/27 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2-Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davalı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davalı avansından kullanıldığı anlaşılan; 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 43,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, b)Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 23/03/2023 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.