Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1037 Esas
KARAR NO: 2021/1511
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/11/2016
NUMARASI: 2015/77 2016/115
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 15/09/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 356. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma açılarak yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde, “müvekkili ile davalı … Ltd. arasında, İstanbul Göztepe’de bulunan 1204m²’lik yerde konut ve ticari komplex mimari konsept, avan, ruhsat ve uygulama projesi hazırlanması için Mimarlık Hizmet Akdi yapıldığını, sözleşme gereği müvekkili şirket ortağı diğer müvekkili Mimar … tarafından hazırlanan bu inşaatın projelerinin ozalit ve dijital olarak teslim edildiğini, ancak teslim edilen mimari proje taslaklarının davalılarca bedel ödenmeksizin ve izinsiz olarak, kötüniyetle, hukuka aykırı olarak kullanıldığını, mimari proje sahibi olarak davalı … şirketinin, mimar olarak da …’ın gösterildiğini ve 25.11.2014 tarihinde … no’lu ruhsat alındığını, projeye hukuka aykırı olarak … ismi verilerek, davalılardan … tarafından inşaata başlandığını, inşaatın halen devam ettiğini, ayrıca www…com internet sitesinde de … projesi için Mimar … ile çalışıldığını belirtildiğini, bu belirtme durumunun davadan kısa bir süre önce sitede yayından kaldırıldığını, mimar olan müvekkilince hazırlanan bu mimari projelerin FSEK 2 maddesi kapsamında ilim-edebiyat eseri olduklarını, müvekkillerinin FSEK’den kaynaklanan mali ve manevi haklarının ihlal edildiğini, umuma arz ve adın belirtilmesi manevi hakların ve çoğaltma ve yayma mali haklarının çiğnendiğini” iddia ile, tedbiren projenin uygulandığı inşaatın durdurulmasını, internet sitesinden … adı altında yapılan tanıtımın kaldırılmasını, müvekkili şirket yönünden 50.000 TL manevi tazminat, FSEK 70/2 uyarınca mali hak ihlali nedeniyle şimdilik 5.000 TL maddi tazminatın, FSEK 68/1 maddesi uyarınca varsayımsal sözleşme bedelinin 3 katı hesabıyla şimdilik 5.000 TL mali hak tazminatının tecavüz tarihinden itibaren ticari avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, mimar müvekkili … yönünden; internetteki www…com web sitesindeki mimari proje isminin izinsiz kullanımı ve eser sahibi olmasına rağmen, site eser sahibinin … Mimarlık şirketi olarak gösterilmesi nedeniyle 50.000 TL manevi tazminatın, FSEK 70/2 uyarınca mali hak ihlali için şimdilik 5.000 TL maddi tazminatın ve FSEK 68/1 maddesi uyarınca 3 kat hesabına göre şimdilik 5.000 TL mali hak tazminatının, tecavüz tarihinden itibaren ticari avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalılardan …Ltd vekili cevaben, “müvekkili ile davacı arasında mimarlık hizmet sözleşmesi yapıldığını, sözleşmeye göre davacının öncelikle mimari konsept ve avan projeyi, sonrasında ise belediye ruhsatı uygulama projelerini hazırlayacağını, işin teslim süresinin 19 Ağustos 2013 olarak belirlendiğini, ödeme planının ise başlangıçta % 50 avans verilmesi, mimari konsept ve avam projesinin ilgili belediye veya kamu kuruluşunun onay tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde yapılacak sunum sonrasında %50 ödenmesi biçiminde olduğunu, mimari ruhsat projesi için ödeme şeklinin, ruhsat projesinin belediye tarafından onaylanmış halinin işverene teslimi ve işveren onayı ile %50 ödenmesi, kalan %50’nin ise tarafların mutabakatı ile yapılması biçiminde olduğunu, uygulama projesi için ödeme şeklinin ise projelerin bitmiş halinin işverene teslimi ve onaylanması ile %50, tarafların mutabakatıyla %50 biçiminde olduğu, buna göre avan proje ve konsept proje için davacıya çeşitli tarihlerde 35.000 TL ödeme yaptığını, müvekkilinin sözleşmeden doğan edimlerin yerine getirdiğini, ancak davacı tarafın en önemli edimlerinden olan mimari avan projenin belediye ruhsat normuna uygun olarak hazırlanıp işverene teslimi ediminin davacı tarafından yerine getirilmediğini ve belediye tarafından da ruhsat verilmediğini, ayrıca beklenmeyen hatalar da yapıldığından müvekkilinin sözleşmeyi feshettiğini, yapılan işin telif ücretinin ödendiğini, TMMOB tarafından yapılan incelemede de davacı … tarafından hazırlanan proje ile ruhsat eki proje arasında herhangi bir benzerlik bulunmadığı, sözleşme başlangıcı itibariyle ruhsat alınmasına kadar ki süreçte kat malikleri için tanıtım amaçlı broşür ve internet tanıtımı olmadığından projenin web sayfası üzerinden tanıtımı yapıldığından ticari kullanımı da imkansız olduğunu, … Mimarlık ve … ile yapılan mimari projenin ise yepyeni bir konsept ve proje olduğunu” iddia ile davanın reddini istemiştir. Davalılar … Ltd ile … vekili davaya cevaben, “davacıların hazırladığı projelerin müvekkilleri tarafından kullanıldığı ve bu proje ile ruhsat alındığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, onaylı proje ile davacılara ait proje arasında benzerlik bulunmadığını, projelerin farklı olduğunu” savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkeme, proje ve diğer deliler toplanıp, tanıklar dinlenerek, bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra 16.11.2016 tarihinde, “internet ortamında ki bilirkişi incelemesine göre sözleşmenin feshinden sonra da görsellerin sitede kullanıldığı, dolayısıyla umuma erişilebilir kılma hakkının ihlal edildiğini, bilirkişi heyetince yapılan maddi tazminat hesabında sözleşmenin 5.maddesinde yazılı 60.000 TL bedelin esas alındığını, ihlalin sadece internet sitesinde projenin kamuya sunulması ile sınırlı olmayışı nedeniyle, bu rakamın %10 una denk gelen 6.000 TL’nin emsal bedel olarak kabul edilmesi gerektiği, 3 kat hesabıyla da 18.000 TL rakamına ulaşıldığı, sözleşmenin feshinden önce davacıya 18.000 TL ödediği, FSEK 68.maddesi çevresinde karşılanmayan zararın da ispat edilemediği, bu nedenle FSEK 70/2 maddesi gereğince zarar talebinde bulunulmayacağı, projeye ait görsellerde ve bina resimlerinde sağ üst köşede … ibaresi kullanılmakla, eğer eser sahibi olarak tanıtılma manevi hakkının ihlal edilmediği, FSEK 14-17.maddeler kapsamında manevi haklara tecavüz gerçekleşmediği, davacının TTK 54 ve 55/1-a maddelerine göre de talepte bulunmadığından taleple bağlılık ilkesi gereği TTK hükümlerine göre maddi ve manevi tazminata hükmedilmeyeceği, öte yandan davalı … Ltd ve … aleyhinde açılan davada rapora göre mimari projede intihal bulunmadığı, davacı tarafın projesi ile davalı tarafın projesinin aynı olmadığının bilirkişi raporunda ifade edildiği, bu davalılar yönünden davanın ispatlanamadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Karara karşı davalılardan …Ltd vekili istinafında, “davanın, tecavüzün ref’i, men’i ve tazminat davası olarak açıldığını, dava değerinin 120.000 TL olarak gösterildiğini, buna göre harç yatırıldığını, buna göre nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, maktu vekalet ücretine hükmedildiğini” iddia ile vekalet ücreti kısmı dışındaki kararın onanmasını, vekalet ücretine ilişkin kararın ise harca esas değer üzerinden hesaplanarak, kararın buna göre düzeltilerek onanmasını” talep etmiştir. Davacı vekili istinafında, “hükme esas alınan bilirkişi raporu dahil dosyada mevcut tüm bilirkişi raporları ile sabit olduğu üzere, dava konusu projede eser sahibinin müvekkili …, projeden kaynaklanan mali hakları kullanma yetkisi sahibinin ise müvekkili şirket olduğunu, sözleşmenin feshinden sonra, dava konusu projenin görsellerinin, müvekkillerinin logo ve amblemlerinin davalılardan … şirketine ait web sitesinde kullanılmasıyla müvekkili şirketin FSEK 25/2 maddesinde düzenlenen umuma erişilebilir kılma mali hakkının adı geçen davalı tarafından ihlal edildiğini, kusura ve zararın ispatına gerek olmadığını, ancak raporda FSEK 68.maddeye göre taleplerinin, projenin kamu erişimine sunulması ile sınırlandığını ve hiçbir somut veriye dayanılmadan %10 hesabı yapıldığını, bunun denetime elverişli olmadığını, ayrıca davalılardan …’un çoğaltma mali hakkını da ihlal ettiğini, porjenin uygulanmasının, inşa edilmesinin çoğaltma hakkı ihlali olduğunu, bu davalının projeleri adeta tüm sözleşme kapsamında kullandığını, proje görsellerinin, müvekkilinin isminin, logosunun, amblemlerinin sanki sözleşme feshedilmemiş gibi kullanıldığını, taraflar arasında sözleşmenin feshinden sonra yapılan ödemelerin, davalının diğer projeler için müvekkiline yaptığı ödemeler olduğunu ve davalının borcuna mahsup edildiğini, dolayısıyla dava konusu proje için yapılmış bir ödeme bulunmadığını, kaldı ki, bilirkişi raporunda bahsi geçen 35.000 TL’lik ödemenin dava konusu proje için yapıldığı kabul edilse bile, bu rakamın, sözleşme kullanım bedelinin tamamı olmadığını, yapılan ödemenin, sözleşme feshinden önce gerçekleştirilen hak ve yükümlülüklere ilişkin sayılabileceğini, bu ödemeye dayalı olarak davalının fesihten sonra eylemler gerçekleştirdiğini, yapılan 35.000 TL’lik ödemenin fesih öncesine ait olduğunun kabulü gerektiğini, sırf proje görsellerinde ve bina resimlerinde sağ üst köşede … ibaresi kullanıldı diye manevi hak ihlali olmadığı kabulünün doğru olmadığını, davalının internet sitesinde müvekkili …’nun isminin, proje ile bağlantılı olarak görsellerde kullanıldığını, fesihten sonra da kullanımın devam ettiğini, bu kullanımların FSEK 15 ve 25.maddelerine aykırı olduğunu, davalının, müvekkilinin ismini kullanarak, müvekkilinin şöhretinden yararlanmaya çalıştığını, davalı …da proje sahibi olarak davalı Mimar …’ın ismini belirttiğini, ancak panoda müvekkilinin gerçekleştirdiği mimari projenin 3 boyutlu görselini koyduğunu, bunun da proje intihalini gösterdiğini” iddia ile yeniden yargılama yapılarak davanın kabulünü talep etmiştir. Dairemizin 2017/1344 Esas 2018/2573 Karar 30/11/2018 tarihli kararında özetle;davacılardan … şirketi vekilinin, dosyada mevcut bilirkişi raporları ve tüm delillere göre davalıların, davacı mimarca meydana getirilen ve mali hakları kullanma yetkilisi de davacı şirkete ait olan eser niteliğindeki mimari proje ile davalı tarafın, ruhsat işlemlerinde ve diğer işlemlerde kullandığı mimari proje arasında bir benzerlik bulunmadığı, davacı tarafa ait mimari projenin, davalılarca işlendiğinin ya da çoğaltıldığının ve kullanıldığının ispat edilemediği, dolasıyla mali hak ihlalinin sabit olmadığı, her ne kadar bilirkişi raporlarına göre davacının projesi kullanılmamış ise de, proje bedeli olarak davacıya ödeme yapıldığı ve yapılan ödemeler nedeniyle proje için davacının davalıdan alacağının da bulunmadığından istinaf isteminin reddi gerektiğini, yine davacı gerçek kişi … vekili, maddi tazminat isteminin reddine dair karara karşı istinaf isteminde dosyada mevcut bilirkişi raporlarına göre davalı tarafın kullandığı ve belediye ruhsat işlemlerine de dayanak yaptığı mimari projenin, davacıya ait projenin izinsiz işlenmesi olmadığı ve davacının projenin kullanıldığının ispat edilemediği, fesih öncesi aşamada davacının hazırladığı proje için de kendisine bedel ödendiği, dolayısıyla davacı gerçek kişi yönünden bir mali hak ihlalinin ve buna bağlı olarak maddi tazminat talep hakkının bulunmadığının anlaşıldığından maddi tazminat istemine ilişkin istinaf isteminin yerinde olmadığını reddi gerektiğini, davacı gerçek kişi …’nun manevi tazminat talebi ile ilgili istinaf isteminde ise; dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi, davacının FSEK 14-17.maddelerine göre manevi tazminat talep ettiğinden ve TTK’nın haksız rekabete dair hükümlerine göre haksız rekabete dayalı bir talepte bulunmadığından, taleple bağlılık ilkesi gereği manevi tazminat talebini reddetmiş ise de, 5846 sayılı yasanın, “adın belirtilmesi selahiyeti” başlıklı 15.maddesinde, eser sahibinin meydana getirdiği gibi kendisi tarafından meydana getirilmemiş olan eserlerde de kendi adının sanki eser kendisince meydana getirilmiş gibi gösterilmesini engelleme hakkının da bulunduğunun kabulü gerektiğini, Adın belirtilmesini isteme hakkı iki yönlü olup, bu hak, eser sahibine ait olmayan eserlere onun adının konulmamasını isteme ya da konulmasına engel olma hakkını da içerdiğini, Dolayısıyla davalılardan … şirketinin, internet sitesinde, “Dünyadaki mimari trendleri yakından takip eden … Göztepe’de konumlanan bu seçkin projede Y.Mimar … ile çalışmıştır.” biçiminde bir tanım duyurusuna yer vererek ve … ibaresini de kullanarak, davacı gerçek kişiyi, dava konusu projenin mimarı gibi lanse ettiğini, onun adından ve pozitif imajından haksız olarak yararlandığını, ona ait olmayan bir eseri, sanki ona ait imiş gibi kamuya sunmak suretiyle, davacı eser sahibinin FSEK 15.maddesinde yazılı manevi hakkını ihlal ettiğini, Bu nedenle davacı gerçek kişinin manevi hak ihlaline dayalı manevi tazminat talebi yerinde olduğunu, ihlalin gerçekleşme biçimi ve tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumlarına göre takdiren 25.000 TL manevi tazminata hükmolunması gerektiğini, belirterek manevi tazminat istemi yönünden istinaf isteminin … şirketi bakımından kısmen kabulüne fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddi gerektiğini, Öte yandan yukarıda değinilen manevi hak ihlali, sadece davalılardan … şirketinin web sitesindeki tanıtım ve kullanım yoluyla gerçekleşmiş olduğundan, diğer davalıların manevi hak ihlali söz konusu olmadığından, davacı gerçek kişinin, davalı … dışındaki diğer davalılara karşı manevi tazminat talebinin de yerinde olmadığını, her ne kadar mahkemece davalılar lehine ayrı ayrı maktu vekalet ücretine hükmolunmuş ise de, dava 120.000 TL değer üzerinden açılıp harçlandırıldığından ve davacı bu miktar üzerinden davalılardan maddi ve manevi tazminat talep ettiğine göre manevi tazminat talebinin yarı oranında kabulü hususu dikkate alınarak reddedilen manevi tazminat miktarı ile tamamen reddedilen maddi tazminat talepleri nedeniyle avukatlık ücret tarifesine göre nispi ücret takdiri gerektiğini ” belirterek davacı şirket vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ve davacı gerçek kişi vekilinin, manevi tazminat talebinin reddedilen kısmı yönünden istinaf talebinin, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, davacı gerçek kişi mimar … vekilinin davalılardan … A.ş hakkındaki dava ile ilgili olarak manevi tazminat talebi yönünden istinaf isteminin kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi’nce verilen 16.11.2016 tarihli ve 2015/77 e., 2016/115 k.sayılı kararının hmk’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davacılardan … Aş tarafından davalılara karşı açılmış bulunan maddi ve manevi tazminat davalarının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı reddine, davacı gerçek kişi mimar … tarafından tüm davalılar hakkında açılmış olan maddi tazminat davasının, 6100 sayılı HMK’nın 354/1-b maddesi gereğince esastan reddine, davacı gerçek kişi mimar … tarafından davalılar … şirketi ve … hakkında açılmış manevi tazminat davasının reddine, davacı gerçek kişi mimar … tarafından, davalı … şirketine karşı açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile takdiren 25.000,00 TL manevi tazminatın davalı … Aş.’den, tespit edilebilen ihlal tarihi olan 05.02.2015 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte tahsili ile davacı gerçek kişi …’na verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Verilen karar davacılar vekili ve davalılardan … şirket vekilince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/685 Esas 2019/7474 Karar 25/11/2019 tarihli kararında; “6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesi uyarınca hükmün sonuç kısmında taleplerin her biri hakkında verilen karar açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiğini, bunun yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği olduğunu, yine aynı Kanunun istinaf incelemesi neticesinde verilebilecek kararları düzenleyen 353. maddesinin 1.b bendinde, incelenen mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğuna kanaat edilmesi halinde istinaf başvurusunun esastan reddine; yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise tespit edilen hata düzeltilerek yeniden esas hakkında; yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verileceğine yer verildiğini, buna göre, HMK’nın 297/2 ile 353/1.b hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas bakımından hukuka uygun bulunması üzerine istinaf başvurusunun esastan reddedilmesiyle birlikte ilk derece mahkemesi kararının; yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber kanunun olaya uygulanmasında veya kararın gerekçesinde hata edilmesi üzerine tespit edilen hata düzeltilerek ya da yargılamada eksiklik bulunması halinde tespit edilen eksiklik giderildikten sonra bölge adliye mahkemesince verilen yeniden esas hakkındaki kararın infaza elverişli, yargıda açıklık ve netlik prensibine uygun, şüphe ve tereddüt uyandırmaktan uzak olması gerektiğininin anlaşıldığını, buna göre İlk Derece Mahkemesince davanın reddine dair verilen kararı istinaf edilmesi üzerine inceleyen Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda açıklanan şekilde, İlk Derece Mahkemesi kararının kısmen dahi olsa yerinde görülmemesi halinde karar tamamen ortadan kaldırılarak yeniden davanın esası hakkında, gerekçesiyle birlikte, karar verilmesi ve bu şekilde aynı uyuşmazlığın çözümünü sağlayan icra edilebilir tek bir karar oluşturulması gerekirken, İlk Derece Mahkemesi kararı aleyhine yapılan istinaf başvurusunun kısmen kabulüne karar verilerek kararın kısmen kaldırılması ve bu doğrultuda infazda tereddüt oluşturacak şekilde karar verilmesinin doğru görülmediğini” belirterek dairemizin kararını bu nedenle bozmuştur. Dairemizce taraflara usulüne uygun bozma ilamı ve duruşma günü tebliğ edilerek bozmaya karşı diyecekleri sorulmuş ve bozma ilamına uyulmak suretiyle yargılamaya devam edilmiş ve davacı şirketin istinaf isteminin reddine, davacı …’nun istinaf isteminin kısmen kabul kısmen reddi ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacı şirketin maddi ve manevi tazminat isteminin reddine, davacı …’nun maddi tazminat isteminin reddine, davacı …’nun davalılar … şirketi ve … aleyhine açtığı manevi tazminat isteminin reddine, davacı …’nun davalı … şirketi aleyhine açtığı manevi tazminat isteminin kısmen kabul, kısmen reddi ile 25.000,00 TL manevi tazminatın 05/02/2015 tarihinden itibaren yasal faiziyle bu davalıdan tahsiline karar verilmiş, kararı davacı ile davalı … şirketinin temyiz etmesi üzerine Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 10/03/2021 tarihli, 2020/1805 esas, 2021/2236 karar sayılı ilamıyla; davalı … şirketinin temyizinin aleyhine hükmedilen 25.000,00 TL’ye yönelik olup bu miktarın HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olması nedeniyle temyiz isteminin reddine, bozma ilamı içeriğine göre karar verilmiş olmasına göre davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile davalı … şirketinin kullanımının davacı şirketin umuma iletim hakkının ihlali olup ödenen 30.000 TL’nin de sadece eserin çoğaltılması hakkına ilişkin olduğu, umuma iletim hakkına ait bir bedel olmadığı, buna göre davacı şirket yönünden maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesinin doğru görülmediği, hükmün davacı yararına bozulması gerektiği gerekçeleriyle dairemiz kararının bozulmasına karar verilmiş, bozma kararı sonrası bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilerek sonuçlandırılmıştır. Yargılamanın başında, bilgisayar uzmanı bilirkişiden alınan 08.05.2015 tarihli bilirkişi raporunda, “www…com adlı internet sitesinde … adlı projenin tanımının yapıldığını, resim, görsel ve açıklamalara yer verildiği, görsellerde sağ üst köşede … yazısının ile amblem ve logoların yer aldığı internet arşiv araştırmasına göre 5 Şubat 2015 tarihi itibariyle … projesi için Mimar … ile çalışıldığının belirtildiği, ancak daha sonra bu yazının kaldırıldığının tespit edildiği” görüşü açıklandığının görüldüğü, 18.05.2015 ibraz tarihli ve bir yüksek mimar ile bir hukukçu bilirkişi tarafından hazırlanmış olan bilirkişi raporunda, sonuç olarak “dava konusu mimari projenin ilim ve edebiyat eseri olarak değerlendirilmesi gerektiği, 07.03.2013 tarihli mimarlık hizmet sözleşmesinin feshedilmesinden sonra da davalılardan … tarafından davacıya ait projenin yayınlanmasından eser sahibinin manevi haklarından 15.maddedeki ad belirtme, mali haklardan ise 25.maddede ki umuma iletim haklarının ihlal edildiği, bu ihlal çerçevesinde eser sahibinin manevi tazminat ve haksız fiile ilişkin koşulların oluşması halinde maddi tazminat isteyebileceği, dava konusu mimari proje ile davalılardan … Mimarlık tarafından hazırlanan proje arasında benzerlik bulunmadığı” görüşünün açıklandığının anlaşıldığı, 13.06.2016 tarihli ve bir yüksek mimar, bir mali bilirkişi ve 2 hukukçu bilirkişiden alınan 4 kişilik heyetçe hazırlanan bilirkişi raporunda ise sonuç olarak, “dava konusu mimari projenin FSEK’te yer alan eser sayılabilme koşullarını taşıdığını, ilim edebiyat eseri olduğu, FSEK 11.12 ve 18.maddeleri gereği bu mimari projenin eser sahibinin davacı gerçek kişi … olduğu, mali hakların kullanma yetkisinin ise, bu kişinin YK üyesi olduğu, …AŞ’ye (yeni ünvan) ait olduğu, FSEK 25/2 maddesinde düzenlenen umuma iletim hakkının davalı … tarafından ihlal edildiği, bundan dolayı davacı şirketin FSEK 68.maddesinde kapsamında 3 kat bedel talebinde bulunabileceği, rayiç bedelin teamüllere göre 6.000,00 TL olabileceği, bu miktarın aynı zamanda FSEK 70.madde kapsamında talep edilebilecek tazminat miktarına da denk düşeceği, ancak davalı … şirketince davacıya ödenen 35.000,00 TL’nin dikkate alınması gerektiği, mimari hizmet sözleşmesinin feshedildiği çekişmeli değil ise de, hangi tarihte feshedildiğine dair bilginin dosyada bulunmadığı, bu nedenle dava tarihinden itibaren avans faizi uygulanabileceği, davacı …’nun adının … biçiminde internet sitesinde kısaltılarak kullanılmasının, FSEK 15.maddesinde düzenlenen manevi hakkı ihlal etmediği, bu internet sitesinde, “Dünyadaki mimari trendleri yakından takip eden …, Göztepe’de konumlanan bu seçkin projede Y.Mimar … ile çalışmıştır.” cümlesini kullanması nedeniyle, TTK 54 ve 55/1-9-4 maddeleri kapsamında haksız rekabete sebebiyet verebileceği, ancak davacının talep temelini haksız rekabete dayandırmayıp, fikri hak ihlaline dayandırdığı, davalı … Mimarlık şirketince hazırlanan mimari proje ile dava konusu mimari proje arasında intihal olmadığı” görüşünün açıklandığı anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki 07.10.2013 tarihli Mimarlık Hizmet Sözleşmesi, tapu yazı cevabı ve proje örneklerinden başka, dosyada ayrıca …, …, …, … adlı kişilerin tanık olarak beyanlarının alındığının görüldüğü, öte yandan … Mimarlık şirketi ve …’nun şikayeti üzerine, İstanbul Anadolu CBS tarafından yürütülen soruşturma sonucunda, projeler arasında herhangi bir benzerlik bulunmadığının TMMOB İstanbul Büyükkent Şubesi tarafından tespit edildiği gerekçesiyle, mali ve manevi haklara tecavüz suçundan dolayı takipsizlik kararı verildiği görülmektedir.
GEREKÇE: Dava, 5846 Sayılı FSEK kapsamında eser mahiyetinde bulunan mimari projeden doğan telif haklarına tecavüz edildiği iddiasıyla maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Uyuşmazlık konusu mimari proje 5846 Sayılı FSEK’in 2/3 maddesi uyarınca eser vasfında olup mali hakların davacı şirkette olduğu bilirkişi raporları ve dosya kapsamından anlaşılmaktadır. FSEK’in 21 ve devamı maddeleri uyarınca eser sahiplerinin işleme, çoğaltma, yayma, temsil ve umuma iletim olmak üzere beş çeşit mali hakkı bulunmaktadır. FSEK’in 52.maddesi uyarınca mali hakların kullanılması ve devrine ilişkin her türlü sözleşme ve tasarrufların yazılı şekilde yapılması zorunludur. Davacı şirket ile davalı … arasında imzalanın 07/10/2013 tarihli Mimarlık Hizmet Sözleşmesi ile sair hak ve tasarruflara ilişkin bir anlaşma bulunmadığına göre davalı … şirketine dava konusu mimari projeyi zemine uygulanması ve şahsi ihtiyaçlar için gerektiği kadar çoğaltılması hakkının devredildiğinin kabulü gerekir. Bununla birlikte taraflar arasındaki sözleşme ile mali haklardan umuma iletim hakkının devri ya da eserin belirli bir süre umuma iletimi için izin verilmediğinden davalı … şirketinin eseri umuma iletim hakkının bulunmadığının kabulü gerekir. İlk derece mahkemesince alınan 08/05/2015 tarihli bilirkişi raporunda davalı … şirketine ait internet sitesinde uyuşmazlık konusu mimari projenin görsellerinin kullanıldığı tespit edilmiştir. FSEK’in 25/2 maddesi gereğince davalı … şirketinin internet sitesindeki kullanımlarının davacı şirketin umuma iletim hakkını ihlali niteliğinde olduğu ve 07/10/2013 tarihli sözleşme kapsamında davalı … şirketi tarafından ödenen 30.000 TL’nin de sadece eserin çoğaltılması hakkına ilişkin olduğu, bu bedelin umuma üretim hakkına ait bir bedel olmadığı kanaatine varılmıştır. Dairemizin önceki kararları ve Yargıtay bozma ilamlarının içeriği ile kesinleşen hususlarla kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı şirket vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-Davacı …’nun istinaf isteminin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 3-İstanbul Anadolu 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2015/77 Esas-2016/115 Karar sayılı hükmünün HMK 353/1-b-2-3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 4-A)-a- Davacı şirketin mali haklarına sahip olduğu mimari projenin, davalı … A.Ş. Tarafından izinsiz olarak internet sitesinde kullanılarak FSEK 25/2 maddesinde düzenlenen, umuma iletim hakkı ihlal edildiğinden, davalı … A.Ş.’den, FSEK 68. Madde gereğince üç kat tazminat bedeli olarak 18.000 TL talep edebileceğine, 5.000 TL üzerinden dava açıldığından, taleple bağlı olarak 5.000 TL maddi tazminatın davalı şirketten dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, b-Davacı şirketin FSEK 70/2 maddesi gereğince maddi tazminat talebinin REDDİNE, c-Davacı …’nun FSEK 70/2 maddesi ve FSEK 68. Madde gereğince maddi tazminat istemlerinin REDDİNE, C-Davacılar vekilinin manevi tazminat istemleri hakkında Dairemizin 26/02/2020 tarihli 2020/131 Esas-2020/464 Karar sayılı kararı kesinleştiğinden, yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, 5-Alınması gereken 2.049,30 TL harcın (kesinleşen 25.000 TL manevi tazminat ile 5.000 TL maddi tazminat talebi üzerinden) peşin alınan 2.049,30 TL harçtan mahsubuna, 6-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan 2.049,30 TL harcın davalı … Ltd.Şti’nden alınarak davacılara verilmesine, 7-Davacılar tarafından ilk derece mahkemesi yargılaması sırasında yapılan yargılama gideri olan 27,70 TL başvurma harcı, 6.250,00 TL bilirkişi ücreti ile 546,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 6.823,70 TL’den davanın kabul ve red oranı dikkate alınarak belirlenen 1.705,92 TL’sinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, bakiye giderin davacılar üzerinde bırakılmasına, 8-Manevi tazminatla ilgili hüküm kesinleştiğinden bu konuda ayrıca vekalet ücreti ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına, 9-Kabul edilen maddi tazminat (FSEK 68/1) yönünden davacı şirket lehine 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalı … Ltd. Şti’nden alınarak davacı şirkete ödenmesine, 10-Reddedilen maddi tazminat talebi (FSEK 70/2) yönünden 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacı şirketten alınarak davalılara ödenmesine, 11-Reddedilen maddi tazminat talebi yönünden (FSEK 68/1) davalılar lehine 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacı …’ndan alınarak davalılara ödenmesine, 12-Reddedilen maddi tazminat talebi yönünden (FSEK 70/2) davalılar lehine 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacı …’ndan alınarak davalılara verilmesine, 13-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacılara ödenmesine, 14- İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan yargılama gideri olan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 486,30 TL temyiz yoluna başvurma harcı ile 138,40 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 710,40 TL’nin davalı … Ltd.Şti’nden alınarak davacılara verilmesine, 15-İstinaf incelemesi duruşmalı yapıldığından ve birden fazla duruşma icra edildiğinden davacılar yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalı … Ltd. Şti’nden alınarak davacılara verilmesine, 16-İstinaf incelemesi duruşmalı yapıldığından ve birden fazla duruşma icra edildiğinden davalılar yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine, 17-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı oy birliği ile kesin olarak karar verildi.15/09/2021