Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1034 E. 2021/1509 K. 15.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1034 Esas
KARAR NO: 2021/1509
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/02/2016
NUMARASI: 2012/235 E. – 2016/112 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 15/09/2021
Dairemizin 08.05.2019 tarihli, 2017/1805 E. – 2019/1016 K.sayılı kararı, Yargıtay 11.HD’nin 16/03/2021 tarih ve 2019/3632 Esas 2021/2494 Karar sayılı ilamıyla bozulmuş olmakla, duruşmalı yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili, “… adlı TV dizisinin senaryosunun müvekkiline ait olduğunu, davalı ile müvekkili arasında imzalanan 10.06.1997 tarihli Taahhüt Sözleşmesine göre müvekkilinin her biri 50’şer dakikalık 13 + 13 = 26 bölüm senaryosu yazma taahhüdünde bulunduğunu, müvekkilinin bu taahhüde uygun olarak eseri vücuda getirdiğini, sözleşmenin 11 .maddesinde dizinin yayınının davalı tarafça durdurulması yetkisi bulunduğunu ve davalının 21.bölümden itibaren dizinin yayınını durdurduğunu, bu dizinin ilk 13 bölümünün yapımının … A.Ş tarafından, kalanların yapımının ise müvekkiline ait … Ltd. tarafından gerçekleştirildiğini, 21.bölümde yayın durduğunda, 22 ve 23.bölümlerin çekilmiş olmasına karşın bunların post prodüksiyon işlemlerinin tamamlattırılmadığmı ve bu bölümlerin yayınlattırılmadığmı, tüm bu olaylardan 14 yıl geçtikten sonra tesadüfen 2011 yılında … dergisinin Ağustos sayısında … adlı dizinin … logolu TV kanalında yayınlanmakta olduğunu farkettiklerini, dizinin 2010, 2011 ve 2012 yıllarındaki yayın tarihlerini belirleyip listelediklerini, davalının bu diziyi zaman zaman umuma arz ettiğini, müvekkilinin davalıya devir yetkisi vermediği, davalının eylemlerinin FSEK 22, 23, 24 ve 25.maddelerine aykırı olduğunu, 10.06.1997 tarihli sözleşmenin 9.maddesine göre müvekkilinin başrol oynamasına ilk 13 bölüm için 2.000 TL + KDV, ikinci 13 bölüm için ise 3.000 TL + KDV ödenmesinin hükme bağlandığını” iddia ile, müvekkilinin eser sahipleri arasında yer aldığı … adlı esere vaki tecavüzlerin durdurulmasını, yeni tecavüzlerin engellenmesini, FSEK 68/1 maddesi gereği 3 kat talep hakkına ve HMK’nın 107.maddesine göre artırılmak üzere şimdilik 25.000 TL’lik kısmının ihlal tarihinden itibaren en yüksek ticari faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
ISLAH:Davacı vekili yargılama sırasında, maddi tazminat talebini 260.377,74 TL artırarak 285.377,74 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevabında, “müvekkili tarafından yapılan yayının hukuka uygun olduğunu, … logolu televizyona TMSF tarafından el konularak Kasım 2005’de ihale ile … grubuna ihale ile satıldığını, dava konusu TV dizisinin de … arşiviyle birlikte müvekkiline devredildiğini, …’nin iktisadi bütünlüğüne, 5411 sayılı BankacılıkKanunu’nun 134.maddesine ve TMSF Ticari ve İktisadi Bütünlük Oluşturan Mahcuzların Satışına İlişkin Yönetmeliğin 4.maddesi gereğince bu dizinin de dahil olduğunu, … dizisinin devredilen arşiv listesinde yer aldığını, dava dışı … A.Ş (…) ile 1 yıl … A.Ş. (…) arasında imzalanan 20.02.2011 tarihli sözleşme kapsamında, … bünyesindeki eserlerin … TV kanalında yayınlanmasına ilişkin Arşiv Kullanım Sözleşmesi imzalandığını, bunu takiben de … AŞ ile müvekkili arasında, 02.02.2011 tarihli sözleşme konusu hakların kullanımına ilişkin 04.02.2011 tarihli sözleşme imzalandığını, bu kapsamda müvekkilinin kullanımının hukuka uygun olduğunu, 10.06.1997 tarihli sözleşmenin 8.maddesine göre davacının haklarını devrettiğini, mali ve manevi hakların devrininde sayı ve süre sınırı da içermediğini, FSEK 80/c maddesi gereği müvekkilinin yeniden iletim konusunda münhasıran hak sahibi olduğunu, … cebri icra ile satıldığında, müvekkilinin bu satış yoluyla hak sahibi olduğunu” savunarak davanın reddini istemiştir.
MAHKEME KARARI: Mahkemece 13.02.2016 tarihinde, “davalının, senaryosu davacıya ait olan … adlı TV dizisini, izinsiz olarak yayın ve tekrar yayın şeklinde mali hakları ihlal ederek umuma ilettiği, dizinin izinsiz olarak 22 kez gösterildiği, ilk gösterimin bölüm başına 4.000 TL, ikinci ve tekrar gösterimlerin bölüm başına 2.500 TL olduğu, son bilirkişi hesabına göre davacının talep edebileceği miktarın 528.263,85 TL olduğu, ancak davacı vekilinin 29.02.2016 tarihli dilekçesinin 3.sayfasında tazminat taleplerinin 260.377,74 TL ile sınırlı olduğunu beyan etmesi nedeniyle bu taleple sınırlı hüküm kurulduğu” gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının senaryo yazarı olarak … isimli eser üzerinde hak sahibi olması sıfatıyla FSEK 68.maddesine göre ve taleple bağlı kalınarak takdir edilen 260.377,74 TL’nin ilk ihlal tarihi olan 08.04.2010 tarihinden dava tarihine kadar ticari avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, sözleşmesel ilişki kurulmuş olması nedeniyle ref talebinin reddine, bundan sonraki gösterimlere ilişkin tecavüzlerin men’ine” karar vermiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI: Bu karara karşı davacı vekili 14.02.2017 harç tarihli istinafında; “mahkemenin kararında davayı kabul ettiğini, bildirmesine rağmen 25.000 TL’lik talepleri hakkında olumlu yada olumsuz hüküm kurulmadığını, mahkemenin toplama hatası yaparak zuhulen dava değerinin 260.377,74 TL olduğunu belirterek, bu miktar üzerinde hüküm kurduğunu, bu nedenle zorunlu olarak kararı 260.377,74 TL üzerinden icraya koyduklarını, ayrıca faiz uygulanacak tarih aralığı konusunda da mahkemenin hata yaptığını, mahkemenin ihlalin başlangıç tarihinden dava tarihine kadar faiz hesabına hükmettiğini, oysa tediye tarihine kadar faiz hesabı yapılması gerektiğini, bir an için bilirkişi raporuna itiraz etmedikleri için rapordaki değerlendirmeler dikkate alınarak dava tarihine kadar faize hükmedildiği düşünülse bile, rapor müvekkilinin lehine olduğu için itiraz etmediklerini ancak 02.03.2015 tarihli dilekçede, aleyhe görüşleri kabul etmediklerini bildirdiklerini, 2.bilirkişi heyetinin rapor ve ek raporlarında dava tarihine kadar faiz hesabı yapılmış olmasının mahkemeyi yanılttığını” iddia ile, teklif alacağının dava tarihine kadar birikmiş faiziyle birlikte toplam 285.377,74 TL’nin dava tarihinden, tediye tarihine kadar en yüksek ticari (avans) faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı taraf vekili istinafında; ” 2 farklı bilirkişi heyetinin çelişkili raporlarına rağmen çelişkilerin giderilmediğini, senarist bilirkişilerce hazırlanan rapor ve ek raporda tekrar yayınlardan maddi bir gelirin söz konusu olmadığı, bölüm başına fiyatın da 100 TL olabileceği, ilk rapor ile ikinci rapor arasında 280 kat farkı bulunduğunu, çelişki giderilmeden verilen kararın kaldırılması gerektiğini, ayrıca davacının dizi üzerindeki haklarını … AŞ’ye devrettiğinden, hak sahibi olmadığını, …’ye TMSF tarafından el konularak cebri icra yoluyla satışı nedeniyle de davacının hak sahibi olmadığını, davacının dizi fılm’e ait haklarını … şirketine satıp, bedelini peşin olarak aldığını,bilirkişinin 21 bölüm yerine yanlış olarak 22 bölüm hesabı yaptığını, ikinci heyetin bölüm başına 4.000, tekrar yayınlar için ise 2.500 TL talep edebileceği görüşünün yanlış olduğunu, ilk raporda bu rakamın bölüm başına 100TL olarak belirlendiğini, oradan 13-15 yıl geçtikten sonra ücretlerin çok daha az olması gerektiğini, dizinin müvekkiline ait kanalda yayınlandığının ispat edilemediğini, RTÜK kayıtlarının incelenmediğini, iddia edilen tarihlerde dizinin yayınlanıp yayınlanmadığına dair raporlarda bir tespit bulunmadığını, sadece dergi yayınından yola çıkılarak rapor hazırlandığını, buna itiraz etmelerine rağmen eksik inceleme ile karar verildiğini, FSEK 68?e göre hesaplama yapılırken, faiz’in 3 katının alındığını, oysa faiz için 3 kat talep edilemeyeceğini, mahkemece ilk ihlal tarihinden itibaren faize hükmetmesinin de yanlış olduğunu, faizin ıslah tarihinden itibaren başlaması gerektiğini,” iddia ile duruşmalı inceleme yapılarak hükmün kaldırılmasını, davanın reddini istemiştir. Davacı vekili, davalı istinafına cevaben, “aktif husumete ilişkin istinafın doğru olmadığını, bu tür durumlarda haklarını devretmiş olsa dahi eser sahibinin dava açabileceğine dair Yargıtay kararları bulunduğunu, kaldı ki 10.06.1997 tarihli sözleşmenin henüz eser vücuda getirilmeden yapıldığı için batıl olduğunun, Bankacılık Kanunu 134.maddesine göre ilgili mevzuat gereği ihale edilecek mal ve hakların tek tek sayılmasının zorunlu olduğunu, dolayısıyla bu eserin ihale alıcısı … A.Ş’ye intikal etmediğini, bir an için intikal ettiği kabul edilse dahi, sonrasında … tarafından …’e, … tarafından da davalı …’ye devredilebilmesi için müvekkilinin FSEK 49.maddesi gereğince muvafakatinin alınması gerektiğini, dizinin TV kanalında yayınlanmadığı itirazın ilk derece mahkemesinde ileri sürülmemesi nedeniyle istinafta gündeme getirilemeyeceğini, kaldı ki bu iddianın doğru olmadığını, RTÜK aracılığıyla getirilen kayıtlar ve davalının kendi yayın organı olan … Dergisinin Kasım 2011, Ekim 2011 ve Ocak 2012 nüshalarının dosya da mübrez olduğunu, ayrıca davalının cevap dilekçesinde, “müvekkil tarafından yapılan yayınlar hukuka uygundur” ifadesi yer alındığını, davalının bu ikrarından dönemeyeceğini, rayiç bedel konusunda araştırma yapıldığını, raporlar arasında çelişki olmadığını zira ilk raporda bedel bildirilmediğini, faizin de 3 kat hesabına katıldığı iddiasının da doğru olmadığını, zira bölüm ücreti 4.000 TL ile 21 (bölüm sayısı) çarpılarak 3 katı alınıp, bulunan rakama birikmiş faiz eklenerek 285.377,74 TL rakamına ulaşıldığını” iddia ile davalının istinaf isteminin reddini, kararda zuhulen unutulan 25.000 TL’de karara eklenerek, 285.377,74 TL’nin ilk ihlal tarihi olan 08.04.2010 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili yönünde karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER:28.05.2013 havale tarihli ilk raporda, “FSEK 49.maddesi gereğince mali hak ve ruhsat devri için eser sahibinin muvafakati gerektiğini, ancak böyle muvafakat olmadığını, FSEK 45/4 maddesi gereğince, sonraki satışlardan pay talep edebileceği, davacının tazminat talebi makul görünür ise hak sahibinin 3.kişiye devir bedeli öğrenilerek, bunun 3 katının %5’inin davacıya ödenmesinin uygun olacağı” görüşü açıklanmıştır. 13.11.2013 havale tarihli ek raporda, kök rapordaki görüşler tekrar edilerek, “Özel TV kanallarının fiyat bilgisi vermediği, TRT’den fiyat sorulabileceği, piyasada konuşulan rakamın 2.000 TL olduğunu, buna göre hesaplama yapıldığında ve senarist hakkının işin bütçesinin %5’i olduğu göz önüne alındığında senarist hakkının 100 TL olduğu, 21 bölüm için 2.100 TL, faiz eklendiğinde ise 2.654 TL olduğu, TV kanallarında fiyat bilgisi sorulur ise sağlıklı bir hesaplama yapılabileceği” görüşü açıklanmıştır. 02.02.2015 tarihli 2.bilirkişi raporunda, “… şirketinin davalıya devri için eser sahibinin muvafakati alınması gerektiğini, yapılan yayınların haksız fiil oluşturduğunu, bu yayınlarla davacının çoğaltma ve temsil mali haklarının ihlal edildiği, senaristlere bölüm başına ücretinin pek çok değişkene bağlı olduğu, bu davada bedelin bölüm başına 3.000 -5.000 TL arası olacağını, ortalama 4.000 TL’den 21 bölüm için 84.000 TL’ye ulaşıldığı, ihlal tarihinden dava tarihine kadar ki süre için birikmiş faizin 33.377,74 TL olduğu, 84.000 +33.377,74 TL = 117.377,74 TL talep edilebileceği, bunun 3 katının ise 352.133,22 TL olduğu, davacı tarafça şimdilik 25.000 TL talep edildiği görüşü” açıklanmıştır. 09.06.2015 tarihli ek raporda, “mahkemenin isteği üzerine tekrar yayınlarla ilgili değerlendirme yapıldığı, tekrar yayın sayısının Nisan ve Mayıs 2010′ da 8 olduğu ve bedelinin 8 x 4.000 =32.000 TL olduğu, 21.08.2011 – 01.01.2012 arası tekrar yayın sayısının 15 olduğu ve bedelinin 15 x 4.000 = 60.000 TL olduğu, tekrar yayınların toplam bedelinin 60.000 + 32.000 – 92.000 TL olduğu, bunun faizinin 26.305,32 TL olduğu, toplam rakamın 92.000 + 26.305,32 TL = 118.305,32 TL, üç katının, 354.915,96 TL olduğu, kök raporda 21 bölüm yayını için hesaplanan 117.377,74 TL ile ilave yayınların bedeli 707.049,18 TL olduğu, davacının 25.000 TL’lik talebinin 285.377,74 TL olarak ıslah edildiği, bu tutarla ilgili faiz talep edilmediğinden faiz hesaplanmadığı, sektör bilirkişisine göre tekrar yayınlar için herhangi bir ödemenin söz konusu olmayacağı, böyle bir talepte bulunulmasının piyasa uygulamalarına uygun olmayacağı” görüşü açıklanmıştır. 08.12.2015 tarihli ek raporda, “mahkemece tekrar bölümler için rayiç bedel hesabı yapılması istendiği, sektörde yaptıkları araştırmalara göre tekrar bölümler için rayiç bedelin bölüm başına minimum 2.500 TL olduğu, ilk ihlal tarihinden dava tarihine kadar 22.bölüm için 88.000 TL anapara 34.967,14 TL avans faizi, 1.tekrar yayın tarihinden, dava tarihine kadar 8 tekrar bölüm için 8 x 2.500 = 20.000 TL ana- para, 7.947,07 TL avans faizi, 2.tekrar tarihinden dava tarihine kadar 20 bölüm için 20x 2.500 = 50.000 TL anapara, 11.349,64 TL avans faizi toplamları 212.263,85 TL talep edilebileceği FSEK 68/1 uyarınca 3 kat hesabıyla bu tutarların sırasıyla 264.000 TL anapara, 34.967,14 TL avans faizi toplam 67.947,07 TL, 150.000 TL anapara ve 11.349,64 TL anapara avans faizi toplamı 161.349,64 TL, ilk ve tekrar gösterimler toplamı 298.967,14 TL + 67.947,07 TL + 161.349,64 = 528.263,85 TL olduğu, davacının 25.000 TL’lik talebini ıslah ederek 285.377,74 TL talep ettiği” görüşü açıklanmıştır.
İSTİNAF KARARI: Dairemizin 08/05/2019 tarihli 2017/1805 Esas- 2019/1016 Karar sayılı kararı ile; “Davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, -Davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, kısmen reddi ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-3 maddesi gereğince İstanbul 1.FSSHM’nin 13.12.2016 tarihli 2012/235 Esas, 2016/112 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, -Davacının ıslah talebi de dikkate alınarak davanın maddi tazminat yönünden kabulüne -Davacının senaryo yazarı olarak “…” isimli eser üzerinde hak sahibi olması nedeniyle mali hakları ihlal edildiğinden FSEK 68.maddesi gereğince 252.000 TL telif tazminatı ile dava tarihine kadar hesaplanan 33.377,74 TL avans faizi ile birlikte asıl alacağa dava tarihinden itibaren avans faizi işletilerek davalıdan alınarak davacıya verilmesine -Manevi tazminat isteminin reddine” karar verilmiş, karara karşı davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
YARGITAY BOZMA KARARI: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16/03/2021 tarihli 2019/3632 Esas-2021/2494 Karar sayılı kararı ile; “Somut olayda bölge adliye mahkemesince davacının esere vaki tecavüzünün tespiti, men’i ve ref’i talepleri ile ilgili olumlu olumsuz bir hüküm kurulmadığı, manevi tazminata yönelik bir talep olmamasına rağmen bu hususta hüküm kurulduğu ve fakat gerekçe kısmında ise manevi tazminat talebine ilişkin bir isteminin olmadığının vurgulandığı, taraflarca temyiz incelemesi yapılması istenen bölge adliye mahkemesi kararının, HMK 294 vd maddeleri ile HMK 298/2 maddesine uygun bulunmadığı, yeniden ve kanun hükmüne uygun bir karar verilmesini teminen kararın re’sen bozulması gerektiği, bozma sebep ve şekline göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmediği” açıklanarak, tarafların temyiz sebepleri incelenmeksizin kararın resen bozulmasına karar verilmiştir. Dairemizce Yargıtay bozma ilamı ile duruşma günü, taraf vekillerine tebliğ edilmiş, davacı vekili ve davalı vekili duruşmadaki beyanlarında, takdiri mahkemeye bırakmıştır. Usul ve yasaya uygun görülen Yargıtay bozma kararına uyularak, bozma kararı doğrultusunda yargılamaya devam edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE G E R E K Ç E: Davacı vekilinin dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı şirket arasında 10.06.1997 tarihli taahhüt sözleşmesi imzalandığı, davacının dizinin 26 bölüm seneryosunu yazma taahhüdünde bulunduğu ve bu taahhüdünü yerine getirdiğini, dizinin 2011 yılında … dergisinde, … isimli TV kanalında yayınlandığını gördüğünü, ancak davalıya devir yetkisi vermediğini, esasen FSEK 49.madde gereğince devir için davacının yazılı izni gerektiği ve yazılı izin sunulamadığını ileri sürerek dizinin izinsiz yayınlanması nedeniyle mali hakları ihlal edildiğinden tecavüzün men’i ve ref’i ile FSEK 68.madde gereğince 3 kata kadar telif tazminatı talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin dosya kapsamında aldığı, iki bilirkişi raporunda ki tespitler arasında çelişkiler ve fark bulunduğu anlaşılmakla, Dairemizce yeni bir heyetten rapor alınmasına karar verilmiştir. Üç kişilik bilirkişi heyetinden alınan 13.03.2019 tarihli raporda; davacının, senaryo / diyalog yazarı olduğu eserin, 21 bölümünün ilk yayın bedelinin (bölüm başına 10.000 TL’den ) 210.000 TL, 8 bölümün birinci tekrar yayını için bölüm başına 2.500,00 TL’den 20.000 TL, 20 bölümün ikinci tekrar yayını için bölüm başına 1.250 TL’den 25.000 TL olmak üzere 255.000 TL hesaplandığı, yayın tarihlerinden dava tarihine kadar işlemiş yasal faizin 545.109,38 TL olarak hesap edildiği anlaşılmıştır. Davacı vekilinin, Dairemizce alınan bilirkişi raporuna itiraz ettiği, davalının eyleminin davacının haklarına tecavüz olduğunu, tecavüz sürdükçe eser sahibine ödenecek tazminatta indirime gidilemeyeceğini, bilirkişilerin raporda Avrupa ülkeleri ve Meslek Birlikleri- Güç Birlikleri uygulamalarını dikkate aldıklarını beyan etmişlerse de, Türkiye’de bu yönde uygulama bulunmadığını, raporun sonuç kısımlarındaki hesaplamaya da itiraz ettiklerini beyan ettiği, istinaf dilekçesindeki taleplerini tekrar ettiği, ek rapor alınmasını talep ettiği görülmüştür. Davalı vekilinin rapora itirazında; bilirkişilerin görevlendirilirken teknik gerekçe ve dayanakları gösterilerek, önceki raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek şekilde rapor hazırlanmak üzere görevlendirilmelerine rağmen, yeni bir rapor hazırladıklarını, rapora itiraz ettiklerini, davacı vekilinin 02.02.2015 tarihli üçüncü rapora itiraz etmediğini, raporu kabul ederek toplam talebini 285.377,74 TL’ye yükselttiğini, yeni veya ek rapor talep etmediklerini beyan ettiğini, Dairemizde yapılan 17.10.2018 tarihli duruşmada da bilirkişi incelemesi taleplerinin bulunmadığını beyan etmesine rağmen bu beyanlar dikkate alınmadan rapor düzenlediğini, bilirkişilerin son derece yüksek tek bir örnek kullandığını, davacı için bölüm başına 10.000 TL ücret belirlemesinin hatalı olduğunu, dizinin 13 yıl sonra yayınlandığını, davacının ilk yayın tarihinde 8.000 TL kazanmışken 13 yıl sonra tekrar yayınlanması nedeniyle 800.000 TL kazanacak duruma geldiğini, mükerrer faiz hesaplandığını beyan ettiği, istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrar ettiği görülmüştür. Davacı ile dava dışı şirket arasındaki 10.06.1997 tarihli sözleşmede; davacı senaryo yazarı ile sanatçıya ilk 13 bölüm için 2.000 TL + KDV, takip edecek 13 bölüm için 3.000 TL + KDV ödenmesinin kararlaştırıldığı anlaşılmıştır. Dairemizce alınan bilirkişi raporunda, 15.05.2012 tarihli …Film Görsel Sanatlar Yapım Prodüksiyon ile senaryo yazarı … arasındaki senaryo (eser) devir sözleşmesinin 4.maddesindeki dizinin her bir bölümü için 15.000 TL + stopaj ödemeyi (ücretin 10.000 TL’sinin senaryo yazım bedeli, 5.000 TL’sinin proje telif bedeli olduğu) Senaryo Yazarları Derneğinin ( SENDER ) ortaya attığı ücretin geçerli olduğu, ilk gösterim için 10.000 TL, ikinci gösterim için 1/4 hak ediş, 2.500 TL, üçüncü gösterim için 1/8 hakediş 1.250 TL ödenmesi gerektiği kabul edilerek hesaplama yaptığı, gösterim tarihlerinden itibaren yasal faiz hesaplandığı görülmüştür. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde dizinin yayınlandığının, davacı vekili tarafından ispatlanamadığı yönündeki istinaf sebebinin; dizinin … internet sitesinde (www…com.tr) ve … Ağustos ayı Dergisinde ilk bölümünün 08.04.2010 tarihinde başlayıp, sonuncu bölümünün 07.05.2010 tarihlerinde hafta için hergün 22 gün boyunca 07:30 saatlerinde yayınlandığı, ayrıca bazı bölümlerin 09.12.16.19.23.26.30 Nisan ve 03 Mayıs 2010 tarihlerinde 0:30 saatlerinde tekrarlandığı, ayrıca dizinin dergide yer aldığı, 21 Ağustos 2011 tarihinde başlayıp 01.01.2012 tarihinde her hafta pazar günü saat 11:50 saatlerinde 20 gün yayınlandığının tespit edildiği gözönüne alınarak, istinaf sebebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. 5846 sayılı FSEK 49/1 maddesinde; “Eser sahibi veya mirasçılarından mali bir hak veya böyle bir hakkı kullanma ruhsatını iktisap etmiş olan bir kimse, ancak bunların yazılı muvaffakatı ile bu hakkı veya kullanma ruhsatını diğer birine devredebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Davalı vekili … isimli kanala TMSF tarafından el konulduğu, daha sonra kanalın TMSF tarafından ihale ile …’na satıldığını, dava konusu dizinin arşivi ile müvekkiline devrolduğunu, ileri sürmüşse de, dosya kapsamındaki beyan ve belgelerden, ihale alıcısının … A.Ş olduğu, sonrasında ise eserin … tarafından … A.Ş (…)’ye daha sonra da davacıya devredildiği, yapılan devir işlemlerinde davacı eser sahibinden izin alınmadığı anlaşılmıştır. …’ye el konularak ihale ile Işıl TV’ye satılmasının 6102 sayılı TTK/1-a maddesi kapsamında şirketin mal varlığı ile devralınması kapsamında değerlendirilebilir ise de, eserin yayın haklarının davalıya intikali, sözleşme ile yapıldığından davacı eser sahibinden izin alınmasını gerektirdiğinden, davalı kullanımının hukuka uygun olduğunu savunmasının yerinde olmadığı, eser sahibinin yazılı izni bulunmadığından davalıya kullanım hakkı vermeyeceği kanaatiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesinde; Dairemizce alınan bilirkişi heyet raporunda, 10.06.1997 tarihli sözleşme, emsal sözleşme ve Senaryo Yazarları Derneğinin bildirdiği bedele göre hesaplama ,rapor hazırlanmışsa da; davacı vekilinin ilk derece mahkemesinde alınan 02.02.2015 tarihli raporda beyan edilen “bölüm başına 4.000 TL bedel ve 21 bölüm için 4000 X 21 = 84.000 TL’nin 3 katı, 250.000 TL ve hesaplanan 33.337,74 TL faizin eklenmesi ile 285.377,74 TL üzerinden bilirkişi mütalaasına aynen katıldığını” beyanla davasını ıslah ettiği ve harç yatırdığı anlaşılmakla, davacı vekilinin talep ve kabul beyanının davalı yönünden kazanılmış hak teşkil edeceği gözönüne alınarak, talep ve kabul ile bağlı kalınarak bölüm başına 4.000 TL’nin ve yayınlanan 21 bölüm bedelinin FSEK 68/1 maddesi gereğince 3 katı ile dava tarihine kadar işlemiş ticari faizin istenebileceği, ancak asıl alacağa dava tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar ticari faiz işletilmesi talebinin de kabulü gerektiği kanaatiyle, ilk derece mahkemesi tarafından hüküm kurulurken dava açılırken talep edilen 25.000 TL’nin unutulduğu, ayrıca dava tarihine kadar hesaplanan ve ıslah dilekçesiyle talep edilerek harcı yatırılan dava tarihine kadar ki işlemiş faiz hüküm altına alınmışsa da; davacı vekilinin tahsil tarihine kadar ki işleyecek faizin tahsilini talep ettiği dikkate alınmaksızın bu konuda karar verilmediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, mahkeme kararının kaldırılarak, ıslah talebi de dikkate alınarak davanın maddi tazminat yönünden kabulüne, 252.000 TL telif tazminatı ile dava tarihine kadar hesaplanan 33.377,74 TL avans faizi ile birlikte asıl alacağa dava tarihinden itibaren avans faizi işletilerek, davalıdan tahsiline, davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Davacı vekili dava tarihine kadar hesaplanan faiz üzerinden de dava tarihinden itibaren avans faizi işletilmesini istinaf dilekçesinde talep etmişse de; mürekkep faiz yürütülemeyeceğine ilişkin TBK 121/son maddesi dikkate alınarak, ana paraya yönelik faiz talebinin kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, tarafların usuli kazanılmış hakları korunarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, kısmen reddi ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-3 maddesi gereğince İstanbul 1.FSSHM’nin 13.12.2016 tarihli 2012/235 Esas, 2016/112 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-DAVANIN KISMEN KABÜLÜNE, KISMEN REDDİNE, A)-Davacının senaryosunu yazdığı, “…” isimli tv dizisi formatındaki sinematoğrafik eserin davalı tarafından izin alınmaksızın ve telif ücreti ödenmeksizin yeniden yayın ve tekrar yayınlanarak mali haklarının ihlal edildiğinin tespitine, davalıların tecavüzlerinin men’ine, B)-Davacının ıslah talebi de dikkate alınarak maddi tazminat talebinin kabulü ile, FSEK 68.maddesi gereğince 252.000 TL telif tazminatı ile dava tarihine kadar hesaplanan 33.377,74 TL avans faizi ile birlikte asıl alacağa dava tarihinden itibaren avans faizi işletilerek davalıdan alınarak davacıya verilmesine, C)-Taraflar arasındaki farazi sözleşme ilişkinin doğması nedeni ile davacı yanın ref talebinin reddine, 2-İlk derece yargılaması yönünden; a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar yasası uyarınca hesap olunan, tecavüzün tespiti davası yönünden 59,30 TL maktu harç ile, maddi tazminat yönünden hesaplanan 19.494,15 TL nispi harçtan peşin yatırılan 371,25 TL’nin ve 4.446,15 TL ıslah harcının mahsubundan sonra kalan 14.736,05 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, b)Davacı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 28.426,44 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, c)Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan: 21,15 TL başvurma harcı, 371,25 peşin harç, 4.446,15 TL ıslah harcı, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti, 150 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 7.988,55 TL’nin, davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-İstinaf yargılaması yönünden; a)-Davacının istinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, b)-Davalının istinaf talebi yerinde görülmediğinden, tecavüzün tespiti davası yönünden 59,30 TL maktu harç ile, maddi tazminat yönünden hesaplanan 19.494,15 TL nispi harçtan peşin yatırılan 4.446,50 TL’nin mahsubundan sonra kalan 15.047,65 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, c)-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 129,10 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 214,80 TL’nin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, d)-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, e)-İstinaf incelemesi duruşmalı yapıldığından, yapılan celse sayısı da dikkate alınarak, kendini vekil ile temsil ettiren davacı lehine, AAÜT’ne göre takdiren 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, duruşmalı yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 15/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.