Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1027 E. 2023/336 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1027 Esas
KARAR NO: 2023/336
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/01/2021
NUMARASI: 2018/108 2021/44
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirkete verilen müvekkilinin keşide etmiş olduğu 15/05/2018 vade tarihli … çek nolu, … Bankasına ait 50.000,00 TL tutarlı çekin “keşideci imzasının şirket yetkilisi …’ye ait olmadığı ve sahte olduğunun” tespitini, çekin iptaline karar verilmesini ve çekin icra takibine konu yapılmamasını, banka tarafından ödenmemesini ve ihtiyati tedbir kararı verilmesini, çek üzerindeki imzanın şirket yetkilisi …’ye ait olmadığını, savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu, eski Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı-şimdi Yönetim Kurulu Başkanı …’nin geçirmiş olduğu rahatsızlık nedeniyle kendisi gibi münferiden imza yetkisi bulunan ve yönetim kurulu başkanı olan …’na güvenerek yokluğunda şirketi ona emanet ettiklerini, bu nedenle …’nun şirkette tek yetkili haline geldiğini, …’nin imzasının taklit edilerek yönetim kurulu kararları alındığını, iş bu davaya konu çek dahil tüm şirket çeklerinin (şu an 38 adetinin tespit edildiğini) …’nin imzası taklit edilerek piyasaya verildiğini, sahte alacakların yaratıldığını, bunlardan mal ve hizmet alınmaksızın ve ticari ilişki bulunmaksızın davalı gibi şirketlere çek keşide edilip taklit imza ile verildiğini, diğer münferiden yetkili Yönetim Kurulu Başkanı …’nun benzer operasyonu kayınpederi …’nin diğer şirketlerinde de yaptığını, alacaklı konumunda olan davalı şirket ile müvekkili şirket arasında hiçbir ticari ilişki söz konusu olmadığını, dava konusu çek hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini, grafoloji bilirkişisi tarafından inceleme yapılması gerektiğini iddia ederek; davalının lehdarı bulunduğu 15/05/2018 vade tarihli … çek nolu … Bankasına ait 50.000,00 TL tutarındaki çekin üzerindeki imzanın sahte olması nedeniyle bu çekten dolayı davalıya müvekkilinin borçlu bulunmadığının tespiti ile çekin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazında bulunduklarını, dava konusu çekin davacı ile müvekkil şirketin yapmış olduğu ticarete ilişkin olarak verildiğini, avans ödemesi niteliğinde olduğunu, çek üzerindeki imza üzerinde bilirkişi incelemesi yapıldığında, imza hususundaki iddiaların asılsız olduğunun tespit edileceğini, dava konusu çekin keşide tarihinden önceki döneme ait mukayese belgelerin asıllarının celp edilmesi gerektiğini savunarak; davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/108E.-2021/44K. Sayılı kararı ile; “…davaya konu … Bankası … Sit. Dudullu Şubesi’ne ait, 15/05/2018 keşide tarihli, … çek nolu ve 50.000,00 TL bedelli çek üzerindeki imzanın davacı şirket yetkilisi …’na ait olduğu, ancak davacı şirketi ile davalı şirket defterlerinde dava konusu çeke ilişkin hiçbir kaydın bulunmadığı ve ayrıca taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu gösterir hiçbir kayıt ve belgeye rastlanmadığı, bu durumun davalı vekili tarafından da karar duruşmasında büyük ölçüde ikrar edildiği, buna göre davacı şirketin davalı şirkete davaya konu çek kapsamında bir borcunun bulunmadığı anlaşıldığından, davanın kabulüne karar verilmiştir. Davanın kabulü ile, … Bankası … Dudullu Şubesi’ne ait, 15/05/2018 keşide tarihli, … çek nolu ve 50.000,00 TL bedelli çek yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine…” şeklinde karar verilmiştir. Kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, dava konusu çeklerin bizzat davalı şirket yetkilisi tarafından avans olarak 2017 aralık tarihinde verildiğini, daha sonra iş başlamadan iptal edildiğini ve çeklerin davacıya iade edilmek istenildiğini, zaten bu çeklerin tarafların defterlerinde de yer almadığını, çeklerin davacının ikrar ettiği üzere şirket içi karışıklıklarından dolayı o dönemde iade edilecek yetkiliye ulaşılamadığını, müvekkilinin de çekleri iade edilmek üzere şirket kasasında iyi niyetli olarak sakladığını, hiçbir zaman çeklerin kullanılmadığını, bir tehdit olarak davacıya yöneltmediğini dolayısıyla davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, davacının kötü niyetli olarak bu davayı açtığını, davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, bu hususunu mahkemece değerlendirilmediğini bildirmiştir.
DELİLLER: Davaya konu çekin … Bankası … San. Sit. Dudullu Şubesi’ne ait, 15/05/2018 keşide tarihli, … çek nolu ve 50.000,00 TL bedelli çek olduğu, çekin keşidecisinin davacı, lehtarının davalı olduğu, çek arkasında davalı cirosunun bulunduğu görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 18/08/2020 tarihli bilirkişi raporunda; davaya konu çek üzerindeki imzanın göstermiş oldukları işlerlik dereceleri, akışkanlıkları, tersim, istif, meyil, seyir, sürat, istikamet ve tazyik gibi parametreler bakımından benzer özellik gösterdiğinden, çekteki imzanın davacı şirket yetkilisi …’nun eli mahsulü olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan 23/10/2020 tarihli mali bilirkişi raporunda; incelenen her iki taraf defterlerinde davaya konu edilen çekin kayıtlı olmadığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu gösterir hiçbir kaydın iki taraf defterlerinde de bulunmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nın 72. Maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasıdır. Yargılama sonunda davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekilince istinaf edilmiştir. Davacı tarafça dava konusu çekteki imzanın sahteliği ileri sürülmüş olup, bu husus ispatlanamamış ise de davalı tarafın dava konusu çekin avans ödemesi niteliğinde olduğunu kabul etmesi karşısında mahkemece yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamıştır. Her ne kadar çeklerin davalı tarafça davacıya karşı kullanılmadığı ve davacının hukuki yararının bulunmadığı ileri sürülmüş ise de çekin davalı elinde bulunması ve her an bu çeke dayalı olarak davacıya karşı talepte bulunması mümkün olmakla davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğundan bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Davalı vekilinin diğer bir istinaf sebebi de aleyhlerine hükmedilen yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkindir. Dava kabul edilmekle ve davalı tarafın davanın reddini savunduğu anlaşılmakla, davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinde usule aykırı bir yön bulunmamaktadır. Ayrıca davalı taraf çeki iade edecek muhatap bulamadıklarını, bu nedenle iade edemediklerini ileri sürmüş ise de bu hususta davalıya bildirim yapıldığına ilişkin iddia ve ispat vasıtası ileri sürülmediğinden davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf sebebi de yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 3.415,50 TL harçtan, peşin alınan 1.648,87 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.766,63 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.02/03/2023