Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1012 E. 2023/521 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1012 Esas
KARAR NO: 2023/521 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/03/2021
NUMARASI: 2021/118 E. – 2021/39 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Mevcut Olmadığının Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 23/03/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA:Davacılar vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirketlerden … Ltd. Şirketinin (…) faaliyetlerini Hindistan’da devam ettiren, tekstil kimyasalları ve boyaları başta olmak üzere her nevi boya ve kimyevi madde üretimi pazarlaması ve satışı konuları ile iştigal eden bir şirket olduğunu, Türkiyede’ki tek ortağının diğer davacı olan … Ltd. Şti. Olduğunu ve …’ın ürettiği reaktif boya ürünlerini Türkiye’ye ithal ettiğini ve diğer davacı olan …’nın bu ürünleri ilgili sektörde faaliyet gösteren firmalara pazarlanmasını ve satışını yaptığını, “…” markasının 29/12/2017 tarihinden muteber olarak … numara ile 1, 2 ve 35.sınıflara dahil mal ve hizmetlerde; “…” markasının …, “…” markasının …, “…” markasının … numaralar ile 29/12/2017 tarihinden itibaren 2.sınıfa dahil mallarda, davacı şirketlerden … adına tescilli olduklarını, davalı …’nin (“…”) tekstil sektöründe kullanılan boyar maddelerin üretim ve satışı ile iştigal ettiğini, Almanya’da mukim olmakla birlikte Türkiye’de ticari faaliyetlerini sürdüğünü, davalı … adına 1.ve 2.sınıfa dahil mallarda …, …, …, …, …, … numaralı markaların tescilli olduğunu, “…” işaretinin boya sektöründe tanıtım işaretinin başında yaygın ve etkin şekilde kullanıldığı ve bu yüzden ayırt edici olmadığını, davalı tarafın … markasında sektörün tanımlayıcı işareti olan “…” ibaresinin yanına …/… ibaresini ve yıldız şeklini kullandığını ve bu markasındaki ayırt edici unsurun “…” ibaresi olduğunu, davacı şirkette ise “…” markasının içinde “…” ibaresinin yanında vurgulu şekilde “…” ifadesine yer verildiğini ve bu ifadenin etrafına çoklu bir renk kombinasyonu ile … ifadesini vurguladığını, davacı tarafından “…” kelimesinin İngilizce’de … anlamına geldiğini, buna karşılık “…” kelimesinin Türkçe olduğunu ve taramak fiilinden geldiğini, bu minvalde iki markanın şeklen benzemediği gibi işitsel olarak da birbirine benzemediğini, taraf markalarının benzer olmadığını ve karıştırılma ihtimali bulunmadığını, ayrıca uzman tüketicinin bunları karıştırmasının mümkün olmadığını, buna karşılık davalı şirketin 25 Ekim 2018’de Beyoğlu …Noterliği’ne müracaat ederek davacının “…” markasında kullanılan kompozisyonun “…” markası ile benzer olduğunu, iltibas yarattığını, kataloglarda “…” markasının “…” ve “…” markaları ile birlikte yer aldığını, bu durumun …’ın “…”, “…” ve “…” markaları ile iltibas yarattığını iddia ettiğini, davalının bahsi geçen markaları taşıyan broşür, katalog, kartvizit vs.benzeri tanıtım materyallerinin tespitini talep etmiş, ancak davalının tespitini istediği delillerin ortada olup, bu delilerin kaybolmasının mümkün olmadığını, davalı şirketin HMK’ya uygun koşullar olduğu takdirde her türlü delil tespitini fuar öncesinde veya sonrasında yapabilecekken bir çok ulusal ve uluslararası sektörel her kademeden oyuncunun bulunduğu Uluslararası bir fuarın ilk günü noter aracılığı ile tespiti gerçekleştiğini ve müvekkili şirketin ticari itibarını zedelemek amacıyla hareket ettiğini, gerek noter aracılığı ile bilinen ve kaybolma ihtimali olmayan delillerin tespit edilmesi gerekse davacı şirkete ihtarname keşide edilerek bunu fuar organizasyon firmasına teslim edilmesi fiillerinin açık bir haksız sataşma olduğunu belirterek, davalının müvekkili şirketler hakkında “yanlış, yanıltıcı ve gereksiz yere incitici tek taraflı iddia ve beyanlarda bulunmasının dürüstlük kuralına da aykırı olduğu ve aynı zamanda haksız rekabet olduğunu iddia ederek, muarazanın ve haksız rekabetin men’ine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı yanın markası ile müvekkilinin markalarının ayırt edilemeyecek derecede, işitsel ve anlamsal olarak benzer olduğunu, davacı markasının müvekkilinin ürünleri ile birebir aynı ürünler üzerinde kullanılması sonucunda davacı yanların kullanımlarının açıkça tüketici nezdinde karıştırılma ve ilişkilendirme ihtimali yaratmakta olduğunu, bu nedenle müvekkilinin özellikle fuar kapsamında böylesi bir karıştırılma ve ilişkilendirilme ihtimalini bertaraf etmek ve ileride telafisi zor zararların meydana gelmesini de önlemek adına kanundan doğan haklarını kullandığını, ihlal ve haksız rekabet yaratan davacı kullanımlarının durdurulmasını talep ettiğini, müvekkili şirketin Türkiye’de mukim 10/01/1991 de kurulan … Tic. Ltd. Şti. Unvanlı bir şirket olduğunu ve uzun yıllardır Türkiye’de faaliyet gösterdiğini hatta … markasının tanınmış marka sıfatını haiz olup bu marka altında satılan ürünlerin ayrıca patent ile de korunduğunu, davacı … adına tescilli ve bir diğer davacı olan …’nın da ticaret unvanını oluşturan … markasının müvekkili şirkete ait … unvan markası ile iltibas yaratır nitelikte olduğunu, şöyle ki; her iki marka 6 harften oluşmakla birlikte aynı harfleri ve çok benzer bir dizilimi oluşturduğunu, her ikisinin de … harfleri ile başlayıp son dört harfinin üç harfi aynı olan iki markanın bire bir aynı mallar üzerinde kullanılması bu markanın karıştırılmasına yol açtığını, davacı yanlar tarafından kullanılan markaların müvekkili şirketin unvan ve marka haklarını ihlal edip, müvekkili aleyhine haksız rekabet oluşturduğunu, müvekkilinin bu haksız rekabetten daha fazla zarar görmemek adına İstanbul 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi nezdinde 2019/14 esas sayılı dosyasında dava açtığını, müvekkili şirketin benzerlik iddialarının …, …, … ibarelerine indirgenmesinin kabul edilemeyeceğini, davacı yana ihtarname keşide edilmesinin sataşma değil hak arama olduğunu, davacı şirketlerin basiretli bir tacir gibi hareket etmediklerini belirterek davanın esas bakımından yasal bir dayanağının bulunmaması sebebi ile reddine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin haksız olan davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: Bakırköy 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 05/03/2021 tarihli 2021/118 E. – 2021/39 K. sayılı kararıyla; “…Davacıların davasının KABULÜ ile, -Davalı firma adına tescilli davaya konu …, …, …, …, …, …, …, … tescil numaralı markalar ile davacı yana ait …, …, …, … tescil numaralı markalar arasında karıştırma ihtimali ve iltibas riskinin bulunmaması nedenleri ile davacı markalarının davalı markalarına TECAVÜZ ETMEDİĞİNİN TESPİTİ ile MUARAZANIN GİDERİLMESİNE, -Davalı yanın HAKSIZ REKABETİNİN TESPİTİ ve MEN’İNE, -Hüküm özetinin karar kesinleştiğinde tirajı en yüksek ulusal çapta yayın yapan üç gazeteden birinde masrafı davalı yandan karşılanmak suretiyle İLANINA,” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin eksik ve hatalı değerlendirmeler içeren bilirkişi raporuna dayanarak hüküm kurduğunu, rapora karşı hem sözlü hem yazılı itirazlarda bulunduklarını, davacı markasının müvekkilinin tescilli markaları ile görsel işitsel ve anlamsal olarak ayırd edilemeyecek derecede benzer olduğunu ve birebir aynı ürünler için kullanıldığını, bu durumun ticari hayatta tesadüften ileri gelemeyeceğinin açık olduğunu, davacının markasını reaktif boyalar ürününde kullanarak iki şirket arasında idari ve ekonomik bir birliktelik bulunduğu yönünde yanıltıcı ve gerçeğe aykırı bir intiba yarattığını, … firmasının sektör lideri olan bir şirket olduğunu, bu durumun karıştırma ve ilişkilendirme ihtimalini artırdığını, İstanbul 1.FSHHM nezdinde 2019/14 E.sayılı dosyasında yargılamanın devam ettiğini, sonucunun beklenmesi gerektiğini. -Mahkemenin, bu davada alınan raporlar arasındaki çelişkiyi gidermediğini, Prof. Dr. … ait olan 01/10/2020 tarihli hukuki mütalaa sunulduğunu, mütalaada taraf markaları arasında karıştırılma tehlikesi bulunduğu görüş ve kanaatinin beyan edildiğini, ayrıca mahkemece alınan 31/08/2020 tarihli raporun güncel Yargıtay kararları ile uyumlu olmadığını, gerçek/üstün hak sahibi olan müvekkilinin aldığı hukuki tedbirlerin ve hukuki işlemlerin haksız rekabete sebebiyet vermeyeceğinin açıkça belirtildiğini, bir uzman raporu, diğeri heyet raporu olmak üzere çelişkili iki rapor bulunmasına rağmen mahkemenin çelişkiyi gidermeden karar verdiğini. -Markalar arasında iltibas riski değerlendirilirken ilgili tüketici kesimi içerisinde yer alan ve merdiven altı olarak sayılabilecek küçük işletmelerin (küçük boyahanelerin de ) dikkate alınması gerektiğini, benzer bir dosyada alınan bilirkişi raporunda ölçütün “halk” olması gerektiğinin belirtildiğini, bilirkişi raporunda birebir aynı ürünler (reaktif tekstil boyaları) üzerinde markanın kullanıldığının dikkate alınmadığını, onlarca seçenek içerisinden hem ticaret unvanı ve hem de markanın müvekkilinin markaları ve unvanına ayırd edilemeyecek derecede benzetilmesinin tesadüf olmadığını, zorunluluk olmamasına rağmen müvekkilinin … markasında son derece benzer … ibaresini müvekkilinin tescilli renkli halka şeklini de ekleyerek tescil ettirdiğini, müvekkilinin sektör lideri olduğunu bilmemesinin mümkün olmadığını, tüketici nezdinde karıştırma ve iltibas ihtimali yaratıldığını, yargı kararlarında karıştırma ihtimalinin gerçekleşmesi için bu riskin bütün tüketiciler için gerçekleşmesinin gerekmediğini, sadece bir kısmı için gerçekleşmesinin yeterli olduğunun düzenlendiğini. -Müvekkilinin, benzerlik iddialarının …, …, … ve … ibarelerine indirgenmesinin yerinde olmadığını. -Davacıya, müvekkilinin marka haklarına dayanarak ihtarname keşide edilmesinin “sataşma” değil hak arama olduğunu, davacıların iyiniyetli olduğundan söz edilemeyeceğini, müvekkilinin karşı yanın haksız eylemlerinden daha fazla zarar görmemek adına yasalarca tanınan hukuki haklarını kullandığını, fuar kapsamında böylesi bir karıştırma ve ilişkilendirme ihtimalini bertaraf etmek ve ileride telafisi zor zararların meydana gelmesini önlemek adına kanundan doğan haklarını kullandığını, davacı şirketlerin 12 Kasım 2018 tarihinde gönderilen cevabi ihtarnamede iddialarının kabul edilmediğini belirttiklerini, müvekkilinin 14/01/2019 tarihinde İstanbul 1.FSHHM nin 2019/14 E.sayılı davasını açtıklarını, Yargıtay içtihatları uyarınca bir kişinin hakkını korumak için hukuki yollara başvurmasının muaraza olarak nitelendirilemeyeceğini, CNR EXPO fuarının toplamda 3 gün sürdüğünü, kullanımların tespiti için standın bulunduğu yerde noter tespitinin yapılmasının yerinde ve uygulamaya uygun olduğunu, haksız rekabet sayılamayacağını.-Davacı tarafın basiretli tacir gibi hareket etmediğini.-Mahkemece hüküm özetinin karar kesinleştiğinde tirajı en yüksek ulusal çapta yayın yapan 3 gazeteden birinde masrafı davalıdan karşılanarak ilan verilmesinin orantısız olduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddini talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde; davalının, cevap dilekçesini süresinde ibraz etmediğini, sunulan delillerin ikrar kapsamında değerlendirileceğini.-Müvekkilinin kullandığı … markasının … markası ile benzer olmadığını, davalının fuar öncesinde hiçbir aksiyon almamasına rağmen fuarda ticari itibarını korumak istemesinin haklı görülemeyeceğini, dosyanın İstanbul 1.FSHHM 2019/14 E.sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep etmelerine rağmen 25/04/2019 tarihli cevaba cevap dilekçelerinde davaların sonuçlarının birbirlerini etkilemeyeceğini, birleştirme talebinin yasal dayanağının bulunmadığının ileri sürüldüğünü, o davada müvekkili lehine rapor düzenlendiğini, tekrar rapora gitmesi üzerine bu aşamada bekletici mesele yapılmasının talep edildiğini, huzurdaki davada marka vekili, kimya mühendisi ve hukukçu akademisyen bilirkişiden alınan raporda markaların benzer olmadığı, karıştırma ihtimalinin bulunmadığı, davalının fuarda vuku bulan fiillerinin haksız rekabet yarattığının beyan edildiğini, 2019/14 E.sayılı dosyada da alınan raporda hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı ve marka haklarının ihlal edilmediği görüşünün beyan edildiğini, daha sonra sunulan uzman görüşünde kimya sektöründe çalışması bulunmayan marka vekili olmayan akademisyen bilirkişiden görüş alındığını, tekstil boya ürünlerinin özel laboratuvarlarda analiz test ve denetimler sonunda müşterinin beklediği/istediği kriterleri sağlayabiliyorsa ve bunu da sertifikalara dayandırıyorsa ve ürün fiyatları da uygun ise uzman kararı ile satın alma gerçekleştiğini, ürünlerin reklam ve pazarlamasının yine uzmanların katıldığı fuarlarda sektörel yayınlar ve daha çok özel birebir ticari ilişkilerle sağlandığını, müvekkilinin Türkiye Tekstil Terbiye Sanayicileri Derneği (TTTSD) ve … iş birliği ile İstanbul Fuar Merkezi’nde 2018 Ekim ayında düzenlenen 4.Uluslararası Boyarmadde, Pigmentler, Tekstil Kimyasalları, Dijital Tekstil Baskı, Boyama ve Baskı Teknolojileri Fuarına (… & …) katıldığını, 3 gün süren fuarı Türkiye’den ve dünyanın pek çok ülkesinden yüzlerce sektör profesyoneli (Boyahane sahipleri, Boyahane işletme müdürleri, Boyahane satın alma elemanları ve Boyahane Laboratuvar Müdürleri- şefleri gibi) ve akademisyen ziyaret ettiğini, Davalının Fuar sırasındaki dava konusu edilen fiilleri açık bir haksız sataşma ve haksız rekabet olup Mahkemece bu durum toplanan delillerle değerlendirildiğini, müvekkillerinin ticari faaliyetlerinden haberdar olan davalının Fuar içindeki Noter kanalı ile tespit yaptırması, sonra da ertesi gün yasal adresine tebligat talep edilmişken İhtarnameye Fuar adresini yazması ile Organizasyon firmasına İhtarnamenin tebliğ edilmek istenmesi ve İhtarname içeriği Müvekkil Şirketin ticari itibarını zedelemek amacını taşımakta olup açıkça haksız bir sataşma ve haksız rekabet olduğunu, davalının bu fiillerinin hak arama hürriyeti içinde değerlendirilemeyeceğini beyan etmiştir.
DELİLLER: İlk derece mahkemesince akademisyen hukukçu bilirkişi Dr. …, marka vekili Av. … ve Kimya müh. …’den oluşan bilirkişi heyetinden alınan 12.01.2018 tarihli raporda; …Mahkememizce toplanan tüm deliller ve taraf iddiaları ışığında dosya davacılar markası ile davalı markası arasında benzerlik ya da iltibas bulunup bulunmadığı, tüketici nezdinde karıştırma ihtimalinin olup olmadığı, davalının eylem ve işlemlerinin haksız sataşma ve haksız rekabet yaratıp yaratmadığı hususlarında rapor tanzim etmek üzere bir marka, bir sektör (boya imalatı) ve bir hukukçu bilirkişilerden oluşacak heyete tevdi olunmuş; bilirkişiler düzenlenmiş oldukları 04/09/2020 havale tarihli raporlarında “taraf markaları arasında iltibas riskinin bulunmadığını, davalı yanın kendilerine ait markaların davacılar tarafından taklit edildiğinin somut veri, delil ve mahkeme kararı ile ispatlamaksızın 3.kişiler nezdinde iddia etmesi, dolaylı olarak da olsa davacının ürünleri ile bir karşılaştırma içermekte ve davacının ürünlerinin davalıya kıyasen daha kalitesiz kopya ve taklit olduğu imasını da içermekte olması nedeni ile davacı yanlar ile haksız rekabet teşkil eder mahiyette olarak değerlendirilebileceği” hususlarını bildirmişlerdir. Davalı tarafça, davacı aleyhine Beyoğlu … Noterliği’nin 25/10/2018 tarihli … yevmiye numaralı düzenleme şeklinde E-Tespit tutanağı tanzim ettirdiği, fuar alanında noterce tespit yapıldığı, broşür, kartvizit, katalog numunelerinin asıllarının şirket vekili tarafından alındığı, renkli fotokopilerinin tespite eklendiği anlaşılmıştır.Davalı tarafça davalıya Beyoğlu … Noterliği’nin 26 Ekim 2018 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesini keşide ederek, marka hakkının ihlali ve haksız rekabet yarattığı ileri sürülen fiillere son verilmesinin ihtar olunduğu anlaşılmıştır.Davalı vekili, 16/06/2021 tarihli dilekçe ekinde; İstanbul 1.FSHHM’nin 2019/14 E.sayılı dosyasında düzenlenen 31.05.2021 tarihli bilirkişi heyet raporunu dosyaya ibraz etmiştir.Davacılar vekili, 07/02/2023 tarihli dilekçesi ekinde; İstanbul 1.FSHHM’nin 07/12/2022 tarihli 2019/14 E. – 2022/197 K.sayılı gerekçeli kararını ibraz ettiği, davacı … tarafından davalılar … ile … aleyhine açılan davalı adına tescilli 2017/122215, 2017/122212 ve 2017/122205 sayılı davalı markalarının hükümsüzlüğü ve sicilden terkini ile davalı …’nın ticaret unvanından … ibaresinin terkini ve hükmün ilanını talepli davanın reddine karar verildiği, kararın taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmaması üzerine 02/02/2023 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin 25 Ekim 2018’de Beyoğlu …Noterliği’ne müracaat ederek davacının “…” markasında kullanılan kompozisyonun “…” markası ile benzer olduğunu, iltibas yarattığını, kataloglarda “…” markasının “…” ve “…” markaları ile birlikte yer aldığını, bu durumun …’ın “…”, “…” ve “…” markaları ile iltibas yarattığını iddia ederek, kaybolması ihtimali bulunmayan delillerden olan, davalının bahsi geçen markaları taşıyan broşür, katalog, kartvizit vs.benzeri tanıtım materyallerinin Fuar alanında ve Uluslararası Fuarın ilk günü tespitini talep ettiğini, noter tespitinin tebliğ adresi olarak müvekkilinin fuar alanındaki stand adresinin gösterildiğini, tespit tutanağının fuar organizasyon firmasına da teslim edildiğini, Uluslararası bir fuarın ilk günü noter aracılığı ile tespiti gerçekleştiğini ve müvekkili şirketin ticari itibarını zedelemek amacıyla hareket ettiğini, gerek noter aracılığı ile bilinen ve kaybolma ihtimali olmayan delillerin tespit edilmesi, gerekse davacı şirkete ihtarname keşide edilerek bunu fuar organizasyon firmasına teslim edilmesi fiillerinin açık bir haksız sataşma olduğunu ileri sürerek muarazanın meni ile davalı fiillerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde İstanbul 1. FSHHM’nin 2019/14 Esas sayılı dosyasında açılan marka hükümsüzlüğü ve unvan terkini davasının bekletici mesele yapılmamasının usule uygun olmadığını ileri sürdüğü, yargılama aşamasında da bekletici mesele talebinde bulunduğu, ilk derece mahkemesince bu davanın daha önce açıldığı gerekçesiyle birleştirme talebinin reddine karar verdiği anlaşılıyorsa da, dosyaya ibraz edilen mahkeme kararından, davalı tarafça davacı aleyhine açılan marka hükümsüzlüğü davasında, davacı markalarının davalı markaları ile benzer olmadığı hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı ve kötüniyetin ispatlanamadığı gerekçesiyle, davalı (bu davada davacı) adına tescilli “…”, “…” ve “…” markalarının hükümsüzlük talebi ile … ibaresinin unvandan terkini davasının reddine karar verildiği, kararın taraflarca istinaf edilmeden 02/02/2023 tarihinde kesinleştiği anlaşılmakla, ileri sürülen istinaf sebebi sonuca etkili görülmemiştir.İlk derece mahkemesince kimya sektör bilirkişisinin bulunduğu üçlü heyetten alınan heyet raporu ile 2019/14 Esas sayılı dosyada alınan bilirkişi heyet raporlarında, taraf markalarının tescilli olduğu ve kullanıldığı emtiaların hitap ettiği tüketici kitlesinin uzman bilgilenmiş tüketici kitlesi olduğu ve taraf markalarının karıştırılma ve iltibas ihtimalinin bulunmadığı tespit edilmiş, sonuç olarak davalı tarafça açılan marka hükümsüzlüğü davasının reddine karar verilmiştir. Davalı tarafça yerli ve yabancı firmalarının katıldığı, tekstil boyalarının tanıtıldığı Fuar Alanında noter tespiti yaptırılmadan önce herhangi bir hukuki girişimde bulunulmadığı, ihtarname tebliğ edilmediği, delil tespiti yaptırılmadığı, doğrudan fuar alanında Noter tespiti yaptırılıp, tespitin fuar standında tebliğinin sağlandığı, fuar yönetimine tespit tutanağından bir örnek bırakıldığı, fuar alanında fotoğraf çekimi, kartvizit, broşür tanıtım malzemeleri gibi evrak asıllarından örnek alındığı, e-tespit işleminden bir gün sonra davalı tarafça davacıya ihtarname çekildiği anlaşılmıştır. Davalı tarafça ihtarname tebliğinden önce, yerli ve yabancı firmaların bulunduğu fuar alanında ve fuarın ilk günü yapılan bu işlemin yasal hakların kullanımı yönünden orantılı bir davranış olmadığı, MK 2. Maddesinde düzenlenen iyiniyet kuralları ile TTK 18. Madde de düzenlenen basiretli tacirden beklenen özen yükümlülüğüne uymadığı, TTK 55/1-a-1 maddesinde düzenlenen “Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek” fiili ile, TTK 55/1-a-2 maddesi kapsamında, kendisini rekabette öne geçirmek için ” yanıltıcı beyanlarda” bulunmak fiili teşkil ederek haksız rekabet meydana getirdiği, davacı tarafça murazanın meni davası açılmasında hukuki yararının bulunduğu, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesi ve hüküm özetinin tirajı en yüksek ulusal çapta yayın yapan üç gazeteden birinde masrafı davalı yandan karşılanmak suretiyle ilanına, karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu kanaatiyle, yerinde görülmeyen davalı istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 97,40 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 23/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.