Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/1001 E. 2023/278 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1001 Esas
KARAR NO: 2023/278
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/02/2021
NUMARASI: 2015/60 E. – 2021/72 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/02/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin miras bırakanı …’in 20/03/2014 yılında vefat ettiğini ve vefatından önce alzheimer hastası olduğunu, murisin vefatından sonra davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibine konu senetlerin sahte olup davalının geniş çaplı dolandırıcılığının ürünlerinden biri olduğunu, senedin davalı ve annesi dava dışı … tarafından düzenlendiğini, davalı ve annesinin murisin hastalığından faydalanarak değişik dönemlerde senetler düzenleyerek imzalattıklarını ve adına kredi kullandırttıklarını, davalı ve annesi hakkında savcılığa dolandırıcılık ve sahtecilik nedeniyle suç duyurusunda bulunduklarını ve tüm bu nedenlerle İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibinin durdurulmasına ve müvekkilinin murisinin borçlu olmadığının tespitiyle takibin iptaline, yargılama giderlerinin ve vekâlet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın murisin borçlu olduğu tarihte Alzheimer hastası olduğu iddiasının tamamen yalan olduğunu, murisin neredeyse son zamanlarına kadar bankalarda işlem yaptığını, murisin bonoyu tanzim ettiği tarihin 03/06/2013 olduğunu ancak davacı tarafın aldığını iddia ettiği Alzheimer raporunun ise 22/01/2014 olduğunu, borçlu murisin bonoları tanzim ettiği tarihlerde Azlheimer hastası olduğuna ilişkin kanıt bulunmadığını, murisin akıl sağlığının yerinde olduğunu her zaman gittiği klinikten araştırıldığında anlaşılacağını, murisin parasal sıkıntı yüzünden pek çok bankadan kredi kullandığını ve ödeyemediği için bankanın davacıya ve murisin diğer mirasçısına karşı icra takibi başlatıldığını, mirasçıların bankaya karşı da aynı iddiaları tekrar edip borcu ödemek istemediklerini ancak sonradan bankayla protokol yaparak ödemeyi kabul ettiklerini, tüm bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine, davacı borçlu hakkında %40 icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02.02.2021 tarih ve 2015/60 Esas – 2021/72 Karar sayılı kararıyla; “Tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda yapılan yargılama, toplanan deliller, bilirkişi raporu ile dosya kapsamındaki tüm belge ve bilgiler birlikte değerlendirildiğinde; davacı taraf murisi … adına sahte olarak düzenlendiğini iddia ettiği senetler sebebiyle İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir. Yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu icra takibine konu senetlerdeki borçlu … adına atfen atılmış imzaların …’in eli ürünü olduğu tespit edilmiştir. Yine, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/346 esas sayılı dosyasında muris … hakkında Adli Tıp Kurumu’ndan aldırılan raporda muris …’in fiil ehliyetinin bulunduğunun tespit edildiği, davacı tarafın iddiasını ispat edemediği anlaşıldığından davacı tarafın icra takibine konu senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespiti yönündeki davasının reddine, icra dosyasında ihtiyati tedbir kararı uygulandığından İİK 72/4 maddesi gereğince alacağın yüzde yirmisi oranında tazminatın davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; “İmzaların mütevvefaya ait olmasının, imza attığı belgenin muhteviyatını ayırt edemeyecek halde olan müteveffa için anlam ifade etmediğini, zira senet üzerindeki imzanın borçluya ait olup olmasından daha önemli olan konu imza edilen evrakın içeriği, anlamı konusunda borçlunun ayırtım gücüne sahip olunup olmadığı olduğunu, Muris-borçu …’in 2005 yılı itibariyle kullanmakta olduğu ilaçların reçetesi TBMM sağlık harcamaları bilgi sistemi reçete sorgu evraklarında mevcut olup, söz konusu ilaçların unutkanlık semptomuna “demans/alzeihemer/bunama” hastalığına ilişkin tedavide kullanılan ilaçlar olduğunu; bahsi geçen ilaçların 2005 yılında kullanma sıklığı, 2005 yılından itibaren bahsedilen ilaçları hiç kullanılmamış olmasının murisin Alzehimer hastalığına etkisinin Adli Tıp raporunda hiç tartışılmadığını, Dosyada mevcut 22.01.2014 tarihli Uludağ Üniversitesi Nöroloji Anabilim/Bilim Dalı Sağlık Kuruluşları Tıbbi Malzeme Kullanım Raporu ve 27.01.2014 tarihli Kardiyoloji Anabilim Dalının Uludağ Üniversitesi Sağlık Kuruluşları İlaç Kullanımı ve Hasta Katılım Payından Muaf Sağlık Kurulu raporları (raporlarda Alzheimer tanısı da mevcuttur) ile müvekkilimizin murisi …’in mesane ve rektum kontrolünün olmadığı, bağlamalı ve sermeli hasta bezi kullandığının sabit olduğunu, Hükme esas alınan İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/346 Esas sayılı dosyasında alınan Adli Tıp raporunun esaslı değerlendirme hataları içerdiğini, rapora itiraz edildiğini, anılan dava dosyasının derdest olduğunu, Dosyanın temelde Adli Tıp Kurumu’na gönderilme sebebi dava konusu senetlerin tanzim edildiği tarihte muris …’in Alzheimer Hastası olup olmadığının tespiti olduğunu, Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Dairesince müvekkilimizin murisi …’e ait murisin Alzheimer hastası olduğunu tespit etmiş olan raporlara karşı hiçbir bilimsel dayanak sunmadan ve dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilme sebeplerini yanlış yorumlanarak rapor tanzim edildiğini, Murisin hastane raporlarının 2014 yılına ait olduğunu ve bu nedenle rapordan 7 ay öncesinde senetlerin düzenlendiği esnada murisin bilincinin yerinde olduğu iddiasının bu denli ağır bir hastalığın mevcudiyetinde zorlama bir yorum olacağını, Davalının kötüniyetini perdelemek amacıyla murisin ve müvekkilimizin ekonomik ve sosyal durumu ile ilgili olarak gerçeğe aykırı iddialar ortaya attığını, Murisi bizzat muayene etmiş ve doğrudan tanı koymuş Bursa Uludağ Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nin raporları ile murisin 2014 yılı Ocak ayında Alzheimer Hastası olduğunun açıkça ortada olduğunu, Kötüniyet tazminatı koşulları oluşmadığını, borç karşılığı olmayan senede karşılık ödeme yapmış olan müvekkilimizin mağdur olduğunu, bahsedilen koşullar altında hak arama çabasında olan müvekkilimizin ayrıca kötü niyet tazminatı mahkum edilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Adli Belge Grafoloji ve Sahtecilik Uzmanı bilirkişi Dr…. tarafından sunulan 03/05/2018 tarihli imza incelemesi bilirkişi raporunda; ”Belirtilen imzalara ait bulgular hep birlikte değerlendirildiğinde her iki senet üzerinde … adına atfen atılmış imzalar ile …’e ait imzalara kıyasla ortak uyum ve benzerlikler sağlandığında, düzenleme tarihi 08/03/2013 ödeme günü 03/06/2013 miktarı 1.500,00 TL alacaklısı … borçlusu … ve düzenleme tarihi 11/09/2013 ödeme günü 02/12/2013 miktarı 2.700,00 TL alacaklısı … borçlusu … şeklinde düzenlenmiş 2 adet senette borçlu … adına atfen atılmış imzaların …’in eli ürünü olduğu” kanaatinin belirtildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, takibe konu bonoların düzenleme tarihinde miras bırakanı …’in alzheimer hastası olması nedeniyle borçlanma ehliyeti olmadığını beyanla menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı taraf davanın reddini savunmuştur.İlk derece mahkemesi tarafından, “…yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu icra takibine konu senetlerdeki borçlu adına atılmış imzaların …’in eli ürünü olduğu, İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/346 esas sayılı dosyasında muris … hakkında Adli Tıp Kurumu’ndan aldırılan raporda muris …’in fiil ehliyetinin bulunduğunun tespit edildiği, davacı tarafın iddiasını ispat edemediği anlaşıldığından davanın reddine, alacağın yüzde yirmisi oranında tazminatın davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı vekili tarafından “Muris-borçu …’in 2005 yılı itibariyle kullanmakta olduğu ilaçların reçetesi TBMM sağlık harcamaları bilgi sistemi reçete sorgu evraklarında mevcut olup, söz konusu ilaçların unutkanlık semptomuna demans/alzeihemer/bunama hastalığına ilişkin tedavide kullanılan ilaçlar olduğu; bahsi geçen ilaçların 2005 yılında kullanma sıklığı, 2005 yılından itibaren bahsedilen ilaçları hiç kullanılmamış olmasının murisin Alzehimer hastalığına etkisinin Adli Tıp raporunda hiç tartışılmadığı.” ileri sürülmüş ise de; İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/346 Esas sayılı dosyasında aldırılan Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu’nun A.T.No:52581731-101.01.02-2019/99201/6645 – Karar No:21/10/2019 / 6970 sayılı raporunda, “Davacı tarafın ATK raporuna karşı itirazları ile TBMM sağlık harcamaları bilgi sistemi reçete sorgu evraklarında belirtilen ilaçların da hastalık ve fiile etkisi tartışılıp değerlendirilerek raporu” sorulan, 20.03.2014 tarihinde ölen Mehmet Tevfik oğlu 1923 doğumlu … hakkında düzenlenen dava dosyasının tetkikinde, gönderilen ilaç listesi yeniden incelendiği ancak mevcut sistemik ilaçlarında fiil ehliyetini etkilemeyeceği tıbbi kanaatine varıldığı, bu duruma göre; …’in TBMM sağlık harcamaları bilgi sistemi reçete sorgu evraklarında belirtilen ilaçların da hastalık ve fiile etkisinin olmadığının kabulünün uygun bulunduğu oybirliği ile mütalaa olunur.” şeklindeki rapor uyarınca davacı iddialarının değerlendirildiği, buna göre bonoların tanzim tarihinde davacının murisi …’in borçlanma ehliyetini ortadan kaldıracak nitelikte herhangi bir hastalığının bulunmadığı anlaşıldığından; davanın reddine dair ilk derece mahkemesi kararı isabetli olmakla davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.22/02/2023