Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/982 E. 2022/1299 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/982 Esas
KARAR NO: 2022/1299
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/02/2020
NUMARASI: 2017/526 E. – 2020/160 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 05/07/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait çek koçanının dava dışı … tarafından izinsiz olarak alındığını, müvekkilinin imzasının taklit edilerek çek keşide edildiğini, sahte imza ile keşide edilen çeklerden birinin, davalı … tarafından ödenmesi için bankaya ibraz edildiğini, muhatap bankanın “çek üzerindeki imzanın …’a ait olmadığı” gerekçesi ile işleme almadıklarını, müvekkili ile hiçbir ticari ilişkisi bulunmayan, hatta tanışıklıkları dahi bulunmayan davalının, söz konusu çekin tahsili için müvekkili aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nde … E. sayılı kambiyo takibi başlattığını, bunun üzerine davacının, takip konusu borca ve imzaya itiraz amacıyla, İstanbul 9. İcra Hukuk Mahkemesi’nde 2016/1278 E. Sayısı ile tedbir talepli dava ikame ettiklerini, müvekkilin tüm banka hesaplarına bloke konularak ticari faaliyetleri sekteye uğratıldığını, davacının, banka hesapları üzerindeki hacizlerin kaldırılmasını temin için ve haciz baskısı altında, davalının vekiline yeni bir çek vermek zorunda kaldıklarını, iş bu davanın konusununda haciz baskısı altında verilen işbu çeke ilişkin olduğunu, dava konusu çekin, haciz baskısı altında zaruriyetten verilmiş olduğunu, herhangi bir ticari veya bireysel borç ilişkisine de dayanmadığını, davalının, müvekkilinden talep edebileceği hiçbir hak ve alacağın bulunmadığını, … No’lu 31.06.2017 Tarihli çekin ödenmemesi için muhatap bankaya müzekkere yazılmasını, davacının borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin kumaş satıcılığı yaptığını, dava dışı …’a yaptığı kumaş satışının ödemesi olarak davacı …’ın keşidecisi olduğu, 31.10.2016 keşide tarihli 15.000 TL’lik çeki cirolayıp verdiğini, çek vadesinde geldiğinde ödenmediğini, davacı … ve dava dışı …’ın tasfiye halindeki “… Tic. Ltd. Şti” firmasının ortakları olduğunu, İlgili çekin İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile işleme konulduğunu, dosya borçlusu …’a gidilen hacizde, çek yaprağını işlerinde kullanması için ortağına verdiğini, ilgili dosya borcunu piyasa durgunluğu sebebiyle şimdilik ödeyemeyeceğini, dosya borcuna karşılık 31/06/2017 keşide tarihli 19.500,00 TL’lik çeki yazarak taraflarına verildiğini, söylenilenin aksine ortada icra baskısıyla yapılmış bir ödemenin olmadığını, menfi tespit davasına konu olan çekin davacı tarafından icra dosyası borcunu ödeme amacıyla verildiğinden ve İcra dosyasının haricen tahsille kapatılıp, davacı tarafından açılan imzaya itiraz davası da davacı vekilince iddiası sonuçlandırılmadan bitirildiğinden, ispat edilemeyen menfi tespit davasının reddini, davacı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…. tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporları, tarafların iddia ve savunmaları içeriğine göre; dava tarihi itibariyle davacı şirketin davalı … ( …) ve dava dışı … (…) şirketine herhangi bir borcu olmadığı, takip konusu çek üzerinde yapılan mukayeseli imza incelemesi neticesinde de, çek üzerindeki imzanın davacının eli mahsulü olmadığı tespit edilmiş olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde beyan dilekçelerini tekrarlayarak; Davalı …’un, İST./Zeytinburnu’nda ‘…’ adlı sahip olduğu şahıs firmasında toptan kumaş satıcılığı yaptığı, …’a yaptığı kumaş satışının ödemesi olarak davacı …’ın keşidecisi olduğu 31.10.2016 keşide tarihli 15.000 TL’lik çeki cirolayıp verdiğini, ticari ilişkininin raporda tespit olunduğunu, çek vadesinde geldiğinde ödenmediğinden İlgili çekin İstanbul …İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile işleme konduğu, dosya borçlusu …’a gidilen hacizde, çek yaprağını işlerinde kullanması için ortağına (…’a) verdiğini, ilgili dosya borcunu şuan piyasa durgunluğu sebebiyle şimdilik ödeyemeyeceğini, o yüzden dosya borcuna karşılık 31/06/2017 keşide tarihli 19.500,00 TL’lik çeki yazarak alacaklı vekiline verdiği, hatta çekin vadesi konusunda kendisinden daha erken tarihli bir çek yazmasını istediğinde, davacı anca 6.ay da sizin için bu ödemeyi çıkartabilirim diyerek davalı vekilini ikna ettiğini, davacı dosya borçlusu olarak, borcunu ödeme amaçlı çeki verdiğini, söylenilenin aksine ortada icra baskısıyla yapılmış bir ödemenin olmadığını, davacının ödeme olarak verdiği çeke ilişkin 13/12/2016 tarihinde davalı vekili tarafından tutanak tutulduğu, dosya borçlusu davacının şahsi çekinin 6 ay vadeli olarak düzenleyerek vermesi, avukatın haciz baskısı yaparak alacağı bir ödeme şekli olmadığını, … ve …, İTO kayıtlarnda sabit olan 2013 yılında tasfiye olmuş “… LTD. ŞTİ” firmasının ortakları olduğunu, … 12.04.2017 tarihinde İstanbul Cumhuriyet savcılığı’na yaptığı Sahteciliğe ilişin suç duyurusunda (2017/56597 Soruşturma), … ve …’ın çocukluğa dayanan bir dostuluğunun olduğunu ve …’ın pazarlama işlerini yapıp karşılığında komisyon aldığını belirttiği, …’ın 2017/56597 Soruşturma dosyasına verdiği ifadede,” beraber ortak işler yaptıklarını, …’ın çeklerini işte kullanması için kendisine verdiğini, verdiği çeklerden …ın haberinin olduğunu, ödeme darlığına düşünce çeklerin yazılmaya başlandığını, kendisinin izinsiz çekleri kullanmadığı ” belirttiğini, Savcılık Soruşturması devam etmesine rağmen, yerel mahkeme hukuk davasında savcılık dosyasının akıbetini sormamış, bekletici mesele yapmadığını, Tarihsel sıralamaya göre; …’ın bankadan yeni aldığı çek koçanından bir adet çek yaprağı 20 gün sonra …’a ödeme olarak eline geçtiğini, icra takibini öğrendikten yaklaşık 5 ay sonra … hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, Ödeme olarak verdiği 19.500 TL’lik çekin ödemesine 25 gün kala menfi tespit davası açtığını, Çekin rıza dışı elden çıkması halinde ispat yükü, çekin yetkili hamili olduğunu ve rızası hilafına elinden çıktığını ileri süren davacıya ait olduğunu, davacının iddiasını kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlaması gerektiğini, ayrıca, müvekkilinin savcılık şikayetinin şüphelisi olmadığını ve sanık olarak yargılanmadığını, davacı …’ın iddiasına göre …’ın çeki izinsiz aldığı, ancak çaldığını iddia etmediği, çünkü davacı çekin başkasının eline geçmesinde kusurlu olduğunu, aşamalarda değinilen olaylara göre … ve …’ın danışıklı iş yaptıklarını ortaya koymakla birlikte, aralarında ticari ve dostluk ilişkinin bozulmasından kaynaklı bu hukuki işlemlerin yapıldığının açık olduğunu, İş bu davanın konusunun haciz baskısıyla verdiklerini iddia ettikleri … No.’lu 31.06.2017 Tarihli 19.500 TL’lik çek olduğunu, Dolayısıyla Davaya konu yapılmamış çekle ilgili imzaya incelemesi yaptırılamayacağını, çekle ilgili davacı tarafından İstanbul 9.İcra Hukuk Mahkemesi 2016/1278 Esas dosyasıyla açılan imzaya itiraz davası da hüküm verilmeden davacı vekilince konusuz kaldığından davanın bitirildiğini, dosya borcunun ödenmesiyle imzaya itiraz davasını devam ettirmeyenin davacı taraf olduğunu, Menfi Tespit davasına konu edilmeyen çeke ilişkin yapılacak imza incelemesine ilişkin muvafakatlerinin olmadığını belirtilmesine rağmen, yaptırılmış imza incelemesi hukuka uygun olmadığını, Davacının … hakkında İstanbul Cumhuriyet savcılığına yaptığı suç duyurusunun (2017/56597 soruşturma dosyası) akıbetinin yerel mahkemece sorulması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME * İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının tetkikinde, davalı vekili tarafından 18.11.2016 tarihinde, davacı … ve dava dışı … aleyhine, 15.000TL bedelli 31.10.2016 Tarihli çekin ferileri ile tahsili istemi ile takip başlatıldığı, alacaklı vekilinin borcun haricen tahsil edildiğini dosyaya bildirdiği dilekçesinin havale tarihinin 26.01.2017 olduğu görülmektedir.Takibin dayanağı olan 15.000TL bedelli çekte keşideciye atfen davacı …, lehtar …, hamil ise davalı … olarak yer almış, çek imza uyuşmazlığı nedeni ile banka tarafından ödenmemiştir.Dava konusu olan çek ise; 31.06.2017 tarihli 19.500TL bedelli, keşidecisi …, lehtarı … olan çektir. 13.12.2016 tarihli hacizde, asıl borçlu sıfatı ile davalı adresine gidilmiştir. Haciz tutanağında; senet alındığına ilişkin herhangi bir ifade bulunmamaktadır. Haciz tutanağı ile aynı tarihli olan 13.12.2016 Tarihli belge fotokopisinde; “İst …İcra md nün … esas sayılı dosyasının borcu karşılığı olarak 31.06.2017 tarihli 19.500TL bedelli çek aldım. İş bu çek ödeninceye kadar dosya işlemden kaldırılmayacaktır” yazılı olup belge altında alacaklı vekili Av. …’a atfen isim ve imza mevcuttur. *Mahkemece 15.000TL bedelli çekteki keşideci imzası yönünden bilirkişi raporu alınmış; raporda imzanın davacıya ait olmadığı tespit edilmiştir. *Mahkemece mali bilirkişiden alınan raporda; davalının defterinde 15000TL’lik çekin ve dayanağı ticari ilişkiye dayalı faturaların kayıtlı olduğu, davacının defterinde kayıt olmadığı belirlenmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava menfi tespit istemine dayalı olarak açılmıştır. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Somut uyuşmazlıkta; davacı, 19.500TL’lik çekin 13.12.2016 tarihinde haciz baskısı altında verildiğini, çekin esasen 15.000TL lik çeke dayalı olarak başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası yönünden verildiğini, 15.000TLlik çekte keşideci imzası kendisine ait olmadığından bu çekin ödenmesi için verilen çekin de sebepsiz olduğunu ileri sürmüş, davalı vekili ise çekin borç ödemesi amacı ile verildiğini, 15.000TL’lik çekteki imzanın bu uyuşmazlıkta incelenemeyeceğini savunmuştur. Dosyada mevcut delil durumu ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına ilişkin 13.12.2016 tarihli haciz tutanak içeriği itibarı ile davaya konu 19.500TL bedelli çekin haciz baskısı altında alındığına ilişkin davacı iddiası yerinde değildir.Ancak; davacı tarafça dava dilekçesi ekinde sunulan alacaklı vekiline atfen imza bulunan evrakta çekin dosya borcunun karşılığı olarak alındığı açıkça yazılı olup davalı vekili de aşamalarda çekin dosya borcuna karşılık verildiğini savunmuştur.6098 Sayılı T.B.K.nun 133. maddesine göre, mevcut bir borcun yeni bir borçla sona erdirilmesi, ancak tarafların bu yöndeki açık iradesiyle olur. Mevcut bir borç için kambiyo taahhüdünde bulunulması veya yeni bir alacak senedi ya da yeni bir kefalet senedi düzenlenmesi, tarafların açık iradeleri olmadıkça yenileme sayılmaz.Bu durumda tarafların imzaları bulunan yeni bir protokole rastlanmadığından 19.500TL bedelli çekin, 15.000TL’lik çeke ilişkin borcun yenilenmesi mahiyetinde değil borç ödemesi olarak verildiğinin kabulü gerekir. Mahkemece yapılan bilirkişi incelemesine göre takibe konu 15.000TL bedelli çekteki imzanın davacının eli ürünü olmadığı tespit edilmiş olmakla mahkemenin davanın kabulüne karar vermesinde usul ve esas yönünden hukuka aykırılık görülmemiştir.Açıklanan nedenle davalı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 md gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Alınması gereken 1.332,04TL harçtan peşin alınan 333,10TL istinaf harcının mahsubu ile 998,94 harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına, -İstinaf yargılaması için davalı tarafça yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, -Davacının gider avansından kullanıldığı anlaşılan 5,50TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 4-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 05/07/2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.