Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/977 E. 2022/1091 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/977 Esas
KARAR NO: 2022/1091
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/01/2020
NUMARASI: 2018/679 E. – 2020/17 K.
DAVANIN KONUSU: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ: 16/07/2018
KARAR TARİHİ: 15/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; borçlu … tarafından bir diğer borçlu … lehine keşide yeri İstanbul, keşide tarihi 20.09.2016, …-… hesap nolu 17.000,00 TL tutarında çek keşide edildiğini, işbu çekin borçlu …’na ardından da borçlu …’a ciro edildiğini, daha sonra … tarafından müvekkili … Bankası lehine ciro edildiğini, çekin süresinde ibraz edilmediği için kambiyo vasfını yitirdiğini, bu sefer İstanbul …İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosya ile adi takip başlatıldığını, borçlu …’e 08.03.2018 tarihinde tebligat yapıldığını, takibe itiraz etmiş ve takip durduğunu, borçlunun itiraz etmekle böyle bir borcunun olmadığını savunduğunu, Ancak takibe girilen çek incelendiğinde çekin yetkili hamili müvekkil … Bankası A.Ş. olduğu görüleceğini, cirantalardan … ile müvekkili arasında kredi kullanılmasından doğan borç ilişkisi olduğunu, daha önce de müvekkil tarafından … aleyhine açılmış birçok takip söz konusu olduğunu, … takibe konulan söz konusu çeki borcundan kaynaklı müvekkil bankaya ciro ettiğini beyan ederek haksız ve dayanaksız itirazın iptalini, takibin devamını, borçlunun %20 dan az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı banka arasında herhangi bir ticari ilişkinin olmadığını, yetkili mahkemenin davanın açıldığı tarihteki davalının yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, davacı bankanın yetkili hamil olmadığını, davanın …’e ihbar edilmesinin gerektiğini, davaya konu icra dosyasında borcun nedeninin gösterilmediğini, davacının müvekkilinden alacağının olmadığını beyan ederek davanın zamanaşımı, görev, yetki, husumet ve sıfat, icra dosyasında borç nedeni gösterilmemesi itirazlarımız gereğince usulden reddine, haksız ve kötü niyetli davanın esastan reddini, kötü niyetli davacının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, mahkeme masrafları ve avukatlık ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16.01.2020 tarih ve 2018/679 Esas – 2020/17 Karar sayılı kararıyla; “Davacı hamil bankanın 06/03/2018 takip tarihi itibariyle kredi borçlusu ciranta …’ a kullandırılan kredi nedeni ile çekin teminat olarak alınarak keşideci davalıdan 7.000,00 TL asıl alacak, 918,25 TL işlenmiş faiz olmak üzere toplam 7.918,25 TL alacaklı olduğu, davacı bankanın takip tarihinden itibaren borcun tamamen ödeninceye kadar davalıdan (banka talebi gibi) 7.000,00 TL olan asıl alacak üzerinden değişen %9 oranında faizi ve BSMV isteyebileceği kanunen teknik değerlendirme incelenerek taktir edilmiştir. Süresi içerisinde muhatap bankaya ibrazda bulunmayan veya ibrazda bulunduğu halde süresinde çekin ödenmediğini TTK kapsamında tespit ettiremeyen çek hamili, keşideci dahil kendisinden önce gelen çek borçlularına kambiyo ilişkisi içinde başvuramaz. Aynı şekilde TTK 814 maddesinde öngörülen zaman aşımı süresi içinde de müracaat borçlularına başvurmayan hamilin çekten doğan alacak hakkı zaman aşımına uğrar. Bunun sonucunda hamilin hakkı olan alacağını tahsil edememesi neticesinde mal varlığında azalma, çekin son borçlusu olan keşidecinin mal varlığında ise bir artış olacaktır. Bu durumlarda hamil TBK 77-82 maddelerine göre keşideciden alacağını talep edemez. Zira bu hükümlerin uygulanabilmesi için hamilin mal varlığında azalmanın haksız bir sebebe dayanması gerekmektedir. Burada ise hamilin mal varlığındaki azalma haksız bir sebepten değil bilakis çekin süresi içerisinde ibraz edilmemesi ya da ödenmediğinin yine süresi içerisinde tespit ettirilmesi yahut alacak hakkının zaman aşımına uğramış olması gibi kanuna uygun bir sebepten kaynaklanmaktadır. Bu nedenle TTK çek hamilinin düştüğü bu durumdan kendisini kurtarabilmesi için özel bir sebepsiz zenginleşme davası öngörmüştür bu durum TTK m. 818/ 1- m atfı ile m. 732 içeriğinde düzenlenmiştir. Yetkili hamil tarafından sadece keşideciye karşı açılabilen, hamilin müracaat borçlularına başvuru hakkının yasal olarak kalmadığı durumlarda, süresi içerisinde muhatap bankaya ibrazda bulunmamış veya ibrazda bulunduğu halde süresinde çekin ödenmediğini TTK kapsamında tespit ettirememiş çek hamili tarafından keşideciye açılan bir davadır. TTK m. 6 gereği aksine hüküm yoksa herkes hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür ancak TTK 732/4 ispat yükünün sebepsiz zenginleşmediğini iddia edene ait olduğunu bildirmiştir. Davacı sadece uğradığı zararı talep edebilir. Çekin ibraz süresinin geçtiğine, usule uygun düzenlenmiş çek vasıfta olduğuna, çek zaman aşımına dikkat edilmiştir. Davanın itirazın iptali davası olduğuna da dikkat edilerek; İİK 67 ile TMK 6 ve 7 ile HMK 187- 293. İle TTK 818/ 1 atfı ile TTK 732 maddeleri gereğince ispat hususuna ve ispat kurallarına dikkat edilmiştir. HMK 222 gereğince ticari defterlerin ibrazı ve delil olma vasfına dikkat edilmiştir. Ayrıca çekin geçerliliği hukuken TTK, Çek Kanunu ve mevzuat uyarınca değerlendirilmiş ve bunun sonucunda aşağıdaki hükme varılmıştır. Buna ilişkin tarafların iddia- savunma ve toplanan delilleri, bilirkişi raporu ile ticari kayıtlar incelenmiştir. Hukuken denetlenebilen hüküm kurmaya elverişli belirli ve eksiksiz iddia ve talepleri karşılayan ve hükme esas alınan bilirkişi raporu alınmış ve deliller değerlendirilmiştir. Davacı tarafça incelemeye sunulan ticari defterlerin ve kayıtların 6102 sayılı TTK ilgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu, çekişmeye vücut veren çek ile ilgili alacağın davacının dava dışı …’ dan olan alacağından kaynaklandığı iddia edilmekle buna ilişkin borcun varlığının kayıtlarda bulunduğu anlaşılmıştır. Aksine dair veya borcun bulunmadığına dair dosyada bilgi ve belge bulunmamaktadır. Alacağın varlığı yani bulunduğu toplanan deliller, incelenen kayıtlar gereğince değerlendirilmiştir. Davacı tarafın özel ve teknik olarak incelenen kayıtları gereğince aşağıda belirlendiği şekilde davalı taraftan mevzuat gereğince alacağının bulunduğu, davalı tarafın yukarıda açıklamalar ışığında sorumlu olduğu, davacının davasını ispatladığı değerlendirilerek davalı tarafın itirazında haksız olduğu ve sorumlu olduğuna, saptanan hukuksal durum karşısında davacı davasını bu şekilde ispatlamış sayılmış çek nedeni ile alacaklı olduğuna kanaat getirilmiş aşağıdaki şekilde kanunen davasının kabulüne” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “İcra takibinde borcun sebebi olarak çek gösterilmemesine rağmen, dava dilekçesinde çeke dayalı olduğunun belirtildiğini, icra dosyasında borcun nedeni olarak ‘20.09.2016 tanzim ve 20.09.2016 vade tarihli’ yazıldığını, itirazın iptali davasının takip talebiyle sıkı sıkıya bağlı olduğunu, bu nedenle ödeme emrinde belirtilmeyen çekin mahkemece dikkate alınarak karar verilmesinin hatalı olduğunu, Davacının davada sebepsiz zenginleşmeye değil temel alacak ilişkisine yani kredi sözleşmesine dayandığını, ancak müvekkil ile davacı banka arasında kredi sözleşmesi olmadığını; Mahkeme kararında hem sebepsiz zenginleşme hükümlerine hem de teme alacak ilişkisine atıfta bulunulduğunu, mahkemenin hangi hükümlere göre karar verdiğinin anlaşılamadığını, Davada tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmediğini, bu nedenle mahkemenin defter incelemesini davanın kabulüne gerekçe yapmasının usule aykırı olduğunu, Davacı bankanın çek aslını ibraz etmediğini, dava konusu çekin ihbar olunan … tarafından zayi edilmesi nedeniyle İstanbul 5.ATM 2016/800 Esas sayılı dosyasında ödeme yasağı kararı verildiğini ve akabinde çek iptali kararı verildiğini, davacı bankanın ödeme yasağı kendisine bildirilmesine rağmen sessiz kaldığını, çek yönünden iptal kararı olmasına rağmen çek aslının bankada olup olmadığının, bankada ise iptal kararından önce mi sonra mı bankaya teslim edildiği konusunun araştırılmadığını,Davada TTK.732.maddesinin uygulanmasının sözkonusu olması halinde, çekin keşide tarihinin 20.09.2016, takip tarihinin ise 06.02.2018 tarihi olduğu dikkate alındığında TTK.732.maddedeki 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolmasına rağmen mahkemece bu hususun dikkate alınmadığını, Müvekkilin dava konusu çek nedeniyle sebepsiz zenginleşmesinin olmadığını, müvekkilin çek bedelini mahkemeden iptal kararı aldıran ihbar olunan açtığı icra takibi nedeniyle ödediğini, davacı bankanın çek ile ilgili bilgi sahibi olmasına rağmen sessiz kalarak 2 yıl sonra icra takibi başlatmasının TMK.2.maddesine aykırı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir. İhbar olunan … vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Çekin müvekkilde iken çalınması nedeniyle İstanbul 5.ATM 2016/800 Esas sayılı dosyasıyla açtıkları dava sonucunda ödeme yasağı ve çek iptali kararı verildiğini, bunun üzerine keşideci olan davalıya icra takibi başlattıklarını davalının ise çek bedelinin ödediğini, buna ilişkin belgelerin dosyaya sunulmasına rağmen mahkemece dikkate alınmadığını, Davacının çekin eline ne zaman geçtiği konusunda belge sunmaktan imtina ettiğini, davanın kötüniyetli olup sözkonusu çeklerdeki sakatlığı farkında olduğunu, Davalının sebepsiz zenginleşmediğini ispat etmesine rağmen mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir,
GEREKÇE: Dava, İİK’nın 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır. İlk derece mahkemesi tarafından, “…Davacı hamil bankanın 06/03/2018 takip tarihi itibariyle kredi borçlusu ciranta …’a kullandırılan kredi nedeni ile çekin teminat olarak alınarak keşideci davalıdan 7.000,00 TL asıl alacak, 918,25 TL işlenmiş faiz olmak üzere toplam 7.918,25 TL alacaklı olduğu anlaşıldığından, davanın kabulü ile itirazın iptaline, davacı lehine 1.583,65 TL tazminata hükmolunmasına” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili ve ihbar olunan vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Yargılama sırasında davalı vekilinin talebi üzerine davanın …’e ihbar edildiği, ihbar olunan vekilinin aşamalarda beyanda bulunduğu ve hükmün istinafı için de dilekçe verdiği görülmüş ise de; davada ihbar olunan sıfatı dışında başkaca bir sıfatı bulunmayıp aleyhine hüküm de oluşturulmadığı ve bu nedenle hükmü istinaf etmekte hukuki yararı bulunmadığı anlaşılmakla, ihbar olunan vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir. Çekin ihbar olunan …’de iken çalındığı iddiasıyla bu kişi tarafından İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/800 Esas sayılı dosyası ise açtığı dava sonunda çekin iptaline karar verildiği, ihbar olunan tarafından İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davalı keşideci aleyhine çek bedelinin tahsili için icra takibi başlatıldığı ve davalının … Bankası hesabına havale suretiyle çek bedelini ödediği davalı ve ihbar olunan tarafından dosyaya sunulan beyan ve belgelerle sabit olduğundan; davacı bankanın açılan iptal davasına çek aslını ibraz etmemiş olması ve taraflar arasında temel ilişkinin bulunmadığı hususları da dikkate alındığında davalının sebepsiz zenginleşmediğinin kabulü gerekirken, davacı ile davalı arasında temel ilişki bulunmadığının da gözetildiğinde davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi hatalı olduğundan, davalı vekilinin istinaf isteminin kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhbar olunan … vekilinin istinaf isteminin REDDİNE, 2-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 3-İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/01/2020 tarih, 2018/679 E. – 2020/17 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 4-İlk derece yargılaması yönünden; a)Davanın REDDİNE, b)Alınması gereken 80,70 TL harcın, peşin alınan 135,23 TL harçtan mahsubu ile artan 54,53 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, c)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, ç)Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 700,00 TL bilirkişi ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, d)Davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-İstinaf yargılaması yönünden; a)İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, b)İstinaf yargılaması yönünden ihbar olunan …’den alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın ihbar olunan …’den alınarak hazineye irat kaydına, c) İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 36,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 185,10 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ç)İhbar olunan … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, d)İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.15/06/2022