Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/969 Esas
KARAR NO: 2020/1045 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/12/2019
NUMARASI: 2019/950 E. – 2019/1205 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/06/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin yardıma muhtaç olduğunu, maddi durumunun yetersiz olduğunu, yaşı itibariyle bakıma muhtaç bulunduğunu, emekli maaşıyla geçinmeye çalıştığını, emekli maaşına da Bakırköy …İcra Dairesi’nin … sayılı dosyasında haciz konulduğunu, emekli maaş hesabında 45.608,31TL biriktiğini ancak bu parayı da çekemediğini, müvekkilinin üzerine herhangi bir mal varlığı bulunmadığını, yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda bulunmadığını, bu nedenle adli yardım talebinde bulunduklarını, …’nin 22/01/2012 tari- hinde vefat ettiğini, müvekkilinin …’nin yasal mirasçısı olduğunu, alacaklı …’nin borçlusu … olan 15/12/2008 düzenleme, 30/06/2012 ödeme tarihli 250.000 Euro bedelli senedi icra takibine koyduğunu, dosya borcunun yarısından fazlasının tahsil edildiğini, müvekkilinin davalı hakkında sahtecilik ve dolandırıcılık suçundan suç duyurusunda bulunduğunu, davanın Bakırköy 28.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/417 E sas sayılı dosyasında derdest olduğunu, dosyada alınan ATK raporuna göre senetteki imzanın murisin eli ürünü olmadığının tespit edildiğini, davalının Bakırköy … İcra Dairesi’nin … sayılı dosyasından murisin yaklaşık 10 adet taşınmazına haciz koyduğunu, bu taşınmazların kıymet takdirinin yapılmadığını, bu taşınmazların değerinin alacaktan fazla olduğunu, taşkın haciz yapıldığını, Bakırköy 3.İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/30 E.sayılı dosyasında taşkın hacizden dolayı şikayette bulunduklarını ancak 7 günlük süreyi kaçırdıkları gerekçesiyle talebin reddedildiğini, söz konusu dosyanın BAM 23.HD.nin 2018/2427 esasında görülmeye devam edildiğini beyanla müvekkilinin yargılama giderlerini karşılayacak durumu olmaması nedeniyle adli yardım talebinin kabulünü, tedbiren icra takibinin durdurulmasını, takibin iptalini, dosyada mevcut müvekkile ait paranın alacaklı tarafa ödenmemesini, Bakırköy 28.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/417 E.sayılı dosyasında senetteki imzanın murisin eli ürünü olmadığının tespit edilmesi nedeniyle bu dosyanın bekletici mesele yapılarak akabinde takibin iptalini, birikmiş 45.608,31 TL emekli maaşının müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Bakırköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/12/2019 tarihli 2019/950 Esas- 2019/1205 Karar sayılı kararıyla; “davacının menfi tespit talebiyle açtığı işbu davada, dava konusunun bir miktar paraya ilişkin olduğu ve davacı tarafın dava açmadan önce arabulucuya başvurduğuna ilişkin herhangi bir belge sunmadığı gibi böyle bir iddiasının da bulunmadığı , 7155 Sayılı yasa ile değişik 6102 Sayılı TTK’nun 5/A ve aynı sayılı yasa ile değişik 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesinin birinci fıkrası uyarınca arabuluculuğa başvurulmasına ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu ” gerekçesiyle; davanın usulden reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davanın zorunlu arabuluculuk kapsamında bulunmadığını, davanın konusunun bir miktar paranın ödenmesine ilişkin olmadığını, karşı taraftan bir alacak talebinde de bulunulmadığını, borçlu olunmadığının tespiti davası olduğunu, menfi tespit davasının da zorunlu arabuluculuk kapsamında olmadığından, dosyada dava şartı noksanlığı sebebi ile usulden red kararı verilmesi kararın bozulmasını gerektirdiğini, ” İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin Esas Numarası: 2019/521,Karar Numarası: 2019/423, Karar Tarihi: 21.03.2019″ olan kararıyla ticari işlerde menfi tespit davasının arabuluculuk şartı kapsamında sayılamayacağına karar verildiğini beyanla ve esas hakkındaki iddialarını tekrar ederek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı istinaf dilekçesine karşı cevap vermemiştir.
GEREKÇE; Uyuşmazlık; menfi tespit davasında arabulucuk dava şartının uygulanıp, uygulanamayacağının tespitine ilişkindir. 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Kanun’un 5/A. maddesinde “dava şartı olarak arabuluculuk” başlığı ile; “Bu Kanun’un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır” şeklinde düzenleme yapılmıştır. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi uyarınca, 2.fıkrası son cümlesine göre ise; “(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır. (2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” Somut uyuşmazlık menfi tespit istemine ilişkin olup, uyuşmazlık kambiyo senedinden kaynaklanmaktadır. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 13/02/2020 tarihli 2020/85 Esas- 2020/454 Karar sayılı olup “Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Dairelerinin kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesine yönelik kararında”; “7155 Sayılı Kanun’un 20. Maddesi ile 6102 Sayılı TTK’na eklenen 5/A maddesi gereğince ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığına ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığına, uyuşmazlığın bu şekilde giderilmesine” karar verilmiştir. TTK’nın 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı ise de; menfi tespit davalarında bir miktar paranın ödenmesi istemi bulunmadığından, alacak davası mahiyetinde değerlendirilemeyeceğinden, somut olay yönünden davacı tarafın arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16.12.2019 gün ve 2019/950 Esas, 2019/1205 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, -Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 2-Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 32,95 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 11/06/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.