Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/96 E. 2022/773 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/96 Esas
KARAR NO: 2022/773
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/11/2018
NUMARASI: 2017/1005 E. – 2018/1087 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/04/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından dava dışı … ve … Ltd Şti aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas numaralı dosyası ile takip açıldığını, takibin borçlular yönünden kesinleşmesi ile birlikte dosya içerisinden müvekkiline birinci haciz ihbarnamesi gönderildiğini, ihbarnameye sehven yanlış konu itirazında bulunulduğunu, akabinde ise ikinci haciz ihbarnamesinin gönderildiğini, belirtilen konularda müvekkili tarafından araştırmalar yapıldığını ve borçlu gösterilen taraflar ile müvekkilinin herhangi bir ticari ilişkisinin olmadığından ikinci ihbarnameye de itiraz edildiğini, dilekçe süresi içinde icra müdürlüğü tarafından tebellüğ edilmesine rağmen üçüncü haciz ihbarnamesi gönderildiğini, mercide işlemi iptali için dava açıldığını ancak şikayetin reddedildiğini belirterek İİK’nın 89/3 maddesi gereğince borçlu olmadıklarının tespitini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline husumet yönetilemeyeceğini, davanın takip borçlularına yöneltilmesi gerektiğini, aynı konudaki şikayetin icra mahkemesince reddedildiğini, ispat yükünün davacıda olduğunu, borçluların da davaya dahil edilmesi gerektiğini, ayrıca bir ve ikinci haciz ihbarnamelerine süresinde cevap vermeyerek davanın açılmasına davacının sebebiyet verdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14.11.2018 tarih ve 2017/1005 Esas – 2018/1087 Karar sayılı kararıyla; “… somut ihtilafta 89/2 ihbarnamesi 08/02/2016 tarihinde davacıya tebliğ edilmiş olup, davacı icra dairesine sunmuş olduğu 10/02/2016 tarihli dilekçede takip borçluları ile arasında herhangi bir ticari münasebet bulunmadığını beyan etmiştir. Bu beyanlar, haciz ihbarnamesine itiraz niteliğinde olup icra müdürlüğü tarafından artık üçüncü haciz ihbarnamesi gönderilmesi usulsüzdür. Üçüncü haciz ihbarnamesinin gönderilebilmesinin tek şartı ilk iki ihbarnameye itiraz edilmemiş olması ve borcun ödenmemiş olmasıdır. Bu noktadan sonra 3.ihbarname gönderilmek suretiyle dava açılmasına sebebiyet verilmesinde davalı alacaklının kusuru söz konusudur. Zira davacı üçüncü kişi yasal süresinde itirazlarını gerçekleştirmiş olup davanın açılmasına kendileri sebebiyet vermemiştir. Bu nedenle vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden de davalının sorumlu tutulmasına” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Mahkemenin re’sen usulsüz tebligat kabulünün hatalı olduğunu, usulsüz tebligata ilişkin maddi hukuku bağlayıcı şekilde kesin hüküm var iken, HMK 26. maddesine aykırı olarak re’sen tebligat incelemesine girmesi hukuka aykırı olduğunu, Davacı tarafından 89/1 ve 89/2 haciz ihbarnamelerinin usulsüz olduğuna dair sayın İstanbul 13.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/397 E. sayılı dosyasında açılan davanın reddedildiğini, ret kararında ‘…Somut olayda; Şikayet eden 3. kişi şirkete İİK’nun 89. maddesi gereğince 1. ve 2. haciz ihbarnameleri gönderilmiş, itiraz edilmediğinden 3. haciz ihbarnamesi gönderilmiştir. Üçüncü şahıs tarafından (89) haciz ihbarnamelerine karşı posta yoluyla itiraz edildiği ileri sürülmüş ise de; bu itirazlar icra müdürlüğüne ulaşmamıştır. Kaldı ki;İtirazın geçerli olabilmesi için evrakın posta yoluyla gönderilmiş olsa da; itiraz süresi içerisinde havale edilerek dosyasına konulmuş olması gerekir. Bu kural, üçüncü şahsın kendisine düşen yükümlülüğü yerine getirmesi için konulmuş olup, dosyaya girmiş olsa bile havalesiz dilekçelerin süresinde yapılmış itiraz olarak kabulü mümkün değildir.’ gerekçesine yer verildiğini,
Mahkeme kararında ispat külfetinin davalı alacaklı müvekkil firma üzerinde olduğunu kabul etmişse de, İİK 72.maddesinde düzenlenen menfi tespit davalarından ayrı özelliklere sahip olan ve dayanağını İİK. 89.maddesinden alan menfi tespit davalarında ispat külfeti davacı, yani 89/3 haciz ihabrnamesi gereği dava açmak zorunda olan tarafa ait olduğunu, İcra dosya borçlularının davaya dahil edilmemesi usulsüz olduğunu, davacı firma tarafından derdest edilen menfi tespit davasında müvekkil firmanın yanı sıra icra dosya borçluları … Ltd.Şti. ile …’nin de taraf gösterilmesinin zorunlu olduğunu, Davacı firmanın, 89/1 ve 89/2 haciz ihabrnamelerine usulüne uygun olarak itiraz etmediğine ilişkin onama ve tashihi kararın reddi ilamları ile birlikte icra dosyasının içerisinde 89/1 ve 89/2 itiraz dilekçelerinin olmadığına dair icra dairesi yazısı göz önüne alındığında, davacı tarafından derdest edilen menfi tespit davasının açılmasına kendi kusuru ile davacı taraf sebebiyet verdiğinden, müvekkil aleyhine yargılama giderleri ve vekaletine karar verilemeyeceğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: * Doç.Dr. … ile …’den oluşan bilirkişi heyetinin 04.07.2018 tarihli raporunda; “Davacı şirket tarafından sunulan ticari defterlerde, gerek davalı ile gerekse de icra takibinin borçluları olan … Ltd. Şti. ve … ile ilgili olarak herhangi bir kayda rastlanmadığı, bu kapsamda davacı ile sözkonusu taraflar arasında bir ticari ilişkinin ve borcun mevcut olmadığı.” kanaati bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava; üçüncü kişinin açtığı İİK 89/3.maddesine dayalı menfi tespit davasıdır. Davacı, birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine itiraz etmelerine rağmen haksız olarak üçüncü haciz ihbarnamesinin gönderildiğini, icra takibinde borçlu gösterilen taraflar ile herhangi bir ticari ilişkisinin olmadığını beyanla menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı ise davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesi tarafından, “…yaptırılan bilirkişi incelemesi ile davacının icra takibinin borçlularına borcu olmadığının tespit edildiği, ayrıca davacının birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine itiraz etmiş olması nedeniyle, üçüncü haciz ihbarnamesi gönderilmesinin usulsüz olduğu anlaşıldığından davacının menfi tespit isteminin kabulüne” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Mahkemece “Birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine davacı tarafından usulüne uygun itiraz edilmiş olması nedeniyle davacıya üçüncü haciz ihbarnamesinin usule aykırı olduğu” tespiti yapılmış ise de; davacının aynı yöndeki düşünce ile üçüncü haciz ihbarnamesinin usulsüz olduğundan bahisle açmış olduğu dava sonunda İstanbul 13.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 31.05.2016 tarih ve 2016/397 Esas – 2016/690 Karar sayılı kararıyla “Davacının birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine süresinde ve usule uygun bir itirazı bulunmadığından, üçüncü haciz ihbarnamesi gönderilmesinde usule aykırılık bulunmadığından davanın reddine” karar verildiği ve hükmün Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği anlaşılmıştır. Buna göre, takip hukukuna ilişkin olarak icra hukuk mahkemesi tarafından verilen kesin karar işbu dava yönünden de bağlayıcı olacağından, ilk derece mahkemesinin “üçüncü haciz ihbarnamesinin usule aykırı olarak gönderildiği” yönündeki değerlendirmesi hatalıdır. Ancak somut olayda yasal süresi içinde davacı tarafından işbu menfi tespit davasının açıldığı anlaşıldığından esas yönden yapılan incelemede; davanın İİK 89/3 maddesi uyarınca açılmış olan menfi tespit istemine ilişkin olduğu, İİK 89. maddesi uyarınca birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine 7 gün içerisinde itiraz edilmemesi sebebiyle borç zimmetinde sayılan üçüncü kişi İİK 89/3. maddesi gereğince üçüncü haciz ihbarnamesine karşı 15 günlük süre içinde menfi tespit davası açtığı takdirde bu davada üçüncü kişi takip borçlusuna borçlu olmadığını ispata mecbur olduğu, mahkemece ispat yükünün davacı üçüncü şahısta olduğu gözetilmeksizin ispat külfetinde yanılgıya düşülmüş ise de; mahkemece davacı defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi ile takip ve haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibari ile davacının dava dışı takip borçlusuna herhangi bir borcunun bulunmadığı sabit olduğundan, mahkemenin gerekçedeki hatası sonuca etkili görülmeyerek, ilk derece mahkemesi kararının sonuç olarak yerinde olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yargılaması yönünden davalıdan alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.28/04/2022