Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/948 E. 2020/1234 K. 08.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/948 Esas
KARAR NO: 2020/1234 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/09/2016
NUMARASI: 2015/200 E. – 2016/147 K.
DAVANIN KONUSU: Tasarıma tecavüzün tespiti, Maddi ve Manevi Tazminat
KONUSU: Tasarımın Hükümsüzlüğü
KARAR TARİHİ: 08/07/2019
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 02/03/2020 tarihli, 2019/3859 E. – 2020/2198 K. sayılı bozma kararı üzerine dosya Dairemize intikal etmekle, incelendi.
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “müvekkilinin 2010/01931 nolu tasarım tescil belgesindeki (1) nolu kaşık tasarımının piyasada çok tutulduğunu, davalının ise bu tasarımın taklitlerini sattığını, bu durumun İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2015/15 D.İş sayılı dosyası üzerinden tespit edildiğini, böylece davalının eyleminin müvekkilinin tasarım hakkına tecavüz oluşturduğunu, bundan dolayı müvekkilinin maddi ve manevi zarar gördüğünü” iddia ile davalının tecavüzünün durdurulmasını ve önlenmesini, piyasadaki ürünlerin ve üretim araçlarının toplatılmasını, imhasını, şimdilik 1.000 TL maddi, 3000 TL manevi tazminatın avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini, verilecek kararın gazetede ilanını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılardan … 27/10/2015 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; işyerini Ağustos 2015 tarihinde diğer davalı …’e kiraladığını, kendisinin dava konusu kaşıklarla bir ilgisinin bulunmadığını savunarak hakkındaki davanın reddini istemiştir. Diğer davalı … aynı tarihli cevap dilekçesinde özetle; “yurt dışındaki … firmasının bir kaşık ürününü internetten görüp beğendiğini ve bu ürünü sipariş ederek yaptırdığını, ayrıca tasarladığı model için TPE’ne tasarım başvurusunda bulunduğunu, diğer davalıdan kiraladığı imalathanede bu kaşık modellerinin imalatını yaptığını, davacının patentinden bilirkişi tespiti sırasında haberdar olduğunu, bilirkişi raporunun tek taraflı olduğunu, kendisine karşı tehdit ve hakarette bulunduğunu, kimsesizler yurdunda büyüdüğünü, tek başına ayakta kalmaya çalıştığını, kendi tasarımının özgün bir tasarım olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; Birleşen Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2015/212 esas sayılı dosyada davacılar vekili davalının 2010/01931-1 ve 2010/04461-2 nolu tasarımlarının daha önce kamuya arz edilmiş oluşu nedeniyle yeni ve ayırt edici olmadığını savunarak bu tasarımların hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinlerine karar verilmesini talep etmiş, adı geçen mahkemece 18/11/2015 tarihinde birleştirme kararı verilmiş olup, her iki davanın yargılaması Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi tarafından birlikte sürdürülmüştür. Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi bilirkişi incelemesi yaptırdıktan sonra 27/09/2016 tarihinde, davacı birleşen davada davalı adına tescilli 2010/01931-1 ve 2010/04461-2 nolu tasarımların 2009 yılında kamuya sunulmuş olmaları nedeniyle birleşen davanın kabulüne, bu iki tasarımın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, asıl davanın reddine karar vermiştir.
DOSYA KAPSAMI: Davacı- birleşen davada davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin tasarımının orijinal bir tasarım olduğunu, davalıların eyleminin, tasarım hakkına tecavüz oluşturduğunu, bu tecavüzün bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, birleşen davada mahkemenin delil niteliğinde olmayan birtakım internet sayfa çıktılarını hükme esas aldığını, www…com internet sitesinin resmi nitelik taşımadığını ve bu site içeriğine dayalı olarak tasarımın 2009 yılında kamuya arz edildiğinin kabul edilemeyeceğini, bu site içeriğinin oluşturulma tarihi bakımından google arama motorunun esas alınmasının doğru olmadığını, Google firmasına tezkere yazılması talebi ile bilirkişiden ek rapor alınması taleplerinin mahkemece reddedildiğini, öte yandan birleşen davadaki hükümsüzlük talebinin sadece … sayılı tasarım ile … nolu tasarımların hükümsüzlüğüne ilişkin olmasına rağmen, mahkemenin talep aşımı yaparak her iki çoklu tasarım tescil belgelerindeki tasarımların tamamının hükümsüzlüğüne karar verdiğini” iddia ile hem asıl dava yönünden, hem birleşen dava yönünden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve asıl davanın kabulünü, birleşen davanın reddini talep etmiştir. – Dairemizce duruşmalı olarak inceleme yapılarak, bilirkişi raporu alınmak suretiyle; 21/06/2017 tarihli 2016/180 E-2017/2188 K sayılı kararımız ile, davacı- birleşen davada davalı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. – Dairemizin kararına karşı davacı-birleşen davada davalı vekilinin temyiz başvurusu üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 06/03/2019 tarihli, 2017/3990E-2019/1859 K sayılı kararıyla; “Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece yargılamasında görülen eksikliğin duruşma açılmak ve bilirkişi raporu alınmak suretiyle tamamlandığı anlaşıldığından, HMK’nın 353/1-b-3. maddesi gereğince duruşma açılmaksızın tamamlanabilecek yargılama eksikliklerinin varlığı durumunda dahi, Bölge Adliye Mahkemesince esastan yeni bir karar verilmesinin gerekli kılınmış olduğu nazara alındığında, yargılamadaki eksikliğin duruşma açılarak giderilmesi hallerinde, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilemeyeceği, bu gibi hallerde de esastan yeni bir hüküm kurulması gerektiği, aksi halde, incelenen kararda olduğu gibi, bir yandan kararın gerekçesinde yargılama eksikliğine ve bunun giderildiğine değinilirken, bir yandan da ancak ilk derece yargılamasında usul ve yasaya hiçbir aykırılık bulunmayan hallerde verilmesi gereken istinaf başvurusunun esastan reddi biçimindeki hüküm fıkrası arasında çelişki ve infazda tereddüt oluşacağı, bu durumun ise kanuna açık aykırılık nedeniyle re’sen bozma nedeni teşkil edeceği, gerekçesiyle, Bölge Adliye Mahkemesince yeniden esas hakkında bir karar tesis edilmesi gerekirken, HMK m. 353/1-b-1 kapsamında istinaf başvurusunun reddine karar verilmesinin doğru görülmediği” belirtilerek, diğer temyiz sebepleri incelenmeksizin kararın öncelikle bu nedenle bozulmasına karar verildiği görülmüştür.Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin bozma ilamı taraf vekillerine tebliğ edilmiş, Dairemizce yapılan duruşmada, usul ve yasaya uygun bulunan ve taraf vekillerince de uyulması talep edilen Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. -Bozma ilamı sonrasında Dairemizin 2019/1320 Esas, 2019/1423 Karar sayılı ilamı ile neticeten; “HMK 353/1-b-3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davacının istinaf isteminin reddine, birleşen davada 2010/01931 ve 2010/044162 no’lu tasarım tescillerinin hükümsüzlüğüne, asıl davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı- birleşen davalı vekilinin temyiz istemine istinaden Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 02/03/2020 tarihli, 2019/3859 E., 2020/2198 K. sayılı kararıyla; “birleşen dosyada davacılar vekilince 2010/1931-1 ve 2010/4461-2 sayılı tasarımların hükümsüzlüğü talep edilmiş, ancak Bölge Adliye Mahkemesince, talep edilen tasarımlar yanında 2010/1931-2 ve 2010/4461-1 sayılı tasarımları da kapsayacak şekilde 2010/1931 ve 2010/4461 sayılı tasarımların bütünüyle hükümsüzlüğüne karar verilmiştir. Her ne kadar 14.04.2016 tarihli ön inceleme tutanağındaki, birleşen davacıların 2010/1931 ve 2010/4461 sayılı tasarımların bütünüyle tamamına ilişkin dava açıldığına dair beyanı esas alınarak karar verilmiş ise de; ön inceleme duruşmasında, birleşen dosya dava dilekçesindeki taleplerin yanında, dava konusu çoklu tasarımların tüm alt sınıfları yönünden hükümsüzlük talebinde bulunulmuş ise de, genişletilen iddiaya ilişkin olarak 6100 sayılı HMK’nın 141/1 maddesi kapsamında, duruşmaya katılan birleşen davalısının açık bir muvafakatinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince, 6100 sayılı HMK’nın 26. maddesindeki emredici düzenlemeye aykırı olarak birleşen dava dilekçesindeki taleple bağlı kalınarak bir karar verilmesi gerekirken, talep aşımına neden olacak şekilde dava konusu 2010/1931 ve 2010/4461 sayılı çoklu tasarımların tamamı yönünden hükümsüzlük karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde karar verilmiştir.
GEREKÇE: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin bozma ilamı taraf vekillerine tebliğ edilmiş, Dairemizce yapılan duruşmada usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. dairemizce bozma kararından önce yapılan istinaf incelemesinde; davacının hükümsüzlük iddiasına delil olarak, dava dışı … firmasının www….com internet sayfası kayıtlarını gösterdiği ve bilirkişi incelemesinin de bu internet sayfası ve Google arama motoru kayıtları yanında, www…co.uk adlı bir mağazaya ait site içeriği esas alınarak yapıldığı, ancak bilirkişi heyetinde tasarım uzmanından başka bir bilgisayar uzmanının da yer aldığı ve Google arama motorunda gerek www…com internet sitesinin gerekse www…co.uk internet sitesinin Ocak 2005- 1 Ocak 2009 arası dönemine ait içeriğinin, filtreleme yoluyla bilgisayar uzmanı bilirkişi tarafından denetlendiği anlaşılmakla, 15/02/2017 tarihli tensip kararıyla bilirkişi seçimi yapılarak, dava konusu tasarımların yenliğini ortadan kaldırdığı iddia edilen … firmasına ait tasarım görsellerinin internet sitesine hangi tarihte konulduğu araştırılmış, Bilgisayar Yüksek Mühendisi bilirkişinin ibraz ettiği rapor ve ek raporda, dava konusu tasarımların yeniliğini yok eden ürün görsellerinin … firması ile diğer firmaların internet sitelerine ilk kez 04/12/2008 tarihinde konulduğunun beyan edildiği görülmüştür. Hükümsüzlüğü istenen tasarım tescil başvurusunun 12/08/2010 tarihini taşıdığı, yeniliği yok edici görsellerin tasarım tescil başvuru tarihinden önce kamuya sunulduğu ve alenileştiği, dolayısıyla başvuru tarihi itibariyle bu yöne ilişkin tescil koşullarının mevcut olmadığı anlaşılmakla, taleple bağlılık ilkesi dikkate alınarak birleşen davada hükümsüzlük talep edilen 2010/01931 (1) ve 2010/044162 (2) no’lu tasarım tescillerinin hükümsüzlüğü ve TPE sicilinden terkin kararı verilmesi gerektiği, hükümsüzlük kararları geçmişe etkili olacağından ve tasarım tescilleri ile davacıya sağlanan hukuki koruma, tescil başvuru tarihinden başlayarak hiç doğmamış sayılacağından, asıl davada davada tasarıma tecavüzün tespiti ve durdurulması talebi ile, maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi gerektiği kanaatine varılmıştır. Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf isteminin reddine, ilk derece mahkemesinin kararının HMK 353/1-b-3 maddesi gereğince kaldırılarak aşağıdaki şekilde yeniden hüküm tesis edilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-HMK 353/1-b-3 maddesi gereğince Bakırköy 1.FSHHM’nin 2015/200 Esas, 2016/147 Karar sayılı hükmünün KALDIRILMASINA, 2-Davacı vekilinin istinaf isteminin REDDİNE, 5-Asıl dava yönünden davanın REDDİNE, 3-Birleşen Bakırköy 2.FSHHM’nin 2015/212 Esas sayılı dosyasında 2010/01931-1) ve … nolu endüstriyel tasarımların daha önce kamuya sunulmuş olması ve yenilik vasfı bulunmadığı nazara alınarak hükümsüzlüklerine, 4-Karar kesinleştiğinde TPE kayıtlarından terkin edilmesine, gerekçeli kararın Yazı İşleri Müdürlüğünce TPMK’ya gönderilmesine,6-İlk derece yargılaması yönünden; -Asıl davada davacı tarafından yatırılan peşin harçtan tasarıma tecavüzün tespiti, maddi ve manevi tazminat davaları yönünden üç ayrı maktu red harcı 54,40X3=163,20 TL harç düştükten sonra 366,21 TL harcın talep halinde hüküm kesinleştikten sonra davacı tarafa iadesine, -Asıl davada davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, -Asıl davada davalı taraflar kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan tecavüzün tespiti men’i yönünden 4.910,00 TL, maddi tazminat yönünden AÜT 13/2 madesi dikkate alınarak 1.000,00 TL manevi tazminat yönünden 3.000,00 TL ki toplam 8.910,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine, -Birleşen dosyada davacı taraf tarafından yatırılan 27,70 TL başvuru, 27,70 TL peşin olmak üzere toplam 55,40 TL harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, bakiye 26,70 TL karar ve ilam harcının birleşen dosyanın davalısından tahsili ile Hazine’ye irat kaydına -Birleşen dosyada davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan 4.910,00 TL vekalet ücretinin birleşen dosyanın davalısından tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, -Birleşen dosyada davacı tarafından yapılan 1.050,00 TL bilirkişi ücreti yargılama giderinin birleşen dosyanın davalısından tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, 7-İstinaf yargılaması yönünden; -Asıl dava ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı alınması gereken 54,40X2=108,80TL harçtan, peşin yatırılan 31,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 77,40 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye irad kaydına, -İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapıldığından ve 2’den fazla duruşma gerçekleştirildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre asıl dava için 3.410,00 TL avukatlık ücretinin, birleşen dava için 3.410,00 TL vekalet ücretinin, istinaf isteminde bulunan davacı – birleşen davada davalı taraftan tahsili ile davalı – birleşen davada davacı tarafa verilmesine, -İstinaf yargılama aşamasında davacı tarafça yapılmış yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, -İstinaf yargılama sırasında davalı-birleşen davanın davacısı tarafça yapılan 500,00 TL yargılama giderinin davacı-birleşen davanın davalısından tahsili ile davalı – birleşen davada davacı tarafa verilmesine, 8-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve istek halinde taraflara iadesine, Dair, duruşmalı olarak yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/07/2020