Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/941 E. 2022/1117 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/941 Esas
KARAR NO: 2022/1117
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/02/2018
NUMARASI: 2014/82 2018/188
BİRLEŞEN DAVA
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 16/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafça İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında … Ltd. Şti. aleyhine icra takibi başlattığını, davalı tarafın müvekkillerinden takibe konu sebepten dolayı alacakları olmadığını, davalının borçlusu olan şirket ile müvekkilleri arasında herhangi bir hukuki ya da organik bağın bulunmadığını, davalının alacağının muhatabının şirket olduğunu ve bu şirketin adresi ile müvekkilinin adresinin farklı olduğunu, takibe konu senetten ötürü davacının borcu bulunmadığının tespitinin gerektiğinden bahisle müvekkili aleyhine açılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasının ve keşidecisi …, avalisti … olan 15/04/2014 tarihli ve 13.000,00-TL meblağlı senetten ötürü açılacak icra takiplerinin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına, davanın kabulü ile icra dosyasındaki borçtan ve fer’ilerinden sorumlu olmadıklarının tespitine, haksız takip nedeni ile davalıların %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında … Tic. Ltd. Şti. aleyhine icra takibi başlatıldığını, borçlu şirketin eski ortaklarından biri olan …’ın iş bu davanın davacısı …’ın eşi, diğer davacı …’ın ise annesi olduğunu, borçlu şirketin ortağı …’ın borçlu şirketteki hissesini 31/05/2012 tarihinde devir ettiğini, 07/11/2013 tarihinde de oğlu … adına bir işyeri açtığını, işyerinin borçlu şirket gibi “Metal” işi yaptığını, takip konusu çekin 04/04/2012 tarihinde müvekkili şirkete temlik edildiğini, buna göre hisse devir ve yeni işyeri açılışlarının borcun doğumundan sonra yapıldığını, 24/01/2014 tarihinde Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … talimat sayılı dosyası ile haciz işlemi yapıldığını ve toplamda 1.100,00-TL değerinde büro malzemesi ve bilgisayar haciz edildiğini, davacılardan …’ın istihkak iddiası üzerine İstanbul 18. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2014/63 sayılı kararı ile haciz adresindeki malları borçlunun elinde bulundurduğu gerekçesi ile takibin devamına karar verildiğini, mahkemenin bu kararı üzerine 06/03/2014 tarihinde haczedilen malların muhafazası için 2. Kez adrese gidildiğini ancak davacılar ile protokol yapıldığını ve davacıların borcu üstlendiklerini, protokol ve dava konusu senedin 06/03/2014 tarihinde tanzim edildiğini belirterek davanın reddine ve davacıların dava konusu alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTANBUL 42. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2014/101-60 E.K. SAYILI KARARIYLA BİRLEŞTİRİLEN DAVADA
DAVA: Birleştirilen davanın davacısı … ile … tarafından davalı … aleyhine açılan davanın dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri tarafından 15/03/2014 Tarihli ve 13.000-TL meblağlı senetten ötürü … A.Ş. aleyhine açılan menfi tespit davasının İstanbul 3. ATM’nin 2014/82 esas sırasında kayıtlı olup derdest olduğunu, … A.Ş.’nin söz konusu senedi davalı … adına sonradan doldurduğunu ve davalı … tarafından bu senet hakkında müvekkilleri aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında icra takibi başlatıldığını, ortada hileli iş olduğunun açık olduğunu, İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesindeki davalı … Factoring firmasının vekili ile bu dosyadaki davalı …’ın vekilinin aynı olduğunu müvekkilinin haciz yoluyla zarara uğratma amacı taşıdıklarını, İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesindeki dosyada olayları ve delilleri açıklanan sebeplerle müvvekilinin borcu olmadığını iddia ettiklerini, bu dosyaya konu icra dosyasında haciz ve muhafaza tehdidi ile müvvekili …’ın keşide ettiği ve diğer müvekkili …’nın aval verdiği 13.000 TL’lik senedin faktoring firmasınca alındığını, (Delil keşidecisi …, … 15/03/2014 Tarihli ve 13.000 TL meblağlı senet) böylece haciz sebebiyle doğabilecek muhtemel mağduriyetin önlendiğini, esasen borçlu olunmayan bu meblağ için senet vermek zorunda kalındığını, muvazaalı işlem sebebiyle hukuka aykırı doldurulan senet için menfi tespit davası açmak gerektiğini davalı tarafın kötüniyetli hareket etmesi sebebiyle kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, ceza sorumluluğu sebebiyle şikayet haklarının da saklı kaldığını, Mahkemece tedbir kararı verilmesini ve dosyanın İstanbul 3 Asliye Ticaret Mahkemesinin dosyası ile birleştirilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Birleşen davanın davalısı … vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanında özetle; Türk Ticaret Kanunu’nun 680. Maddesine göre bonoların boş olarak tanziminin mümkün olup, anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının ancak yazılı delil ile ispat edilebileceğini, davacılar ile düzenlenen protokolde dava konusu bononun 3. kişi adına takibe konulacağına ilişkin hüküm olduğunu, protokoldeki bu hüküm gereği bono tanzim edildiğini, TTK 690 maddesi yollaması ile uygulanması gereken 673 maddesine göre 3. Şahıs lehine bono tanzim edilmesinin de mümkün olduğunu, davacıların söz konusu bononun anlaşmaya aykırı doldurulduğuna ilişkin iddiasının yerinde olmadığını belirterek davanın reddine ve davacıların dava konusu alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….Asıl davada davacılar … ve … anılan protokolün ve protokolde yazılı bononun haciz ve muhafaza tehdidi altında düzenlenmiş olduğunu, esasında davalı …’ye borçlarının olmadığını iddia etmişlerdir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası borçlusu … Ltd. Şti.’nin hissedârı …’ın davacı …’ın annesi, …’ın eşi olduğu, …’ın şirketteki hissesini 31/05/2012 tarihinde devir ettiği, 07/11/2013 tarihinde davacı … adına işyeri açıldığı, dosyada mevcut nüfus kaydı, ticaret sicil gazetesi vs. delillerin incelenmesinden anlaşılmıştır. Söz konusu protokol 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 196. maddesinde düzenlenen borcun üstlenilmesi niteliğindedir. Protokolün haciz tehdidi altında imzalandığı davacı tarafça ispat edilememiştir. Protokol ile alacaklı … A.Ş.’ye verilen bono … adına doldurulmuştur. Yukarıda yazılı olduğu üzere protokolde dava konusu bononun 3. kişi adına takibe konulacağına ilişkin hüküm bulunmaktadır. Türk Ticaret Kanunu 690. maddesi yollaması ile 673. maddesine göre 3. şahıs lehine bono düzenlenmesi mümkündür. Tüm bu nedenlerden dolayı sübut bulmayan asıl davanın ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir. İİK 72/4. maddesi hükmüne göre menfi tespit davasının alacaklı lehine sonuçlanması halinde davacı borçlunun tazminattan sorumlu tutulabilmesi için mahkemece İİK 72. maddesi kapsamında verilmiş ve davacı tarafından teminatı yatırılmak sureti ile infaz edilmiş bir tedbir kararının bulunması gerekmektedir. Somut olayda asıl dava yönünden açılmış icra takip dosyası yoktur. Birleşen dava ise yargılama aşamasında istirdat davasına dönüşmüş olup, birleşen dava yönünden İİK 72. maddesi kapsamında tedbir kararı verilmiş ise de teminatı yatırılmadığından tedbir kararı infaz edilmemiş olduğundan yasal koşulları gerçekleşmediğinden asıl davada ve birleşen davada davalıların kötüniyet tazminat taleplerinin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; – Davalı şirket tarafından müvekkillerin eşi ve annesi olan …’ın bir dönem ortağı olduğu, dava dışı … Tic. Ltd. Şti’nin borcundan dolayı İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Talimat sayılı dosyası ile müvekkillere ait işyerinde haciz işlemi uygulandığını Müvekkillerinin borcu kabul etmediklerini beyan ederek istihkak iddiasında bulunduğu, Zira müvekkillerin borçlu şirket ile aralarında hukuki bir ilişki yahut organik bağ mevcut olmadığını – İstihkak davası sonunda takibe devam edilmesi üzerine, davalı şirket tarafından tekrar icrai işlemlere girişildiğini ve haciz ve muhafaza tehdidi ile davacı …’ın keşide ettiği, diğer davacı …’nın aval verdiği 13.000 TL tutarındaki senedin alındığı, davalı firmaya haciz ve muhafaza tehdidi altında verilen bu senedin boş olan lehtar kısmı davalı şirket tarafından çalışanları … adına doldurularak müvekkiller aleyhine icra takibi başlatıldığını, – İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası nedeniyle davalı şirkete müvekkilinin herhangi bir borcu yokken hukuk kötüye kullanılarak, müvekkillerden yeni bir senet alındığı, bunun üzerinde tahrifat yapılarak lehtar kısmı doldurulduğunu ve müvekkilleri aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, müvekkilinin ne davalı şirkete ne de diğer davalıya karşı herhangi bir borcunun bulunmadığını, – İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasının borçlusu …’ın eski ortağı olduğu … Tic. Ltd. Şti. olduğu, müvekkillerin bu şirketle herhangi bir bağı bulunmadığı gibi iddia edildiği üzere “tüzel kişilikte perdenin kaldırılması” şartları da mevcut olmadığını, müvekkillerin bu borçtan sorumlu olmayacakları son derece açıkken hukuk kullanılarak zorla kendilerinden yeni bir senet alınıp bununla aleyhlerine icrai işlemler yapılmasına izin verilmesi hukuka ve kanunlara karşı hile kullanmak olduğunu, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası kanalıyla icraya konulan senedin müvekkillerden ne şekilde alındığı ve üzerinde tahrifat yapıldığı belirtilmişken bu konu üzerinde durulmayıp eksik ve hatalı bilirkişi raporlarını dayanak göstererek hüküm tesis edilmesinin hukuka ve kanuna aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Asıl dava, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında haciz baskısı altında tanzim olunduğu iddia olunan senet nedeni ile borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Birleşen dava ise; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına konu senet nedeni ile borçlu olunmadığının tespit istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davaların reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta; davacıların İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında üçüncü kişi konumunda oldukları, 24.01.2014 tarihindeki haciz işleminde istihkak iddiasında bulundukları, İstanbul 18.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2014/63 Esas sayılı, 2014/73 karar sayılı, 31.01.2014 tarihli kararı ile istihkak iddiasının reddi ile takibin devamına karar verildiği, alacaklı vekilinin talebine istinaden 06.03.2014 tarihinde yeniden haciz mahalline gidildiği, ancak herhangi bir işlem yapılmadığı, bu hususun tutanağa da geçirildiği, 06.03.2014 tarihinde davacıların takip borcuna mahsuben 13.000TL’lik senet keşide ettikleri, bu durumun borcun üstlenilmesi niteliğinde olduğu, protokolde senedin vadesinde ödenmediği takdirde tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile alacaklı vekilince 3. şahıslarca takibe konulabileceğinin düzenlendiğini, davacıların müzayaka halinde olduğuna ilişkin somut delil sunulmadığı, soruşturma dosyasında KYOK verildiği, haciz ve protokol tarihinin aynı olmasının haciz tehdidi iddiasını sübuta erdirmediği, davacının senet yönünden mükerrer tahsilat iddiasının da olmadığı dikkate alındığında asıl ve birleşen davanın reddine ilişkin kararda usul ve esas yönünden hukuka aykırılık görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığından davacılar vekilinin istinaf isteminin esastan reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2- Asıl ve birleşen davada alınması gereken toplam 161,40TL (80,70’er TL) harçtan, peşin yatırılan 108,80 (54,40’ar) TL’nin mahsubu ile bakiye 52,60 TL harcın davacılardan alınarak Hazine’ye irad kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.16/06/2022