Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/912 E. 2022/1386 K. 09.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/912 Esas
KARAR NO: 2022/1386
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/10/2019
NUMARASI: 2017/314 E., 2019/361 K.
DAVANIN KONUSU: Markanın Hükümsüzlüğü
KARAR TARİHİ: 09/09/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;, müvekkilinin modanın önde gelen firmalarından biri olduğunu, “…”, “…” gibi tanınmış markaların sahibi olduğunu, müvekkilinin … isimli markalarının 3,8,9,14,18 ve 25. sınıftaki ürünler ile 35 ve 38. sınıflardaki hizmetler için Türkiyede tescilli olduğunu, 24. sınıfta ki ürünler bakımından da öncelikli hakkı bulunduğunu, müvekkilinin ürünlerini www…com isimli web sitesi üzerinden de dünyaya pazarladığını, davalının hükümsüzlüğü talep edilen markaları ile müvekkilinin markalarının birebir aynı olduğunu iddia ile, davalının … ibareli … sayılı ve … ibareli, … sayılı marka tescillerinin hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı karşı davalının yurt içi ve yurt dışında bayan giyimi üzerine faaliyet gösterdiğini, 25. sınıf olan bayan giyiminde Türkiye de yeni faaliyete başladığını, ürünlerinin Sadece … mağazasında satıldığını, iki yıldır sınırlı sayıda … ibareli marka kullanımının olduğunu, Türkiyede 24,18,35. sınıf kapsamında kullanımının bulunmadığını, davacının kendi markalarının tanınmış olduğu iddiası karşısında kendi markalarının da tanınmış olduğunu, tanınmış markaların özel korunan markalar kısmına kaydedildiğini, davacının hiçbir markasının söz konusu listede yer almadığını, … markasının birçok ülkede farklı sınıflarda farklı şirketler adına kayıtlı olduğunu, … markasının ise 05,18,24,35. sınıflarda başkasının adına kayıtlı olduğunu, seri marka iddia ve tanımının hatalı olduğunu, davacının markası ile dava konusu markaların benzer sınıflarda olmadığını, davacının önce kullanım iddialarının yanlış olduğunu, müvekkilinin … markasını 2011 , … ibareli markasını ise 2012 yılından beri fiilen kullandığını, dava konusu markaların benzer olmadığını, davacının var olduğunu iddia ettiği sözde haklarının zaman aşımına uğradığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
KARŞI DAVA: Davalı -karşı davacı karşı dava dilekçesinde ; müvekkilinin ev tekstili sektöründe faaliyet gösterdiğini, davalı karşı davacının ise bayan giyim sektöründe faaliyet gösterdiğini ve TPE nezdinde tescilli … no lu “…”, … no lu “…”, … “…”, … no lu “…”, … no lu “…”, … no lu “…”, … no lu “…” markalarının bulunduğunu, davaya konu markalarını fiilen kullanmadığını, karşı tarafın dava konusu markalarının seri marka niteliğinde olup fiilen kullanılmadığını ve tescil kapsamının birbiriyle alakasız ürün ve hizmetleri kapsadığını, kötü niyetli tesciller olduğunu ayrıca KHK 14.madde kapsamında da bu markaların kullanılmadığını iddia ile dava konusu markaların tamamının hükümsüz kılınmasını ve sicilden terkinini talep etmiştir.Davalı vekili 27.09.2018 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; İlk dava dilekçelerinde; davaya konu markaların kötüniyet ve diğer nedenlerle hükümsüz kılınarak, sicilden terkinin talep edildiğini,Kötüniyetli tescile dayalı iddialarda bulunulanların … (…), … (…), … (…), … (…), … (…), … (…), … (…), … (…) markalarından ibaret olduğunu, Kullanılmama nedeniyle iptali istenen markaların ise … (…), … (…), … (…), … (…), … (…), … (…) olduğunu,fakat 556 sayılı KHK 14, madde’nin davadan sonra Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi akabinde henüz kesinleşmemiş ve derdest davaların akıbeti belirsizliğe girdiğini, Usul ekonomisi ve hak kaybına uğramamak adına karşı davada “556 sayılı KHK kapsamında kullanmama nedeniyle iptal” talebinin “SMK kapsamında kullanmama nedeniyle iptal” olarak ıslah olarak değerlendirilmesi gerektiğini bildirmişlerdir. Karşı davalı vekili karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin www…com sitesinden tüm dünyaya satış yaptığını, Türkiye’de yoğun olarak ev tekstil ile ilgili faaliyette olup ürünlerin … gibi tanınmış satıcılar aracılığıyla yapılmakta olduğunu, ev tekstil dergisi olan … dergisinde yer alan haberde de Türkiye de yoğun satış ve bilinirliğin kanıtlandığını, sadece bayan giyim alanında ve kısıtlı faaliyet olduğuna ilişkin iddianın yerinde olmadığını, tanınmış marka konusunda sicile tescilin kurucu nitelikte olmadığını, markanın 1977 den beri kullanılmakta olduğunu, markaların benzer ve birebir ilişkili ürün ve hizmetleri kapsadığını, sessiz kalma yolu ile hak kaybı ve zamanaşımı iddiasının yerinde olmadığını ileri sürerek karşı davanın reddini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalının müvekkilinin tanınmış markası ile ayırt edilemeyecek derece benzer bir işareti tescil ettirmiş olması, müvekkilinin markasının serisi olduğu izlenimi yaratması, davacının aktif ve tanınmış olduğu tekstil sektöründe markanın tescil edilmiş olması , müvekkilinin 24.sınıfta yer alan ürünlerde öncelikli kullanım hakkı bulunması, tescilinin kötüniyetli olduğunu iddia ederek dava konusu … sayılı … markasının grafik tasarım eseri olduğunun ve davalının gerçek hak sahibi olmadığının tespitine, markanın müvekkilinin izni olmaksızın kendi markasıymış gibi gösterilerek hal ihlalinin tespitine, davalı adına tescilli … sayılı … ibareli markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının yerinde olmadığını, … firmasının telifinde bulunan … yazı karakteri formatında ve kullanıcılara ücretsiz olarak sunulduğunu, … harfi ile başlayan çoğu markanın bu stili kullanmış olduğunu, davacının … logosunda telif hakkı sahibi olmadığını, … logolarının benzer olmadığınını, 24.sınıfta kulanım olmadığını, kötüniyet iddiasının yerinde olmadığını, davacının taleplerinin kötüniyetli olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….Her ne kadar davalı vekilince ıslah dilekçesi sunulmuş ise de; davanın yasal dayanağının kalmadığı davanın reddine karar verilmesi gerektiği, davalı vekilinin davadaki ıslah talebi ise usuli bir işleme dayanmadığından yasadaki ıslah müessesine aykırı olduğu, her üç bilirkişi heyet raporu, marka tescil belgeleri, taraflarca ileri sürülen beyanlar, sunulan deliller bir bütün olarak incelendiğinde; davacının markasının belirli bir bilinirliği olduğu ancak bunun tanınmış marka kriterleri derecesine ulaşmadığı bilirkişi raporları ile sabit olduğu, … Açıklamalar ile hükme dayanak alınan son rapor kapsamı ile birlikte incelendiğinde; somut olayda kötüniyetin ispat edilemediği, davanın süresinde açıldığı, sessiz kalma yoluyla hak kaybının bulunmadığı gözetilerek; Asıl Davada; davalı adına tescilli … nolu … ibareli markanın 24. sınıftaki “dokunmuş ve dokunmamış kumaşlar” (ayrıntısı gerekçeli kararda yazılacak ) emtia grubu yönünden kısmi olarak hükümsüzlügüne , tamamen hükümsüz kılınması yönündeki istemin reddine, … sayılı markanın tümden hükümsüzlük isteminin reddine, Karşı davada; davalı adına tescilli …, …, …, …, … sayılı markaların KHK nın 14. maddesi gereğince KULLANMAMA SEBEBİNE dayalı olarak açılan markalar yönünden Anayasa Mahkemesinin 6.1.2017 tarih ve 29940 sayılı RG.yayınlanan 148/189 sayılı ilamları ile 10.1.2017 tarih ve 29944 sayılı Resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun yürürlük tarihi dikkate alındığında , 6.1.2017 tarihi öncesinde açılmış tüm kullanmamaya dayalı hükümsüzlük/iptal davaları açısından yasal boşluk oluştuğundan DAVANIN REDDİNE,karşı davada; …, …, …, …, …, …, … sayılı markaların kötü niyetli tescil edildikleri iddiasına dayalı hükümsüzlük istemlerinin REDDİNE karar verilmesi gerektiği, Davacı her ne kadar tescilin kötüniyetli olarak gerçekleştiğini de ileri sürmekteyse de kötüniyet olgusu ispat edilemediğinden buna dayalı hükümsüzlük istemlerinin reddine karar verilmesi gerektiği, Birleşen davada da davalı … adına kayıtlı … tescil nolu markanın hükümsüzlük istemininde yerinde olmadığı, Zira davacı adına 21.09.2017 tarihinde başvurusu yapılmış olan … nolu marka başvurusunun, davalı tarafından … no ile tescilli marka başvurusundan daha sonra olduğu, yazı fontunun tek başına korunmaya değer bir hak vermediği, “…” karakterinin tek başına davacıya bir hak vermediği, keza kötü niyetine ilişkin olarak da ispat koşullarının yerine getirilememiş olduğu reddine karar verilmesi gerektiği..” gerekçesi ile asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı-Karşı davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesini tekrarlayarak Müvekkili şirketin ve markaların tanınmış olduğunu,Dünya moda sektörünün önde gelen isimlerinden olup çekirdek markaları stilize eden “…” ve “…” başta olmak üzere “…” ve “…” gibi tanınmış markaların sahibi olduğunu,-1977 yılından beri İtalya’da tecilli … seri markalarının gerçek sahibi olduğunu ve … markasının da Birleşik Devletler … ve … ve … nezdinde tescillerle koruma altında olduğunu, … markasının da dünyanın pek çok yerinde tescilli olduğunu, -İlk raporda sektörel bilirkişi olmadığından bu yönde inceleme yapılamadığını, tekstil bilirkişisi …’nın yer aldığı 2.raporda ise … markasının tanınmış marka olduğunun tespit edildiğini, Raporda markanın üst gelir seviyesindekilere hitap etmesi nedeni ile tanınmış marka olarak değerlendirilemeyeceğine ilişkin tespitin yerinde olmadığını, raporda belirtildiği üzere tanınmış kişilerce kullanılan markanın sık sık gazetelere magazinlere haber konusu olduğundan bir kalite göstergesi olarak her kesimden insanın bilebileceği markalardan biri haline geldiğini, Markaların tanınmış olduğunun ispatlandığını, Hükme esas alınan 3.raporun hatalı olduğunu, Müvekkilinin … markasının da … markasının ilk harfinden yaratıldığını, logonun da müvekkili ile özdeşleşeceğini, davalıların davacının markaları ile birebir aynısını yazı stiline kadar kopyalayarak birçok marka başvurusu ve tescili gerçekleştirdiklerini, mahkemenin … nolu … markasını bir kısım emtia bakımından hükümsüz kılınmasına karar vermesinin yerinde olmadığını, – Davalıların kötüniyetli olduğunu, davacının tanınmış markasını yazı stilini de barındırarak marka başvurusu yapıldığını,Dava açıldıktan sonra birebir aynı sınıflarda aynı marka başvuruları yaptığını, TPE ve mahkeme kararı ile sabit kötüniyetli hareketlere devam edildiğini,Ankara 3.FSHHM karar örneklerinin eklendiğini, kararda huzurdaki davanın etkisiz kılınması amacı ile davranıldığı tespsh edilerek davanın kötüniyetli bulunarak reddedildiğini,Davalı markasında … markası dışında yer alan kelime unsurunun İtalyan evi anlamına gelen … olduğunu, müvekkilinin İtalyan şirketi olduğunu, markanın üzerinde kullanıldığı ürünlerin ev tekstili olduğu dikkate alındığında bu ibarenin müvekkiline ait markalar ile ilişkilendirilmesine neden olduğunu, … ibaresinin ayırt edici olmadığını … ibaresinin müvekkilinin çok tanınmış olduğu menşe ülkesini işaret ettiğini, -… markasının da davalı tarafça taşlı kullanıma kadar kopyalanmış olduğunu, markanın taklit edildiğini, müvekkilinin yarattığı bir anlamı olmayan ibareyi ve yazım stilinin aynısı olan markanın tescilinin kötüniyetli olduğunu, basiretli tacir ve dürüstlük kuralı ile örtüşmediğini, markaların tüketici nezdinde karıştırılmakta olduğunu,Markalar görsel olarak incelendiğinde benzerliğin açık olduğunu, … markasının birebir fiili kullanımının taklit edildiğini, marka karşılaştırmalarına göre davacının markasının oluştuğu müşteri kitlesinden haksız yarar sağlama niyeti olduğunu, Davalı markalarının müvekkilinin marka tescilleri ve kullanımları ile aynı/benzer/bağlantılı sınıfları kapsadığını, Müvekkilinin markalarının Türkiye’de ev tekstilinde kullanılmakta olduğunu, mahkemenin … markası yönünden kullanım şekli grafik tasarımın kopyalandığı hususlarını kararda tartışmadığını, Ev tekstili ve tekstil/moda sektörünün bağlantısının açık olduğunu, dünya çapında 24.sınıftaki tescili Türkiye’de ev tekstilinde süregelen kullanımı ve tekstil/moda sektörünün bağlantısının dikkate alınması gerektiğini, 24.sınıftaki malların müvekkilinin tescillerinin bulunduğu sınıflar ile benzer/Bağlantılı/tamamlayıcı olduğunu , hedef tüketici kitlesinin benzer olduğunu, aynı veya yakın satış noktalarında satılmaları ihtimali olup doğrudan bağlantılı nitelikte olduklarını, belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı/Karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; cevap ve karşı dava dilekçesini tekrarlayarak dosyada bir özel, üç resmi olmak üzere 4 rapor bulunduğunu ve raporlar incelendiğinde; … ve … markalarının işitsel, görsel anlam ve sınıfsal bakımdan benzer olmadığı, tüketici nezdinde iltibas oluşturmayacağı, taraf markalarının farklı sınıflarda farklı ürün kapsamlarında tescilli olduğu, davacının … markasını 24.sınıfta Türkiye’de yurtdışında kullanmadığı, kullanım varsa dahi 2012’den önceye dayandığının ispatlanamadığı, davacının … markasını Türkiye de sadece bayan tekstil giyimi, güneş gözlüğü ve bayan parfümü alanında kullandığı, 2012’den sonraki kullanımlar olduğu, diğer tescil kapsamında ticari faaliyetin bulunmadığı, davacının … ibareli tescillerinin kapsamı ile davalının 24 sınıftaki “dokunmuş ve dokunmamış kumaşlar” yönünden emtia benzerliği , iltibası oluştuğu, tanınmışlık iddiasının yerinde olmadığı tespiti edildiğini ve 4 raporun büyük oranda benzer olduğunu, İlk derece mahkemesinin … nolu … markasının “dokunmuş ve dokunmamış kumaşlar” alt sınıfı yönünden hükümsüzlük kararının yerinde olmadığını, Davacının … markasını aktif olarak kullandığını ispatlayamadığını, dosyadaki proforma/sahte faturaların tarihlerinin dahi müvekkilinin marka tescilinden yıllar sonra olduğunu, faturaların resmi olmayıp denetime elverişli olmadığını, faturaların toplam miktarının çok küçük olduğunu, bayan parfüm kısmının sadece 5000Euro olup ticari etki yaratacak nitelikte kabul edilemeyeceğini, Kullanmama nedeni ile iptal davası ve kullanmama defi savunması kapsamında bilirkişi raporlarının iddialarını desteklediğini, kararda bu yöndeki defin dikkate alınmadığını, Yargılama sırasında değişen durumun müvekkili aleyhine uygulandığını, davanın ıslah edildiğini ve rapordaki tespitler ile markaların kullanılmadığı ispat edilmiş olduğunu, … ibaresinin … anlamına geldiğini ve yaygın kullanıldığını, WIPO ve Ticaret odalarında değişik firmalar adına tescilli olduğunu, Ürün bazında iltibas değerlendirmesinin tek tek yapılması gerektiğini, Müvekkilinin markasındaki “dokunmuş ve dokunmamış kumaşlar “davacının hangi tescil numaralı hangi markasına hangi sınıflarda iltibas oluşturduğunun net belli olmadığını, kararda ayrıntısı gerekçeli kararda yazılacaktır açıklaması olduğunu ancak gerekçeli kararda yer almadığını, 24.sınıfın ayrıntılı yazılmış haline göre “dokunmuş ve dokunmamış kumaşların; cam elyaf kumaşlar, gaz sızdırmaz kumaşlar, su geçirmeyen kumaşlar, hayvan derisi taklidi kumaşlar, her türlü astarlar, telalar, tekstilden filtre malzemeleri..” olduğunu, Ortalama tüketicinin “tekstil giysileri ile astar ve tekstilden filtre malzemesini ilişkilendirmeyeceğini, WIPO sitesinde 24 sınıf dokunmuş ve dokunmamış kumaşlar alt grubunun yaklaşık 120 ürün içerdiğini, kararda tek tek ürün bazlı değerlendirme yapılarak bu hususun açıklanmadığını, Taraf markalarının sınıflarının farklı olduğunu, iltibasa ilişkin delil sunulmadığını, Davacının … markasının mavi deniz/deniz donanması/ donanma mavisi anlamlarına sahipken davacı tarafın … markasının uydurulmuş marka olduğu iddiası ve … ait … yazı fontu üzerinde telif hakkı iddiasının yerinde olmadığını, Karşı dava yönünden; Dosyadaki raporlarda karşı davalının Türkiye’de ciddi bir kullanımı olmadığı, bayan tekstil , bayan gözlük, bayan parfüm alanında çok kısıtlı bir kullanım olduğu tespit edildiğini, karşı davalının ticari defter asılları, fatura asılları, gümrük belgelerini sunamadığını, dosyaya numune de sunmadığını, faturaların sınırlı sayıda olup sahte olduğunu, kullanmama nedeni ile iptal davası yönünen ANayasa Mahkemesi kararı nedeni ile 27.09.2018 Tarihinde ıslah dilekçesi verilerek SMK kapsamında 27.09.2018 Tarihi itibarı ile kullanmadığı markaların iptali için talepte bulunulduğunu, ayrıca SMK gereğince kullanmama defi savunmasında bulunma hakkı oluştuğunu, 03.05.2019 Tarihli raporda bilirkişi …’nın yer aldığı heyet ıslahın usul ekonomisi gereği kabulünün uygun olacağı, kullanmama defi savunmasının ise kabulünün şart olduğunun ifade edildiğini, ancak mahkemenin her iki dava açısından bu defi dikkate almadığını, Esas davanın 06.01.2016’da açıldığını, birleşen davanın ise 13.11.2017’de açıldığını, raporda ve kararda bu hususun gözden kaçırıldığını, kullanmama definin her aşamada yapılacağını, ilk itiraz olmadığını, karşı taraf fiilen ve ticari etki yaratacak kullanımı ispatlayamadığını, Karşı davalının markalarının kötüniyet nedeni ile hükümsüz kılınması gerektiğini, Karşı tarafın kullanmadığı markaları tescil ettirmesi, müvekkili markasının tescilinden 4,5 yıl geçtikten sonra dava açması, … yazı karakterininde telif hakkında bulunması, … ibaresinin anlamsız uydurma bir kelime olduğunu iddia etmesi, saldırı engelleme ve şantaja yönelik marka tescilleri yapıldığının kanıtı olduğunu, kötüniyetin ispatlandığını, belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME Asıl davada hükümsüzlüğe konu markalar; *… numaralı … markası, 24.sınıfta dokunmuş ve dokunmamış kumaşlar, ev tekstil ürünleri (bayraklar, flamalar, mendiler dahil) davalı adına 28.02.2012 başvuru, 14.05.2014 tescil tarihlidir. *… numaralı … markası 24 ve 35.sınıfta davalı adına 17.09.2015 tarihinde tescil edilmiştir. *Birleşen davada hükümsüzlüğü talep edilen marka;… sayılı … ibareli marka 12.10.2016 Tarihinde 24 nolu emtia sınıfında davalı … adına tescillidir. Davacının en eski olan … numaralı 17.06.1996 tescil tarihli … markası 3,8,9 ve 25 nolu emtia sınıflarında kayıtlıdır. Davacının … markası … numaralı 21.09.2017 başvuru ve 15.04.2019 tescil tarihli olup marka 18 ve 24 numaralı emtia sınıfında tescillidir. Mahkemece aşamalarda 3 ayrı heyetten bilirkişi raporu alınmıştır. Bilirkişiler Ticaret hukuku öğretim üyesi Doç.Dr…, marka vekili … ve SMM … 29.3.2017 tarihli raporlarında neticeten özetle; – Esas unsuru “…” olan … tescil no.lu markanın 25. sınıfta hazır giyim emtialan dahil olmak üzere davacı adına tescil edilmiş olduğu ve 27.07.1995 tarihinden İtibaren hukuken korunan bir marka olduğunu, Davacı markalarının hangi tarihten itibaren sektörel olarak bilinir olduğu hususunun alanında uzman bir sektör bilirkişisince tespit edilebileceğini, – Esas davada hükümsüzlüğü talep edilen … ve … tescil no.lu markaların tescil edildiği ev tekstili ve tuhafiye ürünleri olarak nitelendirilebilecek davalı taraf ürünleri açısından davacı taraf ürünleri ile benzerliğin bulunmadığı; buna karşın davalı taraf adına tescilli ürün gruplarından “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her turlu malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar. Ayak giysileri. Baş giysileri” kapsamındaki ürünlerin davacı taraf adına tescilli “giyim eşyaları (takım elbiseler, elbiseler, etekler, pantolonlar, rahat pantolonlar, örme giysiler, külotlu çoraplar, naylon külotlu çoraplar, bluzlar, gömlekler, paltolar, yağmurluklar, kürkler; ayak giysileri (ayakkabılar ve çizmeler)” arasında kullanım şeklî, fiziki benzerlik, kullanım amacı, raflarda birlikte sergilenme, hitap ettiği tüketici kitlesi açısından aynı ve benzer olarak nitelendirilebilecek ürünlerin bulunduğunu, davalı tarafa ait … tescil no.lu markanın “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, Ayak giysileri. Baş giysileri” kapsamındaki ürünler için m.42 ve 8/1/b’ye dayalı hükümsüzlük şartlarının mevcut olduğunu, diğer ürünlerde ise ürün benzerliği bulunmadığından gözetilerek hükümsüzlük şartlarının oluşmadığını, Esas davada hükümsüzlüğü talep edilen … tescil no.lu markanın tescil edildiği 35. sınıftaki “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler (Ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri dahil). îş yönetimi, idaresi ve hu konular ile İlgili danışmanlık, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetler ve “Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil). Sabunlar. Diş bakımı ürünleri. Diş fırçaları, elektrikli diş fırçaları, diş ipleri, tıraş fırçaları, saç fırçaları. taraklar. Kaynak makineleri, elektrikli ark kaynak cihazları, elektrikli lehim cihazları, elektrikli ark kesme cihazları.” yönünden davacı tarafa ait … ve … nolu markaların içerdiği mal ve hizmetlerle aynı ve benzer mal ve hizmetleri içerdiği gerekçesiyle MarKHK. m.42 ve 8/1/b’ye dayalı hükümsüzlük şartlarının mevcut olduğunu, diğer alanlarda ise ürün benzerliği bulunmadığı gözetilerek hükümsüzlük şartlarının oluşmadığını, Esas davada, hükümsüzlüğü talep edilen … tescil nolu markanın 14.05.2014 tarihinde ve … tescil no.lu markanın 17.09.2015 tarihinde tesciline karar verilmiş olmakla 06.01.2016 tarihînde ikame edilen hükümsüzlük davasında hak düşürücü sürenin geçmediğini, Esas davada davacının sessiz kalmak suretiyle hak kaybına uğradığı beyan edilmişse de, bir marka başvurusuna itiraz etmek veya yapılan İtirazın reddi kararının iptalini talep etmek suretiyle sessiz kalınmadığının ispatlandığı, bu kapsamda huzurdaki davada sessiz kalmak suretiyle hak kaybı şartlarının mevcut olmadığını, Karşı davada, davacı-karşı davalı adına tescilli …, …, …, …, …, …, …, … nolu markaların kötüniyete dayalı olarak hükümsüzlüğü talep edilmişse de, salt markayı tescil ettirme eyleminin tek başına kötüniyet göstergesi olarak nitelenmeyeceğini, Karşı davada, davacı-karşı davalı adına tescilli …, …, …, …,…, … no.lu markaların kullanılmadığı gerekçesiyle MarKHK m. 14 uyarınca iptalinin talep edilmiş olduğunu, “…” markasının parfüm, gözlük ve hazır giyim sektöründe kullanıldığı; “…” markasını hazır giyim sektöründe kullandığı, ancak “…” markalarının kullanımını gösterir bir delilin İbraz edilmemiş olduğunu,dayanak maddenin Anayasa Mahkemesinin 14.12.2016 tarih ve 2016/148 E., 2016/189 K, sayılı karan İle, MarKHK 14. maddesi iptal edilmiş olduğunu belirtmişlerdir. Bilirkişiler marka vekili …, mali bilirkişi … ve sektör bilirkişi … 31.8.2018 tarihli raporlarında neticeten; Davacı adına kayıtlı “…” markasının tanınmış marka olarak kabul edilmese de; toplumda tanınmıştık düzeyine ulaşmış olduğunu, Davacıya ait “…” markası ile davalıya ait … nolu marka görsellerinin bire bir aynı olduğunu, bu nedenle tüketici gözünde karıştırılma, yan ürün olarak kabul edilme, bağlantı kurulması ihtimallerinin mümkün olabileceğini, bu sebepler davacı markaları ile iltibas yaratabileceğini, Davalıya ait “…” markasında “…” kelimesinin baskın unsur olmaması ve markaların hitap ettikleri tüketici kitlesinin de farklı olduğu göz önüne alındığında iltibas ihtimalinin bulunmadığını, Karşı davada davacı – karşı davalı taraf adına tescil edilmiş olan …, …, …, …, …, …, …, … tecil nolu markaların kötü niyetli tescil edilmiş olduğu iddiasının somut deliler ile ispat edilemediğini, Davalı/Karşı Davacı …Tıc.Ltd.şti. firmasının …-…ve … Fason alış ve satış faturalarında yapılan incelemelerde “…” markasının sadece ev tekstili (Yatak örtüsü, battaniye, havlu takımı vb.) ürünlerinde kullandığının tespit edildiğini, Davacı/ ….Türkiye’de mukim bir şirket olmadığı için ticari defter yada belge incelmesi yapılamadığını, Birleşen dava yönünden davacıya ait Davacıya ait … nolu markanın tanınmış marka olduğu değerlendirmesinin yapılamayacağını, bu sebeple davacının marka başvurusunun davalı marka başvurusundan daha sonra olması ve davalının kötü niyetine ilişkin olarak da ispat koşullarının yerine getirilememiş olduğu gözetildiğinde hükümsüzlük talebinin yerinde olmadığını bildirmişlerdir. 3.raporda bilirkişiler Endüstri mühendisi tekstilci-sektör bilirkişisi …, bilişim uzmanı … ve Ticaret Hukuku ABD Prof Dr. …’dan oluşan heyetin 3.5.2019 tarihli raporlarında özetle; Esas dava yönünden: Davacıya ait … markalarının tanınmışlık iddialarına delil oluşturacak satış adetinin tespit edilemediğini,hitap ettiği müşteri kitlesinden dolayı Türkiye’de ticari etki yaratacak bir kullanım bulunmadığını, davacı yanın markasının tanınmış marka olmadığını, Davacı markaları ile davalı markaları karşılaştırıldığında, … nolu 24, sınıfta tescilli “…” ibareli markanın davacı markaları ile ayniyet arz edecek kadar benzer olduğu, … tescil nolu markada ise “…” ibaresinin ve kuğu şeklinin son derece baskın olması gerekçesiyle davacı markaları ile benzerlik bulunmadığı, davacı markaları 24, sınıfta tescilli olmadığından ve ayrıca toplumda tanınan marka seviyesinde de bulunmadıklarından, doğrudan kendi tescilli olduğu sınıflar dışındaki sınıflarda hükümsüzlüğe yol açmayacakları, ancak 556 MarkKHK. 8/1-b bakımından yapılan değerlendirme neticesinde 24, sınıfta yer alan dokunmuş ve dokunmamış kumaşlar grubu ile davacı markalarının tescilli olduğu 25, sınıftaki giyim malzemeleri arasında benzerlik bulunduğu, bu benzerliğin ortalama tüketici nezdinde karıştırma ihtimaline de yol açabileceği, bu bağlamda davalıya ait … nolu “…” ibareli markanın 24, sınıftaki “…” grubu bakımından hükümsüz kılınabileceği, Hükümsüzlüğü talep edilen … tescil nolu markanın 14.05.2014 tarihinde ve … tescil no lu markanın 17.09.2015 tarihinde tesciline karar verilmiş olmakla 06.01.2016 tarihinde ikame edilen hükümsüzlük davasında hak düşürücü sürenin geçmediğini, Karşı davada, davacı-karşı davalı adına tescilli …, …, …, …, …, …, …, … nolu markaların kötüniyete dayalı olarak hükümsüzlüğü talep edilmişse de, markayı tescil ettirme eyleminin tek başına kötüniyet göstergesi olarak nitelenemeyeceğini, Kullanılmadığı gerekçesi ile iptali istenen; …, … , … ve … nolu markalarının Türkiye’de kullanımını gösterir bir delilin ibraz edilmemiş olduğu göz önüne alınarak kullanma külfetinin yerine getirildiği ispat edilemeyen markaların iptal edilebileceğini, … markanın 03.sınıf (parfümler) emtiasında kullanıldığı, diğer emtialar yönünden Türkiye’de kullanımını gösterir bir delilin ibraz edilmemiş olduğu gözönüne alınarak kullanma külfetinin yerine getirildiği ispat edilemeyen markaların kullanılmayan emtialar yönünden kısmi olarak iptal edilebileceğini, … (…) markasının parfüm, gözlük ve hazır giyim ürünleri üzerinde kullanıldığı, diğer emtialar açısından Türkiye’de kullanımını gösterir bir delilin ibraz edilmemiş olduğunu, Davalı/karşı davacının ıslah yoluyla SMK’daki kullanmama nedeniyle iptal hükmüne dayanıp dayanamayacağının Mahkeme tarafından takdir edilmesi gerektiğini, SMK 25/7 ile getirilen kullanmama defi yönünden farklı bir değerlendirme yapılabileceği, zira defi ileri sürülmesinin bir usuli işlem olarak kabul edilmesi halinde, usul kurallarının derhal yürürlüğe girmesi prensibinden hareketle, huzurdaki davada davalı/karşı davacının kullanmama defini ileri sürebileceğini, ancak davacı/karşı davalının kendisine ait “…” markasının 25, sınıfta tescilli olmasına dayanarak davalı/karşı davacının “…” markasının 24. sınıfta dokunmuş ve dokunmamış kumaşlar grubunda hükümsüzlüğünü isteyebileceğinin tespit edildiğini, bunun yanında davacının “…” markasını 25, sınıfta hazır giyim eşyalarında kullandığının görüldüğünü, dolayısıyla davalı/karşı davacının kendi markasının hükümsüzlüğüne karşılık, bu hükümsüzlük talebine dayanak teşkil eden markanın kullanılmadığı defini ileri sürmesinin de mümkün olmadığını, Birleşen dava yönünden; Davacı adına 21.09,2017 tarihinde başvurusu yapılmış olan … nolu marka başvurusunun, davalının … no ile tescilli marka başvurusundan daha sonra olduğu, kötü niyetine ilişkin olarak da ispat koşullarının yerine getirilememiş olduğu hususu gözetildiğinde hükümsüzlük talebinin yerinde olmadığını, Davacının özel olarak hazırlanmış ve telif hakkının bulunduğu iddia ettiği logosu ve … marka kullanımındaki yazı/font karakterinin davalı/karşı davacı tarafından belirtilen “Kunstler Script” yazı/font karakteri ile birebir aynı olduğu tespit edildiğini, Markalarda bir hususiyet aranmadığı, dolayısıyla davacının markasının tescil edilmiş olmasının, ilgili yazı fontunda bir hususiyet bulunmasa dahi, korunmaya değer bir hakkın ortaya çıkması için tek başına yeterli olacağını, bunun yanında davacı markasının birleşen davada davalı markasından sonra tescil edilmiş olması neticesinde, artık davacının kendi markasına dayanarak hak talep etmesinin de mümkün görünmediği yönünde görüş belirtmişlerdir.
GEREKÇE Asıl dava; davalı adına tescilli … ve … sayılı markaların kötü niyetli tescil edildiği iddasıyla hükümsüzlüğüne karar verilmesi istemine ilişkindir. Karşı davanın konusu; davalı adına tescilli …, …, …, …, … sayılı markaların KHK nın 14. maddesi gereğince hükümsüzlüğü ve ayrıca bu markalar ile …, … sayılı markaların kötü niyetli tescil edildikleri iddiasıyla hükümsüzlükleri istemine ilişkindir. Birleşen dava konusunun ise; davalı adına tescillli … sayılı … ibareli markanın hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.İlk derece mahkemesince asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine, birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı ve davalı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Asıl davada davacının … markaları ile davalının … numaralı … markasının esas unsurları ile itibarı ile aynı olduğu, davacının markasının tanınmış marka olduğunun ispatlayamadığı, davacının 24.sınıfta tescilli … esas unsurlu markası mevcut değil ise de; 25.sınıftaki giysiler ile 24.sınıftaki “dokunmuş ve dokunmamış kumaşlar” arasında benzerlik olduğu, ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali olduğu, tüketicinin aynı marka altında hem kumaş üretimi yapıldığı hem de kumaşların işlenerek giyim sektöründe pazarlandığı sonucuna ulaşabileceği dikkate alındığında Dairemizce yeterli bulunan son bilirkişi raporundaki teknik görüşlere göre dava konusu … numaralı … markası yönünden kısmı hükümsüzlük kararı verilmesi yerindedir. Davalı vekili, kullanmama definde bulunmuş ise de dava tarihi itibarı ile 6769 sayılı SMK yürürlükte olmadığından kullanmama definin incelenmemesinin hatalı olduğuna ilişkin istinaf istemi yerinde görülmemiştir. Mahkeme kararında; “ayrıntısı gerekçeli kararda yazılacak” şeklinde ibare mevcut ise de, marka kaydındaki tescil bilgilerine göre “dokunmuş ve dokunmamış kumaşların” alt sınıfının olmadığı, mahkeme kararında “dokunmuş ve dokunmamış kumaşlar” yönünden olmak üzere kısmi hükümsüzlük kararı verildiğinin açık olduğu, infazda tereddüt oluşmayacağı dikkate alınarak davalının bu yöndeki istinaf isteminin reddi gerekmiştir. Asıl dava konusu … numaralı … ibareli markada ise; … ibaresi ve kuğu şeklinin baskın olması nedeni ile markanın davacı markası ile benzer nitelikte olmadığı, bu konuda son ve ikinci bilirkişi raporlarının da aynı yönde olduğu dikkate alındığında dava konusu … numaralı marka yönünden hükümsüzlük isteminin reddi yerinde görülmüştür. Birleşen davada; davacı, … markasının tescilinin kötüniyetli olduğunu ve … markasının grafik tasarım eseri olduğunu, öncelikli kullanım hakkı olduğu iddiasına dayanmış ise de; bu yöndeki iddiaların mevcut delil durumuna göre ispatlanamadığı, davacının marka tescilinin davalının markasının tescilinden sonra olduğu da dikkate alındığından birleşen davanın reddi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık görülmemiştir. Karşı dava; 05.02.2016 Tarihinde açılmıştır. Karşı dava tarihinde yürürlükte olan 556 Sayılı KHK 14. Maddesi, Anayasa Mahkemesi’nin 14/12/2016 Tarih ve 2016/148Esas-2016/189 Karar sayılı kararıyla iptal edilmekle, kullanmamadan dolayı iptal davasının hukuki dayanağı ortadan kalkmıştır. Davacı vekili ıslah dilekçesiyle, 6769 Sayılı Yasa’nın 10/01/2017 tarihinde yürürlüğe girdiğini gerekçe göstererek 6769 Sayılı Yasa’nın 9. Maddesi gereğince iptal kararı verilmesini talep etmiştir. Ancak, dava tarihinde yürürlükte olmayan yasa hükümlerinin geriye yürütülerek uygulanması mümkün bulunmadığından, karşı davada kullanılmama nedeniyle iptaline ilişkin ıslah dilekçesiyle ileri sürülen talebin reddine karar verilmesi sonuç itibarıyla yerindedir. Karşı davada davacı, kötüniyetli tescil iddiasında bulunmuş ise de bilirkişi raporu ve dosyada mevcut delil durumuna göre kötüniyetli tescil de iddiası ispatlanamadığından ilk derece mahkemesince karşı davanın reddi yerindedir. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığından davacı ve davalı vekilinin istinaf isteminin esastan reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince, davacı ve davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2- Davacı yönünden; asıl dava ve birleşen dava için alınması gereken (80,70 TL x 2 olmak üzere) 161,40TL harçtan peşin alınan (54,40 TL x 2 olmak üzere) 108,80TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 52,60TL harcın davacı-karşı davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,- Davalı yönünden asıl ve karşı dava yönünden alınması gereken (80,70 TL x 2 olmak üzere) 161,40TL harçtan peşin alınan (54,40 TL x 2 olmak üzere) 108,80TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 52,60TL harcın davalı-karşı davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 09/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.