Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/906 E. 2020/880 K. 03.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/906 Esas
KARAR NO : 2020/880 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/02/2020
NUMARASI : 2019/85 E.,
DAVANIN KONU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/06/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia :Davacı vekili dava dilekçesi ile: Davalıya ait www….eu alan adlı web sitesi ve sosyal medya hesaplarında yer linklerinde, müvekkilinin tescilli ve tanınmış “…” markasının kullanıldığının teknik bilirkişi marifeti ile tespitine ve davalı tarafından üretilen “…” markasını taşıyan ürünlerin, davalıya adresinde üretim, dağıtım, satışının durdurulması, ayrıca bu ürünlere ve bu ürünlerin üretimine yarayan makine, araç, kalıp, ambalaj, etiket, kutu, iş evrakı, katalog ve her türlü tanıtım ve promosyon araçlarına el konulması hususunda ihtiyati tedbir talep etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :Davalı şirket cevaplarında “…Müvekkil şirketin kuruluş sözleşmesinde da açıkça belirtildiği üzere, ana faaliyet alanı insanlar için cilt bakım ürünleri, parfüm, deodorant, sprey, oda, araç kokuları olmak üzere Kozmetik Ürünleri sektörüdür. Çeşitli firmaların verdiği siparişler üzerine Manisa’da bulunan fabrikasında yapılan üretim, sağlanan iş imkanı ve yaptığı ihracat ile hem Ege bölgesi hem de Türkiye ekonomisine katkı sağlamaktadır. Öyle ki, ürün çeşitliliği bakımından vernel ibaresi (tecavüzü kabul etmemek kaydıyla) olmayan birçok ürün üretimi yapıldığı erişimin engellenmesi kararı verilen sitenin incelenmesi ile görülecektir. Müvekkilinin … için marka tescil belgesini gördükten sonra … markasına oda- araç kokuları üretmiştir. Bu nedenle iş bu davada müvekkilimiz 3. Şahıs konumunda olup, marka sahibi olmadığı gibi, tescilli bir markayı marka sahibinin verdiği talimat ve aralarındaki sözleşme gereği üretmiştir. Üretilen ürünler davacı markası ile farklı sınıfta emtialardır. Davacının tanınmış marka olduğu yönünde tespit ve delil yoktur ….2 denilerek davanın reddini talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı : İlk derece mahkemesince; “alınan 20/05/2019 tarihli bilirkişi raporunda; davalıya ait internet sitelerinde ve sosyal ağlarında ilgili ürün ile ilgili ekran görüntüleri fotoğraflanarak tespitlerinin yapıldığını, yapılan tespitlerde davacı firmanın tescilli “…” markasının davalı firma tarafından kullanıldığını, internet sitesi ve sosyal ağlarında “…” ismi ile paylaşıldığını, davalı şirkete ait ticaret sicil kayıtlarında davalının şirket unvanında Vernel ibaresinin bulunduğunun bildirildiği, mahkemece 20/06/2019 tarihinde; HMK’nun 389. ve devamı maddeleri gereğince ihtiyati tedbir talebinin takdiren 150.000,00 TL nakdi teminat ya da aynı miktarda kesin ve süresiz banka teminat mektubu ibrazı koşuluyla kısmen kabulü ile davacı yanın tescilli “…” ibareli markasının davalı yan tarafından markasal olarak ve iltibas yaratacak şekilde kullanılan http://www…..eu alan adlı web sitesine, http://www…..eu/# adresli … ve http://www…..com/…-136254987129185/ adresli … sosyal medya hesaplarına tedbiren erişimin engellenmesine, davalı yan tarafından “…” ibareli ürünlerin üretiminin, satışının, dağıtımının, tanıtım ve satışının tedbiren durdurulmasına, el konulan ürünlerin yeddiemine teslimine, Davaya konu ürünlerinin üretiminin yapıldığı makine ve araçlara el konulması yönündeki talebin reddine, dair karar verildiği, ihtiyati tedbir kararına, davalı – müdahale talebinde bulunan … vekilinin itiraz ettiği, itirazın duruşmalı değerlendirildiği, 03/09/2019 tarihinde yapılan mürafaa duruşmasında Davacı vekilinin; “Yazılı beyanlarımızı tekrar ediyoruz. Gerek davalı şirket, gerekse müdahale talebinde bulunan şahıs … markasını benzer ürünler üzerinde ve … in … markasına ayırt edilemeyecek kadar benzer bir şekilde kullanmaktadırlar, ayrıca davalı şirket … ibaresini ticaret unvanı olarak da tescil ettirmiş ve alan adı edinmiştir, müdahale talebinde bulunan şahıs dosyaya sunduğumuz belgelerden de görüleceğe üzere başkalarına ait tanınmış markaları farklı sınıflarda kendi adına tescil ettirmektedir, başkalarının yarattığı değer üzerinden haksız fayda elde etmeyi iş tipi haline getirmiştir, dosya kapsamında bu husus somuttur, dosya kapsamı itibarı ile esas olarak ihtiyati tedbir kararının 150.000 TL garanti karşılığı verilmesi, menfaat dengesini müvekkil şirket aleyhine bozmaktadır, ihtiyati tedbir kararının kaldırılması talebi yasal dayanaktan yoksun olup, reddini talep ediyoruz, ayrıca davalı ve müdahale talebinde bulunan şahıs ihtiyati tedbir kararından haberdar olduktan sonra yasal bir haftalık süre geçtikten sonra itiraz ettiklerinden, ihtiyati tedbir kararına itirazın usulden de reddine karar verilmesini talep ediyoruz,” şeklinde beyanda bulunduğu, Davalı – Müdahale talebinde bulunan vekilinin; “Yazılı beyanlarımızı tekrar ediyoruz, öncelikle itirazda süreye ilişkin tedbirin uygulandığı tarihte itiraz etmiştik, bununla birlikte buna ilişkin ek beyanlarımızı da dosyaya yazılı olarak sunulmuştur, müdahale talebinde bulunan müvekkilimiz yönünden tedbir işleminde hazır olarak bulunmadığından vekaletname tarihi itibarı ile öğrenmiş sayılmakla yasal süresi içerisinde dosyaya sunulmuştur, davalı olan müvekkilimiz yönünden özellikle şu konuyu vurgulamak istiyoruz ki, müvekkilimiz kozmetik alanında özellikle araç ve oda kokuları bakımından sipariş üzerine fason üretim yapmaktadır, … dışında başka şirket ya da şahıslar tarafından gelen siparişler üzerine üretim yaptığından bu dava bakımından 3.şahıs konumundadır, … ile arasındaki sözleşme gereği müvekkilimizi de gösterilmiş olan Marka Hakkına dayalı olan yapılan bir üretim söz konusudur, … adına kayıtlı 2017 tarihli Vernel markası 5.sınıfta yani oda kokuları sınıfında tescilli olduğundan Marka Hakkına dayalı olarak yapılan üretim yasaya uygundur, bu nedenle tedbirin kaldırılmasını talep ediyoruz, ayrıca verilen tedbir kapsamı itibarı ile müvekkilimizin ticari sicilde kayıtlı unvanına etki edebilecek düzeyde internet sitesine ve sair tüm maddi ve manevi unsurlarına zarar verdiğinden tedbirin kaldırılmasını talep ediyoruz,” şeklinde beyanda bulunduğu, mahkememizce 03/09/2019 tarihinde bilirkişi raporu, tedbir kararı, tedbir kararına beyan – itirazlar ve bütün dosya kapsamı dikkate alındığında 20/06/2019 tarihli tedbir kararının devamına karar verildiği, tedbir kararının kaldırılmasına ilişkin talebin reddine dair verilen karara karşı davalı – müdahale talep eden … vekilinin İSTİNAF yasa yoluna başvurduğu; İstanbul BAM 16.HD nin 2020/112 E – 176 K ve 27/01/2020 tarihli kararında: “…Davalı ve müdahil vekilinin 17/09/2019 tarihli istinaf dilekçesi sundukları ve 03/09/2019 tarihli kararın ve tedbir kararının kaldırılmasını talep ettikleri anlaşılıyorsa da; tedbire itirazın reddine ilişkin gerekçeli karar yazılmadığı, istinafa konu kararın HMK’nun 297 ve 391.maddesindeki şartları taşımadığı anlaşılmakla, usulüne uygun ve gerekçeli bir şekilde karar yazılmak ve taraf vekillerine tebliğ edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine iade edilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir…” gerekçesi ile dava dosyasının mahkemeye iade edildiği, bilindiği üzere ihtiyati tedbirin öğretide; “…kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca, davacı veya davalının (dava konusu ile ilgili olarak) hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte, geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır.” şeklinde tarif edildiği (Medeni Usul Hukuku 12.Baskı Sh.714-Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez, Prof. Dr. Oğuz Atalay, Prof. Dr. Muhammet Özekes), anılan tariften de anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbirin diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde yeni bir takım ihtilafların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki koruma olduğu, nitekim 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) onuncu kısmının birinci bölümünde düzenlenen ihtiyati tedbir müessesesi 389. madde başlığında “geçici hukuki korumalar” olarak vasıflandırılmış ve aynı maddenin birinci fıkrasında; “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde şartları belirtildikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep, verilecek karar ve içereceği hususlar, teminat, kararın uygulanması gibi sair hususlarda yapılması gerekli usul ve prosedürün açıklandığı, geçici hukuki korumalardan olan ihtiyati tedbire karar verilebilmesi için ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve ihtiyati tedbirin bir sebebinin mevcut olması gerektiği, yargılama sırasında mevcut durumun değişmesi halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkansız hale gelmesi, gecikme sebebinin bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi söz konusu olan hallerde ihtiyati tedbir sebebi var kabul edileceği, görüldüğü üzere kanun koyucunun bu konuda hakime oldukça geniş bir takdir alanı bıraktığı, ancak ihtiyati tedbire karar verilmesi için mutlaka bir tehlikenin veya zararın doğmuş olması veya halen var olması da aranmayacağı, dava konusu hak veya şey bakımından ortaya çıkacak tehlike ve zararın önlenmesi için de her türlü tedbire karar verilebileceği, tedbir kararı verilebilmesi için davanın ispatına elverişli delil bulunması da zorunlu olmayıp, istekte haklı olma ihtimalinin mevcut olması yeterli olduğu, ihtiyati tedbir talebini inceleyen hakimin davanın esası hakkındaki hükmünü peşinen ihdas ettiğinden söz edilemeyeceği, ihtiyati tedbire veya ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verirken hakim dava hakkındaki kanaatini yalnız ihtiyati tedbir talebi ile sınırlı olarak -kanunen gerektiği için- açıklamak durumunda olduğu, öte yandan ihtiyati tedbir kararı geçici nitelikte olup, durum ve şartların değişmesi ile her zaman değiştirilebileceğinin bilindiği, tensip tutanağının 9. nolu ara kararı gereğince; Bilgisayar mühendisi …’a dosyanın tevdi ile, davacıya ait tescilli markalara, davalıya ait internet siteleri ve sosyal medya hesaplarında tecavüz, benzerlik oluşturan kullanımın olup olmadığı hususunda rapor düzenlenmesi istendiği, 20/05/2019 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında; davalıya ait internet sitelerinde ve sosyal ağlarında ilgili ürün ile ilgili ekran görüntüleri fotoğraflanarak tespitlerinin yapıldığı, yapılan tespitlerde davacı firmanın tescilli “…” markasının davalı firma tarafından kullanıldığı, internet sitesi ve sosyal ağlarında “…” ismi ile paylaşıldığı, davalı şirkete ait ticaret sicil kayıtlarında davalının şirket unvanında Vernel ibaresinin bulunduğunun bildirildiği” gerekçesiyle İhtiyati tedbir kararına yapılan itirazın reddine ve tedbir kararının devamına karar verildiği anlaşılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davalı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde ” ….Davacı taraf … ibaresi TPMK nezdinde tutulan TANINMIŞ MARKA sicilinde kayıtlı değildir. Bununla birlikte davacı taraf dava dilekçesinde tanınmış marka olduğunu iddia etmesine rağmen tanınmış marka olduğuna dair verilmiş bir mahkeme kararı bulunmamaktadır. Davacı tarafın tek taraflı sunduğu belgelere dayanarak, marka hukuku konusunda uzmanlığı bulunmayan bilgisayar mühendisi olan teknik bilirkişinin marka sınıflarına veya tanınmış markaya ilişkin hiçbir bilgisi bulunmaksızın tanzim edilen rapor esas alınarak, yerel mahkemenin mesleki görgüsüne dayalı olarak müvekkil şirketin mahvına neden olacak nitelikte, en ağır tedbir kararının verilmesi açıkça yasaya aykırı olmakla kaldırılmasını talep ediyoruz. Bununla birlikte, Müvekkil şirketin ve marka sahibi müdahil …’in davacının tanınmış markası olduğunu bilebilmesi mümkün olmadığı gibi, bu yönde bilmesi gerektiği kabulüne yarar tescil veya hiçbir kayıt bulunmamaktadır. Tanınmışlık iddiasına yönelik olarak davacının iddiaları gerçeğe aykırıdır. Vernel ibaresinin tüm dünyada kendi adlarına tescilliymiş iddialarının aksine … firmasının vernel markası için tanınmış marka tescili bulunmadığı gibi, ABD, ÇİN ve başkaca birçok ülkede, diğer … firması adına kayıtlı değildir. Bilindiği üzere tanınmış marka tanınmışlığını yitirebilmesi mümkün olmakla, tanınmış olup olmadığına dair hiçbir tespit dosyada yoktur. Davacı taraf mahkemeyi yanlış yönlendirme kastı ile gerçeğe aykırı iddialarda bulunmuştur. müvekkil şirket, tpmk nezdinde 2016/84095 tescil numaralı ( 5. sınıf emtialarında tescilli ) “vernel” markasını, marka sahibi olan müdahil … ile aralarındaki fason üretim sözleşmesi gereği oda sprey-kokularında sipariş üzerine üretim yapmıştır. Müvekkilimizin üretimini yaptığı emtialar nice sınıflandırmasına göre 5. sınıf yani insan ve haylanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı tazeleyici kokular olarak geçmekle oda sprey-kokularıdır. buna ilişkin dava dışı marka sahibi müdahil … ile müvekkil şirket arasındaki sözleşme gereği üretim yapılmaktadır. bu nedenle marka hakkına dayanarak yapılan üretimin sonlandırılması açıkça yasaya aykırıdır. zira oda sprey-koku emtia sınıfında “vernel” markası 2016 yılında müdahil …’in yaptığı başvuru sonucu kabul edilmiş ve tescillenmiştir. davacı tarafın oda koku- parfüm emtiasında (3. sınıfta) Türkiye’de tescilli bir markası bulunmamaktadır. davacı taraf adına tpmk nezdinde tecsilli markalarının tamamı çamaşırlar için dezenfektanlar sınıfı olan 3. sınıftır. müvekkil şirketin zaten bu sınıfta hiçbir üretimi yoktur. Müvekkilimiz davacının TPMK da kayıtlı markaları ile aynı sınıftaki ürün üretmemekte, taklit ürünleri satışa sunmamaktadır. müvekkilin satışa sunduğu ürün tpmk nezdinde 2016/ 84095 numarası ile tescilli bir markadır ve buna ilişkin fason üretim marka sahibi müdahilin talebi ve izni doğrultusunda yapılmıştır.Yukarıda açıklanan nedenlerle; verilen tedbir kararı ve tedbirin devamına ilişkin ara karar açıkça yasaya ve usule aykırı olup, istinaf talebimizin kabulü ile tedbirin kaldırılmasını…… talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava; markaya tecavüzün önlenmesi tespiti, ticaret ünvanı terkini taleplerini içermektedir.İstinaf olunan karar ise davada verilen ihtiyati tedbir kararına itiraz üzerine verilen red kararı hakkındadır. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.İhtiyati tedbir bir geçici hukuki koruma olup; yaklaşık ispat vasıtasının bulunması halinde zararın büyümesinin önlenmesini amaçlamaktadır.Alınan bilirkişi raporu ve içeriği, tarafların halihazırda sundukları deliller ilk derece mahkemesince değerlendirilmiş olup; yaklaşık ispat vasıtasının sunulduğu kanaati ile ihtiyati tedbir kararı verildiği, kararın yeterli ve dosyaya uyumlu gerekçeyi taşıdığı, dosyada ihtiyati tedbir talebini gelinen aşamada haklı gösterecek ispat vasıtalarının sunulmuş olduğu, teminat alındığı ve bu nedenle istinaf edenlerin istinaf talepleri yerinde olmadığından başvurunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davalı ve fer’i müdahilin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2- Alınması gereken 54,40 TL peşin harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00 TL harcın davalı yandan alınıp Hazineye gelir yazılmasına 3-İstinaf yargılama giderlerinin davalı yan üzerinde bırakılmasına 4- İnceleme duruşmasız yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1- f maddesi gereğince KESİN olmak üzere ve 03/06/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.