Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/875 Esas
KARAR NO : 2020/919
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/11/2019
NUMARASI : 2018/1068 E. – 2019/1038 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 05/06/2020
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine senede dayalı takip başlattığını, müvekkilinin davalıdan araç kiraladığını, bedelini banka havalesi ile ödediğini, araç kiralamaya ilişkin bir taahhütname imzaladığını ve bu taahhütnamenin devamı niteliğinde gibi gösterilerek tarafları, tarihi, tutarı yazılmamış olan bir kambiyo senedi imzalatıldığını, müvekkilinin 19.08.2018 tarihinde kurallara uygun seyir halinde giderken dava dışı … idaresindeki araç ile çarpıştığını ve yaralamalı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza tespit tutanağına göre %100 kusurlu tarafın karşı taraf olduğunu, müvekkilinin kazadan sonra davalı taraf ile görüştüğünü aracın sigortalı olduğunu ve tüm zararların sigortadan karşılanacağının beyan edildiğini, nakit bir para verildiğine ilişkin iddiada bulunulması halinde ise buna ilişkin kaydın yapılmasının zorunlu olduğunu belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, bedelsizlik iddiası bakımından ispat yükünün davacı tarafta olduğunu, davacıya …. plakalı aracın kiralık olarak kullanılmak üzere tahsis edildiğini, müvekkili şirketin araç kiraladığında taahhütten ayrı olarak olası zararları karşılanması ve teminat alınması amacıyla bir senet alınmakta olduğunu, Diyarbakır’da kiralanan aracın Gaziantep’de kaza yaptığını, aracın il dışında kullanılmak üzere tahsis edildiği ve bu tür taleplerde şirket uygulaması olarak benimsediği senet prosedürünün davacı bakımından da uygulandığının izahtan vareste olduğunu, davacının senedin ilgili kısımlarını hukuki işlemin sonuçlarının farkında olacak şekilde keşide ettiğini, kiralama esnasında imzalanan taahhütnamenin 6.maddesinde; “bir kaza durumunda ve kaza durumu sonucunda ölümlü, yaralamalı ve maddi hasarlı olması sigorta kapsamının dışında ya da sigortanın karşılayacağı bedel üzerine olması sonucu tüm maddi ve manevi tazminatların sorumluluğu kiracıya aittir” şeklide olup 8.maddede; “mali mesuliyet sigortasının belirttiği yasal limitin üstünde olan üçüncü şahısların hasar bedeli ve tüm yasal sorumluluklar kiracıya aittir” şeklinde olduğunu, kaza neticesinde oluşan zararın sigorta şirketi tarafından karşılanmayan kısmının temini bakımından kayıtsız şartsız imzalanan kambiyo senedinin bertaraf edilmesinin mümkün olmadığını, aracın pert haline geldiğini, müvekkilinin uğradığı zararın sigorta tarafından bedelin üstünde olduğunu, davacının senedi özgür iradesiyle imzaladığını, davacının hile/aldanma iddiasının olduğunu, imza itirazının olmadığını, hükümsüzlük iddiasının kanıtlanamadığını, mahkemenin talep etmesi halinde ticari defterlerini inceleyebileceğini, uyuşmazlıkla bağlantılı bir ceza dosyası olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; müvekkilinin araç kiralama taahhütnamesi imzaladığını zannederek taahhütnamenin uzantısı niteliğinde olan evrakı imzaladığını, senedin aldatma hile yolu ile imzalatıldığını, meydana gelen kazada kusurunun olmadığını, tüm zararın sigorta şirketinden karşılanacağının davalı tarafça beyan edildiğini, takibin kötüniyetle başlatıldığını, mahkemenin özen ve dikkat gösterilmeden imzalandığı gerekçesi ile davanın reddine ilişkin kararının yerinde olmadığını, müvekkilinin tacir olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını, davanın kabulünü, takibe konu tüm iş ve işlemlerin durdurulmasını talep etmiştir.
GEREKÇE:Dava, İİK’nın 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Gerek davacı ve gerekse davalı vekili, taraflar arasında araç kiralamasına ilişkin sözleşme bulunduğunu belirtmişlerdir. Davacının dava dilekçesi ekinde taahhütname, davalının ise cevap dilekçesi ekinde araç teslim formu ve taahhütname fotokopisi sunulduğu görülmüştür. Kira sözleşmesinden kaynaklanan davaların HMK’nın 4.maddesi uyarınca dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın sulh hukuk mahkemesinde görülmesi gerekir. Görev hususu kamu düzeninden olup taraflarca ileri sürülmese de yargılamanın her aşamasında mahkemece gözetilmesi gerekir. İlk derece mahkemesince davanın usulden reddine kararı verilmesi gerekirken işin esasına ilişkin yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan davacı vekilinin esasa dair istinaf sebepleri incelenmeksizin istinaf talebinin HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince kabulü gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin esasa dair yönler incelenmeksizin KABULÜNE,2-6100 sayılı HMK 353/1-a-3 maddesi gereğince İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 20/11/2019 tarih, 2018/1068 esas, 2019/1038 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın sulh hukuk mahkemesinde görülmesi için usulden red kararı verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 4-Davacı vekilinin esasa ilişkin sair istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ihtiyati tedbir talebinin görevli ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine,5-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 6-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 37,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 185,60 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 05/06/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.