Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/835 E. 2020/962 K. 09.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/835 Esas
KARAR NO : 2020/962 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/12/2019
NUMARASI : 2014/544 E. – 2019/1199 K.
DAVANIN KONUSU: Tespit
KARAR TARİHİ: 09/06/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacılar vekilince verilen dava dilekçesinde; dava konusu senet üzerindeki davacının ticaret unvanını gösterir kaşenin sahte olduğunu, davacının uzun yıllardır kullanageldiği kaşe ile senet üzerindeki kaşenin farklı olduğunu, senet üzerindeki yazı tipi … 2010’a ait “…”ye ait olduğunu, senedin ise 2009 yılında tanzim edildiğini, senedin bilgisayarda yazılarak düzenlendiğini ve yazıcıdan çıktı alındığını, bu durumun teknik uzmanlar tarafından incelenmesi gerektiğini, davaya konusu senedin davalılar tarafından gerçeğe aykırı şekilde tanzim edildiğini, bu nedenlerle sahteliğinin tespiti istenilen senedin dayanak yapıldığı İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasındaki icra takibinin HMK.m.209/f.1 hükmü uyarınca teminatsız olarak durdurulmasına, yazı fontu ile ilgili microsoft Türkiye’den bir bilirkişi seçilmesine, senet üzerindeki imza mürekkebine ve yazıcı izine (imzasına) ilişkin inceleme yapmak üzere Adli Tıp Enstitüsü’nden bilirkişi incelemesi seçilmesine, davanın kabulü ile dava konusu senedin sahteliğinin tespitine karar verilmesini; talep ve dava etmiştir. Davalılar vekilince verilen davaya cevap dilekçesinde; davacı … açısından husumet itirazının bulunduğunu, davacıların 420.000 USD gibi bir meblağı müvekkilin borç olarak verebilmesinin veya sahip olabilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, sahtecilik iddiası nedeniyle icra takibinin kendiliğinden durmasının mümkün olamayacağını, İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/17 esas sayılı dosyası ile açılmış bir menfi tespit davasının bulunduğunu, bu nedenlerle, derdestlik nedeniyle davanın reddine, yetkisizlik kararı verilmesini, davacı … açısından davanın husumetten reddi ile devanın esastan reddine karar verilmesini; talep etmiştir. İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/12/2019 tarihli 2014/544 Esas- 2019/1199 Karar sayılı kararıyla; “davaya konu sahtelik iddialarının, aynı vakıalarla, aynı davalılara karşı menfi tespit davası kapsamında İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/17 esas sayılı dosyasında yargılama konusu edildiği, sonrasında açılan işbu davada HMK.208.maddesi gereğince sahteliğin tespiti isteminde davacının hukuki yararının bulunmadığı” gerekçesiyle; davanın hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, mahkemenin 16/03/2015 tarihli tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Davacılar vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; HMK 208/3 maddesinde ” Bir belgenin sahteliğini iddia eden kimse, bunu aynı mahkemede ön sorun şeklinde ileri sürebileceği gibi, bu konuda ayrı dava da açabilir” düzenlemesi gereğince hukuki yararın bulunduğunu,-İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/17 esas sayılı dosyasında neticei talebin ” İstanbul…. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takiplerine konu bonoların iptaliyle müvekkili şirketin işbu nedenle borçlu olmadığının tespitine, davalı … ile müvekkili şirket arasında herhangi bir temel borç ilişkisi bulunmadığının tespitine” şeklinde olduğunu, icra takibine/menfi tespit davasına konu bononun sahteliğinin ise huzurdaki davada konu edildiğini, -hem menfi tespit davasında ön sorun talebinde bulunulmaması hem de HMK 208/3 madde açık hükmü, hem de …’nun ilgili dosyada talep (taraf yazılmak istendiği, sehven talep yazıldığı kanaati oluşmuştur) olmaması sonucu müvekkillerinin hukuki yararının bulunduğunu, hukuki yarar yokluğundan red kararının isabetli olmadığını, beyanla ve davanın esasına ilişkin iddialara yer verilerek mahkemenin red kararının kaldırılarak yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı …. Ltd. Şti. vekilinin istinafa cevap dilekçesinde; davacının sahtecilik iddiasının İstanbul C. Başsavcılığının 2018/49389 Sor. Ve 2019/29640 Karar sayılı soruşturma dosyasında incelenerek kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, davacının itirazının reddedilerek kesinleştiğini, sahtelik iddiası hakkında kesinleşmiş karar bulunduğundan davacı tarafın aynı konuda dava açmasında hukuki yararının bulunmadığını, davacının dava dilekçesinde; davacı şirketin eski müdürü …’nun senetteki imzayı beyaza imza şeklinde attığını, şirket kaşesinin kullanılan kaşe ile aynı olmadığını, sahte senet meydana getirildiğini, cevaba cevap dilekçesinde; takibe konu senedi emeklilik işlemleri için beyaza atarak emeklilik işlemlerinde kullanılmak üzere tanzim edildiğini, davalı …. kardeşine emeklilik işlemleri için teslim edildiğini ileri sürdüğünü, savcılığın bu iddialara takipsizlik kararı verdiğini, iddiaların ispatlanamadığını, İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/17 esas sayılı dosyasında alınan raporların da davacı iddiasını ispatlamaktan uzak olduğunu beyanla istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.Dosyaya celp edilen 2013/17 Esas sayılı dosyanın dava dilekçesinden; davacı ….Ltd. Şti tarafından, davalılar … ve …. Ltd. Şti aleyhine, aynı senetten dolayı borçlu bulunmadığının tespiti talebiyle, İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/17 esas sayılı dosyasında, İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına konu bononun iptaliyle davacının bu bono nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesinin talep ve dava edildiği, gerekçe olarak, takibe konulan bononun, davacı şirketin eski müdürü olan davacı …’nun beyaza attığı imzanın sahte bir şekilde senet haline getirilmesi sonucunda ortaya çıktığını, yani davacı şirketin, takibe konu belgeyi bono vasfı ile imzalamadığını, davacı …’nun emeklilik işlemlerinde kullanılmak üzere boş bir kağıda attığı imzanın davalı … tarafından ele geçirilip ve kambiyo vasfında bir belgeye dönüştürülerek kötüniyetli bir şekilde davalıya ciro edildiğini, kaşenin sahte olduğunu, işbu senedin lehtarı … ile davacı şirket arasında hiçbir ticari ilişki bulunmadığını, davacı firmanın ne … ne davalı şirket ile 420.000,00 USD’lik bir işlemi olmadığını, bononun üzerindeki “nakten” kaydının tamamen kurgusal olduğunu ileri sürmüştür.
GEREKÇE ;Davacılar vekilinin dava dilekçesinde; İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına konu 30/08/2010 vadeli, 420.000 USD bedelli, borçlusu davacı …Tic. Şirketi, lehtarı …, hamili … .Ltd. Şti. Olan senedin sahteliğinin tespitini talep ettiği, gerekçe olarak davacı şirketin eski müdürü olan davacı …’nun emeklilik işlemlerinde kullanılmak üzere boş bir kağıda attığı imzanın davalılar tarafından senet haline getirildiğini, kaşenin sahte olduğunu, senet üzerindeki yazıların … 2010 programına ait olmasına rağmen, senedin 2009 yılında tanzim edildiğini ileri sürmüştür. HMK 208/3 maddesinde ” Bir belgenin sahteliğini iddia eden kimse, bunu aynı mahkemede ön sorun şeklinde ileri sürebileceği gibi, bu konuda ayrı dava da açabilir” hükmü düzenlenmiştir. Davacı şirketin, davalı aleyhine İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/17 esas sayılı dosyasında açtığı davada da; İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına konu bononun sahte olarak oluşturulduğuna dair iddiaların ileri sürülerek iptali ile davacının bu bono nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ettiği, sahtelik iddiası daha önce açılan menfi tespit davasında da ileri sürülmekle, ön sorun şeklinde ele alınarak inceleneceğinden, derdest iddia nedeniyle ayrı bir sahtelik davası açmasında hukuki yararının bulunmadığı ilk derece mahkemesinin kararının davacı şirket yönünden yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Davacı …’nun İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/17 esas sayılı dosyasında görülen menfi tespit davasında taraf olmadığı anlaşılıyorsa da; davaya konu senet üzerindeki imzasının şirket kaşesi üzerinde ve şirket yetkilisi sıfatıyla bulunması nedeniyle, sahteliğin tespiti davasında, davacı sıfatının bulunmadığı, ilk derece mahkemesince, bu davacı yönünden husumet yokluğundan davanın reddi gerekirken davanın hukuki yarar yokluğundan reddi kararının yerinde olmadığı kanaatiyle, sonuç itibarıyla her iki davacı yönünden davanın reddi kararı yerinde olmakla davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine, ancak dairemizce dava şartları kamu düzeniyle ilgili olmakla HMK 355. Madde gereğince resen gözetilerek mahkeme kararının gerekçesi düzeltilmekle, kararın kaldırılmasına, davacı … yönünden davanın husumet yokluğundan reddine, davacı şirket yönünden hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmiş, tarafların usuli kazanılmış hakları korunmak suretiyle aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-Davacılar vekilinin istinaf isteminin REDDİNE, 2-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 ve HMK 355. maddeleri gereğince İstanbul Anadolu 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/12/2019 gün ve 2014/544 Esas, 2019/1199 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,-Davacı … davasının, husumetten REDDİNE, -Davacı … davasının, dava şartı yokluğundan REDDİNE,-Mahkemenin 16/03/2015 tarihli tedbir kararının kaldırılmasına, 3-İlk derece yargılaması yönünden; -Alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 24,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 30,10 TL harcın davacılardan tahsili ile hazineye irat kaydına, -Davalılar davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, -Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,-Davalılar tarafından yapılan 220,00 TL posta yargılama giderinin davacılardan tahsili ile davalılara verilmesine, -Taraflar tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK. 333.madesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine, 4-İstinaf yargılaması yönünden; -Harçlar peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, -Davacıların yaptığı yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 09/06/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.