Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/834 E. 2022/1089 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/834 Esas
KARAR NO: 2022/1089
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/12/2019
NUMARAS: 2016/1216 E. – 2019/911 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına dayanak olarak gösterilen 85.000 TL bedelli senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığını belirterek dava konusu senetten dolayı borçlu bulunmadıklarının tespitine, %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatı ile %10’dan aşağı olmamak üzere para cezasına mahkum edilmesine, vekalet ücreti ve yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takip dosyasının itirazsız olarak kesinleştiğini, sonradan imza inkarının ileri sürülemeyeceğini, bunun kötüniyetli olduğunu, davacının gelinlerinin borcunu karşılamak için bizzat senet düzenlediğini, ayrıca bu hususta kendilerine üç adet çek de verdiklerini , orda da kasıtlı olarak bir sahtecilik yapmaları nedeniyle kendileri tarafından şikayet başlatıldığını belirterek haksız davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03.12.2019 tarih ve 2016/1216 Esas – 2019/911 Karar sayılı kararıyla; “… davanın, davacının dava konusu olan takip dayanağı senetteki imzanın kendisine ait olmadığından bahisle borçlu bulunmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davası olduğu, iddia ve savunmaların değerlendirilmesi amacıyla ATK Fizik İhtisas Dairesinden imza incelemesine yönelik alınan raporda senette kefil bölümündeki “…” isim ve yazısı ve atfen atılı basit tersimli imzalar ile …’ün mukayese yazı ve imzaları arasında, tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığı ve söz konusu isim yazısı ve imzaların …’ün eli ürünü olmadığının tespit edildiği, raporun ayrıntılı ve gerekçeli olduğu ve hükme esas alındığı, davalı vekili tarafından, ceza soruşturmasının bekletici mesele yapılması talep edilmiş ise de, ceza dosyası incelendiğinde, ceza dosyası sonucunda verilecek kararın, bonodaki imzanın davacıya ait olduğu ve davacının bonodan dolayı sorumlu olduğu sonucunu doğurmayacağı ve bu haliyle de, dava ve takibe konu bonodaki davacı imzasının davacıya ait olmadığı subut bulduğundan ve sahtecilik iddiası mutlak defi olduğundan davacının menfi tespit isteminin haklı olduğu ve dava açmakta da hukuki yararının bulunduğu anlaşıldığından menfi tespit isteminin kabulüne, davalının takip başlatmakta kötü niyetli olduğunun mevcut delillerle ispat edilemediği anlaşıldığından davacının koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı ve % 10 para cezasına ilişkin istemlerinin de ayrı ayrı reddine.” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Mahkemece sadece imza incelemesi dikkate alınarak hüküm tesis edilmesinin hatalı olduğunu, oysa tüm delillerin birlikte değerlendirilmesinin zorunlu olduğunu, Müvekkil ile davacının kızı … arasında ticari ilişkiden kaynaklı olarak dava konusu bononun tanzim edildiğini, borçlunun annesi olan davacıyı kefil gösterdiğini ve ona imzalattığını beyan ederek bonoyu müvekkile teslim ettiğini, bu durumun dava dışı borçlunun kabulünde olduğunu, İmzanın davacıya ait olmadığının öğrenilmesi üzerine suç duyurusunda bulunduklarını ve İstanbul C.Başsavcılığı’nın 2019/193786 Sor.sayılı soruşturmanın başlatıldığını, mahkemece bu soruşturmanın bekletici mesele yapılmamasının usule aykırı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *ATK Fizik İhtisas Dairesinden alınan raporunda; “dava konusu senette kefil bölümündeki “…” isim ve yazısı ve atfen atılı basit tersimli imzalar ile …’ün mukayese yazı ve imzaları arasında, tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığı ve söz konusu isim yazısı ve imzaların …’ün eli ürünü olmadığı” tespit edilmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, icra takibine dayanak gösterilen bonodaki imzanın kendisine ait olmadığını beyanla menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı taraf ise iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından,”…bonoda yer alan kefil imzasının davacının eli ürünü olmadığının İstanbul Adli Tıp Kurumu’nca yapılan inceleme sonucu tespit edildiği, davacının bu nedenle davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacının kötü niyet tazminatı ve % 10 para cezası talebinin reddine” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı, davaya ve takibe konu 15.05.2016 tanzim 15.08.2016 vade tarihli ve 85.000,00 TL tutarlı bonodaki kefil imzasının kendisine ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunmuştur. Mahkemece imza incelemesi amacıyla aldırılan ve denetime elverişli bulunan Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin 11.06.2019 tarihli raporu ile “Bonodaki imzanın davacının eli ürünü olmadığı” tespit edildiğinden, mahkemenin davanın kabulüne karar verilmiş olması isabetli olduğundan, davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir. Davalı vekili her ne kadar, ceza soruşturmasının bekletici mesele yapılması gerektiğini ileri sürmüş ise de; gerek işbu dava dosyasında gerekse de ceza soruşturmasında alınan bilirkişi raporlarıyla bonodaki imzanın davacıya ait olmadığının net olarak tespit edilmiş olması karşısında, ceza soruşturması sonucunda verilebilecek kararın işbu davaya etkisi olmayacağı anlaşıldığından, mahkemece ceza soruşturmasının bekletici mesele olarak kabul edilmemesi de yerindedir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 5.806,35 TL harçtan, peşin alınan 1.452,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.354,35 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.15/06/2022