Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/81 E. 2022/819 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/81 Esas
KARAR NO: 2022/819 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/07/2018
NUMARASI: 2017/43 E. – 2018/200 K.
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini
KARAR TARİHİ: 18/05/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Kartal … Noterliğinde 08/12/2015 tarihinde onaylattığı ve Kültür Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü’ne kayıt ve tescil ettirdiği program formatının … de yayınlanan … isimli televizyon programının tanıtım reklamlarında gördüğünü formatın birebir aynısının kullanılması nedeniyle gönderdiği ihtarnameye … den cevap gelmediğini programın yapımcılığını diğer davalının üstlendiğini program içeriğinin …’ nin internet sitesinde açıklandığını formatın kendi bilgi ve onayı dışında senaryolaştırılarak çekiminin yapılıp yayınlandığını belirterek, FSEK 68. Madde gereğince üç kat tazminat talebinde bulunduklarını beyanla; izinsiz yayınlanan her bölüm için şimdilik 1000 TL den toplam 10.000 TL’ nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili dava konusu siteye erişimin engellenmesi yayının durdurularak tecavüzün ref ‘i ve hükmün ilamını talep etmiştir.
CEVAPLAR: Davalı … vekili cevap dilekçesinde;mahkemenin yetkili olmadığını Ankara mahkemelerinin yetkili olduğunu dava konusu formatın eser olmadığından mahkemenin görevli olmadığını kendilerine husumetin yöneltilemeyeceğini dava konusu formatın ayırt edici bir özelliğinin bulunmadığı hususiyet taşımadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; formatın eser niteliğinde olmadığından korunamayacağını ihtiyati tedbir talep edilemeyeceğini … in format sahibi olduğunu bu nedenle kendilerine husumetin yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. … katılma talepli dilekçesinde; dava konusu televizyon formatının kendisi tarafından özgün olarak hazırlandığını, davacı formatından farklılıklar içerdiğini, davacı formatının dünyaca yayınlanmış TV formatlarından ilham alınarak hazırlandığını ve davacının program formatının tescil ettirdiği tarihten önce “…” adlı TV programının 05/09/2012 tarihinde, “…” adlı TV programının ise 31/05/2013 tarihinde yayınının gerçekleştirildiğini, çiftlerin sorunlarının işlenmesinin, özellikle aile bağlarının güçlendirilmesi amacıyla işlenmesinin daha önce var olmayan işlenmemiş bir fikir olmadığını, burada önemli olanın düşünceden ibaret formatın hayata geçiriliş biçimi olduğunu, müvekkilinin formatının birçok TV programı ile ortak benzer konuları ele alıyorsa da, konuları farklı işlediğini, davacının format olarak tescil ettirdiği çalışmanın TV formatı olmaktan uzak olduğunu, bir eserin özgün olarak kabul edilebilmesi için eser sahibine mahsus olması ve genel olarak bilinenden farklı olması gerektiğini, davacının çalışması ile davalının formatı arasında derin farklılıklar bulunduğunu, konularının ve konunu işleniş biçiminin farklı olduğunu, dava dayanağı metinlerde çözüm yaklaşımları ile ilgili bilgi bulunmadığını, beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 19/07/2018 tarihli 2017/43 E. – 2018/200 K. sayılı kararıyla; “…Tüm dosya kapsamı gelen belgeler alınan bilirkişi kök ve ek raporu ışığında … 1 de yayınlanan … program ile davacıya ait Kültür Bakanlığınca tescil edilen formatın farklı olduğu herhangi bir tecavüzün bulunmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkilinin aile bağlarını birleştirmeye yönelik bir televizyon programı içeriği oluşturduğunu ve bu format içeriğini hem Kartal … Noterliği’ne 08/12/2015 tarihinde … yevmiye numarasıyla beyan ettiğini ve 30/06/2016 tarihinde Fikir ve Sanat Eserlerinin Kayıt ve Tescili Hakkında Yönetmelik’e uygun şekilde Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğüne kayıt ve tescil ettirdiğini, …’in ise Beşiktaş … Noterliğinin 22.12.2016 tarih … yevmiye numaralı beyannamesi ile ve Beşiktaş … Noterliğinin 13.02.2017 tarih … yevmiye numaralı beyannamesi ile iki kez beyan edildiğini, “…” Programının formatını beyan ettiğini, Sinema – Tv Eleştirmeni yazar …’ın 15.01.2017 tarihinde … gazetesinde yayınlanan yazısında müvekkilinin programından bahsedildiğini, feri müdahilin davalı Üs Yapım ile 20/02/2017 tarihinde adi yazılı Lisans Hakkı Devir Sözleşmesi yaptığını, … adına Kültür Bakanlığında tescil kaydının bulunmadığını, “…” programının müvekkilinin eserinden esinlenerek kopya edilerek oluşturulduğunu, devir sözleşmeleri bile imzalanmadan …’de yayınlandığını, tarafların programlarının adı, amacı, yayın periyodu, yayın saati, programın işleyişi ve program ödülünün benzer olduğunu, davalının programının müvekkilinin eserinden esinlenilerek, program formatının kısım kısım kopya edilerek oluşturulduğunu, mahkemece alınan kök ve ek raporların eksik ve hatalı olduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; yargılama sırasında alınan raporda, tarafların formatlarının farklı olduğu, davalı formatının ayırt edici özelliklere sahip olduğu, ortada FSEK kapsamında değerlendirilebilecek bir ihlal ya da tecavüzün olmadığının saptandığı istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep ettiklerini beyan etmiştir. Daval … Tic. Ltd. Şti. Vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; davacı formatının ismi, yayınlanacağı kuşak, yayınlanma şekli, program çekiliş şekli ve format yapısı açısından yalnızca soyut fikirlerden oluşan ve birden çok ihtimal içeren oldukça kapsamlı bir şekilde öngördüğü metni notere beyan verdiği, davacının davalının programı üzerinden haksız kazanç sağlama amacıyla dava açtığını, davanın dayanağı olarak gösterilen belgelerin soyut fikirlerden oluştuğunu, davacının programının isminin dahi özgünlük ve hususiyet içermediğini, program metninin de hususiyet içermediğini, yurt dışında birçok örneği bulunduğunu, özgün olmadığını, davacı formatı ile davalı tarafa ait program arasında derin farklılıklar bulunduğunu, konunu işleniş biçiminin de farklı olduğunu beyanla istinaf başvurusunun esastan reddini talep etmiştir.
DELİLLER: Davacıya ait Kartal … Noterliğinin 08.12.2015 tarih ve … Yevmiye numaralı “Televizyon Formatı” beyannamesi dosyaya sunulmuştur. Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğüne yazılan yazı cevabında davacının “…” isimli 30/06/2016 tarihli olarak formatını isteğe bağlı olarak kayıt tescil ettirdiğini belirterek tescil belgesi örneği göndermiştir. Fer’i müdahil … in format sahipliğine ilişkin, Beşiktaş … Noterliğinin 22.12.2016 tarih … yevmiye numaralı beyannamesi ve Beşiktaş … Noterliğinin 13/02/2017 tarihli … yevmiye nolu beyannamesi dosyaya sunulmuştur. İlk derece mahkemesince üç kişilik bilirkişi heyetinden alınan raporda; Her iki formatın da genel temasının aile olduğu, aile kurumu üzerinden bir program yapılması tasarlandığı, ailenin güçlendirilmesi, aile bireylerinin karşılaştığı sorunların çözülerek ilişkilerin iyileştirilmesinin amaçlandığı, her iki format programın kapsamında, boşanmak üzere olan, geçimsiz aileleri, sorunlu çiftleri, sorunlu evlilikleri elc alarak her programda o aileyi kurtarmaya, sorunlarını çözmeye yönelik girişimlerde bulunulmasının yer aldığı, uzman desteğiyle evlilikteki problemleri çözüp boşanmayı engellemenin amaçlandığı, sorunlu ve mutsuz evliliklerdeki karı-koca her iki tarafı da ele alarak yaptıkları hataları, yanlışları ve’veya doğruları yine uzman değerlendirmeleriyle kendileriyle yüzleştirerek, hatalarını düzeltmelerine yardımcı olmak, doğru davranışları göstererek eşine karşı doğru yaklaşımla aradaki problemleri çözmeye çalışmak hedeflendiği, … televizyonunda yayınlanan davalı tarafın programında sadece tek bir uzman aile terapisti bulunduğu, davacı formatta ise bir ve/veya pedagog, psikolog, sosyal hizmet uzmanı, avukat vs…gibi çok sayıda uzmanın programda olması öngörüldüğü, davalı tarafin dosyada CD’leri yer alan 25 programının hepsinde uzman aile terapisti olarak Dr. …’nın yer aldığı, program boyunca zaman zaman araya girerek öneri ve tavsiyelerde bulunduğu, bilimsel açıklamalar yaptığı, oysa davacı tarafın formatında uzmanların konuya göre değişmesi, birden çok sayıda olması, çok çeşitli uzmanlık dallarından – kişilerin bulunmasının öngörüldüğü, davacı formatta, bu TV programının gerçek kişilerle ve/veya canlandırma yoluyla gerçek kişilerden esinlenilerek kurgusal bir drama yapılabileceği yazılı iken, davalı formatta, gerçek kişilerden esinlenilerek canlandırma yoluyla kurgusal bir anlatım yolunun benimsendiği, davacı formatta, programın bir stüdyo programı olabileceği, seyircili ya da seyircisiz çekilebileceği, seyirci içi yorumculu ya da yorumcu olmadan çekilebileceği, program kapsamında bir ya da birkaç sunucu olabileceği, harici aktüel çekimler olabileceği, bu çekimler için erkek ya da bayan muhabir kullanılabileceği , davalı formatta ise programın stüdyoda yapılmadığı, seyirci ya da muhabir bulunmadığı, herhangi bir yorumcu yer almadığı, yayınlanan programda aktüel çekimler ve kurgusal drama çekimlerle bir anlatım tarzı benimsendiği, davacı yanın noterden tasdik ettirdiği formatın aile teması üzerine kurulu, genel kapsamlı bir format niteliği taşıdığı, davalı tarafın programının ise aynı temayı işlemekle beraber format olarak farklı bir yapı arz ettiği iki format arasındaki benzerliklerin ihlal yada tecavüz olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı bu nedenle … televizyonunda yayınlanan programın farklı bir formata sahip olduğu belirtilmiştir. Davacı vekili rapora itiraz etmiştir. İlk derece mahkemesince alınan 26/04/2018 tarihli ek raporda; her iki tarafın formatlarının farklı olduğu davalı tarafın formatının ayırt edici niteliklere sahip olduğu kimi konularının benzeşmesinin ihlal ya da tecavüz olarak değerlendirilemeyeceği konusundaki kök rapordaki görüşlerini koruduklarını, dava konusu formatın yaratıcısı feri müdahil …’in dilekçesindeki teknik açıklamaların davacı tarafın dilekçesinde (rapora itiraz) sorduğu sorulara ve itirazlara yanıt niteliği taşıdığını, heyetçe hazırlanan bilirkişi raporunda savunulan fikirlerin, dava konusu formatın yaratıcısı …’in sunduğu dilekçedeki bilgiler ile paralellik taşıdığını, kök rapordaki görüşlerini muhafaza ettiklerini beyan etmişlerdir. Davalı tanığı … beyanında; davalı şirketin idari işler müdürü olduğunu … in 2016 yılı sonunda elindeki formatla kendilerine geldiğini davalı tanığı … da şirket içerik editörü olduğunu 2016 sonu 2017 başında … hanımla birlikte proje üzerinde çalıştıklarını belirtmiş davacı tanığı … Tv Yapımcısı ve eleştirmen olduğunu format üzerinde 5 yıldır davacının çalıştığını sonrasında kendisininde köşesinde yazdığını Türkiye de boşanma programlarına ilişkin bir formatın bulunmadığı ilk olarak davacının bu formatı tescil ettirdiğini belirtmiştir.
G E R E K Ç E: Davacı tarafça davalı … kanalında yayınlanan ve yapımcısının diğer davalı … Şirketi olduğu anlaşılan “…” isimli program formatının davacı tarafça notere onaylatılan ve Kültür Bakanlığına tescil ettirilen program formatı ile aynı olduğunu beyanla, tecavüzün refi ile FSEK 68. Madde gereğince üç kat tazminata hükmedilmesi talep edilmiştir. İlk derece mahkemesince davalılara ait program formatı ile davacı program formatının farklı olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiş davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı tarafça noterde tasdik ettirilerek, Kültür Bakanlığından tescil ettirilen program formatının eser vasfında olduğu, davalı … kanalında yayınlanan program formatının davacının formatına tecavüz edildiği ileri sürülerek FSEK 68. Madde kapsamında tazminat ile tecavüzün refinin talep edildiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafça noterde tespit ettirilen program formatının FSEK hükümlerine göre eser olup olmadığı ve hangi tür eser grubuna dahil olduğunun mahkemece somut uyuşmazlığın niteliğine göre, konusunda uzman bir bilirkişi veya bilirkişi kurulunun özel ve teknik bilgisinden yararlanarak resen belirlenmesi gereklidir. (bkz Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 02.07.2007 tarihli, 2006/7694 Esas-2007/10079 Karar sayılı kararı ve yine aynı Daire’nin 28.06.2013 tarihli 2011/12577 Esas- 2013/13823 Karar sayılı kararları) Mahkemece öncelikle, davacının program formatının, kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olup olmadığı (objektif unsur) ve sahibinin hususiyetini (sübjektif unsur) taşıyıp taşımadığının tespitinden sonra, ikinci aşamada, davalı şirket tarafından yayınlanan programda bu formattan esinlenip esinlenilmediği, esinlenmenin iktibas serbestisi kapsamında kalıp kalmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, davacının ve davalının televizyon program formatının eser vasfında olup olmadığı konusunda inceleme ve değerlendirme yapılmadığı, özgün format özelliklerine sahip olup olmadığı, bununla birlikte davalı şirket tarafından yayınlanan programda davacı formatından esinlenip esinlenilmediği, esinlenmenin iktibas serbestisi kapsamında kalıp kalmadığı usulünce değerlendirilmemiştir. Mahkemece alınan kök raporda taraflara ait format arasındaki benzerlikler ve farklılıklara yer verildikten sonra “davacı yanın noterden tasdik ettirdiği formatın aile teması üzerine kurulu, genel kapsamlı bir format niteliği taşıdığı, davalı tarafın programının ise aynı temayı işlemekle beraber format olarak farklı bir yapı arz ettiği iki format arasındaki benzerliklerin ihlal yada tecavüz olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı” görüşü açıklanmışsa da, hangi farklılıklar nedeniyle özgün nitelik taşıdığı denetime elverişli olacak şekilde açıklanmamıştır. Davacı vekilince kök rapora itiraz edildiği, itirazlara yönelik gerekçelere ek raporda yer verilmediği, feri müdahil …’in dilekçesindeki teknik açıklamaların itirazlara yanıt niteliğinde bulunduğunu beyan ettikleri anlaşılmıştır. Mahkemece davacı vekilinin, rapora itirazlarının karşılanmadan eksik incelemeye dayalı kök ve ek rapora göre karar verilmesi yerinde olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkeme kararının kaldırılarak, Dairemizin kararında işaret edilen hususlarda yeni bir heyetten denetime elverişli şekilde rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’nin 19/07/2018 tarihli 2017/43 E. – 2018/200 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2-Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 81,50 TL (posta-teb-müz) masrafının davalılardan alınarak, davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 18/05/2022 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.