Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/760 Esas
KARAR NO: 2022/1245 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/11/2019
NUMARASI: 2017/550 E. – 2019/400 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 04/07/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 1984 yılından bu yana … no ile adına TPMK nezdinde tescilli olan “…” markasının 8. sınıfta tescilli olduğunu, bu markayı her türlü ticari evrakında, fuarlarda kullandığını, bu marka altında üretim ve satışını yaptığını, ancak bu markaya benzer olan davalı adına … sayı ile tescilli “…” markasının aynı sınıf mallar için tescilli olduğunu, davalı tarafından söz konusu markanın kullanılmasının tüketici nezdinde, bu markayı taşıyan ürünün davacının seri markalarından biri olduğunu düşündürteceğini, tüketici nezdinde iltibas yaratma ihtimalinin bulunduğunu ve bu durumun haksız rekabet oluşturduğunu ve müvekkilini maddi ve manevi zararlara uğrattığını iddia ederek, davalı adına … sayı ile tescilli “…” ibareli markasının 8. Sınıf bakımından hükümsüzlüğünü ve sicilden terkini, markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespitini, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini ve verilecek hüküm özetinin ilanını talep ve dava etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili 26/06/2019 tarihli dilekçesi ile, 10.000,00 TL olan maddi tazminat talebini, 180.375,41 TL olarak ıslah etmiş ve harcını tamamlamıştır.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının … A.Ş.’nin grup şirketlerinden biri olduğunu, 30/01/1997 tarihinden bu yana faaliyette bulunduklarını, “…” markasının 31/12/2014 tarihinden itibaren müvekkili adına tescilli olduğunu, davalının bu markayı yoğun tanıtım programı sayesinde tanıttığını ve ayırt edicilik vasfına eriştirdiklerini, ayrıca taraf markalarının görsel açıdan çok farklı olduklarını, “…” ibaresinin çatal-bıçaklar için tanımlayıcı bir ibare olmadığını, ürünlerin hitap ettiği tüketici kesiminin genel olarak dikkatli kişilerden oluştuğunu, dolayısıyla yazı sitili, logo, tasarım açısından mevcut farklılık nedeniyle tüketiciler nezdinde iltibas oluşmayacağını ve davacının herhangi bir zarara uğramasının da söz konusu olamayacağını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
MAHKEME KARARI; Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 26/11/2019 tarihli 2017/550 E- 2019/400 K sayılı kararıyla; “… sayılı sayılı davacı markası “… ” ibareli olup, şekil içermediği, davalıya ait … sayılı “…” renkli ve şekil olarak ön planda olduğu, yazı ibareleri şekil karşısında dikkatlice bakılmadığı takdirde okunacak seviyede olmadığı, bilirkişi raporunda değinildiği üzere, davalının bu markası için büyük miktarda reklam harcaması yaptığı ve ayırt edici hale getirdiği, davacının markası ise tamamen şirket unvanı ile aynı olduğu, Türk Patent kayıtlarında yapılan incelemede de, aynı sınıfta “…” ibaresi ile birlikte başkaca ibareler taşıyan onlarca marka bulunduğu, dosya kapsamındaki delillere göre de, davalının tescilli markasını tescilli olduğu şekliyle kullandığını, markaların aynı veya benzer olup olmadıkları incelenirken, her bir unsura göre değil, bir bütün olarak her iki markanın bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünüyle bıraktığı etkinin dikkate alınacağını (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku S. 201 vd.) Yargıtay uygulamasında da, markanın bir bütün olarak bıraktığı intiba-bütünsel intibanın değerlendirilmesi, markaların bir bütün olarak ele alınması gerektiğinin belirtildiğini, bu ilkeler çerçevesinde, her iki marka birlikte incelendiğinde; sadece “…” kelimesinin aynı olup, diğer eklerinin tamamen farklı olduğunu, davacı markası sadece şirket unvanından ibaretken, davalı markasının baskın özelliğinin şekil markası olup, müşterek olan “…” kelimesi dışında aralarında görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlik bulunmadığı, davalının büyük miktarda reklam yatırımları yaparak markasını bilinir hale getirdiği, dolayısıyla markalar arasında tüketici nezdinde karıştırma tehlikesi dahi bulunmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı, HMK 282 maddesinin verdiği yetkiyle bilirkişi raporuna itibar edilmediği, hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı ve davacının markadan doğan haklarının ihlalinin söz konusu olmadığı, keza haksız rekabet koşullarının da oluşmadığı ” gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; 556 Sayılı KHK 7/b maddesi ile, SMK 5/ç bendinde, aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilen markanın, daha önce tescil için başvuran markalar ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olmasının ret sebebi olarak düzenlenmesine rağmen davalı markasının hukuka aykırı olarak tescil edildiğini, markanın, tüketiciler tarafından müvekkile ait bir seri marka olduğu ve bu marka ile yeni ürünler çıkarılmış gibi bir intiba yaratması ihtimalinin mevcut olduğunu, mahkemenin uzmanlık gerektiren bir alanda kök ve ek rapor almasına rağmen yetersiz bir hukuki gerekçe ile davanın reddine karar verdiğini. -… ibaresinin müvekkilinin markasının belirleyici ve ayırt edici unsuru olduğunu, davalı markasındaki şekil unsurunun, müvekkilinin markasındaki … esaslı unsurundan haksız olarak istifade edebilmek için kullanıldığını, davalının … markasının şekil unsuru olmadan resmi internet sitesi dahil birçok alanda kullanıldığını, kullanımlara ilişkin görüntülerin bilirkişi rapor içeriğinde bulunduğunu, reklam filmleri ve ürünlerde markanın tescil edilen haliyle kullanılmadığını.-Tarafların markalarının aynı sınıfta tescilli olduğunu ve müvekkilinin markasının 25-30 yıl önce tescil ettirildiğini, davalı markasının esas unsurunun … ibaresi olup, şekil unsuru ve … ibaresinin etkisinin az olduğunu, tüketicinin söz konusu iki marka arasında bir bağlantı kurarak müvekkilinin seri markası veya başkaca bir çeşit ürününü aldığı düşüncesi ile … ürünü satın alacağını, … markasının tescil edilen bir “…” şeklinin de, ayırt edici bir karaktere sahip olmadığını, hatta markaların ortak ifadesi olan … (…) kelimesini pekiştiren nitelikte olduğundan farklılık değil, bilakis benzerlik için anahtar kabul edilmesi gerektiğini. -Davalı markasının tescil kaydına teminatsız olarak 3. Kişilere devrinin önlenmesi yönünden tedbir konulmasını, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde en azından TPMK kaydına “davalıdır” şerhi konulmasını talep ettiklerini. -Gerekli görülürse bilirkişi incelemesi yapılmasını. -İstinaf incelemesi sonunda mahkeme kararının kaldırılarak, davalının tescilli markasının 8. Mal sınıfı bakımından hükümsüzlüğü ve terkinine, dosyada hesaplandığı şekilde maddi ve manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; dosya kapsamındaki delillere göre müvekkili şirketin kullanımının tescilli markasındaki gibi olduğunu, markaların aynı veya benzer olup olmadıkları incelenirken, her bir unsura göre değil, bir bütün olarak her iki markanın bıraktığı genel, global izlenim, markaların bütünüyle bıraktığı etkinin dikkate alınacağını, “…” ibaresinin, 8 nolu sınıf yönünden sektörde değişik firmalar tarafından da kullanıldığını, TPE’nin resmi sitesinden marka listesinden, … ibaresini 8. sınıfta kullanan 39 adet markanın mevcut olduğunun anlaşıldığını, … ibaresinin 8 sınıfa konu olan hizmetler bakımından ayırdediciliği zayıf bir ibare olduğunu, kararın usul ve yasaya uygun olduğunu beyanla istinaf başvurusunun esastan reddini talep etmiştir.
DELİLLER; Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, … sayılı “…” ibareli markanın, 08. Sınıfta ilk defa 18/12/1995 tarihinde davacı adına tescilli olduğu ve 18/12/2015 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle yenilendiği, … sayılı “…” ibareli markanın, 07, 08, 09, 11, 12, 14, 15, 18, 20, 21, 24, 26, 27 ve 35. Sınıflarda 31/12/2014 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davalı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince, marka uzmanı/hukukçu bilirkişi, sektör bilirkişisi, muhasebeci/mali müşavir bilirkişiden alınan 13/03/2019 havale tarihli raporda; davalı şirketin … sayı ile adına tescil ettirmiş olduğu “…” markasının, davacıya ait … sayı ile 08 . sınıfta tescil edilmiş olan “…” ile benzer olup, davalıya ait marka tescil kapsamında 8. Sınıfta yer alan “Değerli madenlerden olanlar dahil çatallar, kaşıklar, bıçaklar ve kesme, doğrama, soyma amaçlı mutfak aletleri, tıraş, epilasyon, manikür, pedikür, güzellik amaçlı kişisel bakım sınıfa dahil alet ve cihazlar (saç düzleştirici ve kıvırıcı cihazlar, makaslar dahil). Elektrikli elektriksiz, buharlı ütüler”, 21. Sınıfta yer alan “Değerli metalden olanlarda dahil olmak bu sınıfta yer alan ve elektrikle çalışmayan ev ve mutfak gereçleri, kap kacak” malları üzerinde ve yine 35. Sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için 08.sınıftaki değerli madenlerden olanlar dahil çatallar, kaşıklar, bıçaklar ve kesme, doğrama, soyma amaçlı elektrikli olmayan kesici mutfak aletleri. Tıraş, epilasyon, manikür, pedikür, güzellik amaçlı kişisel bakım için kullanılan bu sınıfa dahil alet ve cihazlar (saç düzleştirici ve kıvırıcı cihazlar, makaslar dahil), elektrikli-elektriksiz, buharlı ütüler.” 21.sınıftaki değerli metalden olanlar da dahi olmak üzere, bu sınıfta yer alan ve elektrikle çalışmayan ev ve mutfak gereçleri, kap kacak.” mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir” hizmetlerinde kullanılması halinde tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet verilebileceği, davalının, davacı adına TPMK nezdinde tescilli aynısının ve ayırt edilmeyecek kadar benzerinin kullanımından dolayı SMK’nın 6. maddesi anlamında tüketici nezdinde iltibasa yol açabileceği ve davalının haksız yarar sağlayabileceği veya markanın itibarının zarar görebileceği beyan edilmiştir. Mahkemece bilirkişi heyetinden alınan 12/06/2019 havale tarihli ek raporda; kök rapordaki görüşlerine ilaveten, davacı tarafın marka hakkının tecavüze uğraması nedeniyle yoksun kaldığı kazancın SMK’nın 151/2-b maddesi uyarınca davalı tarafın ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonrasında, 31/12/2014-26/10/2017 tarihleri arasında … markalı çatal bıçak takımları, alım satımından elde ettiği 2015 yılı net karı toplamı 45.336,45 TL, 2016 yılı net karı toplamı 135.038,96 TL olmak üzere toplam 180.375,41 TL olarak hesap ve tespit edildiği ve davacının yoksun kaldığı kazanç olarak bu tutarı talep edebileceği belirtilmiştir.
G E R E K Ç E: Marka hükümsüzlüğü ile davacının markasına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, hükmün ilanı ile maddi ve manevi tazminat talepli davada, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Marka tescil kayıtlarından … sayılı “…” ibareli markanın, 08. Sınıfta “…” emtialarında ilk defa 18/12/1995 başvuru tarihinden itibaren davacı adına tescilli olduğu, hükümsüzlüğü istenen … sayılı “…” ibareli markasının, hükümsüzlüğü istenen 08. Sınıf ile diğer sınıflarda 31/12/2014 başvuru tarihinden itibaren davalı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır. Davacı markasının esas unsurunun, … ibaresi olduğu, markadaki … ibarelerinin markanın tescil edildiği emtialara işaret ettiğinden yan unsur olduğu, markanın diğer ibarelerinin de ticaret unvanının jenerik unsurlarından oluştuğu, ayırt edici unsurun … ibaresi olup uzun zamandır tescilli olduğu ve sunulan belgelerden fiilen kullanıldığı anlaşılmıştır. Davalı markasının şekil unsuru ile birlikte … sözcük unsurundan oluştuğu, şekil unsurunda … şekli bulunduğu, … ibaresi İngilizce “…” anlamına geldiğinden, … şekli ve … ibaresinin … ibaresine vurgu yaptığı,markanın esas unsurunu … ibaresi oluşturduğu, davalı markasının davacı markası ile, kavramsal, işitsel ve görsel olarak benzer olduğu, markaların ortalama tüketici kitlesine hitap ettiği, tüketici nezdinde seri marka izlenimi yaratacağı ve iltibas ihtimali bulunduğu, hükümsüzlük koşullarının oluştuğu kanaatine varılmıştır. Davacı tarafça davalı markasının 08. Sınıfta tümüyle hükümsüzlüğünün istenildiği, mahkemece alınan raporda 08. Sınıfta tescilli emtialar yönünden iltibas ihtimalinin bulunduğunun beyan edildiği anlaşılıyorsa da, Dairemizce yapılan incelemede; davalı markasının tescilli olduğu, “Değerli madenlerden olanlar dahil çatallar, kaşıklar, bıçaklar ve kesme, soyma amaçlı elektrikli olmayan kesici mutfak aletleri.” emtialarında tescil sınıflarının ortak olduğu ve bu sınıfta hükümsüzlük kararı verilebileceği, ancak davalı markasının tescilli olduğu “Elektrikli-elektriksiz, buharlı ütüler. Traş, epilasyon, manikür, pedikür, güzellik amaçlı kişisel bakım için kullanılan bu sınıfa dahil alet ve cihazlar (saç düzleştirici ve kıvırıcı cihazlar, makaslar dahil).” emtialarında davacının tescilli markasının bulunmadığı, tanınmışlık iddiasının da ileri sürülmediği, bu emtiaların davacının markasının tescilli olduğu “…” emtiaları ile aynı/benzer olduğundan söz edilemeyeceği kanaatiyle, bu emtia grubunda hükümsüzlük talebinin reddi gerektiği kanaatiyle, hükümsüzlük talebinin kısmen kabulü gerekirken reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir. 6769 Sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği 10/01/2017 tarihine kadarki dönemde, 556 Sayılı KHK hükümlerinin yürürlükte olduğu ve 556 Sayılı KHK’da, hükümsüzlük kararı verilinceye kadar, tescilli markanın kullanımının markaya tecavüz teşkil edeceğine dair bir düzenleme bulunmadığı anlaşılmıştır. 6769 Sayılı Yasa’nın 155. Maddesinde “Marka, patent veya tasarım hakkı sahibi, kendi hakkından daha önceki rüçhan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında, sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremez.” hükmü düzenlenmişse de, bu madde Kanun’un yürürlüğe girdiği 10/01/2017 tarihinden itibaren uygulanacaktır. Davalı vekilinin 12/03/2018 tarihli dilekçesi ekinde sunduğu reklam filmlerinin faturalarının 20/01/2018 , 20/11/2017 , 21/12/2017, 14/11/2017, 02/11/2017 tarihli olduğu dikkate alındığında, bilirkişi raporunda görselleri sunulan reklam filmleri içeriklerinin 26/10/2017 dava tarihinden sonraya ait olduğu anlaşılmakla, mahkemece hükme esas alınması yerinde olmamıştır. Dosya kapsamında dava tarihinden önce davalının markasını tescilli olduğundan farklı şekilde ve davacı markasına yaklaştırarak kullandığına dair delil bulunmamaktadır. Markaya tecavüzden kaynaklı davada, davalının dava tarihinden önceki kullanımları yönünden, 556 Sayılı KHK’nın yürürlükte olduğu dönem ve 6769 Sayılı SMK’nın yürürlüğe girdiği tarihten (10/01/2017) itibaren ayrı ayrı inceleme yapılması gerekmektedir. 556 Sayılı KHK’nın yürürlükte olduğu 10/01/2017 tarihine kadarki dönem için, davalının tescilli markasını kullandığı anlaşılmakla, markaya tecavüzden kaynaklanan talepler ileri sürülemeyecektir. 10/01/2017 tarihinden sonra çatal bıçak takımlarında … markasını kullandığının tespiti halinde ise; 6769 Sayılı SMK 155. Madde gereğince, sonraki tarihli markasını savunma olarak ileri süremeyeceği kanaatine varılmıştır. Mahkemece alınan 11/06/2019 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde, bilirkişilerce davalının ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapıldığı, davalı şirketin … çatal bıçak alım-satımının sadece 2015 ve 2016 yıllarında gerçekleştiğinin beyan edildiği, rapor ekinde sunulan belgeler incelenerek Dairemizce bilirkişi raporunun denetlenmesinde de aynı sonuca ulaşıldığı, bu durumda davalının 10/01/2017 tarihinden önceki eylemlerinin tescilli markası bulunması nedeniyle markaya tecavüz fiilinin sabit olmaması, 10/01/2017 tarihinden sonra ise markaya tecavüz ettiğinin ispatlanamaması nedeniyle, markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, hükmün ilanı ile tazminat talebinin reddi gerektiği kanaatine varılmıştır.Davacı vekilinin markanın 08. Sınıfta hükümsüzlüğüne ilişkin talebinin kısmen kabulü gerektiğinden tümüyle reddine karar verilmesi, markaya tecavüz ve haksız rekabete ilişkin dava yönünden ise karar gerekçesinin dosya kapsamına uygun olmaması nedeniyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne kısmen reddine, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilerek kazanılmış haklar korunarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 26/11/2019 tarihli 2017/550 E- 2019/400 K sayılı kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- DAVANIN KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE, A) Davalı adına tescilli … sayılı “…” ibareli markasının, 08. Sınıfta “Değerli madenlerden olanlar dahil çatallar, kaşıklar, bıçaklar ve kesme, soyma amaçlı elektrikli olmayan kesici mutfak aletleri.” emtialarında kısmen hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, fazlaya ilişkin hükümsüzlük talebinin reddine, B) Karar kesinleştiğinde, kararın TPMK’ya gönderilmesine, C) Markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, hükmün ilanı talebinin reddine, D) Maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, 4- İlk derece yargılaması yönünden; A) Alınması gereken hükümsüzlük davası yönünden 80,70 TL, markaya tecavüz ve haksız rekabet davası yönünden 80,70 TL, maddi tazminat yönünden 80,70 TL ve manevi tazminat yönünden 80,70 TL olmak üzere toplam 322,80 TL harcın, peşin yatırılan 256,17 TL harç ile 2.910,00 TL ıslah harcı toplamı 3.166,17 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.843,37 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, B) Davacı tarafça yapılan 80,70 TL karar ve ilam harcı, 31,40 TL başvuru harcı ve 4,60 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 116,70 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, C) Davacı tarafça yapılan, 770,30 TL posta gideri ve 2.100 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.870,30 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre (1/4 oranında) 717,58 TL’lık kısmının davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, Ç) Davalı tarafça yapılan 14,00 TL posta giderinin 3/4 oranında 10,50 TL’lık kısmının davacıdan tahsil edilerek davalıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, D) Kabulüne karar verilen hükümsüzlük davası yönünden, davacı lehine hüküm tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T.’ne göre 7.375,00 TL maktu vekalet ücreti taktirine, davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, E) Davalı lehine, hüküm tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T.’ne göre, reddine karar verilen hükümsüzlük davası yönünden 7.375,00 TL maktu, maddi tazminat davası yönünden 21.076,28 TL nispi, manevi tazminat davası yönünden 5.000 TL nispi olmak üzere toplam 33.451,28 TL vekalet ücreti taktirine, davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, 5-İstinaf yargılaması yönünden; a-İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, b-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 73,50 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 222,10 TL’nin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, c-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince ilgilisine iadesine, ç-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere 04/07/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.