Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/757 E. 2020/857 K. 03.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/757 Esas
KARAR NO: 2020/857 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/01/2020
NUMARASI: 2020/24 E.,
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Endüstriyel Tasarımın Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/06/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı adına … sayı ile tescilli tasarım tescil belgesinin üçüncü kişilere devrinin ve dava sonuna kadar davalının belgeden doğan haklarını müvekkiline karşı kullanmasının önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Cevap ve Karşı Talepler: İhtiyati tedbir talebinin değerlendirildiği aşamada henüz cevap dilekçesinin verilmediği anlaşılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararı: İlk derece mahkemesince; “davada davalı adına tescilli tasarımın hükümsüzlüğünün talep edildiği hususu da nazara alınarak, davanın niteliğine göre, ileride taraf teşkilinde güçlük yaşanmaması” gerekçesiyle davanın niteliğine göre, ileride taraf teşkilinde güçlük yaşanmaması bakımından davacının devrin önlenmesine yönelik ihtiyati tedbir talebinin, HMK’nın 389 ve devamı maddeleri ile SMK’nın 159. Maddesi uyarınca kabulü ile, 2018/03916 sayı ile tescilli tasarım tescil beglesi davalı adına kayıtlı ise, üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için takdiren teminatsız olarak TPMK sicil kaydına tedbir konulmasına, kararın uygulanabilmesi için bir örneğinin TPMK’ya gönderilmesine, davalının tescilli tasarımdan doğan haklarını, davacıya karşı kullanmasının önlenmesine yönelik ihtiyati tedbir talebinin, talebin yargılamaya muhtaç oluşu ve yaklaşık ispat kuralının gerçekleşmemesi nedeniyle reddine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davacı vekili istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “…. müvekkil firmanın , daha önce kayıtlara giren, 12.04.2018 tarih ve … nolu ETTB müracaatı vardır. Müvekkil firma, uzun yıllardır deniz ayakkabıları , deniz terlikleri , erkek bayan çocuk terlikler vb. alanda üretim yapan , faaliyet gösteren köklü firmalardan biridir. www…com.tr isimli web sitesi bulunmaktadır. Davaya konu “ayakkabı tabanı” üzerinde öncelikli hak sahibidir. Bu ayakkabı tabanını 2017 yılı kasım ayında tasarlamış, 6 ayrı numaraya göre kalıplarını hazırlatmış ve Çin’de kalıpları yaptırarak Türkiye’ye İthal etmiştir. Müvekkil firma, ayakkabıda kullanılan SAYA üretimi (kumaş+baskı+kroşeta dikimi) kısmının fason olarak üretimi için , davalı firma ile anlaşmıştır. Mail yazışmaları ve ürün teslimine ilişkin belgeler ektedir. Davalı firmanın isteği üzerine davalı firmaya bitmiş ürün örnekleri de gönderilmiştir. Sayaları davalı firmada ürettirmiş, kendi ürettiği taban kısmı ile birleştirmiş , üretimi tamamlayarak … A.Ş İsimli firmanın siparişini tamamlamıştır. Müvekkil firma , davaya konu , ayakkabı tabanlarının kullanıldığı ayakkabıları , … A.Ş, , … A.Ş . gibi firmalara üretmekte ve satmaktadır. Davalı firma, tasarım tescil belgesini aldıktan sonra , müvekkilimin mal sattığı firmalara , müvekkil firmadan mal almamaları , kendisinden mal almaları , aksi halde hukuki işlem başlatacağı yönünde beyanda bulunmaktadır. Davalı firmanın , belgeden doğan haklarının müvekkile karşı , kullanılmasının önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesi müvekkilim için acil ve elzemdir…” denilerek reddedilen ihtiyati tedbire yönelik istinaflarını sunmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava tasarımın hükümsüzlüğü ve terkin istemli bir tespit ve eda davasıdır. Mahkemece tespit raporu ve sunulan deliller incelenerek davacı yanın tespit talebi hakkında kısmen kabul/ kısmen red kararı verilmiş olup; tescil belgesinin devrinin önlenmesi talebi kabul edilmiş, ancak tescilden doğan hakların davacı yana ileri sürülmemesi yönündeki tedbir talebi reddedilmiş ve reddedilen bu talep istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK’nın ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur.“ Kanun da açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada ( normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez. Örneğin, bir alacak davasında taraflardan biri bir sözleşmenin varlığına dayanıyorsa hakim bu sözleşmenin varlığı konusunda ( mevcut ispat yükü ve delil kuralları çerçevesinde) tam bir kanaate sahip olmalıdır. Yani, zayıf veya kuvvetli bir ihtimal, karar vermek için yeterli değildir. Sözleşmenin varlığı konusunda tam kanaat uyanmazsa o zaman ispat yükü kendisine düşen tarafın aleyhine bir karar verilmesi gerekir. Ancak kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir. Tam ispatın arandığı durumlardan bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumundan ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür. Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür. Bu çerçevede aslında ispat ölçüsü bakımından bir yenilik getirilmemekle birlikte, “ Yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.(HMK’nın 390. Madde Gerekçesi) Bu genel açıklamalara göre eldeki davaya dönüldüğünde ; davacı yanın da dava dilekçesinde açıkça bahsettiği üzere ( davacının başvurusunun takip eden vekil firmanın işini gereği gibi yapmaması,davalının başvurusunudan haberdar olmaması, tescile itiraz edilmemesi gibi) vakıaların varlığı ikrar edilmiş olup, davada şu aşamada davalı yanın tescil edilmiş ve hukuken korunan bir tasarıma sahip olduğu, yaklaşık ispat ile ilgili olarak davalı yanın hukuki durumunun aksini ispat noktasında henüz ispat vasıtası sunulmadığı, bu hususun delillerin değerlendirilmesi ve tahkikat işlemleri ile netlik kazanacağı anlaşılmaktadır. Bu nedenle ilk derece mahkemesince ” mevcut duruma ve delillere göre ” verilen kısmi red kararı yerinde olup istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2- Karar ve ilam harcı peşin alınmış olmakla ayrıca alınmasına yer olmadığına 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı yan üzerinde bırakılmasına 4- Duruşmasız olarak inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-f maddesi gereğince KESİN olmak üzere 03/06/2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.