Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/752 E. 2020/1533 K. 30.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/752 Esas
KARAR NO: 2020/1533
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/12/2016
NUMARASI: 2015/134 2016/245
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/09/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 356. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma açılarak yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde: Müvekkili şirketin kurulduğu 1964 yılından bu yana … markası ile üretim yaptığını, hem tüketici nazarında hem ticari çevresinde haklı bir itibara ve güven algısına sahip olduğunu, müvekkili … A.Ş nin ürünlerinin taklit edildiğini, diğer davacı …’nün müvekkil … A.Ş.’nin yetkili bayisi olduğunu ve … ürünlerini satan … ünvanlı mağazanın sahibi olduğunu, davalı firmanın müvekkili firma ile aynı sektörde faaliyet göstererek ayakkabı terlik imalatı işi ile iştigal ettiğini, davalı firmanın müvekkil firma ürünlerini çok sık taklit ettiğini, tüm uyarılara rağmen eylemine devam etmesi nedeniyle İstanbul 38. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/172 E. sayılı dava dosyasında yapılan yargılama sonunda davalının haksız rekabet fiilinin tespiti ve men’i ile müvekkil firmaya maddi-manevi tazminat ödenmesine hükmedildiğini, davalının haksız rekabet fiilini işlediği ikrarını içeren 2006 tarihli protokol imzalandığını, ancak tüm buna rağmen davalının müvekkil firma ürünlerini taklit etmeye devam ettiğini, davalının, müvekkili firma bayisi …’ye … markalı ürünlerin yanında kendisinin ürünlerini de satmasını talep ettiğini, ancak bu teklife olumsuz yanıt aldığını, ve taciz niteliğindeki ihtarnameler gönderdiğini, davalı adına tescilli olan … no.lu tasarımdan yola çıkarak müvekkil firmanın bu tasarımı ve davalının marka hakkına tecavüz edildiği iddiasında bulunduğunu, davalının haksız ve hukuk dışı ihtarnameler göndermek şeklindeki bu haksız fiili sebebiyle müvekkillerin tazminat hakkı doğduğunu, bu ihtarnameler ile müvekkilleri rencide edildiğini, müvekkillerin kişilik haklarının zedelenerek maddi ve manevi zarara uğrattığını, yeni ve ayırt edici özelliğe sahip olmayan … no.lu endüstriyel tasarım tescilinin hükümsüzlüğü ve sicilden terkini fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere … A.Ş. lehine 1.000 TL maddi ve 15.000 TL manevi tazminata diğer davacı … lehine 5.000 TL manevi olmak üzere toplan 21.000 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkilin 1994 yılından beri ayakkabı ve terlik sektöründe faaliyet gösterdiğini, müvekkilin ticaret unvanı ve markası olan “…” ibaresinin TPE nezdinde tanınmış marka olduğunu, müvekkilin dava konusu olan tasarımının birçok firma tarafından taklit edilmekte olduğunu, iltibas yaratacak kadar benzerlerinin sürekli piyasaya sürüldüğünü, 2006 tarihli protokolün karşılıklı mutabakat ile imzalanmış olduğunu, ancak davacının iyiniyetle imzalanmış olan bu protokol içeriği ve imzalanış amacından farklı bir şekilde sunduğunu, İstanbul 38. ATM’nin 2011/172 E. 2014/82 K. sayılı kararının müvekkili lehine Yargıtayca bozulduğunu, müvekkilin tescilli dava konusu tasarımının yenilik ve ayırt edicilik özelliklerine sahip olduğunu, müvekkilin ayak rahatlığını sağlamak için kullanılan malzemeden bir doku oluşturarak, bu dokudaki jelin de saydam olmasını sağlayarak tüketicinin dokunun içeriğiyle ilgili şüphelerini izole etmeyi amaçladığını, müvekkil tasarımının yeni ve ayırt edici özelliklere sahip olmadığı iddiasının hakkaniyete aykırı olduğunu, usul ve yasaya aykırı davanın reddini beyan ve talep etmiştir. Davacı vekilinin 17/12/2015 tarihli dilekçesiyle; maddi tazminat taleplerini atiye bıraktıklarını beyan ettiği görülmüştür. Türk Patent Enstitüsü’den gelen cevabi yazıda davalı adına … no ile 02-04 Locamo sınıfında tescil edilmiş olan ‘‘…” başlıklı tekli tasarım başvurusunun, 13.03.2013 tarihinde yapıldığı ve halen koruma altında olduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesinin bilirkişiler Yar.Doç.Dr. …, …, …’ den alınan 25/04/2016 tarihli raporda; … no.lu “… başlıklı tasarımın 13.03.2013 tarihinde davalı adına tescil edilmiş olup 554 sayılı KHK’ya uygun olarak davalı lehine hukuki koruma sağladığı; jel silikonun …, …, … ve benzeri Türk, yabancı markalarda daha önceki yıllarda jel silikon olarak kullanılmış olduğundan “yeni” tasarım özelliğine sahip olmadığı belirtilmiştir. Davalı vekilinin itirazı üzerine mahkemenin yeni bir bilirkişi heyetinden 06/09/2016 tarihli raporu alınmış, raporda; hükümsüzlüğü talep edilen … numaralı tasarım tescilinin başvuru tarihi olan 13.03.2013 tarihi itibarı ile koruma şartı olan yenilik ve ayırt edici nitelik özelliklerine sahip olduğu, kanaatini bildirdikleri anlaşılmıştır. Davacı vekilinin dosyaya Bakırköy 1. FSHHM nin 2015/221 ve 2009/222 esas sayılı dosyalarında alınan rapor suretlerini dosyaya sunarak davaya konu tasarım için bilirkişi …’ın emsal davalarda tasarımın yeni olmadığına ilişkin raporlar sunduğunu ve dosyaya sunulan Dünyaca ünlü markalara ait dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulan ürün numunelerinin raporda değerlendirilmediğini, belirtmiş dosya bilirkişilere tevdi edilerek yeniden ek rapor alınmış, bilirkişilerin 18/11/2016 tarihli ek raporda; Dava dışı polaris ürünlerine ilişkin 2011 tarihli http://…com.tr/2011/0/01/…html web adresinde bulunan görsel karşılaştırılmış ve şu değerlendirilme yapılmıştır “Dava konusu benzerlik ve ayırt edici nitelik yönünden değerlendirilen tasarımlar, bir yöne doğru daralan elips biçiminde kontura sahiptir, Tasarımların üst yüzeyleri üzerinde taraflara ait kurum bilgileri ve logoları görünür bir biçimde yer almaktadır. Her iki tasarımda da üst yüzeyde bulunan grafik öğelerin altında, ikinci bir katmanda desenler olup, 2013/02076 numaralı tasarımda desenler daire biçiminde iken diğer tasarımda desen farklıdır. Davacı tarafa ait tasarımın üst yüzeyi üzerinde, dış kontura yakın ve kontur ile aynı biçimde aşağı doğru daralan ve incelen bir kontur ve alt kısmında aynı renkte dairelerden oluşan ters üçgen biçiminde bir form bulunurken davalı tarafa ait üründe bu kontur ve form bulunmamaktadır. İncelenen tasarımlarda bulunan farklar grafik anlatımların oluşturduğu farklar ve ayrıntılar olup, tasarımlara ayırt edici nitelik kazandırmamaktadır. Hükümsüzlüğü talep edilen … numaralı tasarım tescilinin başvuru tarihi olan 13.03.2013 tarihi itibarı ile koruma şartı olan yenilik ve ayırt edici nitelik özelliklerine sahip değildir.” görüşünü belirtmişlerdir. İstanbul 2. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 30/12/2016 tarihli 2015/134 Esas 2016/245 Karar sayılı kararıyla maddi tazminata yönelik talep atiye bırakıldığından karar verilmesine yer olmadığına, davalı adına TPE nezdinde tescilli … tescil numaralı 13/03/2013 tescil tarihli bir adet … isimli endüstriyel tasarımının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine , manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde; davalının rekabette kötü niyetle hareket etme yolunu seçtiğini, hiçbir hakkı olmadığı halde tescil ettirdiği tasarımdan doğan hakkını kötüye kullanıp gönderdiği ihtarnameler ile müvekkilini taciz ederek yıldırmayı amaçladığını, ticari ahlak kurallarına aykırı davranarak müvekkilinin kişilik haklarına saldırdığını, ihtarnameler vasıtasıyla haksız rekabet yürüttüğünü ve manevi zarara uğramasına sebep olduğunu, tazminat talep hakkı doğduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılarak manevi tazminat talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde; mahkemenin 09/06/2016 tarihli duruşmasında bilirkişiden rapor alma yönünde karar oluşturduğunu, raporun düzenlenerek taraflara tebliğ edildiğini, davacı tarafça bu aşamada Bakırköy 1. FSHHM’de görülen davada alınan raporu dosyaya ibraz ettiğini, mahkemenin duruşmaya 5 gün kala ara karar oluşturarak ek rapor alınmak üzere dosyayı bilirkişiye gönderdiğini, bu aşamada dosyaya delil sunulmasının mümkün olmadığını, savunmanın genişletilmesi yasağına uyulmadığını, delilin hükme esas oluşturamayacağını, ayrıca bilirkişiden ek rapor alınmasına ilişkin ara kararın savunma hakkının kısıtlanarak verildiğini beyanla usul yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini, -Müvekkili firmanın ayakkabıların topuk kısmında bulunan ve rahatlık sağlayan dokuyu farklı bir tasarımla oluşturup oval bir görüntü verdiğini, bu dokuda kullanılan jelin de saydam olmasını sağlayarak tüketici nezdindeki şüpheleri izole etmeyi amaçladığını, dışarıdan görülebilir bir şekil verdiğini, ayrıca rahatlığı ve konforu görsel olarak da ortaya çıkararak hava yastığına özgün bir hal verdiğini, orijinal bir tasarım meydana getirdiğini, ilgili dokunun müvekkili firmanın tasarımına benzer şekilde kullanılma hususunda teknik bir zorunluluk bulunmadığını, tasarımın ayırt edici olduğunu beyanla mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından dosya kapsamında alınan 18/11/2016 tarihli ek raporda; Dava dışı polaris ürünlerine ilişkin 2011 tarihli http://…com.tr/2011/0/01/…html web adresinde bulunan görsel karşılaştırılmakla, yenilik giderici olarak sunulan görselin, internete yüklenme tarihinin, şüphe yaratmayacak şekilde tespit edilmesi gerektiğinden, Dairemizce, bilişim uzmanı bilirkişinin de bulunduğu heyetten rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi heyetinin 22/02/2019 tarihli raporunda; internet adresinin arşiv kaydının tutulmadığı ancak Google Arama Motorunda internet sayfasının ilk yayın tarihi sorgulandığında; polaris marka önü fiyonklu babet ayakkabının, internet adresinde 16/01/2011 tarihinde yayınlandığı tespit edilmiştir. Davalı vekilinin rapora itiraz dilekçesinde; bilirkişilerin raporunda sitenin arşiv kaydının tutulmadığının tespit edildiğini, arama motorunda sorgulama yaparken kullanılan yöntemin sağlıklı olmadığını, bu tarihin çok kolay değiştirilebileceğini beyan ettiği, mahkemenin ek rapor almasına ilişkin ara kararına yönelik istinaf dilekçesinde beyan ettiği, itirazlarını tekrarlayarak, ek rapor alınmasının usule aykırı olduğunu ve arşiv kaydı bulunmayan internet sitesine ilişkin görsellerin delil niteliği taşımadığını beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep ettiği görülmüştür.
GEREKÇE: Davacı vekilinin, davalı adına tescilli 13.03.2013 başvuru tarihli 2013/02076 başvuru numaralı “…” isimli tasarımın hükümsüzlüğü ve davalının haksız yere ihtarnameler gönderdiğinden bahisle maddi ve manevi tazminat talepli dava açtığı, ilk derece mahkemesinin davacı tarafça atiye bırakılan maddi tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacının tasarım tescilinin hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davacı tarafın manevi tazminat talebinin reddine karar verdiği, reddilen manevi tazminat yönünden davacı vekilinin davanın kabul edilen hükümsüzlük kararı yönünden davalı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu görülmüştür. Davalı tarafın geçerli ve yürürlükte olan tescilli tasarım belgesi bulunmakla, davacı tarafa ihtarname göndermesinin tasarım tescilinden kaynaklanan hakların kullanılması mahiyetinde olup, hukuka aykırı bulunmadığı, yasal hakların kullanılması kapsamını aşan ve davacı tarafça saldırı ve taciz olarak nitelendirilen mahiyette bir fiilinin bulunmadığı kanaatiyle ilk derece mahkemesinin manevi tazminatın reddi kararının yerinde olduğuna, davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde; mahkemenin ek rapor almasına ilişkin sürecin usulsüz olduğunu ileri sürmüş ise de; davacı vekilinin kök rapora itirazında, http://…com.tr/…html internet sitesinde 16.01.2011 tarihli paylaşımda, “… firmasının” ürününde kullanılan tasarımın incelenmediğini ileri sürdüğü, cevaba cevap dilekçesinde de bu internet sitesindeki paylaşıma delil olarak dayandığı, ancak bilirkişiler tarafından incelenmediği, anlaşılmakla, davacı vekilinin başka bir mahkemede, aynı davalı şirket hakkında açılan davada düzenlenen bilirkişi raporunu emsal olarak sunmak suretiyle (kaldı ki, raporu düzenleyen heyetteki bilirkişilerin birinin de aynı olduğu) ek rapor alınmasını talep etmesi üzerine mahkemenin ek rapor almasında HMK’nın 281/1 maddesindeki usule aykırılık görülmemiştir. Dairemizce dosya üzerinde yapılan incelemede; davacı vekilinin delil olarak dayandığı web adresindeki görselin siteye yüklenme tarihinin davalı tarafın tasarım tescil başvurusundan önceye ait olup olmadığının şüphe doğurmayacak şekilde tespitinin önem arz ettiği kanaatine varılmakla, bilişim uzmanı bilirkişinin de bulunduğu, heyetten rapor alınmış, davacı tarafça yenilik giderici delil olarak sunulan ayakkabı görselinin, internet adresinde 16.01.2011 tarihinde yayınlandığı, yayın tarihinin tasarım başvuru tarihinden önceye ait olduğu ve görselin ilk derece mahkemesince alınan ek raporda, davalı tasarımının yenilik ve ayırd edicilik niteliğini ortadan kaldırdığının tespit edildiği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesinin hükümsüzlük kararının yerinde olduğu kanaatiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun da esastan reddine karar verilmiştir. Kararın temyiz üzerine ; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi ESAS NO: 2019/2295 KARAR NO: 2020/328 kararı ile “…. 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca yargılamada eksiklik bulunmadığının ve kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediğinin anlaşılması karşısında istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekir. Başka bir anlatımla ilk derece mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılması üzerine başvurunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken Bölge Adliye Mahkemesince açıklandığı üzere yargılamada eksiklik görülerek, davacı iddialarının ispatı yolunda araştırma yapılmıştır. Bu durumda HMK’nın 353/1-b-3. maddesi gereğince; duruşma açılmaksızın tamamlanabilecek yargılama eksikliklerinin varlığı karşısında esastan yeni bir karar verilmesi gerekmektedir. Aksi halde, incelenen kararda olduğu gibi, bir yandan kararın gerekçesinde yargılama eksikliğine ve bunun giderildiğine değinilirken, bir yandan da ancak ilk derece yargılamasında usul ve yasaya hiçbir aykırılık bulunmayan hallerde verilmesi gereken istinaf başvurusunun esastan reddi biçimindeki hüküm fıkrası arasında çelişki ve infazda tereddüt oluşacağı, bu durumun ise kanuna açık aykırılık nedeniyle re’sen bozma nedeni teşkil edeceği açıktır. Bu nedenle, Bölge Adliye Mahkemesince yeniden esas hakkında bir karar tesis edilmesi gerekirken, HMK m. 353/1-b-1 kapsamında istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın öncelikle bu nedenle ve HMK’nın 369/1. ve 371. maddeleri uyarınca bozulması gerekmiştir…. Denilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir. Mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan ve usuli eksikliğe dayalı bozma ilamına uyularak , istinaf başvurusunun reddine hükmün kaldırılarak ; davacı vekilinin delil olarak dayandığı web adresindeki görselin siteye yüklenme tarihinin davalı tarafın tasarım tescil başvurusundan önceye ait olup olmadığının şüphe doğurmayacak şekilde tespitinin önem arz ettiği kanaatine varılmakla, bilişim uzmanı bilirkişinin de bulunduğu, heyetten rapor alınmış, davacı tarafça yenilik giderici delil olarak sunulan ayakkabı görselinin, internet adresinde 16.01.2011 tarihinde yayınlandığı, yayın tarihinin tasarım başvuru tarihinden önceye ait olduğu ve görselin ilk derece mahkemesince alınan ek raporda, davalı tasarımının yenilik ve ayırd edicilik niteliğini ortadan kaldırdığının tespit edildiği anlaşılmakla davanın esası hakkında aşağıdaki gibi kısmen kabul kısmen red yönünde yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İstanbul 2.FSHHM’nin 2015/134 Esas, 2016/245 Karar, 30/12/2016 tarihli hükmünün HMK’nın 353-1-b-2,3 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 2- Davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı REDDİNE, 3- Davacılar tarafından davalı … POLİÜRETAN KAUÇUK Sanayi Ticaret aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile; Davalı adına TPE nezdinde tescilli … tescil nolu 13/03/2013 tescil tarihli, bir adet … isimli endüstriyel tasarım hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, Davacı yanın maddi tazminata yönelik talebinin atiye bırakılması nedeniyle bu konuda hüküm tesisine yer olmadığını, Davacı yanın manevi tazminat talebinin reddine, 4-Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin TPMK’ya bildirilmesine, 5-Alınması gereken 54,40 TL harcın, peşin alınan 358,63 TL harçtan mahsubu ile artan 304,23 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacılara iadesine, 6-Yatırılan peşin harçtan mahsup edilen 54,40 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 7-Davacılar yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hükümsüzlük ve sicilden terk talepleri yönünden hesap olunan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacılara verilmesine, 8-a)Davalı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maddi tazminat yönünden hesap olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine, b)Davalı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca red edilen manevi tazminat yönünden hesap olunan 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine, 8-Davacılar tarafından yapılan yargılama gideri olan 3.200,00 TL bilirkişi ücreti, 275,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.475,00 TL’den ret ve kabul oranına göre hesaplanan 1.158,30 TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bakiye giderin davacılar üzerinde bırakılmasına İstinaf yargılamasında; 10-İstinaf aşaması yönünden davacılardan alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına, 11-İstinaf aşaması yönünden davalıdan alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 12-Davacılar ve davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 13-İstinaf incelemesi duruşmalı yapıldığından ve birden fazla duruşma icra edildiğinden davacılar yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 14-İstinaf incelemesi duruşmalı yapıldığından ve birden fazla duruşma icra edildiğinden davalı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, 15-Gerek ilk derecede mahkemesinde ve gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, duruşmalı yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/09/2020