Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/751 E. 2020/2016 K. 25.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/751 Esas
KARAR NO : 2020/2016 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY(KAPATILAN) 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/11/2016
NUMARASI : 2014/113 E. – 2016/164 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/11/2020
Dairemizin 10/04/2019 gün ve 2017/1694 E., 2019/800 Karar sayılı kararı, Yargıtay 11.HD’nin 22/01/2020 gün ve 2019/2536 E. – 2020/651K. sayılı ilamıyla bozulmuş olmakla, duruşmalı yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : DAVA: Asıl davada davacı vekili, “müvekkilinin 5 ve 35.sınıflarda Probix markasının tescil için Türk Patent Enstitüsü’ne başvurduğunu ancak davalının itirazı üzerine 5.sınıfta başvurunun reddedildiğini, davalının markasını kullanmadığını tespit etmeleri üzerine, kötüniyetli olarak yüksek bedelle satmaya çalıştıklarını ve 2014/21328 no’lu yeni bir başvuru yaptıklarını, davalı tarafın davaya konu markayı fiilin kullanmadığını, buna rağmen açılacak iptal davasında markanın iptal edileceğini bildiğinden kötüniyetli olarak 2014/21328 no’lu yeni başvuruyu yaptığını, davalının markayı tescil kapsamının tamamında kullanmadığını” iddia ile davaya konu 2007/13103 no’lu … ibareli markanın tescilli olduğu tüm sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne, TPE sicilinden terkinini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevaben, “davacının ileri sürdüğü senaryoların gerçek olmadığını, adalet arayan elin temiz olması gerektiğini, markanın lisans yolu ile … San. Tic.Ltd.Şti. tarafından kullanıldığını, iddia ile davanın reddini istemiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Birleşen İstanbul 2.FSHHM’nin 2014/181 E.sayılı davada davacı vekili dava dilekçesinde, “2007/18103 no’lu … markasının TPE nezdinde müvekkili adına tescilli olduğunu, davacının ise bu markayı izinsiz olarak www…..com.tr ve www…..com isimli internet sitesinde kullandığını, bu isimle reklam ve tanıtım yaptığını, davalının … ibareli marka başvurusunun TPE tarafından 08.10.2013’te reddedildiği davalının kanunu arkadan dolanmak için TPE’ye 2014/08341 no’lu yeni marka başvurusunu yaptığını, davalının eylemlerinin haksız ve sorumluluk gerektirdiğini, müvekkilinin markasını taklit ettiğini” iddia ile davalının eylemlerinin, müvekkilinin markasına haksız saldırı ve haksız eylem olduğunun tespitini, markaya tecavüzün durdurulmasını ve ortadan kaldırılmasını, internet adresinde ve sair yerlerde … markasını, görselini, alan adını kullanmasının engelenmesini, poşet, ambalaj, broşür, sunum, reklam, katalog vb.emtianın davalı ya da başka işyerlerinden toplatılmasını, bunlara ve üretim araçlarına el konulmasını, el konulan ürünler üzerinde mülkiyet hakkı tanınmasını, haczedilmez ise imhasını, 100.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsilini dava ve talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA CEVAP: Birleşen davada davalı vekili cevaben, “müvekkilinin Bakırköy 2.FSHHM’de probiox markasının kötüniyetli tescili, gerçek hak sahibinin müvekkili olması ve fiilen kullanılmaması nedeniyle 2014/113 E.sayılı davayı açtıklarını, o davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, ya da birleştirilmesini, Probiox markasının davacı tarafından kullanılmadığını, kullanılmayan bu marka nedeniyle müvekkilinin markasının tescil edilemediğini, davacının kötüniyetli olarak 2014/21328 no’lu tekrarlama başvurusu yaptığını, fiilen kullanılmayan bir markanın başkası tarafından kullanılmasında maddi ve manevi zarar oluşmayacağını, davacının markasını kullanıldığını ispatlanması gerektiğini, davacı adına tescilli … markası ile müvekkili tarafından kullanıldığı iddia edilen … markalarının benzer olmadığını,” savunarak davanın reddini istemiştir.
MAHKEME KARARI: Mahkemece 16.11.2016 tarihinde, asıl davada davalının markayı ciddi biçimde kullandığını ispatlayamadığı, probiox.com.tr internet sitesinin de 27.02.2013’te oluşturulduğunu, dava dışı … şirketinin markayı bir kapsül türü olarak kullandığı, ayrıca marka tescil tarihi 18.02.2008 iken lisans verme tarihinin 16.05.2003 olduğu, bu durumda 5 yıllık süre dolduktan sonra karar verildiği ve ciddi kullanıma ilişkin delil bulunmadığı, birleşen dava yönünden davalının … biçimde olduğu, alan adında yer alan ve sitede bu markalı ilacın pazarlandığı … ve … markaları bir arasında benzerlik bulunduğu, her ne kadar birleşen davanın davalısının 2014/08143 no’lu plantist probiox markası tescil edilmiş ise de, davalının kullanımının … ibaresi olduğu, bu kullanımın marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, davalı adına tescilli 2007/18103 no’lu markanın kullanmama nedeniyle iptaline, birleşen davanın kısmen kabulüne, davalının davacıya ait markaya tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespitine, www….alan adındaki … ibaresinin alan adından terkinine, terkin edilmediği takdirde erişime kapatılmasına, www…..com sitesine ilişkin taleplerin reddine, davalının … ibaresini tanıtım evrakında, broşür ve kataloglarında kullandığına dair delil bulunmadığından el koyma, toplatılma, mülkiyetin haklı ve imha taleplerinin reddine, 10.000 TL manevi tazmitanı dava tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar vermiş, bu karara karşı taraf vekilleri istinaf isteminde bulunmuştur.
İSTİNAF BAŞVURULARI: Davalı-birleşen davada davacı … vekili istinaf dilekçesinde, “100.000 TL manevi tazminat talep edildiği, ancak 10.000 TL’sinin kabul edildiğini, reddedilen kısım için müvekkili aleyhine 9.600 TL vekalet ücreti takdir edilmesine karşı kabul edilen manevi tazminat yönünden 2.600 TL manevi tazminata hükmedildiğini, oysa lehlerine hükmedilenden fazla manevi tazminata hükmedilemeyeceği, markalarının iptalinin hukuka aykırı olmasıyla birlikte, iptale kadar markanın müvekkilinin kullanımında ve korumasında olduğu, markaya tecavüz edildiğini, takdir edilen manevi tazminatın çok düşük kaldığını, dava konusu markanın ilaç ve gıda takviyesi sınıflarında tescilli olduğunu, bu markanın aktif kullamının sıradan markalar gibi değerlendirilemeyeceğini, ürün piyasaya sunulmadan önce uzun yıllar tanıtım yapılması gerektiğini, en önemlisi lisans vermek yoluyla markanın dava dışı bir firma tarafnıdan kullanıldığının gözardı edildiğini,” iddia ile kararın kaldırılmasını, davanın kabulünü, karşı davanın reddini istemiştir.Davacı-birleşen davada davalı … San. ve Tic.Ltd.Şti. vekili istinaf dilekçesinde, “müvekkilinin 2013 yılında … markasını tescil ettirmek için 5 ve 35.sınıflarda 2013/17651 no’lu başvuruyu yaptığını, davalının itirazı nedeniyle 5.sınıfta kısmen, 35.sınıfta tamamen tescil edildiğini, davalının … markasını kullanmadığını tespit etmeleri üzerine davalı ile görüşme sağladıklarını ancak davalının yanlış anlayıp, markayı yüksek bedelle satmaya çalıştığını, bunun üzerine kullanmama nedeniyle iptal, kötüniyetli tescil ve gerçek hak sahipliği nedeniyle hükümsüzlük davası açtıklarını, bu davayı açtıktan sonra karşı tarafın verilecek mahkeme kararını etkisiz kılmak için kötüniyetli olarak 2014/21328 no’lu ve 13.03.2014 tarihli başvuruyu yaptığını, akabinde de hiç kullanmadığı … markasına dayanarak müvekkilinin de henüz ticari olarak kullanmadığı … markası için marka ihlal ve tazminat davası açtığını, karşılıklı açılan davaların birleştirilerek karar verildiği, esas davada bilirkişi raporunun sadece kullanmama nedeniyle iptal konusunda oluşturulduğunu, itiraz ederek hükümsüzlük talepleri de olduğunu bildiklerini, raporun yetersiz olduğunu, hükümsüzlük taleplerinin kararda da incelenip dikkate alınmadığını, kararın hükümsüzlük talepleri yönünden eksik olduğunu, iptal ve hükümsüzlük kararının farklı sonuçlar doğurduğunu, birleşen davada verilen kararında çelişkili ve yanlış olduğunu, … markasının karşı tarafça kullanılmayan atıl bir marka olduğunu, müvekkilinin … marka tescili için başvurduğunu ve ODTÜ’den www…..com.tr alan adı aldığını, davalının markasından itiraz üzerine haberdar olduklarını ve arayıp makul bir fiyat karşılığında tescili düşünmeleri ya da devretmelerini istediklerini ancak karşı tarafın akıl sınırları zorlayan bir talepte bulunduğunu, müvekkilinin tek kullanımının alan adı olduğunu, müvekkilinin … markasını, karşı taraf ise … markasını ticari anlamda kullandığını, mahkemenin de bu durumu tespit etmesine rağmen markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti yönünde hüküm kurduğunu, ODTÜ’den alınan www…..com.tr alan adının marka tecavüzü ve haksız rekabet oluşturmadığını, karşı tarafın … markasının sadece 5.sınıfta tescilli olduğunu, müvekkilinin … markasının ise 5 ve 35.sınıfın birçok alt sınıflarında tescilli olduğunu, alan adının marka tescil kapsamında kullanıldığını, marka tecavüzünün ve haksız rekabetin söz konusu olmadığını, kötüniyetli olan ve haksız rekabet yapan tarafın karşı taraf olduğunu, SMK kapsamında markanın kullanılmasının bir def’i olarak ileri sürelebildiğini, bu nedenle öncelikle davalı-birleşen davada davacının markasını kullandığını, ispat etmesi gerektiğini, SMK’nın 19 ve 29.maddelerinin bu davada da uygulanacağını,” savunarak, aleyhe kararın kaldırılarak davanın yeniden görülmesini, bu mümkün değilse hükmün bozularak ilk derece mahkemesine gönderilmesini istemiştir.Davacı-birleşen davada davalı vekili ayrıca ibraz ettiği istinafa cevap dilekçesinde ise istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, “müvekkili aleyhine verilen tazminat ve bir kısım tedbir kararının hukuka aykırı olduğunu, … ve … markalarının benzer olmasının nedeni, her ikisinin etkin maddelerinin de (PROBİYOTİK) aynı olması olduğunu, bu durumun bilirkişi raporunda dikkate alınmadığını, markalar arasındaki benzerlik değerlendirmesi yapılırken etken maddelerin aynı olduğununda dikkate alınması gerektiğini” savunarak karşı tarafın taleplerinin reddini istemiştir.
DELİLLER: 07.01.2016 tarihli bilirkişi raporunda “ispat yükü kendisinde olan davalının 2007/18103 no’lu markayı 5.sınıftaki tüm alt gruplar yönünden ciddi kullanımın ispatlanmadığı” görüşü açıklanmış, 14.03.2016 tarihli 2 imzalı ek raporda ise “birleşen dosyada … işaretinin davalı tarafça www…..com.tr biçiminde alan adı ve site içeriğinin ticari etki yaratacak biçimde kullanımının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği, davacı taraf markası KHK 14.maddesi uyarınca iptal olsa bile vaki marka hakkına tecavüzün bundan etkilenmeyeceği,” görüşü açıklanmıştır.
İSTİNAF KARARI: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 10/04/2019 tarih 2017/1694 Esas – 2019/800 Karar sayılı kararıyla; “Asıl davada; davacı-birleşen davanın davalısı vekilinin istinaf taleplerinin reddine, davalı-birleşen davanın davacısı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, Bakırköy 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 16/11/2016 tarihli 2014/113 Esas-2016/164 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, asıl dava yönünden, 556 Sayılı KHK 42. Maddenin davadan önce Anayasa Mahkemesi’nin 09/04/2014 tarihli 2013/147 E-2014/75 K sayılı kararıyla, KHK 14. Maddenin davadan sonra 14/12/2016 tarihli 2016/148 E-2016/189 K sayılı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle davanın reddine,-Birleştirilen İstanbul 2 FSHHM nin 2014/181 Esas sayılı davada; davacı-birleşen davanın davalısı vekilinin istinaf talebinin reddine, davalı- birleşen davanın davacısının istinaf talebinin kısmen kabulüne kısmen reddine, -Bakırköy 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 16/11/2016 tarihli 2014/113 Esas-2016/164 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü kısmen reddine, davacı-birleşen davanın davalısının, davalı-birleşen davanın davacısı adına tescilli markaya tecavüz ve haksız rekabetinin tespitine, davacı-birleşen davanın davalısının www…..com.tr alan adını kullanmasının önlenmesine, internet sitesine erişimin engellenmesine, www…..com internet sitesine ilişkin taleplerin reddine, davacı-birleşen davanın davalısının “…” ibaresini tanıtım evraklarında, broşür ve kataloglarında kullandığına dair delil olmadığından, el konulması, toplatılması, mülkiyetin nakli ve imhaya ilişkin taleplerin reddine, 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte Davacı-birleşen davanın davalısının tahsili ile Davalı-birleşen davanın davacısına verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine” karar verilmiştir.
Taraf vekilleri tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
YARGITAY BOZMA KARARI;Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 22/01/2020 tarihli 2019/2536 Esas-2020/651 Karar sayılı kararıyla; ” Asıl dava, 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi uyarınca kullanmama nedeniyle marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. Bölge Adliye Mahkemesince, Anayasa Mahkemesinin 556 sayılı KHK’nın 14. maddesini iptal etmesi nedeniyle davanın dayanağı kalmadığı gerekçesi ile davanın reddine, haklılık durumuna göre de davacı yararına yargılama giderine hükmedilmiştir. Ancak, mahkemece yargılama gideri bakımından isabetli karar verilmişse de davanın esası hakkında dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir olay nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, mahkemenin bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi gerekir. Hal böyle olunca mahkemece, davanın reddi yönünde hüküm kurulması isabetli değildir. – Birleşen dava, asıl davada kullanılmama nedeniyle hükümsüzlüğü istenen markaya tecavüz edildiği iddiasına dayalı olarak markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, kullanımın önlenmesine, 100.000,00 TL manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir. Bölge Adlliye Mahkemesince, davalı tarafça yapılan kullanımların davacı markasına tecavüz teşkil ettiği gerekçesi ile markaya tecavüz ve haksız rekabetinin tespitine, kullanımın önlenmesine, 10.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmiştir. Ancak, birleşen davacı adına tescilli markanın asıl davada kullanılmadığı tespit edilmiştir. Bu halde birleşen davacı tarafça, kullanılmayan markaya vaki tecavüz nedeniyle manevi zararın doğduğunun ispat edilmesi gerekmektedir. Dosya kapsamına sunulan deliller uyarınca 6098 sayılı TBK’nın 50. maddesi uyarınca bu yönde bir manevi zararın varlığı ispat edilememiş olup manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, birleşen davanın davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. – Kabule göre de asıl davada davacı – birleşen davada davalı vekilinin her iki davaya önelik istinaf istemlerinin reddine karar verildiğine göre, asıl davada davacı – birleşen davada davalı lehine vekalet ücreti takdiri de doğru görülmemiştir” denilerek; asıl davada davalı birleşen davada davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın asıl davada davalı birleşen davada davacı yararına bozulmasına, karar verilmiştir.Yargıtay bozma ilamı taraf vekillerine tebliğ edilerek duruşma açılmış, davacı vekili bozma ilamına uyulmasını, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili, asıl davanın reddini, birleşen davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Usul ve yasaya uygun görülen bozma kararına uyulmasına karar verilerek, bozma kapsamında inceleme yapılmıştır.
G E R E K Ç E :Asıl davada, davalı … İlaç şirketi adına tescilli 2007/13103 başvuru numaralı … ibareli markanın kullanılmaması nedeniyle hükümsüzlüğü ve iptali, birleşen davada ise; … İlaç şirketinin 2007/18103 sayılı … markasını izinsiz olarak www…..com.tr ve www…..com isimli internet sitesinde kullandığından bahisle markaya tecavüzün tespiti, men’i ve ref’i ile manevi tazminat talep edilmiştir. İlk derece mahkemesi asıl davada markanın ciddi biçimde kullanıldığının ispatlanamadığından bahisle davanın kabulüne, davalı markasının kullanılmama nedeniyle iptaline, birleşen davada markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, alan adının terkinine, www…..com sitesine ilişkin taleplerin reddine, ref talebinin reddine, 10.000,00 TL manevi tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dairemizce, Yargıtay bozma kararı dışında kalan ve taraflar lehine usuli kazanılmış hak teşkil eden hususlarda tekrar inceleme yapılmamış, hükmün tekrarı ile yetinilmiş, bozulmasına karar verilen hususlar doğrultusunda inceleme yapılmıştır.Asıl davada, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmişse de; dava açılmasından önce, markanın kullanılmamasından dolayı hükümsüzlüğünü düzenleyen 556 sayılı KHK 42/c maddesinin Anayasa Mahkemesinin 09/04/2014 tarihli ve 2013/147 Esas, 2014/75 Karar sayılı kararıyla iptal edildiği, mahkemenin karar tarihi olan 16/11/2016 tarihli kararından sonra da istinaf aşamasında da davanın dayanağı kullanmamadan dolayı iptal davalarını düzenleyen 556 sayılı KHK 14.maddesinin Anayasa Mahkemesinin 14/12/2016 tarihli 2016/148 Esas, 2016/189 Karar sayılı kararıyla iptal edildiği anlaşılmakla, davalı – birleşen davanın davacısı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yasal dayanağı kalmadığından konusuz kalan asıl davada karar verilmesine yer olmadığına, ancak tarafların dava tarihindeki haklılık durumlarının değerlendirilmesinde; davalının markasını, ciddi ve etkin bir şekilde kullandığını ispatlayamadığından yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilinin, birleşen davada manevi tazminat talebine yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde; davacı-birleşen davada davalı … şirketinin, www…..com.tr alan adlı internet sitesinde, … şirketinin, 05. Sınıfta tescilli “…” markası ile benzer olup, iltibas yaratacak şekilde “…” markalı ilaç ürünü üzerinde kullandığı ve ürünü internet sitesinde sipariş yoluyla pazarladığı, bu kullanımın 556 sayılı KHK 9/2-e maddesi gereğince, ticari etki yaratacak şekilde kullanım olup, markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği tespit edilmiş, tecavüz ve haksız rekabetin men ve ref’ine karar verilmiştir. Manevi tazminat talebi yönünden ise, davacının zarara uğradığının ispatı gerekir. Asıl davada davalı tarafın markasını kullanmadığı tespit edildiği, birleşen davada da kullanılmayan markaya vaki tecavüz nedeniyle manevi zararın doğduğuna yönelik başkaca deliller sunulmadığından, koşulları bulunmayan manevi tazminat talebinin reddi gerekirken, kısmen kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Sonuç olarak, tarafların usuli kazanılmış hakları korunarak yukarıdaki gerekçelerle, asıl davada; davacı-birleşen davanın davalısı vekilinin istinaf isteminin reddine, davalı-birleşen davanın davacısı vekilinin istinaf isteminin kabulüne, birleşen davada; davacı-birleşen davanın davalısı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulüne kısmen reddine, davalı-birleşen davanın davacısı vekilinin istinaf isteminin reddine, mahkeme kararının HMK 353/1-b-2-3 maddesi gereğince kaldırılmasına, konusuz kalan asıl davada karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, mahkeme hükmünün diğer kısımlarının aynen muhafazasına ancak manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:A-Asıl Davada; 1-Davacı-birleşen davanın davalısı vekilinin istinaf isteminin reddine, 2-Davalı-birleşen davada davacı vekilinin istinaf isteminin kabulüne, 3-Bakırköy 2.FSHHM’nin 16.11.2016 tarih 2014/113 E. – 2016/164 K.sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2-3 maddeleri gereğince KALDIRILMASINA, 4-Asıl dava yönünden; 556 sayılı KHK 42.maddenin davadan önce Anayasa Mahkemesinin 09.04.2014 tarihli 2013/147 E. – 2014/75 K.sayılı kararıyla, KHK 14.maddesinin davadan sonra 14.12.2016 tarihli 2016/148 E. – 2016/189 K.sayılı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle konusu kalmayan dava hakkında hüküm tesisine yer olmadığına, 5-İlk derece yargılaması yönünden;-Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 25,20 TL harçtan mahsubu ile artan 29,20 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, -Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettiğinden, AAÜT uyarınca, 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -Davacı tarafça yapılan 25,20 TL ilk masraf, 19 tebligat 176,00 TL , 5 müzekkere 45, 00 TL, bilirkişi ücreti 1.400,00 TL olmak üzere toplam 1646,2 TL yargılama giderinin birleşen davada göz önüne alınarak red ve kabul oranına göre 823,1 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, B-Birleştirilen İstanbul 2 FSHHM nin 2014/181 Esas sayılı davada;1-Davacı-birleşen davanın davalısı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, kısmen reddine, 2-Davalı-birleşen davanın davacısı vekilinin istinaf talebinin reddine,3-Bakırköy 2.FSHHM’nin 16.11.2016 tarih 2014/113 E. – 2016/164 K.sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2-3 maddeleri gereğince KALDIRILMASINA, 4-Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, 5-Davacı-birleşen davanın davalısının, davalı-birleşen davanın davacısı adına tescilli markaya tecavüz, haksız rekabetin tespitine, 6-Davacı-birleşen davanın davalısının www……com.tr alan adının kullanmasının önlenmesine, internet sitesine erişimin engellenmesine, 7-www….com internet sitesine ilişkin taleplerinin reddine, 8-davacı-birleşen davanın davalısının probiox ibaresinin tanıtım evraklarında, broşür ve kataloglarda kullanıldığına dair delil olmadığından, el konulması, toplatılması, mülkiyetin nakli ve imhasına ilişkin taleplerinin reddine, 9-Birleşen davanın davacısının manevi tazminat isteminin reddine, 10-İlk derece yargılaması yönünden;- Markaya tecavüz , haksız rekabet ve manevi tazminat davaları yönünden, alınması gerekli ayrı ayrı 54,40 TL harç olmak üzere toplam 163,20 TL harcın peşin alınan 1707,75 TL harçtan mahsubu ile artan 1.544,55 TL nin talep halinde birleşen davanın davacısına iadesine, -Markaya tecavüz ve haksız rekabet davaları yönünden alınan toplam 108,80 TL maktu harç ile 25,20 TL başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,-Davalı-birleşen davanın davacısı tarafça yapılan 5 tebligat gideri 45,00 TL yargılama giderinin, red ve kabul oranına göre 30TL’nın davacı-birleşen davanın davalısından tahsili ile, Davalı-birleşen davanın davacısına verilmesine, bakiye kısmın üzerinde bırakılmasına, -Davalı-birleşen davanın davacısı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, AAÜT uyarınca tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine ilişkin 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacı-birleşen davanın davalısından tahsili ile davalı-birleşen davanın davacısına verilmesine, -Davacı-birleşen davanın davalısı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, AAÜT uyarınca reddedilen manevi tazminat talebi yönünden 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalı-birleşen davanın davacısından tahsili ile davacı-birleşen davanın davalısına verilmesine, 3-İstinaf yargılaması yönünden;A-Asıl dava için; Davacı … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin istinaf talebi reddedildiğinden, alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL’nin davacı-birleşen davada davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, -Asıl dava için; Davalı …San. Tic.A.Ş’nin istinaf talebi kabul edildiğinden istinafa geliş aşamasında peşin olarak yatırılan 171,00 TL nispi harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde kendisine iadesine, B-Birleşen dava için; Birleşen davada davalı … San. ve Tic. Ltd.’nin istinaf talebi yerinde görüldüğünden, peşin alınan 171,00 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde kendisine iadesine, -Birleşen davada davacı … San. Tic.A.Ş’nin istinaf talebi reddedildiğinden, alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL’nin davalı-birleşen davada davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, B-İstinaf yargılaması duruşmalı yapıldığından, yapılan celse sayısı da dikkate alınarak;- Kendisini vekil ile temsil ettiren asıl davada, …San. Tic.A.Ş’ lehine 4.080,00 TL vekalet ücretinin, …San. ve Tic. Ltd. Şti.’den alınarak, … San. Tic.A.Ş’nin’ye verilmesine, -Kendisini vekil ile temsil ettiren … San. ve Tic. Ltd. Şti lehine 4.080,00 TL vekalet ücretinin, … San. Tic.A.Ş’ninden alınarak, …San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne verilmesine, C-Asıl davada için yapılan; 500,00 TL bilirkişi ücretinin davalı … San. Tic.A.Ş’nin üzerinde bırakılmasına, -Asıl dava davacısı …San. ve Tic. Ltd. Şti. avansından kullanılan; 51,50 TL (posta-teb.-müz.) giderlerinin 38,62 TL’sinin birleşen dava davacısı … San. Tic.A.Ş’ninden alınarak, asıl dava davacısına verilmesine, kalan bakiyenin üzerinde bırakılmasına, -Birleşen dava davacısı … San. Tic.A.Ş’ninavansından kullanılan; 219,00 TL (posta-teb.-müz.) giderlerinin 54,75 TL’sinin asıl dava davacısı … San. ve Tic. Ltd. Şti. den alınarak, birleşen dava davacısına verilmesine, kalan bakiyenin üzerinde bırakılmasına, -Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde talepleri halinde taraflara iadesine,Dair, duruşmalı yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 25/11/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.