Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/748 E. 2020/1233 K. 08.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/748 Esas
KARAR NO: 2020/1233 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY(KAPATILAN) 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/10/2016
NUMARASI: 2015/183 E., 2016/137 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/07/2020
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia : “Davacı vekili, müvekkili tarafından 2005 yılından beri aralıksız olarak düzenlenen ve dünyanın en büyük 3.mobilya fuarı olan … markasının müvekkil adına tescilli olduğunu … markasının 24.11.2004’te tescil edilmiş olup, bu markada müvekkil ile davalılardan … A.Ş’nin ortak durumda olduğunu, markanın 10 yıllık yenilemesinin yapılmış olup 24.11.2024 tarihine kadar tescilli olduğunu, diğer davalı … A.Ş. Tarafından tescil edilen … tescil numaralı … markasının hükümsüzlüğü için açtıkları dava devam ederken müvekkilinin müştereken tescil sahibi olduğu … markasının %50 hakkının müvekkiline ön alım hakkı kullandırılmadan muvazaalı bir şekilde 300TL gibi markanın gerçek değerinin çok altında bir bedelle davalı … A.Ş. Tarafından Diğer davalı …A.Ş’ye devredildiğini, devir sözleşmesinin TPE marka siciline kaydedildiğini, belirterek devir işleminin hükümsüzlüğünün tespitine ve iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler : Davalı … A.Ş vekili, 556 sayılı KHK’da ön alım hakkı bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Davalı …A.Ş vekili, sözleşmenin geçerli olduğunu 556 sayılı KHK’da ön alım hakkı tanınmadığını, muvazaa iddialarının doğru olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı : Mahkemece, 556 sayılı KHK’da ön alım hakkının düzenlenmediği, davacının muvazaa nedeniyle devir işleminin iptali için dava açma hakkının bulunmadığı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, istinaf sebebi olarak 556 sayılı KHK’da düzenlenen marka üzerindeki müşterek hak sahibi konusu için aynı tarihte kabul edilmiş olan ve hakların nitelik olarak benzerliği ve menfaatler durumundaki ayniyet nedeni ile 551 sayılı KHK ile 554 sayılı KHK larda yer alan düzenlemeleri markalar içinde uygulanması gerektiğini, mahkemenin muvazaa iddiasını kabul etmemesinin doğru olmadığını ileri sürmüştür.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLK KARARI : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 26/12/2016 tarih ve 2016/132 Esas 2016/186Karar sayılı ilamıyla “davanın davalı … A.Ş’nin davacı ile paydaşı olduğu marka üzerindeki haklarını diğer davalıya devrinin ön alım haklarını ihlal ettiği ve devrin muvazaalı olduğu iddiası ile devir işleminin hükümsüzlüğünün tespiti ve iptaline ilişkin olduğu, dosya içerisindeki devir senedinin 12.05.2005 tarihinde noterde düzenlendiği, davalı … A.Ş tarafından 2004 38162-İMOB markasındaki hakların davalı … A.Ş’ye 300.TL bedelle devredildiğinin görüldüğü, dosyada mevcut … no lu marka tescil belgesinin başlangıçta davacı ile davalılardan … A.Ş adına düzenlendiği ve davalı … A.Ş’nin marka üzerindeki hakkını 12.05.2015 günlü devir sözleşmesi ile diğer davalı …A.Ş’ye devrettiği ve devrin TPE kayıtlarına işlendiği ve her iki davalının birlikte dava konusu markanın maliki durumuna geldiklerinin anlaşıldığı, marka üzerindeki hakların, 556 sayılı KHK hükümleri uyarınca mülkiyet hakkı olup, mülkiyetin devri konusunda 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 5.maddesi yollamasıyla aynı kanunun mülkiyete dair hükümlerinin dikkate alınması gerektiği, davacı ve davalı … A.Ş’nin marka üzerindeki hakları müşterek mülkiyet hükümlerine değil iştirak halindeki mülkiyet hükümlerine tabi olduğu, buna göre dava konusu olayda iştirak halindeki mülkiyet hükümlerinin uygulanması gerektiği, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 702/2.maddesi gereğince marka üzerindeki tasarruf işlemlerinin paydaşların oy birliği ile yapılması zorunluluğunun olduğu, somut olayda davalı … A.Ş’nin yaptığı devir işlemi diğer paydaş olan davacının izni olmadan yapıldığı için dava konusu devir sözleşmesinin geçersiz olduğu, bu durumun kamu düzenine ilişkin olduğundan dairece resen gözetildiği, kaldı ki davacı ön alım hakkı iddiası ile bu davayı açtığı için zımnen iştirak halindeki mülkiyete ilişkin hükümlere de dayandığının kabulü gerektiği” gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Bakırköy 2.Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 05.10.2016 gün ve 2015/183 Esas, 2016/137 Karar sayılı davanın reddine ilişkin kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, … nolu markanın devrine ilişkin işlemin ve söz konusu markanın davalı … adına olan tescil işleminin iptaline karar verilmiştir.
YARGITAYIN İLK BOZMASI İstinaf kararının davalı vekillerince temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 11/12/2018 gün ve 2017/1801 Esas 2018/7821Karar sayılı ilamıyla “dava konusu 2004/38162 sayılı “…” ibareli marka 24.11.2004 tarihli başvuru sonucunda davacı ile davalılardan … A.Ş. adlarına birlikte tescil edildiğini, Temyize konu istinaf kararında söz konusu marka üzerindeki mülkiyetin paylı mülkiyet (müşterek mülkiyet) olmayıp, elbirliği mülkiyeti (iştirak halinde mülkiyet) olduğundan bahisle sonuca ulaşılarak davanın kabulüne karar verilmiş ise de, 4721 sayılı TMK 701. maddesine göre, kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti elbirliği mülkiyeti olduğunu, TMK 688. maddesi uyarınca da, paylı mülkiyette birden çok kimse, maddi olarak bölünmüş olmayan bir şeyin tamamına belli paylarla malik olduğunu, Başka türlü belirlenmedikçe paylar eşit sayılacaağını,Somut uyuşmazlıkta, dava konusu markanın 556 sayılı KHK hükümlerine dayalı olarak yapılan başvurusu sonucunda TPE’nce sicile tescili işleminde TMK 701. maddesi anlamında kanundan veya sözleşmeden kaynaklanan bir elbirliği halinde mülkiyet durumu mevcut olmadığını, Bu nedenle, dava konusu marka üzerinde pay devrinden önceki malikler olan davacı ile diğer davalı … A.Ş. TMK 688. maddesi uyarınca eşit oranda (1/2’şer ) paylı mülkiyet hakkına sahip olduklarını, Davacının işbu davada ön alım hakkı bulunduğu iddiasına dayanmış olması, marka hakkı üzerindeki TMK 688. madde hükmüne dayalı “paylı mülkiyet” hakkını “elbirliği mülkiyetine” dönüştürmeyeceğini, Kaldı ki, TMK 732. maddesi ve özel mevzuatlardaki hükümlerin de (ör: 551sayılı KHK md.85) esasen paylı mülkiyete tabi maddi/gayri maddi mal varlıklarına yönelik düzenlemeler niteliğinde olması karşısında; davacının ön alım hakkı bulunduğunu ileri sürmesinin marka üzerinde elbirliği halinde mülkiyet hükümlerine dayalı sonuç doğuracağına dair Bölge Adliye Mahkemesi görüşünün hukuki dayanağı da bulunmadığını, TMK 688/son fıkrasına göre, paylı mülkiyette paydaşlardan her biri kendi payı bakımından malik hak ve yükümlülüklerine sahip olacağını, Payın devredilebilebileceği, rehnedilebileceği, ve alacaklılar tarafından haczettirilebileceğini, Bu bakımdan, Bölge Adliye Mahkemesince dava konusu markanın elbirliği halinde mülkiyet hükümlerine tabi olduğu ve elbirliği halinde mülkiyette davalılardan … A.Ş.’nin davacının izni olmadan diger davalı … A.Ş’ye yaptığı pay devrinin geçersiz olduğu” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesinin doğru görülmediğinini belirterek dairemiz kararını bozarak dosyayı dairemize iade etmiştir..
BOZMA SONRASI BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI: Bozma sonrası dairemizce yapılan yargılama sırasında usul ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyularak 13/03/2019 gün ve 2019/183 Esas ve 2019/545 Kara sayılı ilamla “dava konusu markanın sicile tescili işleminde TMK’nun 701.maddesi anlamında kanundan ya da sözleşmeden kaynaklanan bir el birliği halinde mülkiyet durumunun mevcut olmadığı, bu nedenle dava konusu marka üzerinde pay devrinden önceki malikler olan davacı ile diğer davalı … A.Ş TMK’nun 688.maddesi uyarınca eşit oranda (1/2’şer) paylı mülkiyet hakkına sahip oldukları, davacının işbu davada ön alım hakkı bulunduğu iddiasına dayanmış olması, marka hakkı üzerindeki TMK’nun 688.maddesine dayalı paylı mülkiyet hakkını el birliği mülkiyetine dönüştürmeyeceği, kaldı ki TMK’nun 732.maddesi ve özel mevzuatlardaki hükümlerin de esasen paylı mülkiyete tabi maddi/gayrimaddi mal varlıklarına yönelik düzenlemeler niteliğinde olduğu, TMK’nun 688/son fıkrasına göre paylı mülkiyette paydaşlardan her biri kendi payı bakımından malik hak ve yükümlülüklerine sahip olacakları, payın devredilebileceği, rehnedilebileceği ve alacaklılar tarafından haczettirilebileceği, öte yandan dosyaya ibraz edilen deliller değerlendirildiğinde, devrin muvazaalı olduğu iddiasının da ispatlanamayacağı, devir bedelinin 300,00 TL olması tek başına devrin muvazaalı olduğunu göstermeyeceği, gerek Yargıtay bozma ilamında gösterilen gerekçeler, gerekse ilk derece mahkemesi gerekçesi gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde olmadığı” gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verildiği görülmüştür.
YARGITAY BOZMA İLAMI İstinaf kararının davacı vekilince temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 06/01/2020 gün ve 2019/1966 Esas ve 2020/43 Karar sayılı ilamıyla “davanın, marka devir işleminin iptali istemine ilişkin olduğunu, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verildiğini, karara karşı davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmiş olup, davalılar vekilinin temyizi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi kararı, Dairemizin 11/12/2018 tarihli ve 2017/1801 Esas, 2018/7821 Karar sayılı ilamıyla bozulduğunu, Yargıtayın Bozma ilamına uyan Bölge Adliye Mahkemesince, yeniden esas hakkında bir hüküm kurulması gerekirken, yalnızca davacı vekilinin istinaf isteminin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesinin doğru olmadığını gerekçe göstererek dairemizin kararını bozarak dosyayı dairemize iade etmiş bozma neden ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinede gerek görmemiştir.
BOZMA SONRASI KABUL EDİLEN OLUŞ VE GEREKÇE Dava, davalı … A.Ş. Nin davacı ile paydaşı olduğu marka üzerindeki haklarını diğer davalıya devrinin ön alım haklarını ihlal ettiği ve devrin muvazalı olduğu iddiası ile devir işleminin hükümsüzlüğünün tespiti ve iptali istemine ilişkindir. Dosya içerisindeki devir senedinin 12.05.2005 tarihinde noterde düzenlendiği, davalı … A.Ş tarafından …-… markasındaki hakların davalı … A.Ş’ye 300.TL bedelle devredildiği görülmüştür. Dosyada mevcut … no lu marka tescil belgesinin başlangıçta davacı ile davalılardan … A.Ş adına düzenlendiği ve davalı … A.Ş’nin marka üzerindeki hakkını 12.05.2015 günlü devir sözleşmesi ile diğer davalı …A.Ş’ye devrettiği ve devrin TPE kayıtlarına işlendiği ve her iki davalının müşterek olarak dava konusu markanın maliki durumuna geldikleri anlaşılmaktadır. Somut olayda, Dava konusu markanın sicile tescili işleminde TMK’nun 701.maddesi anlamında kanundan ya da sözleşmeden kaynaklanan bir el birliği halinde mülkiyet durumunun mevcut olmadığı, bu nedenle dava konusu marka üzerinde pay devrinden önceki malikler olan davacı ile diğer davalı … A.Ş TMK’nun 688.maddesi uyarınca eşit oranda (1/2’şer) paylı mülkiyet hakkına sahip oldukları, davacının işbu davada ön alım hakkı bulunduğu iddiasına dayanmış olması, marka hakkı üzerindeki TMK’nun 688.maddesine dayalı paylı mülkiyet hakkını el birliği mülkiyetine dönüştürmeyeceği, kaldı ki TMK’nun 732.maddesi ve özel mevzuatlardaki hükümlerin de esasen paylı mülkiyete tabi maddi/gayrimaddi mal varlıklarına yönelik düzenlemeler niteliğinde olduğu, TMK’nun 688/son fıkrasına göre paylı mülkiyette paydaşlardan her biri kendi payı bakımından malik hak ve yükümlülüklerine sahip olacakları, payın devredilebileceği, rehnedilebileceği ve alacaklılar tarafından haczettirilebileceği, öte yandan dosyaya ibraz edilen deliller değerlendirildiğinde, devrin muvazaalı olduğu iddiasının da ispatlanamadığı, devir bedelinin 300,00 TL olması tek başına devrin muvazaalı olduğunu göstermeyeceği, gerek Yargıtay bozma ilamında gösterilen gerekçeler, gerekse ilk derece mahkemesi gerekçesi gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde olmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf isteminin reddine, dairemizin önceki kararı Yargıtay 11. HD nin 11.12.2018 tarih ve 2017/1801 E ve 2018/7821 K sayılı ilamı ile bozulduğundan HMK 353/1-b-3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : 1-Bakırköy 2. FSHHM’nin 2015/183 Esas 2016/137 Karar sayılı 05/10/2016 tarihli kararının HMK 353/1-b-3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davacı vekilinin istinaf başvurursunun REDDİNE, Davanın REDDİNE, 3- Alınması gereken 54,40 TL harcın peşin olarak alınan 27,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 26,70 TL harcın davacıdan tahsiliyle hazineye irat kaydına, 4- İlk derece yargılaması sırasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5-İlk derece mahkemesi sırasında davalı … tarafından yapılan 43 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak iş bu davalıya ödenmesine, 6-Davalılar lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan tahsili ile davalılara müştereken ödenmesine, 9-İstinaf yargılaması yönünden davacıdan alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin yatırılan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 25,20 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 10-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 11-İstinaf incelemesi duruşmalı yapıldığından ve bir duruşma icra edildiğinden (15/04/2020 ve 03/06/2020 tarihli duruşmaların HSK kararı uyarınca ertelenmesi sebebiyle yapılamamış olup neticeten tek duruşma yapıldığının kabulünün hakkaniyete daha uygun olduğu gözetilerek) davalı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 1.700,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara müştereken ödenmesine, 12-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, duruşmalı olarak yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/07/2020