Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/742 E. 2022/988 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/742 Esas
KARAR NO: 2022/988
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/12/2019
NUMARASI: 2018/1199 2019/1204
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili ile davalının 10 yıl önce imam nikahı kıydıklarını ve zaman içinde bir barışık bir küs şekilde yaşadıklarını ve sonrasında ayrıldıklarını, davalının 2016 sonu 2017 başlarında yeniden müvekkiline ulaştığını ve “annem hasta, kardeşim hapiste, sana kiralık araba alıp aylık 10.000,00 TL gelir sağlayacağım sana borcumu bu şekilde ödeyeceğim” şeklinde müvekkilinin telefonuna davalının kullandığı telefonundan mesajlar göndererek kandırdığını, bu kandırma becerisiyle davalının davacının … Bankası Merter şubesinde ki … nolu hesabında bulunan 700.000,00 TL nakit parasını 06.02.2017 tarihiyle 17.07.2017 tarihleri arasında aldığını, bununla yetinmeyerek müvekkilinin adına kayıtlı taşınmaz ve aracı da elde etmek için benzer yollarla kandırmak ve tehdit suretiyle müvekkiline birden çok senet imzalattığını ve sonra bu senetlerin anlamı yok diyerek hepsini yırtar gibi yaparak çöpe attığını, müvekkilinin bankadan gelen ödememe ihbarıyla bu senetlerden davaya konu 3 adedini yırtmayıp bankaya tahsile verdiğini öğrendiğini, müvekkilinin 1936, davalının 1985 doğumlu olduğunu, müvekkilinin işbu senetleri imzalamasını gerektiren hiçbir hukuki neden bulunmadığını, dava konusu senetlerin icraya konması halinde telafisi zor zararların doğması da mümkün olduğunu, bu nedenle ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, dava konusu ve davacı tarafından davalı lehine keşide etmiş göründüğü 01.09.2017 vadeli 100.000,00 TL, 03.09.2017 tarihli 113.000,00 TL ve 05.09.2017 tarihli 200.000,00 TL bedelli senetlerin icra takibine konu yapılmaması yönünde tedbir kararı verilmesine ve borçlu olmadıklarının tespiti ile dava konusu senetlerin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin senetleri almadan önce davacı ile protokol yaptıklarını, senetlerin tahsili için senetlerin bankaya ibraz edildiğini, bankadan davacıya ihtar gidince davacının müvekkilinin evine basarak bilgi ve belgelerin hepsini aldığını, bununla ilgili müvekkilinin davacıdan şikayetçi olduğunu, tarafların protokolu imzalarken kendilerini kameraya aldıklarını, kamera kayıtlarını mahkemeye sunacaklarını, davacının senetleri müvekkiline kendi rızasıyla verdiğini, davacı iş bu davayı senetlerin ödenmesini geciktirmek için açtığını, bu nedenlerle davanın reddine, davacı aleyhine %20′ den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; “Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, Gaziosmanpaşa CBS 2017/28850 Soruşturma numaralı dosyası, Gaziosmanpaşa 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/534 esas sayılı dosyası, icra dosyası, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamına binaen; davacı vekili her ne kadar takibe ve davaya konu bonoların dolandırmak suretiyle ve baskı altında tanzim edildiğini iddia ederek söz konusu bonodan dolayı borçlu olmadıklarının tespiti talebinde bulunmuş ise de; söz konusu bononun baskı altında tanzim edildiği yönündeki iddialarla ilgili gerek takipsizlik kararı verilen savcılık dosyasının içeriği, gerekse tanık ifadelerinde, davaya senetlerin hile ve tehdit ile davacıya imzalatıldığı yönünde beyanlarının ve görgülerinin olmadığı, bu durumda ispat külfeti davacı tarafta olduğundan ve senedin korkutma ile alındığı kanıtlanmamıştır. Davalı adına keşide edilen senetler, tanık anlatımları ve mevcut dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde davaya konu senetlerin hile, cebir ve tehdit altında düzenlenmiş olduğu iddiaları ispatlanamadığından davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. İcra İflas Kanunu’nun72/4. Maddesinde, Menfi tespit davasının borçlu aleyhine sonuçlanması halinde verilmiş olan ihtiyati tedbirler kalkar ve icra takibi kaldığı yerden devam eder. Buna dair karar kesinleştiği takdirde, alacaklı, alacağına geç kavuşmuş olmasından dolayı uğramış olduğu zararları yatırılmış olan teminattan karşılarken, mahkeme, haksız yere dava açmış olan borçlu davacıyı, alacak miktarının yüzde 20 sinden az olmamak kaydı ile tazminata mahkum edileceği düzenlenmiştir. Somut olayda; tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; mahkeme 25/10/2017 tarihli ara kararı ile teminat almak suretiyle tedbir kararı verdiği dikkate alınarak, mahkemece davacı borçlunun kötü niyetli olduğu” gerekçesiyle davalı lehine kötü niyet tazminatına, davanın reddine karar vermiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; kararın hukuka aykırı olduğunu, eksik inceleme ile karar verildiğini, mahkemenin senetlerin imzalanması sırasında davalı tarafın aldığı video kaydını dikkate aldığını, söz konusu video incelendiğinde taraflar arasında ticari bir diyalog olmadığını, ayrıca senetlerin imzalanması anına ilişkin görüntülerin kayda alınmasını gerektirir bir durum da bulunmadığını, bu hususun davalı yanca planlı bir şekilde gerçekleştirildiğini gösterdiğini, yine bu video kaydının müvekkilinin izni olmaksızın yapılması nedeniyle HMK 189/2 maddesi gereğince hükme esas alınmaması gerektiğini, mahkemeden taraflar arasında herhangi bir alacak verecek meselesinin olmadığını ispatlar mahiyette sms kayıtlarının celbini istediklerini ancak mahkemenin bu talebi kabul etmediğini, tarafların sosyo ekonomik durumlarının mahkemece dikkate alınmadığını, müvekkilinin 80 yaşında davalının ise 30 yaşında olduğunu ve müvekkilinin davalıya ve ailesine mali yönden destek verdiğini, davalının iş kurma vaadine dayandığını, böylece hem davalıya hem de ailesine imam nikahlı olduğu dönemlerde verdiği paraları geri alacağını sandığını ancak kandırıldığını, mahkemenin Bakırköy C.Başsavcılığının 2017/96130 ve 2017/97377 Sayılı soruşturma dosyalarını dikkate almadığını, ayrıca davalının müvekkiline gönderdiği mesajlar ve tanık …’nun beyanlarının da dikkate alınmadığını, davalının hileli davranışları sonucu müvekkilinin ve kardeşinin mağdur edildiğini, taraflar arasındaki ilişkinin dikkatle incelenmesi gerektiğini, karşılıklı edimlerin birbiriyle örtüşüp örtüşmediği, bir tarafın diğerinin tecrübesizliği yahut düşüncesizliğinden yararlanıp yararlanmadığının dikkate alınması gerektiğini bildirmiştir. UYAP ortamına eklenen Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasının incelenmesinde, davalının davacı aleyhine 3 adet bonoya dayalı olarak toplam 417.053,95-TL nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlattığı, takip dayanağı bonoların tanzim ve vade tarihlerinin sırasıyla 01/09/2017 100.000-TL, 05/09/2017 200.000-TL, 03/09/2017 113.000-TL bedelli, keşidecisinin davacı, lehtarının davalı olduğu, bonoların nakden kaydıyla düzenlendiği görülmüştür. Mahkemenin 25/10/2017 tarihinde takibin durdurulmasına karar verdiği, bu ihtiyati tedbir kararının infaz edildiği, icra dosyasının UYAP ortamında incelenmesi neticesinde anlaşılmıştır. Bakırköy C.Başsavcılığının 2017/96130 soruşturma sayılı soruşturması sonunda davacının müşteki, davalının şüpheli olduğu, atılı suçun bedelsiz senedi kullanma ve dolandırıcılık olduğu, müştekinin soyut beyanı dışında ortada takibi gerekir bir suç, suçlu ve bir suç unsuru bulunmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiği, karara yapılan itirazın reddedildiği ayrıca Adalet Bakanlığınca da bu karara karşı kanun yararına bozma yoluna gidilmediği anlaşılmıştır.Bakırköy C.Başsavcılığının 2017/97377 soruşturma sayılı soruşturması sonunda davacının müşteki, davalının şüpheli olduğu, atılı suçun şantaj, kişilerin huzur ve sükunun bozma, özel hayata ilişkin görüntü ve sesleri ifşa etmek olduğu, soruşturma sonunda atılı suçlardan kamu davası açmaya yeter nitelikte delil bulunmadığı gerekçeleriyle takipsizlik kararı verildiği, bu karara yapılan itirazın da reddedildiği görülmüştür. 12/09/2019 tarihli duruşmada dinlenen davacı tanığı … beyanında; “dayımın dini inançları kuvvetlidir, 10 yıl kadar önce camide seni çok fakir iki çoıcuklu kadınla evlendirelim, senin maddi durumun iyidir, sevap kazanırsın iyilik kazanırsın demişler, 10 yıl kadar önce imam nikahı kıymışlar. Aynı evde yaşamamışlar. Ona ev almış, eşyalar almış, çocuklarını okutmuş, babasını emekli yaptırtmış, toplu para vermiş, dayım sayesinde babası vefat edince de kız kardeşlerine emekli maaşı kalmış. Erkek kardeşi suça karışmış, defalarca hapisten çıkartmak için dayımdan sürekli para istemeye başlamış. 6-7 yıl dayım bizden bunu gizledi, bizimde bu kadar süre içinde haberimiz olmadı. Yengeminde haberi yoktu. Dayımın eli boldur, bütün sülaleye de yardıma ihtiyaç olduğu zaman verir. Yemeklere, gezmelere gittiğimizde dayım öderdi. Bana maddi destekte bulunmadı, talebimde olmadı. Teyzemle ortak hesaplarından paralar gitmeye başladı. Hepbareber oturduğumuzda konuşma sırasında farkedildi. 2017 yılının başına kadar 1 milyar küsür para gitmiş, hatta dayım artık paraları nakit olarak torbalarla teslim etmeye başlamış. Güya rent a car da işletip paraları çoğaltıp geri vereceğini söylemiş, arsa alımına da teşvik etmiş. Biz bunu fark ettik, dur dediğimiz zaman iş işten geçmişti, bütün paralarını kadın almış, eve çağırmış, erkek kardeşi ve bir arkadaşıyla tehdit ederek dayım tek başınayken senet imzalatmışlar ve bunun da resmini çekip konuşturup teyibe aldırmış. Bildiğim kadarıyla 400.000 küsür TL lik senet imzalatmış, senin yazlığını da arabanı da sattırıcam demiş. Ben kadınla hiç tanışmadım, kendi özel sorunlarım olduğu için tanışmaya teşebbüs etmedim. Hep benim annemi ziyaret ederdi, geldikçe bu durumu anlatırdı. Bu anlatım sıralarında da bende annemin yanındaydım. Birşey yapamıyorum, eve geliyorlar yumrukluyorlar, devamlı para istiyorlar diyordu. O zaman paraları bitmişti. Bizden bile kadına verebilmek için 10.000 TL para istedi. Ben ismini … olarak biliyorum, nereli olduğunu bilmiyorum, ancak dayım ona Üsküdar da ev almış, hangi mahallede, apartmanda oturduğunu bilmiyorum. Hiçbir şeyi yokken o bayan dayım onu adam ettiği halde dayıma senet imzalatmış. Dayımın … Bankası Bakırköy şubesinde teyzemle ortak hesabı olabilir. Son 6 ayde 750.000 TL çıktığı dökümlerde görülmektedir. Kadını görmedim, bizim evimize gelmedi, çocuklarını görmedim. Evimize gelmedi, kardeşini de görmedim, telefonla görüşmedim, teyzem görüştü” şeklinde, aynı duruşmada dinlenen davacı tanığı …, “kardeşim … ile benim … Merter şubesinde ortak hesabım vardır. Çiftlikte ortaktık, satılınca da onun parasıyla ortak hesap açtık. Ortak hesabımızda 1 milyarın üzerinde paramız bankada vardı. Ortak hesabı diğerinin muvafakatı olmadan hesaptan çekilir şekilde sözleşme imzaladık. Abimin yaşadığı bayan telefonuma mesaj çekti, abin bana böyle böyle para aldı, lütfen bu paraları bana gönderin şeklinde mesaj çekti. Resim gönderdi. Fakat ben bu resimleri ciddiye almadım. Avukatıma da söyledim ciddiye almayın dedi. Ortak hesabımızda para çekildiğini en sonunda fark ettim, ben abime inanıyordum.Bankada hesabın sıfırlandığını öğrendiğimde fenalaşltım, benim hakkımda gitmiş. Ancak çekimin hangi tarihte başladğını hatırlamıyorum, icap ettiğimde bakıp görüyorum. Abime ben çok güveniyordum. Abim son derece doğrucu bir insandır, asla yalan söylemez. Ben buna bütün kalbimle inanıyorum. Beş vakit namazını kılan hak yemez bir insandır. Bana bayanla ilişkisini hiç anlatmadı. İlişkisinin olduğunu biliyordum ama parasal bir ilişkisi olduğunu bilmiyordum. Ben ancak senet imzalattırdıktan ve abimin kapısına gelindiği zaman haberim oldu. Bayanın erkek kardeşi … abimin hem yazlık evine hemde normal evine gelmiş, para istemiş, öldürürüm möldürürüm diye tehdit etmiş. Abim jandarmaya haber vermiş yazlıkta iken ancak kardeşi … ve arkadaşları yolunu kesmiş o yüzden de gidip jandarmadan şikayetini geri almış. Bunlar Akçay jandarmasında vardır. Aile paranın çekildiğini fark edince birbirine girdi ve avukata danıştık. Sonra mahkeme olayı başladı. Abimin akciğer rahatsızlığı vardır, yoğun bakımda da yattı, bu kızda beni o zaman aradı, kendisinin ismini vermeden sigorta şirketinden arıyorum dedi abimle görüşmek istedi, bende hastanede ve yoğun bakımda olduğunu söyledim. Buda 5-6 sene önce olmuştur. Abimin akıl sağlında da bir sorunu yoktur, nörolojik bir tedavi görmüyordu. Hatta bildiğim kadarıyla kız abimin akıl sağlıyı yerinde olduğu konusunda rapor almış. Hatta bu yoğun bakımnad yattığını öğrendikten sonra para çekimleri dahada fazlalaşmış. Abimin bana dediğine göre davalı abimi evine çağırmış, tek başına gitmiş, bayanın kardeşi olduğu ortamda senet imzalatmış. Kardeşim istiyor bak ne yapayım başka yapacak bir şeyim yok demiş imzalatmış, bunların hiçbir hükmü yok, ben diğer senetleri nasıl yırttıysam bunları da yırtıcam demiş imzalatmış. Bana hiç tehdit yapmadı, sadece mesaj çekti, resimleri gönderdi. Abimin durumundan 2017 yılında yukarıda belirttiğim şekilde endişelenmeye başladım. Ben sadece avukat tuttum. Karısıyla araları bozuldu, hatta bu süre içinde abim belirli bir süre bende kaldı, şimdide ablamda kalıyor. Bende şikayetçiyim bende paramdan oldum” şeklinde beyanda bulunduğu, davacı tanığı …(…) “ben davalıyı karşılıklı olarak görmedim, telefonla görüşmüşlüğüm vardır. Ben konuşmak için aramıştım. 2018 yılında aramış olabilirim. Dayımdan sürekli bir talepler içindeydi, parasal olarak talepleri vardı. Uzlaşmaya gitmek istedik. Lüzumsuz yere duygusal ve cinsel isteklerini karşılamak adına istedikleri para adına byle bir şey yapmasına gerek olmadığını, artık dayımın parasının da olmadığını söyleyip dile getirdim, yeter artık dedim. Dayım artık sana para vermeyecek dedim. Bizim ikimizin arasında sen karışma dedi. Ondan sonrada kapattık. Bende dayıma bu kadın seni kullanıyor dedim. Dayımda bana Tamam doğru söylüyorsun ancak benim onunla aramdakileri sen bilemezsin, çocukları var yazık günah, istiyor, ne yapacaksın gibi kelimeler kullanıyordu. Dayımı 2018 yılından öncesinden ve sonrasında da ikna edemedim. Dayım bu bayanla olmaya razı görünüyordu. Yukarıda belirttiğim nedenlerden dolayı beraber olmaya ve para vermeye razıydı. Birkaç kere bunu konuştum. Bu konuyu dinlettiremedim, ikna olmadı, bayanla görüşmeye devam etti. Yardım yapmaya da devam etti. Bizi dinlemedi. Dayımın akıl sağlığında bozukluk yoktu, nörolojik rahatsızlığı yoktu, doktoru da yoktu.bende dayımdan para isteseydim bana da verirdi, banada harçlık olarak para verdi. Borç olarak aldığımı ödedim. Çok vicdanlı olduğu için isteyene para verirdi.yapısal olarak insanlara iyilik yapan biri olduğu, herkese iyilik yapan biri olduğu için doktoro götürmedik, teklif etmedik. Telefon görüşmemden önce 3-4 yıl önce bu bayanla ilişkisinin olduğunu biliyordum, ancak aralarındaki şahsi, hukuki ilişkiyi bilmiyordum. Bayanla hiç yüz yüze görüşmedim, kardeşiyle tanışmadım. Bayan beni tehdit etmedi, şantaj yapmadı, kardeşi de beni arayıp sormadı, şantaj da yapmadı. Çocuklarıyla da tanışmadım, çocuklar evimize girip çıkmadı. Ancak bir gün dayımda iken telefon görüşmesinden sonra, dayımın kapısının vurulduğunu ve para istenildiğini, aç kapıyı çık, bana o parayı vereceksin şeklinde erkek sesi olduğunu duydum, dayım bana erkek kardeşi olduğunu söyledi. Ben dayıma polise ara diye bağırdığımda merdivenden kaçıp gitti” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davalı taraf davacı aleyhine bonolara dayalı olarak takip başlatmış, davacı taraf ise takibe konu bonoların kandırma ve tehdit suretiyle alındığını iddia etmiştir. Somut olayda ispat külfeti davacı taraftadır. Bonoların tehdit ve kandırma yoluyla elde edildiği iddia edilmekle bu hususun ispatı bakımından tanık dinlenebilir. Nitekim mahkemece de bu konuda davacı tarafın tanıkları dinlenilmiştir. Ancak dinlenilen bu tanıklar davacının iddialarını ispatlamaya yeterli değildir. Her ne kadar davacı vekilince tanık …’nun beyanlarının dikkate alınmadığı ileri sürülmüş ise de, adı geçen tanığın beyanlarının incelenmesinde bonoların düzenlenmesi sebebiyle ilgili olarak tanığın doğrudan görgüye dayalı bir bilgisinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Yine mahkemece hazırlık soruşturmalarının dikkate alınmadığı ileri sürülmüş ise de, dosya içeriğinde yapılan incelemede Bakırköy C.Başsavcılığının 2017/96130 Sayılı soruşturma evrakının konusunun bedelsiz senedi kullanma ve dolandırıcılık olduğu, soruşturma sonunda takipsizlik kararı verildiği, bu karara yapılan itirazın reddedildiği, ayrıca Adalet Bakanlığınca da bu karara karşı kanun yoluna bozma yoluna gidilmediği, yine Bakırköy C.Başsavcılığının 2017/97377 Sayılı soruşturma evrakının konusunun şantaj, kişilerin huzur ve sükununu bozma, özel hayata ilişkin görüntü ve sesleri ifşa etmek olduğu, soruşturma sonunda takipsizlik kararı verildiği ve bu karara yapılan itirazın da reddedildiği anlaşılmıştır. Tüm dosya kapsamı itibariyle davacının iddialarını ispatlayamadığı kanaatine varılmış olup davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.02/06/2022