Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/731 E. 2020/907 K. 04.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/731 Esas
KARAR NO : 2020/907
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/267 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 04/06/2020
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin bayan tesettür giyim üretimi ve ticaretini yaptığını, ürünlerinde 1. Sınıf malzeme kullandığını, yabancı tasarımcılar ile çalıştığını, kullandığı malzemeler ve işçiliğin kalitesinin yüksek olduğunu, bu sebeple diğer birçok tesettür giyim üreticilerinden ayrıldığını, yüksek gelire sahip müşterilere hizmet ettiğini, davalının da aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, müvekkilini “…” markasını 25/01/2017 tarihinde… numara ile TPMK nezdinde tescil ettirdiğini, “…” markasını da 21/05/2018 tarihinde yaptığı başvuru ile … tescil numarası ile tescil ettirmek üzere müracaatta bulunduğunu, davalının müvekkilinin markası ile iltibas oluşturacak şekilde “…” ibaresini 05/04/2018 tarihinde … tescil nosu ile tescil ettirdiğini öğrendiğini, davalının müvekkilinden sonra tescil ettirdiği markasındaki “…” ibaresinin okunuş, ses, çağrışım, yazılış şeklinin müvekkilinin markaları ile iltibas oluşturduğunu, marka hakkına tecavüz edildiğini ve haksız rekabete yönelik kötü niyetli marka tescili yapılmış olduğunun açık olduğunu, markaların aynı mal ve hizmetleri kapsadığını, tüketici nezdinde karışıklığa sebep olduğunu, markasının iltibasına zarar verdiğini, davalının haksız olarak tescil ettirdiği … numaralı 05/04/2018 tescil tarihli markasının devir ve temlikinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalının … numara ile tescilli markasının 25. Sınıftaki ve varsa diğer sınıflardaki tescillerinin hükümsüzlüğü ve sicilden terkinini, “…” ibaresini içeren ürünlerinin ticaretinin yasaklanmasını, mağazacılık faaliyetine konu edilmesine ve müvekkilinin marka haklarını tecavüzün durdurulmasını, Men’ine ve her türlü ürün, ambalaj, broşür, üretim aracı ve sair ticari emtianın imhası ile marka gasbı ve tecavüzü sebebiyle oluşan her türlü maddi, manevi zararlarını talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:İlk derece mahkemesinin 06.01.2019 tarihli ara kararıyla; HMK 389 vd maddeleri gereğince takdiren 20.000TL nakdi veya aynı miktarda kesin süresiz teminat mektubu ibraz koşuluyla ihtiyati tedbirin kabulüne, davalının “…” ibaresi içeren ürünleri, üretim ve satışının tedbiren durdurulmasına” karar verilmiştir.Davalı vekili ihtiyati tedbir kararına süresi içinde itiraz etmiş, mahkemece tedbire itiraz duruşmalı olarak değerlendirilmiştir.İlk derece mahkemesince 24/01/2020 tarihli ara kararıyla; “28/06/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporuna istinaden Mahkememizce 06/01/2020 tarihinde ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verildiği, davalı vekilinin rapora karşı beyan-itirazları, mürafaa duruşmasındaki taraf vekillerinin beyanları ve bütün dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde: Mahkememizce verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını gerektirir bir durum bulunmadığı bu nedenle tedbir kararının kaldırılmasına ilişkin talebin reddine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bilirkişi raporunda her iki markanın bir bütün olarak bıraktıkları genel izlenime bakılması gerektiği vurgulanmış ancak bu doğrultuda inceleme yapılmadığını, markaların aynılığı/benzerliği incelemesinde ise markaların görsel/fonetik olarak benzer oldukları tespit edilmişse de bu tespit tamamen hatalı olduğunu, müvekkilinin markasına ait bir logo kullanılmamakla birlikte düz bir yazım şeklini benimseyerek “…” markasını hiçbir kelimeyi ön plana çıkarmadan kullanmakta olduğunu, davacının logo tasarımında büyük puntolarla ve kalın şekilde “…” kelimesi yer aldığını ve ilk bakıştan itibaren “…” kelimesi vurgulandığını, kelime farklılığı ve aynı zamanda kullanım ve logo farklılığı da bulunduğunu, Dava konusu markalarda “…” kelimesi ortak kelime olduğunu, ancak marka benzerliğinin değerlendirilmesinde; markada yer alan kelimelerin veya kelime gruplarının birbirinden bağımsız olarak tek tek ele alınması değil, markanın tüm unsurlarının birlikte oluşturduğu bütüncül izlenime göre yapılması gerektiğini, markayı oluşturan bütün unsurların nitelikleri ve tüketici algısı bu değerlendirmede önem arz ettiğini, tüketici algısı göz önünde bulundurulması gerektiğini, müvekkilimiz tarafından kullanılan markada … kelimesi haricinde başka kelimeler de kullanıldığını, davacı markasında ise ön planda olan … kelimesi olduğunu, raporun hatalı olduğunu, aynı kelimeler yer alan, aynı faaliyet kolunda iş yapan ancak bütün olarak incelendiğinde farklılık gösteren markaların tescilinde bir sakınca bulunmadığını, … kelimesi de davacı tarafından üretilmediğini, anlam ifade ettiğinden tek kişinin kullanımına bırakılamayacağını, suud kelimesinin Osmanlıca’da yükseliş, yükselme, mübarek anlamını taşımakta ama daha çok etnik bir kökeni ifade etmekte olduğunu, Müvekkili markasının kullanıcı nezdinde iltibas yaratmayacağı daha ilk bakışta belli olan davalı markası hakkında, bilirkişi raporuna yapılan itirazlar giderilmeden düşük bir teminat bedeliyle verilen tedbir kararının kaldırılması gerektiğini, öncesinde 3 kez de reddedilmiş tedbir talebinden, bu kez rücu edilerek ve üstelik davalı adına da tescilli olan bir markanın kullanımının engellenmesine ilişkin tedbir kararı verilmesi hukuka aykırı olduğunu belirterek tedbire itirazın kabulüne, tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, markanın hükümsüzlüğü ile markaya tecavüzün meni istemine ilişkindir. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık ise; ihtiyati tedbire itirazın reddi kararının kaldırılması istemine ilişkindir.Dosyada mevcut marka kaydına göre; 2016-57132 nolu “… İstanbul”markası 25.sınıfta davacı adına tescilli olup koruma tarihi; 30.06.2016, tescil tarihi 25.01.2017’dir. 2018-49945 nolu “…” markası 35.sınıfta davacı adına tescilli olup tescil tarihi;21.11.2018’dir. … nolu “…” markası 25 ve 35 nolu emtia sınıfında davalı adına tescilli olup koruma tarihi 06.11.2017, tescil tarihi; 05.04.2018’dir. 6769 sayılı SMK 155.madde gereğince, sonraki tescil sahibinin önceki başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davalarında sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olduğunu ileri süremeyeceği, bilirkişi raporu ve dosyada mevcut görsellere göre bu aşamada yaklaşık ispat koşulları oluştuğu ve mahkemece takdir olunan teminatın yerinde olmadığı hususunda davalı yanca somut delil ibraz edilmediği dikkate alındığında bu aşamada ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbire itirazının reddine karar verilmesi yerinde olup davalı vekilinin istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 54,40 TL harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderleri olarak;a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 5,50 TL (posta-teb-müz) masrafın davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 04/06/2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.