Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/715 E. 2020/850 K. 03.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/715 Esas
KARAR NO : 2020/850 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/01/2020
NUMARASI : 2018/398 E.,
DAVANIN KONUSU: Patent (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 03/06/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA A-)Açılan dava ve iddia :Davacı-karşı davalı vekili 27.01.2020 tarihli dilekçesinde özetle; 23.01.2020 tarihli rapor kapsamında HMK 390/3 Maddesi uyarınca “davanın esası yönünden haklılığın yaklaşık olarak bir kez daha ispat edilmiş olduğu” hususu ve 396’ncı Madde uyarınca da “durum ve koşulların değişmesi halinde tedbir talebi hakkında daha önce verilen kararın yeniden gözden geçirilebileceği” hususu dikkate alınarak, dosyanın duruşma günü beklenmeksizin ele alınmasını ve icap ederse ihtiyati tedbir talebi ile ilgili ayrı bir mürafaa günü verilerek ve yine icap ederse makul bir teminat mukabilinde ihtiyati tedbir taleplerini kabulü ile birlikte, ihtiyati tedbir olarak; davalının, davacı müvekkilinin Türk Patent ve Markalar Kurumu Patent Sicilinde 2009/01445 tescil numarası altında patent olarak tescilli “Mekanik Deprem Vanasında Islahat” başlıklı patente ve … tescil numarası altında patent olarak tescilli “Orifis Kapamalı Mekanik Deprem Vanası” başlıklı patente tecavüz teşkil eden fiillerinin 6769 sayılı Yasa’nın 159/a Maddesi hükmü uyarınca önlenmesine ve durdurulmasına, Patent’den doğan haklara tecavüz edilerek üretilen, pazarlanan davaya konu “EQV serisi Yatay Akışlı Mekanik Deprem Vanaları; EQV25 , EQV32, EQV40 ve EQV50 dişli modelleri ,Aşağı Akışlı EQV25 , EQV32, EQV40 ve EQV50 dişli modelleri, Her Yöne Akışlı EQV32, EQV40, EQV50 dişli modelleri ve her yöne akışlı EQV65, EQV80, EQV100 flanşlı modelleri” ürünlerine, bunların üretiminde münhasıran kullanılan vasıtalara ya da patenti verilmiş usulün icrasında kullanılan vasıtalara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde, Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dâhil, bulundukları her yerde elkonulmasına ve bunların saklanmasına, müvekkilin Patent’den doğan haklarına tecavüz teşkil edilerek üretilen “EQV serisi yatay akışlı mekanik deprem vanaları; EQV25 , EQV32, EQV40 ve EQV50 dişli modelleri ,Aşağı Akışlı EQV25 , EQV32, EQV40 ve EQV50 dişli modelleri, Her Yöne Akışlı EQV32, EQV40, EQV50 dişli modelleri ve her yöne akışlı EQV65, EQV80, EQV100 flanşlı modelleri” ürünlerin tanıtımının yapıldığı www…com.tr internet sitesinde “EQV serisi yatay akışlı mekanik deprem vanaları; EQV25 , EQV32, EQV40 ve EQV50 dişli modelleri ,aşağı akışlı EQV25 , EQV32, EQV40 ve EQV50 dişli modelleri, her yöne akışlı EQV32, EQV40, EQV50 dişli modelleri ve her yöne akışlı EQV65, EQV80, EQV100 flanşlı modelleri” ürünlerine mahsus tanıtım içeriklerin yayınının engellenmesine, bunun mümkün olmaması halinde bu ürünlerin tanıtımının yapıldığı internet sitesine erişimin engellenmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “tüm dosyası kapsamı incelendiğinde; davacı vekilinin aynı konuda talep ettiği ihtiytati tedbirin mahkemenin 25.12.2018 tarihli ara kararı ile 11.12.2018 tarihli bilirkişi raporuna göre reddedildiği, yine mahkemenin 09.09.2019 tarihli ara kararı ile mevcut dosya kapsamına ve daha önce alınan bilirkişi raporu ile en son alınan bilirkişi raporunun içeriğine göre celse arasında ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebinin reddine karar verildiğinin anlaşıldığı, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağının belirtildiği, 6100 sayılı HMK’nun 389/1. maddesinde mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, 390/son maddesinde ise tedbir talep edenin davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunun belirtildiği, her ne kadar en son alınan bilirkişi raporu ile davalı tarafa ait incelenen ürününün davacının … numaralı ve … numaralı patentlerinin koruma kapsamında kaldığına dair görüş bildirilmişse de, daha önce alınan bilirkişi raporu ile bu raporun çelişkili olduğu, toplatılması talep edilen davalı tarafa ait ürünlerin bilirkişiler tarafından incelenen ürün olup olmadığına dair raporda bir açıklık bulunmadığı, bu nedenle yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği anlaşıldığı” gerekçesiyle davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin bu aşamada reddine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı /karşı davalı vekili kararı istinaf etmiş dilekçesinde özetle “…. Davacı müvekkilim, Türk Patent ve Markalar Kurumu Patent Sicilinde … tescil numarası altında patent olarak tescilli “Orifis Kapamalı Mekanik Deprem Vanası” başlıklı(EK.2 patent tescil belgesi) Patent’in de sahibidir. Ekli patent dökümanlarından da görüleceği üzere; Patent konusu “buluş, deprem nedeniyle oluşan sismik hareketi algılayan sensör sayesinde içerisinden geçen akışkanın (gazın) otomatik olarak kesilip açılabilmesini sağlayan ve bahsedilen sensör mekanizması ile en az bir vananın bir arada kullanılmasından meydana gelen mekanik deprem vanası ile ilgilidir. ” Dava konusu Patent mezkur patent incelemeli patenttir ve Patent Dairesi Başkanlığı’nın 24.05.2018 tarihli yazısından da görüleceği üzere mezkur incelemeli patent mülga 551 Sayılı K.H.K.’nin 62’nci Maddesi uyarınca müvekkilime verilmiştir. “Patent Korumasının Kapsamı” 6769 Sayılı Yasa’nın 89’ncu Maddesi’nde de belirtildiği üzere, “istemlerle belirlenir”. Davalı, davacı müvekkilim ile aynı sektörde faaliyet göstermekte,müvekkilim gibi “deprem vanası” üretmekte ve satmaktadır. Ne var ki davalı www…..com.tr kurumsal internet sitesinde de tanıtımını yaptığı ” “EQV serisi Yatay Akışlı mekanik deprem vanaları; EQV25 , EQV32, EQV40 ve EQV50 dişli modelleri, Aşağı Akışlı EQV25 , EQV32, EQV40 ve EQV50 dişli modelleri, Her Yöne Akışlı EQV32, EQV40, EQV50 dişli modelleri ve Her yöne akışlı EQV65, EQV80, EQV100 flanşlı modelleri” ürünlerini, tamamen davacı müvekilin 2009/06846 ve 2009 01445 sayılı Patenti’nde tarif edilen ve mezkur Patent’in istemleri ile koruma altına alınan hususları bütünüyle kapsayacak özelliklerle, patent konusu “deprem vanasını” bire bir kopya ederek üretmekte ve satışa sunmaktadır. İlk raporda Bilirkişiler Mahkeme’yi, “davalı ürününde çelik bilye kullanılmadığı” yönlü beyanı ile de açıkça yanıltmıştır. Çünkü, Mahkeme’ye inceleme aşamasında sunmuş olduğumuz davalıya ait üründeki bilye de tıpkı davacı müvekkilin ürünlerinde olduğu gibi çelik malzemeden yapılmıştır.Yeni bilirkişi heyeti bizim sunduğumuz davalı yana ait ürünler, dava konusu patentler esas alınarak müvekkil tarafından üretilen orjinal ürünler üzerinde bir inceleme yaparak, dosya kapsamındaki 27.08.2019 tarihli raporları ile netice olarak “…davalı ürününde yer alan parçaların tamamının, davaya konu patentler kapsamında olduğunu, davalının eyleminin, müvekkilimin davaya konu patent haklarına tecavüz oluşturduğunu, müvekkile ait dava konusu patentlerin de yeni ve ayırd edicilik vasfını haiz olduğunu…” rapor ve beyan etmişlerdir.Bilirkişiler, davalının sunduğu ürünleri de inceleyerek 23.01.2020 tarihli yeni bir rapor sunmuşlar ve 23.01.2020 tarihli raporlarında da; “…davalı ürününde yer alan parçaların tamamının, davaya konu patentler kapsamında olduğunu, davalının eyleminin, müvekkilimin davaya konu patent haklarına tecavüz oluşturduğunu, müvekkile ait dava konusu patentlerin de yeni ve ayırd edicilik vasfını haiz olduğunu…” 23.01.2020 TARİHLİ İKİNCİ RAPORDA DA rapor ve beyan etmişlerdir. ….” denilerek yaklaşık ispat koşulunun oluştuğunu ve bu nedenle ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini, mahkemenin red kararının kaldırılarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Asıl dava patent hakkına tecavüz nedeni ile tazminat, karşı dava da patentin iptali istemine ilişkindir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Bilindiği ve öğretide de kabul edildiği üzere ihtiyati tedbir “… Kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca, davacı veya davalının (dava konusu ile ilgili olarak) hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte, geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır.” şeklinde tarif edilmiştir. (Prof. Dr. Hakan Pekcantez, Prof. Dr. Oğuz Atalay, Prof. Dr. Muhammet Özekes, Medeni Usul Hukuku, 12. Baskı, S.714) Tariften de anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbir diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu şey üzerinde yeni bir takım ihtilafların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır.Nitekim 6100 sayılı HMK’nin 10’uncu kısmının 1’inci bölümünde düzenlenen ihtiyati tedbir müessesesi 389’uncu madde başlığında “Geçici Hukuki Korumalar” olarak vasıflandırılmış ve aynı maddenin 1’inci fıkrasında ” Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanını yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde şartları belirledikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep verilecek karar ve içereceği hususlar,teminat,kararın uygulanması gibi sair hususlar da duraksamaya yer bırakmayacak şekilde takip edilmesi ve yapılması gerekli usul ve prosedür vazedilmiştir.HMK’nin 390’ıncı maddesinde tedbir talep edenin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirteceği ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu da belirtilmiştir.İlk derece Mahkemesince gelinen aşamada ; henüz birbiri ile çelişen iki ayrı rapora karşın uzlaştırıcı raporun alınmamış olması, konunun teknik bilgi gerektiriyor olması karşısında ” halihazırdaki duruma göre” yaklaşık ispat koşullarının oluştuğunun kabul edilemeyecek durumda oluşuna nazaran ilk derece mahkemesinin talebin reddine ilişkin kararı yerinde olup, istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı/karşı davalı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2-Harç peşin alınmış olmakla ayrıca alınmasına yer olmadığına 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı/karşı davalı yan üzerinde bırakılmasına 4- İnceleme duruşmasız yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 03/06/2020 Tarihinde HMK 362/1-f maddesi gereğince KESİN olmak üzere ve oy birliği ile karar verildi .