Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/696 E. 2020/1075 K. 11.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/696 Esas
KARAR NO : 2020/1075
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/12/2019
NUMARASI : 2019/24 E. – 2019/1135 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/06/2020
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 2010 yılı itibariyle bilişim hizmeti verdiğini, davalı şirket ile yapılan işin bağlantısının davalı çalışanlarından …. ile gerçekleştirildiğini, ticari ilişkinin devamı sırasında ….’nın hizmet vermişcesine müvekkilinden fatura kesmesini istediğini, müvekkilinin de hatıra binaen yapmadığı işler için fatura kestiğini, bu fatura nedeniyle yapılan ödemeleri de davalıya iade ettiğini, bu işlemin Davalı çalışanı …. tarafından sürekli hale getirildiğini, daha sonra davalı tarafça 2010 yılına ait 2372 ve 2455 nolu faturalar ile 2011 ve 2012 yıllarında usulsüz satışlar olduğunu ve bu satışlara kesilen faturaların 195.000-TL olduğunun tespit ettiğini, Müvekkilinin iyi niyeti ile davalı çalışanı …’yı zor durumda bırakmamak için davalı ile “tutanaktır” başlıklı protokol yapmayı kabul ederek ve daha önce kestiği faturaların paralarını iade edildiğinden bahisle 195.000-TL karşılığında kambiyo senetlerini imzaladığını, ancak daha sonra davalının daha önce iade edilmesine rağmen kambiyo senedini tahsil etmeye çalıştığını, müvekkili şirketin kestiği faturaların tutarlarını iade ettiği için borçlu olmadığını, bu sebeplerle davanın kabulü ile müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde yer verilmiş olan iddialar gerçeği yansıtmadığını, ….’nın müvekkil şirkette bilgi işlem sorumlusu olarak görev yaptığını, çalıştığı süreç içerisinde kendi bulunduğu alan ile ilgili olan hususlarda şirketi yönlendirdiğini ve talimatları doğrultusunda da hareket edildiğini, müvekkili şirket birçok defa davacı tarafından hiçbir hizmet vermeksizin kesilen faturalar karşılığında davacı şirkete ödeme yaptığını, ancak bu faturalar karşılığında hizmet almadığını bilmediğini, en son davacı taraftan bilgisayarlar için lisans sistemi alındığı ifade edilerek fatura kesildiğini ve müvekkili şirkete ödettirildiğini, sonrasında lisans şirketinin arayarak sistemlerinde müvekkil şirket adına kayıtlı birçok bilgisayarın göründüğü ama lisanslarının alınmamış olduğu ifade edilmesi üzerine müvekkil şirketçe bir araştırmaya gidildiğini, yapılan araştırmalarda davacı tarafından bilgisayarların lisans ücreti adı altında fatura kesildiğinin ve müvekkil şirketçe ödeme yapıldığının görüldüğünü, müvekkili şirketin dolandırıldığının, ….. ile anlaşarak müvekkil şirkete karşı hiçbir hizmet vermeksizin fatura kestiğinin ve bu faturalarında ödendiğinin ortaya çıktığını, bunun sonucunda da “Tutanak” imzalandığını ve davacı tarafça müvekkili kandırarak almış olduğu ödemelerin toplam bedeli hesaplanarak senet imzalatıldığını, davacı taraf ile …. birlikte hareket ederek müvekkil şirketi dolandırarak hiçbir hizmet vermeden faturalar kestiğini ve bu faturalara istinaden ödemeler aldığını, müvekkili şirket bu faturaların karşılığında hizmet alındığını düşündüğünü ve bu nedenle de ödeme yaptığını, kendisine yapmış olduğu bu ödemelere karşılık olarak herhangi bir geri iade söz konusu olmadığını, söz konusu senetlerin geçersiz olmadığından, hukuka uygun şekilde düzenlenmiş olan senetlere dayalı olarak başlatılmış olan icra takiplerine karşı yapılan ödemeler hukuka uygun olduğunu, tüm bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz davanın reddine, davacı aleyhine %40 oranından aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “davalı çalışanları … ile davacı arasında düzenlenen ve imzalanan “Tutanak” başlıklı belge de, “… Ltd tarafından … A.Ş.’ye 2011 yılı yapılan usulsüz satışlara ait faturalar ve 2012 yılına ait usulsüz faturalar tutanak ekinde belirtilmiştir. Ayrıca 2010 yılına ait … ve … nolu faturalarda usulsüz olarak belirtilmiştir. Bu tutanak …A.Ş. çalışanlarından … tarafından … tarafından karşılıklı mutabakata varılarak düzenlenmiştir. Usulsüz hesaplar tutarı 195.000 TL dir. Hesaplanan bu meblağı 7 eşit taksit aylık 27.857,14 şeklinde ödenecektir. Ödemeler her ayın 30’unda yapılacaktır. Bu tutanak karşılıklı anlaşma ile imzalanmıştır.” İfadelerinin yer aldığı görülmüş olup, sunulu banka hesap ekstrelerinden, davacı şirket hesaplarına davalı şirket tarafından gönderilen paraların 187.096,00 TL lik kısmının, davacı şirket hesabından bazen direkt olarak …’ya, bazen şirket yetkilisi ve çalışanları … ve… hesaplarına, oradan da yine …. hesaplarına gönderildiği, bu anlamda davalı şirket hesaplarına iade edilmiş bir tutarın söz konusu olmadığı, söz konusu ödemelerin davalı şirket hesabına değil, davalı şirket çalışanı ….. hesabına gönderilmiş olmasının, takibe konu senetlere etkisinin olmadığı” gerekçesiyle davanın reddine, kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf isteminde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirketin iş bağlantısının davalı şirketin çalışanlarından ….. tarafından sağlandığını, müvekkil şirketin muhasebesi ile davalı şirket çalışanı ….’nın anlaşarak hizmet verilmişcesine fatura düzenlediğini ve tüm ödemelerin ….’nın hesabına aktarıldığını, bu ilişkiden menfaat sağlayan kişinin ….. olduğunu, Müvekkilinin, ….’yı zor durumda bırakmamak için ve paranın teslim edildiği kanaati ile davalı ile “Tutanaktır” başlıklı protokolü yapmayı baskı ile kabul ederek 195.000 TL karşılığında kambiyo senetlerini imzaladığını, fakat daha sonra zaten iade edilmiş olan paranın takiple mükerrer olarak talep edildiği, “Tutanaktır” başlıklı protokol ve kambiyo senetlerinin geçersiz olduğunu, banka kayıtlarında görüleceği üzere … gelen paraların ya doğrudan ….’ya iade edildiği ya şirket çalışanlarından … gönderilerek … tarafından iade edildiği ya da … tarafından iade edildiğini, davalı şirketin haberinin olmamasının mümkün olmadığını, ….’nın ilgili dönemde davalı şirketin sigortalı çalışanı olduğunu, çalıştıran kişinin çalışanın kusurlarından dolayı sorumluluğu olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, İİK’nın 72.maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta; davacı vekili davasını 19.500,00TL üzerinden harçlandırmış ise de, Dairemizin kaldırma kararından sonra ilk derece mahkemesince getirtilen icra dosya örnekleri incelendiğinde dava değerinin harçlandırılan değer ile örtüşmediği, dava dilekçesinde 27.857,00TL bedelli 7 adet senet yönünden tedbir talep edildiği görülmektedir. Bu durumda mahkemece öncelikle davacı vekiline harç ikmali hususunda Harçlar Kanunu 30.maddesi gereğince süre verilmesi gerekli iken bu husus dikkate alınmadan karar verilmesi hatalı olup kararın bu yönü ile re’sen kaldırılması gereklidir. Bununla birlikte; menfi tespit istemli davada tüm icra dosyalarının celbi ile delillerin değerlendirilmesi gerekir. Dava dilekçesinde yer alan İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına ilişkin yazı cevabında; dosyanın taraflarının örtüşmediği belirtilmiştir. Mahkemenin gerekçeli kararında yer verilen İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile … esas sayılı dosyasının ise somut uyuşmazlıkla ilgisi olmadığı, taraflarının dava dışı kişiler olduğu görülmüştür. Davacı vekili, 7 adet icra dosya numarası bildirerek menfi tespit talebinde bulunmuş olduğundan menfi tespit istemine konu doğru icra dosyalarının getirtilip ilk derece mahkemesince değerlendirilerek esas hakkında karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi hatalıdır. Kabul edilen istinaf istemlerinin mahiyeti dikkate alındığında davacı vekilinin esasa ilişkin istinaf isteminin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ilk derece mahkemesinin kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kısmen kabulü ile,2-İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/12/2019 gün ve 2019/24 Esas, 2019/1135 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, -Yargılamaya devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,4-İstinaf aşamasında davacı yapılan yargılama gideri olan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 45,30 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 193,90 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 11/06/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.