Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/668 E. 2020/855 K. 03.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/668 Esas
KARAR NO : 2020/855 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/12/2019
NUMARASI : 2019/116 E.,
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
KARAR TARİHİ: 03/06/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 10/04/2019 tarihli dilekçesi ile; müvekkili şirketin Türkiye’nin ve dünyanın 3. Büyük bisküvi ve 10. Büyük çikolata üreticisi konumunda dünyanın önde gelen holding şirketlerinden birisi olduğu, müvekkilinin TPMK nezdinde tescilli “…” makasının sahibi olduğu, aynı zamanda “…” ambalajı da 2003 yılında marka olarak tescil ettirdiği bu davanın konusu olan TPMK nezdinde müvekkili adına … tescil nolu markalarının kendilerine ait olduğu, Davalının dava konusunu oluşturan görselleri sunulan ürünleri üretmekte, satışını ve ihracatını yaptığını, davalı tarafından kullanılan ürün ambalajlarının müvekkiline ait marka haklarına tecavüz ettiği ve aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini, müvekkilinin satış miktar ve payları göz önünde bulundurulduğunda, müvekkilimize ait “caramio” markalı ürünlerin davalıya ait “…” ve “…” markalı ürünlerin karşısındaki bilinirliği ve tanınmışlığının açıkça belli olduğunu, davalı tarafından görselleri sunulan ürün ambalajlarının kullanılmasının müvekkili adına tescilli ambalaj şekli markasına tecavüz ettiğini ve aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini beyanla; davalının “…” ve “…” markalı dava konusu taklit ürünleri üretmesinin, satmasının, ithal ve ihraç etmesinin dava sonuna kadar tedbiren yasaklanmasına, davalıca üretilen, satılan. ithal ve ihraç edilen “…” ve “…” markalı tüm taklit ürünlere ve mezkur taklit ürün görsellerinin kullanıldığı her türlü belge ve tanıtım malzemesine (katalog, broşür vs.) Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi olanlar dâhil bulundukları her yerde tedbiren el konulmasına ve yeddiemine teslimine, www…..com internet sitesi basta olmak üzere internet ortamında da karamela ve karamelli markalı dava konusu taklit ürünlerin kullanımının yasaklanmasına dair takdiren teminatsız veya mahkemece uygun görülecek teminat mukabilinde ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece alınan 29/05/2019 tarihli bilirkişi raporunda; dosya ve internet üzerinde yapılan araştırmalar değerlendirildiğinde, dosyaya sunulan internet sitesine ait olduğu anlaşılan ekran görüntülerine benzer içeriğin hali hazırda yayında olduğunun tespit edildiğini, sektörde benzer yapı ve içerikte olan mamul isimlerinin benzerlik gösterdiğini, aynı ürünlerde kullanılan tasarım ve marka kullanımının davacı markasına benzerlik ve iltibasa sebep olacağını beyan etmişlerdir. İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 02/07/2019 tarihli 2019/116 Esas sayılı ara kararıyla; “davalının 2018/05898 tasarım tescil belgesi ve 2018/07352 tasarım tescil başvurusu olduğu, dikkate alındığında, HMK’nun 389 vd. maddeleri ile SMK’nun 159/2-c maddeleri uyarınca ,davacının olası zararlarının önüne geçilmesi,taraf menfaatleri arasında ciddi bir denge kurulması bakımından, davalı tarafından 100.000,00 TL. teminat yatırılması karşılığında ters tedbir kararı verilmesinin yerinde olacağı” gerekçesiyle; İhtiyati tedbir talebinin kısmen kabul kısmen reddine, davalı tarafa ihtiyati tedbir kararı tarihinden itibaren 1 haftalık kesin süre içerisinde 6769 sayılı SMK. 159/2-c maddesi gereğince 100.000 TL nakdi teminatı yada kesin ve süresiz marka teminat mektubunu mahkememize depo etmesi, kesin süre içerisinde teminat depo edilmemesi halinde tedbir isteyen tarafın ihtiyati tedbir talebinin kabul edilerek, davacının tescilli 2001/0760 … ve 2003/14525 …. + Şekil markalarına yönelik davalı tarafın … VE … markalarının görsellerinin her türlü ticari iş evraklarında, tanıtımlarında, internet ortamında, kullanılmasının yasaklanmasına yönelik karar verilebileceğinin ihtarına, karar verilmiştir.Davalı vekilinin 11/07/2019 tarihli istinaf dilekçesiyle; tasarım alanında uzmanlığı bulunmayan bilirkişi heyetinin raporuna itibar edilmemesi gerektiğini, heyet tarafından gerçekleştirilen markalar arasındaki iltibas incelemesinin hukuka, yasaya ve yüksek mahkeme kararlarına aykırı olduğunu, bilirkişi heyetinin sınıfsal yönden benzerlik karşılaştırması yaptıklarını, davacı yanın … markasının ürünün içeriğinde yer alan karameli ifade etmesi nedeniyle herhangi bir ayırt ediciliğinin bulunmadığını, zayıf markaların koruma kapsamının dar olduğunu aksi halde davacı yana karamel ibaresi üzerinde gıda ve mal hizmetleri yönünden tekel sağlanmış olacağını beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Davacı vekilinin istinafa cevabında; bilirkişi raporunda hem sınıfsal hemde ambalaj görseli karşılaştırması yapıldığını, davanın konusunu ambalajların oluşturduğunu, müvekkilinin kelime markasına yönelik talebinin bulunmadığını beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.Dairemizce verilen 11/11/2019 tarih ve 2019/2310 Esas 2019/2447 Karar sayılı ilamla, 6100 sayılı HMK 394/2 maddesinde “ihtiyati tedbirin uygulanması sırasında karşı taraf hazır bulunuyorsa, tedbirin uygulanmasından itibaren; hazır bulunmuyorsa, tedbirin uygulanmasına ilişkin tutanağın tebliğinden itibaren 1 hafta içinde, ihtiyati tedbirin şartlarına, mahkemenin yetkisine ve teminata ilişkin olarak, kararı veren mahkemeye itiraz edebilir.” hükmü düzenlenmekle, tedbir kararına itirazın ilk derece mahkemesi tarafından değerlendirilmesi gerektiği, HMK 341/1 maddesi gereğince ihtiyati tedbir talebinin kabulü halinde itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yolunun açık olduğu, tedbirin kabulü kararlarının itiraza tabi olduğu” gerekçesiyle istinaf talebinin esasa ilişkin yönler incelenmeksizin usulden reddine, itiraz hakkında karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine geri çevrilmesine karar verildiği görülmüştür. Davacının İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/116 E.sayılı dosyasında yapılan 19/12/2019 tarihli ön inceleme duruşmasında, mahkemenin ara kararı uyarınca ve bilirkişi rapor doğrultusunda taleplerinin kabulüne, yeniden rapor alınmaması gerektiğine, davalıya ait olduğu belirtilen tasarımlarına yönelik YİDK kararının iptali için davalar açtıklarını, SMK 155 madde gereğince davanın kabulüne karar verilmesini istediği görülmüştür. Davalının İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/116 E.sayılı dosyasında yapılan 19/12/2019 tarihli ön inceleme duruşmasında; bilirkişi raporun tamamen haksız ve hukuka aykırı olduğu, bilirkişiler internet üzerinden inceleme yaparak rapor düzenlediklerini, raporun yüzeysel olduğunu, davacının kendilerine açmış olduğu Ankara 3. FSHM. Nin 2019/205 esas sayılı dosyasında bilirkişiler tarafından davacının markası ile müvekkilinin tasarımı arasında benzer olmadığına yönelik rapor düzenlendiği, her iki tarafın kullanımındaki renkler birbirinden farklı olduğu, davacının kullanımı tekel oluşturmaya yönelik olduğu, davanın reddi ile mahkememizden verilen ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini, talep eettiği SMK. 155 madde uygulanma imkanın olmadığını beyan ettiği görülmüştür. İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce “6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağının belirtildiği, 6100 sayılı HMK’nun 389/1. maddesinde mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, 390/son maddesinde ise tedbir talep edenin davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunun belirtildiği İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 02/07/2019 tarihli ara kararı ile davalı tarafça teminatın yatırıldığı, davacı tarafça süresi içerisinde kararın uygulanmasının talep edilmediği bu hali ile ihtiyati tedbir kararının kendiliğinden kalktığı anlaşıldığından “SMK.159/2-c maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararının reddine yapılan istinaf talebi üzerine verilen “İstanbul Anadolu Bölge Adliye Mahkemesi’nin 2019/553 Esas 2019/635 Karar 27/03/2019 tarihli kararı da esas alınarak Mahkememizin 02/07/2019 tarihli ihtiyati tedbir kararının davalı tarafça kaldırılması yönünde talepte bulunulmuş ise de davacı tarafça HMK 393/1. Madde gereğince kararın uygulanması talep edilmediğinden ihtiyati tedblir kararı kendiliğinden kalkmış olduğu” gerekçesiyle talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Kararı davacı vekili istinaf etmiş ve dilekçesinde “…Müvekkilimizce ihtiyati tedbir talepli ikame edilen davada ihtiyati tedbir talebimizin değerlendirilmesi adına, dosya bir marka ve bir bilişim uzmanı bilirkişiye tevdi edilmiştir. Yerel mahkeme dosyasına sunulan 29.05.2019 tarihli bilirkişi raporunda, müvekkilimize ait ambalaj görselleri ile davalıya ait ambalaj görselleri karşılaştırılarak davalı firmaya ait ambalajdaki ürün ve görseller ile renklerin müvekkilimize ait ambalajdaki ile benzer olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır. Sayın bilirkişilerce, ambalaj görselleri arasındaki benzerlik ile birlikte sınıfsal benzerlik değerlendirmesi de yapılarak aynı sınıfta yer alan ürünlerin birbiri ile karıştırılma ihtimalinin olduğu tespit edilmiştir. .Yerel mahkemece işbu bilirkişi raporuna istinaden, 02.07.2019 tarihli ara karar ile ters ihtiyati tedbir kararı verilmiş olup davalı tarafça teminat depo edilmediği takdirde ihtiyati tedbir talebimizin kabul edileceğine ilişkin karar verilmiştir. Davalı tarafça, 100.000,00 TL bedelli teminat mektubu, ara kararın verildiği tarihin ertesi günü 03.07.2019 tarihinde yerel mahkemeye sunulmuş olup bu kapsamda, davalı tarafın teminatı süresi içerisinde depo etmesi sebebiyle yerel mahkemece ihtiyati tedbir talebimizin kabulüne ilişkin ayrıca bir karar verilmemiştir. Yerel mahkemece, ihtiyati tedbir talebimizin kabulüne ilişkin bir karar verilmemiş olmasına rağmen 19.12.2019 tarihli duruşmada ihtiyati tedbir kararının kendiliğinden kalkmış sayılmasına ilişkin karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Zira herhangi bir ihtiyati tedbir kararı söz konusu değil iken kararın tarafımızca uygulanmasının talep edilmesi de mümkün değildir. Yerel mahkeme tarafından, davalı tarafça teminat depo edilmediği takdirde ihtiyati tedbir kararı verilebileceği ihtar edilmiş ve davalı tarafça süresi içerisinde teminat yerel mahkemeye sunulmuş iken infaz edilebilir bir ihtiyati tedbir kararının olmadığı aşikardır. Hal böyle iken, hangi kararın uygulanmasının talep edileceği tarafımızca anlaşılamamış olup yerel mahkemenin vermiş olduğu ihtiyati tedbir kararının kendiliğinden kalkmış sayılacağına ilişkin ara kararın kanaatimizce açıklanması gerekmektedir ve hak kaybı olmaması açısından da istinaf edilmesi gerekmiştir…” denilerek kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :Dava marka hakkına tecavüzün önlenmesine ilişkindir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İlk derece mahkemesince ; 02/07/2019 tarihli ara karar ile “…İhtiyati tedbir talebinin KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE, Davalı tarafa ihtiyati tedbir kararı tarihinden itibaren 1 haftalık kesin süre içerisinde 6769 sayılı SMK. 159/2-c maddesi gereğince 100.000 TL nakti teminatı yada kesin ve süresiz marka teminat mektubunu mahkememize depo etmesi,-Kesin süre içerisinde teminat depo edilmemesi halinde tedbir isteyen tarafın ihtiyati tedbir talebinin kabul edilerek, davacının tescilli 2001/0760 … ve 2003/14525 … + Şekil markalarına yönelik davalı tarafın … VE … markalarının görsellerinin her türlü ticari iş evraklarında, tanıtımlarında, internet ortamında, kullanılmasının YASAKLANMASINA yönelik karar verilebileceğinin ihtarına, …” şeklinde karar verilmiş olup, davalı yanca TEMİNAT TUTARI DOSYAYA DEPO EDİLMİŞTİR.Bu karar davalı yanca istinaf edildiğinde Mahkememizce ” kararın istinafa değil, itiraza tabi olduğu, itirazın ilk derece mahkemesince değerlendirilmesi gerektiği yönünde 11.11.2019 tarih ve 2019/2310 Esas ve 2019/2447 Karar sayılı karar verilmiş ve dosya itirazın değerlendirilmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmiştir.Davalı yanın itirazının değerlendirildiği ilk derece mahkemesince 23/12/2019 tarihli ara karar ile davacı yanın ihtiyati tedbirin uygulanmasını talep etmediği için ihtiyati tedbirin kendiliğinden kalktığı kabul edilerek davalı yanın itirazı hakkında karar verilmemesine dair karar oluşturulmuştur.Oysa ilk derece mahkemesince ” ters teminat” yatırılması yönünde ara karar oluşturulmuş ve davalı yan da teminatı yatırmış olduğundan davacı yanın “uygulanması isteyeceği bir ihtiyati tedbir kararı bulunmamaktadır”. Bu nedenle davalı yanın ihtiyati tedbire itirazının esastan incelenmesi gerekmektedir.Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK’nın ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur.“ Kanun da açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada ( normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez. Ancak kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir. Tam ispatın arandığı durumlardan bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumundan ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür. Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür. Bu çerçevede aslında ispat ölçüsü bakımından bir yenilik getirilmemekle birlikte, “ Yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.(HMK’nın 390. Madde Gerekçesi) Bu temel prensipten hareketle, mevcut bilirkişi raporu, tarafların sunduğu deliller değerlendiriliğinde ” yaklaşık ispat” koşulunun bu aşamada bulunduğu, ihtiyati tedbire itirazın reddi gerektiği de anlaşılmakla ; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak itirazın da reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜNE ; ilk derece mahkemesinin 23/12/2019 tarihli ara kararının KALDIRILMASINA ;2 – Davalı yanın itirazının REDDİNE 3– Davacı yanca yatırılan 54,40 TL karar ve ilam harcının talebi halinde davacı yana iade edilmesine 3-İstinaf yargılama gideri olan başvuru harcı gideri 148,60 TL ,tebligat gideri 19,00 TL, posta gideri 34,30 TL ki toplam 201,90 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine 4-Duruşmasız olarak inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-f maddesi gereğince KESİN olmak üzere 03.06.2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.