Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/638 E. 2020/864 K. 03.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/638 Esas
KARAR NO: 2020/864 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/01/2020
NUMARASI: 2019/307 E.,
DAVANIN KONUSU: Patent (Patent Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/06/2020
İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA Açılan dava ve iddia: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı taraf adına Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde … numara ile kayıtlı incelemesiz patent belgesine bağlanmış olan “…” başlıklı buluşun, patent başvuru tarihinden önce yurtiçinde yurtdışında birçok firma tarafından imal edilerek kamuya arz edilmiş olması ve kanunda patentlenebilirlik şartlarını taşımadığı anlaşılmış olduğundan, ilgili incelemesiz patentin hükümsüzlüğüne ve patetler sicilinden terkinine, hükümsüzlük şartları gerçekleşmediği takdirde açıklayacakları sebepler muvacehesinde buluşun gerçek hak sahibi müvekkili şirket olduğundan patent belgesinin müvekkili şirkete devrine ve müvekkili adına tesciline, davalı taraf adına tescilli … numaralı incelemesiz patent belgesinin müvekkili şirket aleyhine kullanılmasının ve 3. kişilere devri dahil her türlü tasarrufun tedbiren önlenmesini temin zımmında öncelikle teminatsız olarak, kabul görmezse takdir edilecek makul teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep edilmiştir. İlk derece mahkemesince; “mahkemenin 30/10/2019 tarihli ara kararı ile davalıya ait olduğu belirtilen … numaralı patent belgesi davalı adına kayıtlı ise dava süresince 3. kişilere devrinin önlenmesi hususunda markanın TPMK kaydına ihtiyati tedbir konulmasına, patentten kaynaklanan hakların müvekkili aleyhine kullanmasının önlenmesine ilişkin tedbir talebinin bilirkişi raporu geldikten sonra değerlendirilmesine karar verildiği, incelenen bilirkişi raporunda; dava dosyasına sunulmuş olan internet sitelerine ait verilerin, … numaralı “…” buluş başlıklı incelemesiz patent belgesinin istemlerinin, yenilik ve buluş basamağı vasfı taşımadığını ispatlar nitelikte olmaması nedeniyle, … numaralı “…” buluş başlıklı İncelemesiz Patent Belgesinin hükümsüzlüğünün ispatlanamadığının belirtildiği, 6100 sayılı HMK’nun 389/1. maddesinde mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, 390/son maddesinde ise tedbir talep edenin davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunun belirtildiği, bilirkişi raporu ve mevcut durum itibariyle yapılan değerlendirmede, davacının dava dilekçesinde belirttiği, davalı taraf adına Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde … numara ile kayıtlı incelemesiz patent belgesine bağlanmış olan “…” başlıklı incelemesiz patent belgesinin istemlerinin yenilik ve buluş vasfı taşıyıp taşımadığına yönelik olarak rapor içeriğine göre davacı açısından yaklaşık ispat kuralı yerine getirilmediği” gerekçesiyle davalının tescil kapsamındaki haklarını davacıya karşı kullanmaması yönündeki ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiği görülmüştür.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Kararı davacı vekili istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “… Bilirkişi Heyeti kanuni tüm ilkelere aykırı bir şekilde dosya kapsamında hiçbir inceleme yapmadan rapor oluşturmuş ve resen araştırma ilkesine aykırı hareket etmiş, ayrıca dava dilekçemiz hiç okunmamış, sunduğumuz delillerimiz hiç incelenmemiş ve adeta yok sayılarak rapor oluşturulmuştur. Patentin hükümsüzlüğü davalarında Bilirkişiler yalnızca tarafların getirdikleri bilgi ve belgelerle sınırlı değildir, kendileri somut olay kapsamında resen araştırma yapmalı ve buldukları belgeleri dosyaya ekleyerek tüm bilgi ve belgeler üzerinde bir inceleme ve değerlendirmede bulunmalıdırlar. Bu durum Yargıtayın yerleşik içtihatları ile desteklenmiş durumda olup emsal nitelikte pek çok Yargıtay Kararı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurul Kararı bulunmaktadır. Yargıtay, buluşun patentlenebilirlik özelliklerine sahip olup olmadığını kamu düzeninden saymıştır. Aynı şekilde tasarım tescili ve patent tescili konularında da tescil edilebilme özelliklerinin kamu düzeninden olduğu benimsenmiştir. Ancak bilirkişiler bırakın resen inceleme yapmayı Mahkemeniz dosyasına sunulan, huzurdaki davada haklılığımızı tevsik eden 1 klasör delillimizi dahi hiç incelemeden delil klasörünün kapağını dahi açmadan 13.01.2020 tarihli bilirkişi raporunu düzenlemiştir.. Davalı yanın … numaralı incelemesiz patentin tarifnamesinde belirtildiği üzere buluşun amacı jet motorunun yazılım ve elektronik donanım marifetiyle kontrol edilmesidir. Ancak belirtilen işbu amaca davalı yandan önce, birçok buluşla ulaşılmış durumdadır. Bu elektronik kontrol sistemleri yıllar önce pek çok kuruluş tarafından geliştirilmiş ve uygulanmıştır. Bu sebeple davalı yanın … numaralı incelemesiz patentine konu buluş, tekniğin bilinen durumundan öteye gidememekte ve tekniğin bu bilinen durumunu aşan bir özellik ya da teknik bilgi bulunmamaktadır. Elektronik kontrol sistemleri dünyanın çeşitli yerlerinde pek çok patent belgesine bağlanmış ve geçmişten beri uzun yıllardır kullanılagelmiştir. Davalı yanın … numaralı incelemesiz patentine konu buluş, buluş basamağını içermemektedir. Örneğin … A.Ş.nin resmi internet sitesinden alınan ar-ge çalışmalarına ilişkin bilgilerde … Projesinde dahi elektronik kontrol üniteleri ile motorların kontrol edildiği ve bu motorun da ar-ge çalışmalarının 2004 yılından itibaren devam ettiği açıkça belirtilmiştir. Görüldüğü üzere davalı yanın … numaralı incelemesiz patentinin buluş basamağını içermediği açıkça ortadır. … A.Ş.nin resmi internet sitesinden alınan ilgili yerler dava dilekçemizde açıkça belirtilmiş ve siteye ilişkin ekran görüntüleri Mahkeme dosyasına ek olarak sunulmuştur. Ancak bilirkişiler tarafından işbu ekran görüntüleri 13.01.2020 tarihli usul ve yasaya aykırı bilirkişi raporuna eklenmiş ancak bu eklenen ekran görüntülerine rağmen herhangi bir açıklama dahi yapılmamıştır. Ayrıca İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen bilimleri Enstitüsü Elektrik-Elektronik Anabilim Dalı Kontrol ve Otomasyon Mühendisliği Programında 2015 yılında tamamlanan bir yüksek lisans tezinde de açıkça jet motorlarının elektronik kontrol ünitesinin çalışırlığından bahsedilmiştir. Bu halde de davalı yanın … numaralı incelemesiz patentinin buluş basamağını içermediği açıkça ortadır. … adına başvurulan işbu davaya konu incelemesiz patent belgesinin …in oğlu olan … adına başvurularının yapılmış olması, muvazaalı bir işlemdir. İlgili buluş, müvekkil şirket bünyesinde çalışması yapılmış olan ve …in müvekkil şirkette çalıştığı zamanda bilgisini edinmiş olduğu bir buluştur. 6769 Sayılı SMKnın Hizmet buluşu ve serbest buluş başlıklı 113. Maddesinde; “Çalışanın, bir işletme veya kamu idaresinde yükümlü olduğu faaliyeti gereği gerçekleştirdiği ya da büyük ölçüde işletme veya kamu idaresinin deneyim ve çalışmalarına dayanarak, iş ilişkisi sırasında yaptığı buluş, hizmet buluşudur.” Denmektedir. Bir çalışan hizmet buluşu yapmışsa bunu vakit geçirmeksizin işverenine bildirmekle yükümlüdür. İşveren kendisine yapılan bu bildirimden sonra o hizmet buluşuna ilişkin hakkından açıkça feragat etmedikçe çalışan, o hizmet buluşuyla ilgili olarak herhangi bir hak talep edememektedir. …İN hizmet sözleşmesinde; müvekkil şirket bünyesinde çalıştığı dönemde işi ve görevi gereği elde etmiş olduğu bilgi, belge ve yeni ürünleri saklaması zorunluluğu açıkça yer almakta olup, kendisinin müvekkil şirkete ait ticari sır niteliğindeki bilgi ve belgeleri oğluyla paylaşması ve … adına incelemesiz patent başvurusunda bulunulması, gerek bu sözleşmeye gerekse de müvekkil şirket tarafından çalışanlara yazılı olarak da verilen “güvenlik brifing”ine açıkça aykırıdır…” denilerek kararın kaldırılarak ihtiyati tedbir hususunda karar verilmesi talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava patent hükümsüzlüğü , terkin ve tescil istemlerinden ibarettir. Davacı yanın davalı adına tescilli patendinin davacıya karşı kullanılmaması yönündeki ihtiyati tedbir talebi reddedilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK’nın ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur.“ Kanun da açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada ( normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez. Örneğin, bir alacak davasında taraflardan biri bir sözleşmenin varlığına dayanıyorsa hakim bu sözleşmenin varlığı konusunda ( mevcut ispat yükü ve delil kuralları çerçevesinde) tam bir kanaate sahip olmalıdır. Yani, zayıf veya kuvvetli bir ihtimal, karar vermek için yeterli değildir. Sözleşmenin varlığı konusunda tam kanaat uyanmazsa o zaman ispat yükü kendisine düşen tarafın aleyhine bir karar verilmesi gerekir. Ancak kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir. Tam ispatın arandığı durumlardan bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumundan ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür. Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür. Bu çerçevede aslında ispat ölçüsü bakımından bir yenilik getirilmemekle birlikte, “ Yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.(HMK’nın 390. Madde Gerekçesi) Konusu teknik bilgi ve donanım isteyen hususlarda da bilirkişi görüşü alınması zorunludur. Bu iki kıstasa göre ilk derece mahkemesince ” mevcut deliller ve bilirkişi raporu” doğrultusunda karar verilmiş olup; eldeki delillere göre yaklaşık ispatın gerçekleşmiş sayılmaması dosyaya uygun düşmektedir. Kaldı ki ; değişen delil durumuna göre talebin yenilenme ve değerlendirilme imkanı her zaman mevcuttur. Bu hali ile ilk derece mahkemesi kararı yerinde olup, istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M:Yukarıda açıklanan gerekçe ile 1 – Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE 2-Harç peşin alınmış olmakla ayrıca alınmasına yer olmadığına 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı yan üzerinde bırakılmasına 4-Duruşmasız olarak inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına Dair ; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK 362/1-f maddesi gereğince KESİN olmak üzere 03.06.2020 tarihinde ve oy birliği ile karar verildi.